Su için stratejik yatırım hamlesi

‘Net Su Pozitif’ hedefi doğrultusunda suyu doğaya kazandırmayı amaçlayan PepsiCo, ‘Bir Damla Bir Dünya’ projesi ile stratejik bir adım attı. PepsiCo Türkiye’nin Genel Müdürü Ergün Günay, “Fabrikalarımızın bulunduğu havzalarda çiftçilerin modern sulama tekniklerine geçişini destekleyerek bölgesel su kaynaklarının korunmasına katkı sunuyoruz” dedi. Türkiye’de 6 fabrikasıyla faaliyet gösteren PepsiCo Türkiye’nin Genel Müdürü Ergün Günay, su kaybının önemine dikkat çekerek bu kapsamda 60 milyon TL’nin üzerinde bir yatırımla hayata geçirilen “Bir Damla Bir Dünya” projesinin stratejik önem taşıdığını söyledi. Günay, “Fabrikalarımızın bulunduğu havzalarda çiftçilerin modern sulama tekniklerine geçişini destekleyerek bölgesel su kaynaklarının korunmasına katkı sunuyoruz. Hedefimiz çok daha fazla çiftçiye ulaşmak” dedi. Ergün Günay ile projeyi; suyun önemini, çiftçilerin bakışını, yapılan çalışmaları ve hedefleri konuştuk. ❱❱ Türkiye’de su kaynakları üzerindeki baskı her geçen gün artarken tarım sektörü bu tablodan en çok etkilenen alanların başında geliyor. PepsiCo’nun su yönetimine yaklaşımı neyi hedefliyor? Bir Damla Bir Dünya projesi nasıl şekillendi? Su, bugün sadece çevresel hassasiyetle ele alınabilecek bir konu değil; üretimin, tarımın ve ekonominin devamlılığı için stratejik bir kaynak haline geldi. PepsiCo global ölçekte ‘Net Su Pozitif’ hedefi doğrultusunda hem mutlak su kullanımını azaltmayı hem de özellikle fabrikalarının bulunduğu bölgelerde kullandığı suyu doğaya kazandırmayı amaçlıyor. PepsiCo Türkiye olarak biz bu küresel stratejinin en güçlü uygulayıcılarından biriyiz. Tüm fabrikalarımızda proses suyu geri kazanım sistemlerini güçlendiriyor, arıtma teknolojilerini sürekli yeniliyor ve operasyonel su tüketimini detaylı bir biçimde izliyoruz. Bir Damla Bir Dünya, bu yaklaşımın sahaya taşınmış hali. Türkiye’de su kaybının önemli bir kısmı geleneksel sulama yöntemlerinden kaynaklanıyor. Damla sulama ise suyu doğrudan kök bölgesine ileterek hem kaybı azaltıyor hem de toprağın verimliliğini artırıyor. Biz de bu projeyle, fabrikalarımızın bulunduğu havzalarda çiftçilerin modern sulama tekniklerine geçişini destekleyerek bölgesel su kaynaklarının korunmasına katkı sunuyoruz. ❱❱ Projede nasıl bir iş birliği gerçekleştirdiniz? Çözüm ortağınız projeye nasıl bir teknik katkı sağladı? Projemizi Türkiye’nin doğal kaynak yönetimi konusunda en deneyimli kurumlarından biri olan Doğa Koruma Merkezi (DKM), iş birliği ile hayata geçirdik. DKM 20 yılı aşkın süredir biyolojik çeşitlilik, ekosistem korunması ve iklim değişikliğine uyum alanlarında hem ulusal hem de uluslararası ölçekte çalışmalar yürütüyorlar. Bu tecrübe projeye büyük bir teknik kapasite kazandırdı. DKM’nin geliştirdiği yöntemlerle hem eğitimlerin kapsamı genişledi hem de sahadaki uygulamalar bilimsel bir temele oturdu. Bu ortaklık, projenin etki alanının derinleşmesine ve daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasına önemli katkı sağladı. ❱❱ Proje için önemli bir bütçe ayrıldı, kaynak dağılımınız nasıl şekillendi? Şirket olarak Türkiye’de 60 yılı aşkın süredir faaliyetteyiz. 6 fabrikamızda ülkemizde üretim yapıyoruz. Ülkemize istihdam sağlamanın yanı sıra, sosyal sorumluluk projeleriyle de katkı sağlıyoruz. Bir Damla Bir Dünya projesi de bunlardan biri. Projemiz için 60 milyon TL’yi aşan bir yatırım planladık. Bu bütçenin en büyük bölümünü sahadaki dönüşüme yani damla sulama sistemlerinin kurulmasına ve teknik altyapının geliştirilmesine ayırdık. Aynı zamanda çiftçilerimizin modern sulama tekniklerini benimsemelerine destek olmak amacıyla eğitimlere ve farkındalık çalışmalarına da ciddi kaynak yönlendirdik. Böylece proje yalnızca teknik bir dönüşüm değil, uzun vadeli bir davranış değişikliği yaratmayı hedefleyen bütünsel bir yapı haline geldi ❱❱ Proje sahada nasıl karşılık buldu? Ne kadar alanda damla sulama sistemine geçildi? Proje kapsamında şu ana kadar yaklaşık 3 bin dekara yakın tarım alanında damla sulama sistemleri kuruldu. Bölgedeki üreticiler, damla sulamanın kontrollü su kullanımı ve verimlilik açısından sağladığı avantajları birebir sahada deneyimledi. Çiftçilerden gelen geri dönüşler, modern sulama tekniklerinin hem üretim maliyetlerine hem de verim artışına olumlu katkı sağladığını gösteriyor. Bu da projenin sahadaki kabulünü güçlendiren en önemli unsur oldu. ❱❱ Sizin de ifade ettiğiniz gibi bu işin önemli unsurlarından biri çiftçilere yönelik eğitimler… Bu kapsamda çiftçilere hangi eğitimleri verdiniz? Saha uygulamalarında nasıl ilerlediniz? Proje çerçevesinde Adana, Tarsus, Manisa ve İzmir’de eğitim programları yürüttük. Eğitimlerin ana odağı; suyun doğru kullanımı, iklim değişikliğine uyum, kuraklık yönetimi, toprak sağlığı, organik madde artırımı ve modern sulama tekniklerinin uygulanması oldu. Uygulamalı eğitimlerle çiftçiler sahada damla sulamayı birebir deneyimledi. Suyun hangi aşamalarda kaybolduğunu, ne kadarının gerçek ihtiyaç olduğunu ve doğru zamanlamanın verime nasıl yansıdığını gözlemleme fırsatı buldular. Bu da öğrenmenin kalıcılığını artıran en önemli unsurlardan biri oldu. ‘Farklı illere yayılacağız’ ❱❱ İlk sonuçlara göre projeyle fabrikalarda su geri kazanımı ve tarımsal sulamada verimlilik kayda değer bir verimlilik sağlamış, peki gelecek fazlarında hangi yol haritasını izleyeceksiniz? Projeyi tasarlarken yalnızca bugünün su ihtiyacını karşılamayı değil, faaliyet gösterdiğimiz bölgelerin uzun vadeli ekolojik dayanıklılığını güvence altına almayı hedefleyen bütüncül bir perspektif geliştirdik. Hem bugünkü su stresini azaltacak hem de gelecekte bölgenin iklim risklerine karşı direnç kazanmasına yardımcı olacak bir yaklaşımı merkeze aldık. Önümüzdeki dönemde bu yaklaşımla iki temel alanda daha büyük bir etki yaratmayı amaçlıyoruz. İlk olarak, havzalarda su kullanım alışkanlıklarının kalıcı bir dönüşüm geçirmesi bizim için önemli. Damla sulamanın yaygınlaşmasıyla birlikte gereksiz su kayıplarının önüne geçmeyi, su stresini azaltmayı ve tarımsal verimliliği uzun vadede sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmayı öngörüyoruz. Bu dönüşüm gelecek nesillerin de su hakkını koruyan bir model sunuyor. İkinci olarak ise bölge ekosisteminin güçlenmesini önemsiyoruz. Kontrollü ve planlı su yönetimi; toprağın yapısının korunmasına, biyolojik çeşitliliğin artmasına ve üretimin iklim dalgalanmalarına karşı daha dayanıklı hale gelmesine katkı sunuyor. Daha sağlıklı bir toprak yapısı, çiftçilerin daha istikrarlı bir üretim sezonu geçirmesine ve tarımsal sürdürülebilirliğin güçlenmesine doğrudan etki ediyor. Geçtiğimiz yıl Bir Damla Bir Dünya projesiyle Manisa fabrikamızda kullandığımız suyun yüzde 100’ünü, İzmir fabrikamızın yüzde 94’ünü, Tarsus’un ise yüzde 58’ini doğaya geri kazandırdık. Bu oranlar hem uyguladığımız modelin başarısını hem de bu alandaki kararlılığımızı ortaya koyuyor. Bu yaklaşımı farklı illerde de hayata geçirerek, su yönetiminde oluşturduğumuz olumlu etkiyi daha geniş bir coğrafyaya taşımayı ve ekosistemin bütününde kalıcı bir iyileşme sağlamayı hedefliyoruz. 1.6 milyar litre ‘su tasarrufu’ ❱❱ Projenin ilk sonuçları nasıl? Su yönetimi ve ekosistem sağlığı açısından nasıl bir etki yaratıldı? İlk sonuçlar oldukça güçlü. 20232024 yılları arasında toplam 735 milyon litre su tasarrufu sağladık. 2025 sonunda bu miktarı 1,6 milyar litreye çıkarmayı bekliyoruz. Bunu daha anlaşılır kılmak gerekirse: Bu hedef, yaklaşık 674 olimpik havuzluk suyun doğaya geri kazandırılması anlamına geliyor. Su yönetimini işimizin merkezine almış olmamızın somut karşılığı da tam olarak burada ortaya çıkıyor. ‘Projemiz ilham veriyor’ ❱❱ Tarımsal su yönetimi artık gıda güvenliğinin ayrılmaz bir parçası. Bu proje sektöre nasıl bir örnek oluyor? Bugün su yönetimi çok paydaşlı bir alan... Bir başka deyişle STK’ların, şirketlerin ve kamu kuruluşlarının işbirliği içinde çalışması önem taşıyor. PepsiCo olarak, Türkiye’de 20 şehirde, yaklaşık 100.000 dekarlık alanda üretim yapıyoruz. Ülkemizin ciplik patatesinin yüzde 60’ını sözleşmeli tarım modeliyle çiftçilerimizle üretiyoruz. Yaklaşık 300 kişilik tarım ekibimiz bulunuyor. Bir Damla Bir Dünya projesi, sahip olduğumuz bu tarım birikimini DKM’nin uzmanlığıyla birleştirerek tarımda su verimliliğini artırmaya odaklanan güçlü bir model haline geldi. Bu anlamda hem tarım ekosistemine hem de iş dünyası ilham veren bir işe imza attığımıza inanıyoruz.