Uluslararası yarışmalarda savaş ve din algısı

Dünyanın dört yanında silahlı çatışmalar ve kanla yazılan güç çekişmeleri devam ediyor. Myanmar’da, Kongo’da, Sudan’da, Nijerya’da, Yemen’de, Ukrayna’da, Filistin’de… Savaş karşıtı protestolar, gözün görmediğine katlanırcasına sınırlı. İnsanlık adına yapılan çağrılar, kişisel çemberlerde sıkışıyor. Bu darlık bazen coğrafyadan bazen tarihsel hesaplaşmalardan etkileniyor. Yıkıma uğrayan insanlara merhamet duymak için önce kimliğe bakıldığı oluyor. Destek adına boykotlar, olayın vahametini anlatmanın uzağında kendi odak haline gelebiliyor. Sıkışan algı düzeyinde, etkisi kadar tepkiyle karşılaşıyor, karşı tarafı sindiriyor mu yoksa konsolide mi ediyor? Uluslararası yarışmalar, göz önünde olma avantajıyla, duruş sergilemek adına alan açarken, protestoların niyetindeki yücelik bile kişisel algı bariyerinden muaf değil. Bu algı bebeklikte başlıyor, aile ve toplum tarafından şekillenip, kişinin farkında olmadığı bir sisteme dönüşüyor. Etkisini kaybettiği sanılsa da şekil değiştirerek belirleyici olabiliyor, nesilden nesile aktarılabiliyor. İki bin yıllık psikolojik mahfuzlar elli-atmış senede tamamen yok olmuyor. Ancak farkındalık artarsa barış ihtimali de artabilir. Ülkeleri oluşturan bölgelerde edinilen etnik, dinî, ideolojik kimlikler insanca yaşamayı kimin hak ettiğine karar vermeye meylederken; kanlı çatışmalara yol açacak bir menzilden, pasif bir direnişe, boykota ya da basit bir kınamaya kadar geniş yelpazede yankı buluyor. Batı ve ona sınır oluşturan Türkiye’de savaş gündeminin büyük payını Rusya ve İsrail almakta… Sosyal bilimlerde ‘korelasyon’, neden-sonuç ilişkisini kendiliğinden sağlamayan durumları ifadede kullanılır. Bir olay tek başına diğerinin sebebi değildir, ancak ikisinin birlikte var olduğu da açıktır. Tarihsel Katolik-Yahudi anlaşmazlığı bu kapsamda değerlendirilebilir. Seküler devletler, din ayrımcılığının önüne geçmeyi iddia eder. Yapay zekaya sorarsanız Avrupa’nın demokrat uluslarının meseleyi çözdüğüne dair bilgi alırsınız. Şu halde Birleşik Devletler Dışişleri Bakanlığının, Avrupa ülkeleri hakkında din üzerinden raporlama ihtiyacı neden olabilir? Tahtını kaybettiği sanılan din bireylerin psikolojisinde ve ulusların verdiği kararlarda hâlâ etkin olabilir mi? İsrail’in katılımı sebebiyle Eurovision’dan çekilen ülkeler: İspanya, İrlanda, Slovenya, İzlanda ve Hollanda. İspanya ile İrlanda, Katolik mezhebiyle ulusal kimliğin(İspanya için dominant kimliğin) harmanlandığı ülkeler olarak öne çıkıyor. ABD Dışişleri raporlarına dayanarak: İrlanda Anayasası ayrımcılığı yasaklıyor ancak İsa Mesih'e ve Tanrı'ya atıfta bulunuyor ve devletin dine saygı duyması gerektiğini belirtiyor. İspanya için: Hükümetin, Katolik Kilisesine, anlaşma yaptığı diğer üç gruba (Müslümanlar, Protestanlar ve Yahudiler) sunulmayan ek faydalar sağladığı belirtiliyor. Slovenya’da büyük oranda Katolik mezhebine mensup vatandaşlardan oluşuyor. ABD Dışişleri, Sloven yasalarının okullarda Yahudi karşıtlığına önlem adına Holokost eğitimini zorunlu kıldığını belirtiyor. İzlanda, Katolik değil kendi ulusal kilisesi var. Evanjelik Lüterci Kilisesi diye adlandırılıyor(Luther, Yahudilik üzerine tartışmalı fikirleri ile de anılıyor.) ABD Dışişlerine göre: İzlanda hükümeti, kendi kilisesine diğer dinî gruplara sağlanmayan mali destek ve yardımlar sağlıyor. ‘’Öğrencileri Hristiyanlık, ahlak ve teoloji derslerinden muaf tutmak isteyen veliler, okul müdürüne yazılı bir başvuru sunmalıdır. Müdür ek bilgi isteyebilir’’ deniyor. Devlet radyosu, Lüterci sabah duaları yayınlıyor… Hollanda’da Ulusal Antisemitizmle Mücadele Kurulu mevcut. Okullarda dersler yoluyla farkındalığı artırmayı amaçlıyor. ABD raporları hükümet düzeyinde, Yahudilik karşıtı ifadelerin ve olayların artışına dikkat çekildiğini, nefret mesajlarına ve futbol stadyumlarındaki açıklamalara karşı daha sert önlemler istendiğini belirtiyor. Hükümetin, Yahudi karşıtlığıyla mücadele projelerini finanse etmeye devam ediyor. Bununla birlikte dinin, söz gelişi Eurovision boykotunda, tek belirleyici olmadığını hatırlatmak yerinde olur. Hollanda’dan devam edersek, en büyük dinî cemaat hala Katolik Kilisesi olsa da kendini bir dine mensup görmeyenlerin oranı 10’da 6 civarında. Hollanda’da sivil toplum kuruluşları, akademiler ve bağımsız medya güçlü. Savaş ve soykırım suçlarına karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi, Hollanda’nın Lahey kentinde. Hollanda’da durum devlete karşı halkın gücünü de yansıtıyor. Eurovision üzerinden diğer ülkelere de pencere aralıyor. Neden Katolik mezhebinin kimlikle harmanlandığı Portekiz, İtalya, Hırvatistan gibi ülkelerde benzer bir boykot kararı alınmadığını da cevaplıyor. Çünkü konjonktür bunu desteklemiyor. Örneğin İtalya’da Katolik Kilisesi her daim siyasetin içinde. Mussolini sonrası komünizme karşı Birleşik Devletler’in tasvip ettiği adayları işaret ettiği biliniyor, SSCB dağıldıktan sonra bile sağ partilerin en büyük müttefiki. Birleşik Devletler vatandaşı bir Papa’nın döneminde, İtalya’nın Birleşik Devletler çizgisinin tersine bir karar vermesi her zamankinden zor görünüyor. Eurovision dışında eğlence aracı, barışın sözde sembolü spor da müzik kadar siyasallaşmış durumda. FIFA, UEFA, FIBA, Eurolig ve niceleri kendi ikileminde yalpalıyor. Futbol stadyumlarında açılan-açılmayan pankartlar İskoçya’nın en büyük şehri Glasgow’da özetleniyor. Celtic ile Rangers’ın Gazze’de olanlara ilgisi farklı frekansta, bu iki kulübün kimliğinde Katolik-Protestan olmanın ağırlığı İskoç-Britanyalılık ikilemiyle harmanlanıp rol oynuyor. Celtic, İrlanda’ya selam gönderiyor. Türkiye’de, özellikle Yaser Arafat sonrası, Filistin meselesini Müslümanlık üzerinden ele alma eğilimi gözlemleniyor. Halkın, uluslararası yarışmalarda İsrail ile Rusya’ya bakış tezat derecesinde farklı. Eurovision’a zaten katılınmıyor, maçlara bakış ise bağlamını fersah fersah aşıyor. Soğuk Savaş’ın tarihsel müttefiklerinin etki alanında ise trajedi Ukrayna üzerinden ele alınıyor, burada kapitalist sistemin yaşadığı kaygının tortularına rastlamak mümkün. Ruslar, SSCB’nin dağılışından sonra Batılı sayılmak adına geçirdiği kısa, görece ılımlı dönemin ardından tekrar dışsallaşıyor. İtalya’daki Katolikliğin İrlanda’daki Katoliklikten farklı da bu açıdan netleşiyor. Trajik geçmişin gölgesinde Avusturya ve Almanya’nın sadece madden değil manen İsrail’e karşı görünme ihtimalinden kaçındığı anlaşılıyor. Muhtemelen bir tür günah çıkarma fantezisine uygun düşüyor. Neticede insanlık kimlik algısından nasibini alıyor; merhamet karneye, boykot koşullara bağlanıyor. Yarattığı baskı ile oluşan tepki birbirini nötralize ediyor. Protestoda belli belirsiz bir din tınısı hissedildiği anda bu karşı durulanın oyununa gelmek oluyor. Kendini aklamanın bir gerekçesi olarak çarpıtılıyor. İnsanlık, dinsel öğretilerin iznine tabi tutuluyor. Duruş sergilemek sembolik bir ferahlamanın ötesine geçemeyen, kısır bir tartışma haline geliyor. Afrika’nın, Asya’nın, Güney Amerika’nın ücra köşelerinde akan kan ise çoğu ülkenin ve aktivistin görüş açısında bile değil. Onlar, yarışmalara kabul edilmeyecek kadar uzakta, acıları başka organizasyonlara havale ediliyor. Bazı ülkeler dışlanamayacak kadar güçlü, bazıları güçlü olduğu için dışlanıyor, bazılarınınsa adı anılmıyor. Uluslararası yarışmalar, boykot edenlerin bireysel vicdan tatmini dışında bir vaatte bulunmasa da önemliymiş gibi sunuluyor. 1984’te Free Nelson Mandela şarkısı dünya listelerinde zirveye çıktı diye Güney Afrika’da Apartheid rejimi sonlanmadı. Netanyahu’nun bir şarkı yarışmasından etkilenmesini beklemek de buna benziyor. FIFA Rusya’yı ihraç etti diye Putin’in politikasını değiştireceğini düşünmek de benzer algıya işaret ediyor. Gösteri dünyasının bir bardak suyunda fırtına koparken bu bile kimlik algısına takılıyor, ateş düştüğü yeri yaktığıyla kalıyor. *Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. Savaş yarışma din algı Onurhan Kasnak, Independent Türkçe için yazdı Onurhan Kasnak Çarşamba, Aralık 17, 2025 - 09:30 Main image:

Fotoğraf: AA

TÜRKİYE'DEN SESLER Type: news SEO Title: Uluslararası yarışmalarda savaş ve din algısı copyright Independentturkish: