soL TV'de yayınlanan Komünist Bakış programında TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Nevzat Evrim Önal'ın "MHP-AKP-DEM-İmralı neden marksizmi tartışıyor? Ortalamacılık neden 'sol'u teslim aldı? sorularını yanıtladı. Kritik dönemeçlerde solun tavrının önemsendiğine dikkat çeken Okuyan, "Sol onay vermediğinde herhangi bir adımın, açılımın meşruiyeti sorgulanıyor. Son dönemde solun, marksizmin yeniden gündeme gelmesi biraz da bu yüzden" dedi. "Süreci" yürüten öznelerin solla ve sol kökenli kişilerle bağını da hatırlatan Kemal Okuyan, "Solu ikna etmeleri gerekiyor. O yüzden bugün bu tartışma yapılıyor. Ayrıca bu açılımın uluslararası alanda da meşruiyet elde etmesi gerekiyor ve bunu sağcı politikacılarla sağlayamazsınız. Dolayısıyla orada bir aydın operasyonu da yürüyor" diye konuştu. "Bu sürecin solla bir ilgisi yok. Ancak bütün taraflar buna rağmen solu tartışıyor" diyen Okuyan şöyle devam etti: "Biz artık ayrı bir Kürt devleti istemiyoruz dendikten sonra neydi kaynaklar, Öcalan'ı okuyunca Wallerstein ve Foucault etkisi bariz gözüküyordu. Son dönemde, ikinci çözüm sürecindeyse Bookchin ön plana çıkıyor. Aslında bakınca yeni bir şey de yok. Bize ulus devletin otomatikman otoriter ve belli bir etnik gruba ait olduğu kabul ettirilmek isteniyor. Bu doğru değil. Peki biz niye ulus devleti savunuyoruz? Ulus devlet o kadar önemli şeyler sağlıyor ki; tek hukuk, tek siyasi iktidar. Bunların emekçi sınıflar için anlamını bilmeden devrimcilik yapılamaz. Muhatap bellidir, işçi sınıfının bölünmesini engellersin. Farklı yasalar, vergilendirme olursa işçi sınıfı parçalanır, mücadele edemezsin. Yani ulus devlet birleştiricidir. Parçalara ayırdıkça sermayenin hakimiyeti artar, altın kural. Ulus devleti savunmak kapitalist devleti savunmak anlamına gelmiyor. Biz sosyalizmi kurma mücadelesi içerisindeyiz ve bu mücadelede sermayenin hareket alanını, gücünü kısıtlamak zorundayız. Burada ulus devletin büyük avantajı var." 'Sınırlar önemsiz hale geldikçe sermayenin hareket alanı özgürleşir' Kemal Okuyan, emperyalizmin sınırların önemsiz hale gelmesini savunduğunu, bunun otomatik bir demokratikleşme olarak algılanmasının yanlış olduğunun altını çizdi. Sınırlar önemsiz hale geldikçe sermayenin hareket alanının özgürleştiğini vurgulayan Okuyan, "Sınırların önemsizleşmesi o ülkenin halklarının haklarının kısıtlanması demektir. Avrupa Birliği'nde de öyle olmadı mı? Serbest dolaşım hakkı özgürleşmeyi getirecekti, kısıtlamayı getirdi" dedi. "Sınırların belirsizleşmesi bugünün dünyasında, sermayenin dünyasında gericiliktir" ifadesini kullandı. Solun hem CHP'nin hem de DEM'in tabanına "şirin gözükme" çabasıyla süreçle ilgili net tavır almaktan kaçtığını kaydeden Okuyan, bu durumun ortalamacı bir çizgiye sebep olduğunu belirtti. Bu şekilde siyaset yapmayı "akıldışı" olarak nitelendirerek "Bugün geçer akçe ortalamacılık. Medya ve siyaset alanı ortalamacılığı seviyor" diye konuştu. 'İsrail, ABD ve başka güçlerin istediği o noktaya geldiler' TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un solla ilgili değerlendirmelerine de yanıt verdi. "Sağ 1960'larda Amerikancılık damgasını yedi, toplum antiemperyalizmle tanıştı. Bu ülkedeki ABD karşıtlığı da solun başarısıdır aslında" diyen Okuyan, sürecin bölgesel hedefleriyle, ABD'nin ve İsrail'in bölgesel hedefleri arasındaki farkların anlatılması gerektiğini ifade etti. ABD ve İsrail'le problemler olduğunun bir gerçek olduğunu vurgulayan Okuyan, "Bu süreci buraya siz getirdiniz. Getirenlerin başında da MHP var. Şimdi aniden 'Biz oyunu bozuyoruz' deyince bozulmuyor. Çünkü zaten İsrail, ABD ve başka güçler de bu noktaya gelinmesini istiyordu. Tam da o noktaya geldiniz" şeklinde konuştu. 'Cumhuriyetten kurtulunması noktasına geldik, buradaki uzlaşma antikomünizm' Bu süreçte masada olmayan solun tartışılmaya devam edeceğini söyleyen Okuyan, "Önemli olan gerçek solun tartışması" dedi ve şunları kaydetti: "Çok büyük bir hareketlenme var ve bu Kürt sorunuyla ilgili değil. Türkiye ile ilgili çok büyük bir proje konuldu masaya. Ekim Devrimi'nden sonra şimdi de Türkiye Cumhuriyeti'nden kurtulunması noktasına geldik. Buradaki uzlaşma antikomünizm. AKP ve MHP açısından bariz olan bu konuda Öcalan'ın açıklamalarıyla da netlik ayarı yapıldı. Bir diğeri Osmanlı güzellemesi, bütün taraflar yaptı. Dinin tutkal olması konusunda da ortaklaşıldı. Ulus devletin ortadan kaldırılması, bir yeniden yapılanmada güçlü aşiretler önemlidir. Ne demiştik, ulus devleti ortadan kaldırırsanız yerelde güçlü olan sermaye gruplarının borusu öter. Bunun zemini aşiretlerde ve büyük ailelerde var. Bunun en tipik örneği Irak'ta Barzani, Talabani... Bu zemin Türkiye'de çözümün altyapısı olarak görüldü. Aileler, tarikatlar... Bunun önü açıldı dolayısıyla. Bunun püskürtülmesi lazım. Bundan sonra da Kürt sorununa ilişkin çözüm artık eski referanslarla yapılamaz. 'Barış, kardeşlik, çatışmasızlık' iyidir ancak bunun dışındakilere destek olma şansımız yok. Peki biz ne çözüm üretiyoruz? O çözüm, bu sürece karşı bu toplum ne kadar ilerici, yurtsever, devrimci, birleştirici bir direnç çıkaracak ona bağlıdır."