Erdoğan Türk askerlerinin iki yıl daha Libya'da kalmasını istiyor: 'Afrika'daki çıkarlarımız olumsuz etkilenir'

Libya'ya asker gönderilmesi için verilen iznin 24 ay daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, önceki gün TBMM Başkanlığı'na sunuldu. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla sunulan tezkerede, "Libya'da Şubat 2011'deki olayları izleyen süreçte demokratik kurumların inşa edilmesine yönelik çabaların, artan silahlı çatışmalar nedeniyle akamete uğradığı, ülkede parçalanmış bir yapının ortaya çıktığı" ifade edildi. Tezkerede, "Libya'da ateşkesin tesis edilmesi, siyasi bütünlüğün sağlanması ve işleyen bir devlet mekanizmasının kurulmasının mümkün olamamasından" dolayı yürütülen sürece ve bu süreç sonucunda oluşturulan Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) değinildi. Ayrıca BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2015'teki kararı uyarınca uluslararası toplum tarafından Libya'yı temsil eden tek ve meşru hükümet olarak tanındığına işaret edilen tezkerede, BMGK kararının, Libya Siyasi Anlaşması'nın uygulanması ile UMH dahil anlaşmada atıfta bulunulan Libya kuruluşlarının desteklenmesine çağrıda bulunduğu hatırlatıldı. Tezkerede, 2019'un Nisan ayında UMH'yi devirmek hedefiyle başlatılan saldırılar üzerine UMH'nin Aralık 2019'da Türkiye'den destek talebinde bulunduğu ifade edildi. Bu süreçte Libya'nın, kaosa ve istikrarsızlığa sürüklenmesinin önlendiği, sahada sükunetin sağlandığı, Libyalıların öncülüğünde ve sahipliğinde ateşkes ve siyasi diyalog sürecinin önünün açılabildiği öne sürüldü. Ancak Libya'da hala yapılaman seçimler nedeniyle mevcut siyasi belirsizliğin ve yönetim sorunun sürdüğü, bu durumun da "tesis edilen sükuneti riske atmakta ve kalıcı istikrara ulaşılması önünde ciddi engel oluşturmakta" olduğu ifade edildi. Libya'nın istikrara kavuşmasının Türkiye açısından önemi ise şöyle anlatıldı: Türkiye ile Libya arasında imzalanan ve yürürlüğe giren Akdeniz'de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası ile daha da gelişen iki ülke arasındaki tarihi, siyasi ve ekonomik köklü ilişkiler dikkate alındığında, Libya'da ateşkes ve siyasi diyalog sürecinin devamı ile bu sürecin sonucunda barışın tesisi ve istikrarın sağlanması, Türkiye açısından büyük önemi haizdir. Öte yandan sunulan tezkereye dair TBMM tarafından yapılan haberde, "Ülkede çatışmaların yeniden başlaması halinde Türkiye'nin gerek Akdeniz havzasındaki gerek Kuzey Afrika'daki çıkarlarının olumsuz etkileneceği vurgulandı" ifadesine yer verildi. Tezkerenin devamında "Libya'daki gayrimeşru silahlı gruplar tarafından Türkiye'nin Libya'daki menfaatlerine yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek", "muhtemel risklere karşı milli güvenliğin idame ettirilmesini sağlamak", "gerektiği takdirde Libya'ya yönelik silah ambargosunun açık denizlerde denetlenmesi yönünde yetki kullanmak", "UMH tarafından talep edilmiş olan ve bilahare kurulan Milli Birlik Hükümetinin de gerek duyduğu desteği sürdürmek", "meydana gelebilecek gelişmeler karşısında Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak" gibi nedenler sıralandı. Bu doğrultuda Libya tezkeresinin 2 Ocak 2026 tarihinden itibaren 24 ay daha uzatılması için TBMM'ye çağrıda bulunuldu. Libya'da ne oldu, Türkiye nasıl konumlandı? Libya, ülke lideri Muammer Kaddafi'nin 2011'de NATO destekli darbede öldürülmesinden bu yana kargaşa içindeydi. NATO darbesi ülkeyi iki rakip yönetim arasında böldü. Trablus ve Tobruk yönetimleri arasında süren çatışmalarda Türkiye, Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni (UMH) destekledi. Ülkedeki iç savaş, Temsilciler Meclisi'nin bulunduğu Tobruk'u kontrol eden General Halife Hafter'in lehine ilerliyordu. Türkiye'nin 2020 yılında Trablus yönetimine askeri destek gönderme kararının ardından ibre UMH'nin lehine döndü. Libya'ya SİHA ve Suriyeli paralı asker desteği gönderen AKP hükümeti, ayrıca TBMM'den geçen tezkereyle TSK unsurlarını da bölgeye sevk etti. Çatışmaların ardından Birleşmiş Milletler arabuluculuğuyla taraflar barış masasına oturdu. Masada, Türkiye'nin de aralarında olduğu birçok uluslararası aktör yer aldı. 2020 sonunda imzalanan anlaşmaya göre, Libya'da tek bir parlamenter yönetime geçiş dönemi başlatılacaktı. Bu kapsamda, 2021 yılında seçim yapılması koşuluyla ülkenin başına geçici olarak Abdülhamid Dibeybe'nin hükümeti geçmişti. Ancak Dibeybe hükümeti, 2021 yılında seçim yapmak yerine iktidarda kalmayı tercih etti. Bunun üzerine hem uluslararası hem de yerel güçler arasında yeniden kriz ortaya çıktı. Türkiye’nin zamanında desteklediği Fethi Başağa, Temsilciler Meclisi tarafından başbakan olarak seçildi ve 2022 yazında Trablus’a askeri güçleriyle girdi. Bu esnada Türkiye’ye bağlı SİHA’ların Trablus güçleri tarafından kullanıldığı ve Türkiye'nin zamanında desteklediği Başağa birliklerinin buradan çekilmek zorunda kaldığı ortaya çıktı. Öte yandan Türkiye, Libya’da uzun süredir destek verdiği UMH'nin yanı sıra ülkenin doğusunu kontrol eden Halife Hafter yönetimiyle de ilişkilerini "normalleştirmek" için çeşitli adımlar attı.