ABD’nin Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi Aralık 2025’te Beyaz Saray tarafından kamuoyuna açıklanmıştır. Belgenin aslında kasım ayında yayımlanması planlanmış ancak yönetim içindeki görüş ayrılıkları ve kapsamlı revizyon süreci nedeniyle yayın tarihi ertelenmiştir. Aralık 2025 tarihinde yayımlanan 33 sayfalık yeni ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, Donald Trump’ın “Önce Amerika” doktrininin devamı olmakla birlikte aynı zamanda bu doktrinin kurumsallaşmış ve kalıcı hale getirilmiş bir devlet politikası olduğunu göstermektedir. Bu metin, Trump’ın 2017’de yayımladığı Ulusal Güvenlik Strateji Belgesinin bir tamamlayıcısı olmasının ötesinde ABD’nin küresel sistemdeki rolüne dair radikal bir zihinsel kopuşu temsil etmektedir. Yeni strateji belgesi, ABD’nin artık küresel düzende kurucu büyük güç olmaktan bilinçli biçimde uzaklaştığını bunun yerine çıkar temelli, daraltılmış ve savunmacı bir büyük güç stratejisine yöneldiğini açıkça ortaya koymaktadır. Ulusal çıkarlar ve egemenlik vurgusu, güçlü ordu ve sert caydırıcılık anlayışı, ekonomik milliyetçilik, tedarik zincirlerinin millileştirilmesi ve realizme dayalı bir dış politika anlayışı bu belgenin temel omurgasını oluşturmaktadır. Bununla birlikte belge, müttefiklere daha fazla yük kaydırılmasını, ABD’nin küresel maliyetleri üstlenme konusundaki isteksizliğini ve yük paylaşımı söylemi altında hegemonik sorumluluklardan geri çekilme stratejisini açık biçimde meşrulaştırmaktadır. Amerikan Gücünün Gerilemesi: Batı Yarımküreye Dönüş ile Küresel Hegemonyadan Bölgesel Savunmaya Amerika Birleşik Devletleri, tarihsel olarak ilk kez küresel güvenlik vizyonundan resmen vazgeçtiğini ilan etmektedir. Soğuk Savaş sonrası dönemde “küresel liderlik”, “liberal uluslararası düzen” ve “kurallara dayalı sistem” söylemleriyle hareket eden ABD, 2025 Ulusal Güvenlik Stratejisi bu kavramları ya tamamen terk etmiş ya da ikincil unsurlar haline getirmiştir. Yeni stratejik yaklaşım, küresel önceliklerin daraltıldığını, ABD’nin artık dünyayı bir bütün olarak yönetme iddiasından geri çekildiğini ve bunun yerine bölgesel ve sınırlı çıkar alanlarına odaklandığını göstermektedir. Özellikle Batı Yarımküre’nin (Kuzey, Orta ve Güney Amerika) ABD için yeniden birincil güvenlik alanı olarak tanımlanması Washington’un zihinsel haritasında ciddi bir küçülmeye işaret etmektedir. Bu durumun bir strateji değişikliği olduğu kesindir. Aynı zamanda tartışmasız Amerikan gücünün yapısal gerilemesinin itirafı olarak okunmalıdır. ABD, artık küresel krizlere aynı anda müdahale edebilecek siyasi, askeri ve ekonomik kapasiteye sahip olmadığını zımnen kabul etmektedir. NATO’nun Genişlemesinin Durdurulması: Atlantik Düzeninin Çözülüşü Ulusal Güvenlik Strateji Belgesinin en kritik ve en az açıkça ifade edilen sonuçlarından biri NATO’nun genişleme sürecinin fiilen ABD tarafından durdurulmuş olmasıdır. Metin, NATO’nun “açık kapı politikası”na atıf yapmamaktadır. Aksine ittifakın mevcut üyelerinin kendi güvenliklerinden birincil derecede sorumlu olmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Böylece NATO’nun genişleme yoluyla güçlenen bir güvenlik topluluğu olmaktan çıkarılıp, statik ve maliyetleri sınırlanmış bir savunma çerçevesine hapsedildiğini göstermektedir. ABD’nin NATO genişlemesini durdurması yalnızca Rusya ile doğrudan çatışma riskini azaltmaya dönük taktik bir tercih olmadığını görmek gerekiyor. Çünkü bu durum ABD’nin Avrupa’nın güvenliğini artık sınırsız biçimde üstlenmeyeceğinin stratejik ilanıdır. Bu karar, Soğuk Savaş sonrası dönemin en temel jeopolitik dinamiklerinden biri olan “doğuya doğru NATO genişlemesi” paradigmasının sona erdiğini göstermektedir. Batı Medeniyetinin Gerilemesi Yeni strateji belgesinde çok taraflılık ilkesinin yerini açık bir biçimde tek taraflılık ve güç politikası anlayışına bıraktığını göstermektedir. Uluslararası kurumlar, ittifak sistemleri ve normatif düzen ABD açısından artık birer yük olarak değerlendirilmektedir. Avrupa, bu belgede medeniyetsel olarak da çöküş içinde bir aktör olarak tanımlanmaktadır. Bu yaklaşım, ABD’nin transatlantik ortaklığı artık stratejik bir zorunluluk değil tam tersi tükenmiş bir miras olarak gördüğünü göstermektedir. Bu bağlamda belge, Batı’nın kolektif gücünün ve birlikteliğinin dağıldığını ABD’nin artık Batı medeniyetinin liderliğini üstlenme iddiasından da geri çekildiğini ortaya koymaktadır. 2025 Ulusal Güvenlik Stratejisi, ABD’nin küresel hegemonya döneminin sona erdiğini fiilen ilan eden bir metindir. Bu metin, Washington’un yükselen güçleri (Çin, Rusya, Hindistan, bölgesel orta güçler ve Küresel Güney) artık geriletilebilecek aktörler olarak değil, kalıcı rakipler ve yeni sistem kurucular olarak gördüğünü göstermektedir. Dolayısıyla bu belge, ABD’nin dünyayı tek başına şekillendirdiği dönemin kapandığını, çok kutuplu ve rekabetçi bir uluslararası sistemin kabul edildiğini ortaya koymaktadır. Bu yönüyle belge bir güç gösterisinden çok stratejik bir geri çekilme manifestosu niteliğindedir. Yükselen Güçler: Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve Türkiye Donald Trump’ın 2017 Ulusal Güvenlik Strateji Belgesinde Çin ve Rusya, açık biçimde ABD’ye meydan okuyan “revizyonist güçler” olarak tanımlanmıştı. Bu kavram, ABD merkezli liberal uluslararası düzeni yıkmaya çalışan aktörleri hedef alıyordu. Ancak 2025 Ulusal Güvenlik Strateji Belgesinde bu söylemin terk edildiği görülmektedir. Bu değişim kavramsal bir revizyon olmasının ötesinde ABD’nin güç algısındaki kırılmanın doğrudan bir yansımasıdır. 2025 belgesinde ne Çin ne de Rusya mutlak bir tehdit veya varoluşsal düşman olarak kodlanmaktadır. Çin, “stratejik rakip” ve Rusya, “eşit güç” olarak tanımlanmakta; Hindistan ise ABD açısından “dengeleyici bir ortak’’ konumuna yerleştirilmektedir. Türkiye’nin ise açık biçimde “stratejik ortak’’ olarak tanımlanması ABD’nin klasik müttefiklik hiyerarşisinin çözülmekte olduğunu göstermektedir. Brezilya ise Latin Amerika’nın ve Batı Yarımküre’nin en büyük güçlerinden biri olmasına rağmen metinde özel bir başlık altında ele alınmamaktadır. Bunun nedeni açıktır: Brezilya’yı bölgesel bir büyük güç olarak tanımlamak, ABD’nin Batı Yarımküre’de dahi tartışmasız üstünlüğe sahip olmadığını kabul etmek anlamına gelecektir. Bu sessizlik aslında stratejik bir inkâr biçimidir. “Şer Ekseni”nden Seçici Tehdit Algısına Trump’ın 2017 belgesinde Kuzey Kore ve İran, Bush dönemindeki “Şer Ekseni” anlayışını çağrıştıracak şekilde ortak bir tehdit kategorisinde ele alınmıştı. Oysa 2025 belgesinde Kuzey Kore neredeyse tamamen görünmezdir. İran ise ABD’nin küresel güvenliği için değil daha çok İsrail’in güvenliği bağlamında sorunlu bir aktör olarak konumlandırılmaktadır. Bu da ABD’nin tehdit algısının küresel olmaktan çıkıp bölgesel ve seçici bir karakter kazandığını göstermektedir. Metinde açık biçimde Batı Yarımküre’nin düşman güçlerden arındırılması hedefi yer almaktadır. Bu ifade ironik biçimde Çin ve Rusya’nın artık Batı Yarımkürede fiili bir varlık oluşturduğunun itirafıdır. Eğer böyle bir tehdit yoksa onu bertaraf etmeye yönelik stratejik hedefe de gerek olmazdı. Aynı yaklaşım Ortadoğu için de geçerlidir. Belgede, düşman güçlerin enerji kaynaklarına ve ulaşım koridorlarına hâkim olmasının engellenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu ifade ABD’nin bu alanlarda artık tek belirleyici aktör olmadığı gerçeğini dolaylı olarak kabul ettiğini göstermektedir. Batı Yarımküre: Gerilemenin Merkezî İtirafı Yükselen güçler kavramı Çin, Rusya ve İran gibi ABD tarafından tehdit olarak görülen ülkeler yanında Hindistan, Brezilya ve Türkiye gibi ortak olarak tanımlanan ülkeler için de geçerlidir. Çünkü bu aktörlerin tamamı ABD’nin tek taraflı hegemonik düzenine meydan okuyan özerk güç merkezleri haline gelmiştir. Trump’ın 2025 Ulusal Güvenlik Strateji Belgesinde ABD’nin Batı Yarımkürede Amerikan üstünlüğünü yeniden tesis etmeyi hedeflediği açıkça ifade edilmektedir. Bu ifade, belgenin en kritik satırlarından biridir. Zira “yeniden tesis” vurgusu üstünlüğün kaybedilmiş veya aşınmış olduğunu kabul etmektir. Belgede, ABD’nin güvenlik ve refahı için Batı Yarımkürede rakipsiz olması gerektiği belirtilmektedir. Ancak sahadaki gerçeklik bunun tam tersini göstermektedir: Rus askerî unsurlarının ve askeri uçaklarının Venezuela, Küba ve Nikaragua’da varlık göstermesi, Çin’in Latin Amerika, Kuzey Amerika ve Avrupa’da en büyük ticaret ortaklarından biri haline gelmesi, Çin’in dev altyapı, liman ve enerji yatırımlarıyla Latin Amerika’da kalıcı bir ekonomik ve stratejik nüfuz kurması, Hindistan’ın Maduro hükümetini tanıması ve Venezuela’dan petrol alımına devam etmesiyle birlikte ABD’nin Küba ambargosuna karşı çıkması, Brezilya, Latin Amerika’nın doğal hegemonu konumundadır. 210 milyondan fazla nüfusu ile Latin Amerika’nın ekonomik omurgasını oluşturan Brezilya, bölgesel olarak da askeri alanda liderdir. Brezilya, Batı Yarımkürede ABD’den sonra tek gerçek çok boyutlu güç olarak tanımlanması, ABD’nin tarihsel Monroe Doktrini alanında bile mutlak üstünlüğünü kaybettiğini ortaya koymaktadır. Avrupa’nın Çöküşü ve Güç Dengesi Arayışı Rusya–Ukrayna Savaşı ile birlikte Avrupa Birliği’nin uzun süredir devam eden askeri, demografik ve siyasi zayıflığı çok daha görünür hale gelmiştir. Bu savaş, Avrupa’nın stratejik özerklik iddialarını fiilen çökertmiş ve ABD’ye olan bağımlılığını derinleştirmiştir. Bu nedenle metinde Avrupa’nın “büyüklüğünün yeniden tesis edilmesi” söylemi yer almaktadır. Ancak bu ifade geleceğe dönük bir güç vizyonundan çok bir gerileme itirafıdır. Avrupa’nın bu gerilemeyi aşabilmesinin yolu ise paradoksal biçimde yükselen güç olan Rusya ile yeniden bir güç dengesi kurulmasına bağlanmaktadır. Bu yaklaşım, ABD’nin Avrupa’da mutlak belirleyici olma kapasitesini yitirdiğinin bir başka göstergesidir. Çok Merkezli-Çok Medeniyetli Dünya ve Amerikan Asrının Sonu ABD’nin Batı Yarımkürede, Asya’da, Ortadoğu’da ve Afrika’da gücünün sınırlandığı ve gerilediği artık açık biçimde kabul edilmektedir. Bununla birlikte Avrupa’nın demografik ve askeri gerilemesine ekonomik zayıflık da eklenmiştir. Trump’ın 2025 Ulusal Güvenlik Strateji Belgesinde doğrudan “güç kaybı” ifadesi kullanılmamaktadır. Ancak ABD’nin artık rakipsiz olmadığı her krize müdahale edemeyeceği ve her coğrafyada üstünlük kuramayacağı net biçimde ortaya konmaktadır. Dünya artık ne tek kutupludur ne de tek merkezlidir. Hatta tek başına Batı medeniyetinin küresel belirleyiciliği sona ermiş ve Batı Yarımküre’ye doğru daralmıştır. Günümüz uluslararası sistemi çok merkezli, çok kutuplu ve çok medeniyetli bir yapıya evrilmiştir. Bu belgeyle birlikte Amerikan gücünün gerilediği ve buna paralel olarak Amerikan küresel hegemonyasının sona erdiği resmen ilan edilmektedir. Yükselen güçler –ki bunların büyük çoğunluğu Batı medeniyeti dışı aktörlerdir– artık uluslararası sistemin tali unsurları değil, kural koyucu ve denge belirleyici aktörlerdir. Metinde ABD’nin artık dünya düzeninin “atlası” olmak istemediği ifade edilse de, asıl gerçek ABD’nin bunu artık yapamayacak durumda olmasıdır. Amerikan iç siyasetindeki kırılmalar, toplumsal bölünme ve ekonomik baskılar, dış politikayı daraltıcı ve savunmacı bir çerçeveye zorlamaktadır. Batı Yarımkürenin ABD için yeniden jeopolitik odak noktası haline gelmesi, Amerikan gücünün diğer stratejik alanlara aynı anda nüfuz edemeyecek kadar yetersiz ve sorgulanır hale geldiğinin göstergesidir. Bu belgeyle birlikte “her yerde güçlü ve lider ABD” dönemi ya terk edilmekte ya da terk edilmek zorunda kalınmaktadır. Son tahlilde 2025 ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi bir güvenlik dokümanı olmasının yanında Amerikan Asrı’nın sona erdiğini ilan eden tarihsel bir metindir. Bu metin, ABD’nin artık dünyayı dönüştüren değil, kendi alanını korumaya çalışan bir güç haline geldiğini göstermektedir. Bu çerçevede belge, Batı dışı yükselen güçler çağının resmen başladığını itiraf ettiği gibi Batı merkezli uluslararası düzenin çözülmekte olduğunu ve küresel siyasetin yeni bir güç dengesi dönemine girdiğini açıkça teyit etmektedir. *Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi Amerikan gücü batı dışı güçler Umur Tugay Yücel, Independent Türkçe için yazdı Umur Tugay Yücel Perşembe, Aralık 18, 2025 - 10:30 Main image:
Görsel:AA / Yapay zeka ile oluşturulmuştur.
TÜRKİYE'DEN SESLER Type: news SEO Title: ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi 2025: Amerikan Gücünün gerilemesi ve Batı dışı yükselen güçler çağı copyright Independentturkish: