Yerel değerlerle beslemek şart

Ben turizm konusunu severim, bu önemli sektör hakkında da sık sık yazılar yazarım. Son zamanlarda da Türkiye için hayati değeri olan ulusal ve bölgesel turizm konularına epeyce eğildim. Çünkü, buralardan hemen her gün farklı serzenişler, tepkiler ya da mesajlar geliyor, kafaların ve işlerin biraz karışık olduğu gayet iyi anlaşılıyor. ★★★ Sahadan gelen verilere, işletmecilerden yansıyan bilgilere ve konuştuğum uzmanların görüşlerine göre, ülkemizin ve bölgemizin turizmi çok hareketli gibi görünse de, gerçekler tam olarak öyle değil. Sektör ciddi zorluklar çekiyor ve sıkıntılar nedeniyle kan kaybediyor. Maliyetlerin artması, giderlerin fazla olması, kar oranlarının giderek düşmesi kurumların belini büküyor. ★★★ Olayların içinde olan ve gelişmeleri yakından izleyen politikacılar da benzer saptamalarda bulunuyorlar. Son olarak, DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Aybar Uygur da konuya dahil oldu. Uygur’un yanında ben bayağı iyimser kaldım. O, daha karamsar bir tabloyla daldı meseleye.. ★★★ Uygur’un anlattıklarını şöyle özetleyebilirim: ★★★ - Ege Bölgesi, Türkiye turizminin lokomotifi olmasına rağmen bugün derin bir ekonomik ve yapısal krizin içinde. - Yükselen maliyetler, artan işletme giderleri ve yanlış ekonomi politikaları, turizmcilere nefes aldırmıyor, işletmeler karlılığı değil, artık varlığını sürdürebilmeyi hedefliyor. - Ziyaretçi yoğunluğuna rağmen gelirler eriyor, borç yükü işletmeleri eziyor. - İstihdam da her geçen gün daha büyük bir risk altına giriyor. ★★★ Bütün bu tespitler iyi güzel de, çözüm ne? Alt alta sıralanan sorunlar nasıl aşılacak? ★★★ DEVA Partisi’nin buna da bir cevabı var. Her şeyden önce, Ege turizmi için acil ve kapsamlı bir destek paketi açıklanmasının zorunlu olduğunu belirtiyorlar. Maliyetleri hafifletecek düzenlemelerin hayata geçirilmesini, uzun vadeli, bölge odaklı bir turizm stratejisi uygulanmasını elzem görüyorlar. Ege’nin turizm potansiyelini ve avantajlarını yeterince kullanamadığını savunuyorlar. Bölgenin köklü mutfak kültürünün, gastronomi zenginliğinin ve yerel ürünlerinin, Ege rotasının en güçlü markalaşma unsurlarından biri olarak öne çıkarılması gerektiğini vurguluyorlar. ★★★ Bakın, işte burada çok haklılar. Klişe oldu belki ama, bunu sürekli söylemek durumundayız. Günümüzde turizm sadece deniz, kum ve güneşten ibaret değildir. Evet, onlar da önemli, fakat fark yaratabilmek için önlerini ve arkalarını mutlaka beslemek gerekiyor. Yerel değerler de, o beslemenin olmazsa olmazlarıdır. ★★★ O yüzden, DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Aybar Uygur’un, “Ege turizmi mutlaka gastronomiyle iç içe geçirilmeli, birbirine bağlanmalıdır” sözüne aynen katılıyorum. Çünkü böyle bir bağlantı, tarımı, yerel üreticiyi, esnafı ve turizmi aynı değer zincirinde buluşturarak bölgenin ekonomisini canlandırır. Ege’yi uluslararası alanda çok daha güçlü bir merkez haline getirebilir. Aklın yolu birdir.