Çocuk bakımevlerinde emekçilerin iş yükü: Hem aşçı hem temizlikçi hem refakatçi hem psikolog

Son dönemde çocuk bakımevlerinde yaşanan olumsuz olaylar, bu kurumların kronik ve görmezden gelinen bir sorununu gündeme taşıdı: yetersiz personel. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve bağlı tüm kurumlarda, her görevden toplam 22 bin işçinin istihdam edildiği belirtiliyor. Devlet korumasındaki yaşlı sayısı 15 bini, çocuk sayısı 14 bini aşıyor. Cumhuriyet 'ten Elif Özge Yalçın'ın haberine göre, uzmanlar, çocuk bakımevlerinde yaşanan sorunların “bireysel ihmaller” üzerinden açıklanamayacağını, yapısal bir sorun olarak kötü çalışma koşullarını vurgularken iddialara göre işçiler bir de ücret kesintisiyle karşı karşıya. Tüm Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri Sendikası (TSS-İş), bakanlık çatısı altında karmaşık bir iş ortamının ve haksızlıkların normalleştirildiğini belirtti. Kamuoyunda “anne” olarak bilinen personel, 24 saat çalışma-48 saat dinlenme esasına göre görev yapıyor. Evlerde 1-18 yaş arasında, çoğu travma yaşamış 6 ila 10 çocuk bulunurken ilk karşılama birimlerinde sayının 20’ye kadar çıktığı ifade ediliyor. Çocuklar, çocuk evleri siteleri olarak adlandırılan kampüs tipi yapılarda ya da ÇEKOM kapsamında şehirlerdeki apartman dairelerinde kalıyor. Her iki modelde de bakım personeli tek başına, ev ve ev dışında birçok işte sorumluluk üstleniyor. Çocukların beslenme ve bakımı, sağlık ve psikolojik süreçlerinin takibi, alışveriş, evin tüm işleri, kavga ve krizlere müdahale, hastanede refakat, okulda temsil gibi görevleri bir kişi yürütmek zorunda. 'İş yükünden tükeniyor' Bir işçi konuya dair şunları paylaştı: Bizler psikolojik sorun yaşayan çocuklarımıza nasıl yetebiliriz? İlaç da veriyoruz, çuval da taşıyoruz, inşaat temizliği de yapıyoruz. Evde düşük yapan ya da bayıldığı halde nöbete devam eden arkadaşlarımız oldu. Yıllar içinde hastalıklarımız oluştu. Bir başka işçi ise izin gününde bile toplantılara katılmak zorunda olduklarını, nöbet çıkışı “icap” görevi adı altında çocuğa refakat ettiklerini ve bu çalışmaların gereğince ücretlendirilmediğini ifade etti. İşçiler nöbet boyunca çocuklara konsantre oldukları halde, yalnızca 14 saati çalışma olarak sayılıyor. 10 saat, çocukların okulda olduğu ya da uyuduğu gerekçe edilip dinlenme olarak gösteriliyor. İşçilerse sorumluluktan uzak tek bir an olmadığını vurguluyor, tam saat ücreti ve yıpranma payı talep ediyor. TSS-İş Genel Başkanı Ülkü Şeyda, kurumdaki 4/B statülü memurun 24 saatlik görev süresinin tamamının çalışma sayıldığına dikkat çekiyor ve ekliyor: Arkadaşlarımız tükenme noktasına getiriliyor. Çocuklara hizmet vermek üzere kuruma bağlı hemşire ve psikolog kadroları bulunmasına rağmen bu uzmanları sahada görmüyoruz. ‘Siz çocuklarla bir ailesiniz, sakın ailenizde olanı dışarıya aktarmayın’ diyerek arkadaşlarımızı demogojiyle baskılıyorlar. Hem bakım personellerimizi hem de çocuklarımızı bu ortamdan çıkarmalıyız.