Türkiye’nin uyuşturucu haritası: Bu devasa ağın arkasında kimler var?

Bir taşla iki kuş birden vuruyorlar, en az! Hem çürütüp uyuşturuyorlar hem de inanılmaz bir para akışıyla zenginliklerine zenginlik katıyorlar. Türkiye'nin giderek daha büyük bir merkezi rota haline geldiği/getirildiği uyuşturucu trafiğinden söz ediyoruz. Şimdi hem bu trafiğin verilere yansıyan kısımlarını ayrıntılarıyla aktaracak hem de Türkiye'de uyuşturucu çarkının arkasında olduğu belirtilen isimlere yer vereceğiz. Bu isimler son günlerde sık sık konuştuğumuz, AKP'nin "temizlik" operasyonlarıyla gündeme gelenler olmayacak. Bu haberin konusu Mehmet Akif Ersoy ve Furkan Torlak gibi AKP'liler de, Aleyna Tilki, Şeyma Subaşı, Danla Bilic, İrem Sak ve Melisa Döngel gibi "ünlüler" de değil. Gelin önce verilerle başlayalım... Çürüme bu sayılarda gizli Milyarlarca dolarlık karanlık bir sektörden söz ediyoruz. Sadece 2024 yılında uyuşturucu operasyonlarında el konulan para miktarı 32 milyar lirayı bulmuş durumda, buna bir de 251 araç, 640 da taşınmazı eklemek gerekiyor. Sadece 2024’te kayıtlara geçen uyuşturucu bağlantılı suç sayısı 309 bini geçmiş durumda. Bunların 258 bin 141’i yani toplam kaydın yüzde 83,5’i kullanma amaçlı uyuşturucu madde satın almak ve bulundurmaktan. Yani kaynağı kurutmaya yönelik değil, doğrudan sonuçlarla ilişkili bir adımdan söz ediyoruz. Bunu daha en başta not etmek zorundayız. Operasyonların yüzde 14’ü, toplam suçların içindekilerin sadece 44 bini uyuşturucu madde imal ve ticaret suçundan oluşuyor. Yani AKP’nin büyük bir gururla sunduğu uyuşturucu operasyonlarının merkezinde kaynağı kurutmaya dönük bir hamle değil, sonuçların takibi var. O da oldukça sınırlı şekilde. Bir başka çarpıcı veriyle devam edelim… Adalet Bakanlığı verilerine göre Türkiye genelinde 2024 yılı itibariyle 405 ceza infaz kurumu bulunuyor. AKP iktidarının yenilerinin hazırlığını yaptığını biliyoruz. Bu kurumlarda bulunan toplam hükümlü ve tutuklu sayısı 384 bini geçmiş durumda. Peki, ceza infaz kurumlarında 2024 yılı itibariyle uyuşturucu madde bağlantılı suçlardan dolayı tutuklu ve hükümlülerin sayısı kaç biliyor musunuz? 149 bin 523! Toplam tutuklu ve hükümlülerin neredeyse yüzde 40’ı uyuşturucu bağlantılı. Emniyet'in açıkladığı veriler Yani sadece son halkaya yapılan operasyonlar dahi Türkiye’de cezaevlerinin yarıya yakınını doldurmuş durumda. Ana aktörlere değil, sonuçların üzerine gidildiği oranda cezaevlerinin yarıdan fazlası kısa süre içinde bu suçtan tutuklu ve hükümlülerle dolacak gibi görünüyor. Türkiye'de önü giderek açılan uyuşturucu ağı ülkenin her yanını sarmış durumda. Bu ağ başta çocuklar ve gençler olmak üzere herkesi tehdit eder duruma geldi. soL Haber, bu ağın gerçek kaynaklarını yazıyor. Bu haberlere destek vermek için siz de soL'a haber olun. ABONE OL Uyuşturucuyla mücadeleye ayrılan kaynak her şeyi anlatıyor Peki, madem sonuçlarla uğraşılıyor, bu sonuçların mağduru da olan insanları kazanmak, bu bağımlılık ağından kurtarmak için gerekli adımlar atılıyor mu? Türkiye’de sadece bir yıl içinde uyuşturucu madde kaynaklı operasyonlardan ele geçen nakit paranın 32 milyar lirayı bulduğunu aktarmıştık. Türkiye’de uyuşturucu ile mücadeleye ayrılan kaynak ne peki? Emniyet’in açıkladığı rapora göre 2024’te bu konuya ayrılan bütçeye yüzde 49 gibi büyük bir artış yapıldı. Artış sonrası ayrılan kaynak 10 milyar TL oldu. Yani, uyuşturucu operasyonlarında yakalanan paradan dahi az. Uyuşturucu gibi toplumun en büyük sorunlarından biri olarak tarif edilen başlığa 10 milyar lira ayrılırken, Diyanet için 2025 hedefi 113 milyar lira olmuştu. Çocuklar uyuşturucudan ölüyor: Türkiye'de bağımlılık tedavisinde manzara ne? Hemen bu başlıkla ilişkili şekilde uyuşturucu bağlamında Türkiye’nin tedavi haritasına bakalım. Türkiye’de 2024 yılı sonu itibarıyla 143 uyuşturucu madde bağımlılığı tedavi merkezi bulunuyor. 64 merkezde hem ayaktan hem yatarak, 79 merkezde ise sadece ayaktan tedavi hizmeti yürütülüyor. Bağımlı sayısının milyonlarla tarif edildiği Türkiye’de toplam yatak kapasitesi 1582! Türkiye’de 2024 yılında sadece tedavi merkezlerine yapılan toplam ayaktan tedavi başvuru sayısı 390 bin 778. Bu 2023’te 349 bin , 2022’de 302 bindi . Tablo bağımlı sayısı arttıkça giderek kötüleşiyor. 2024 yılında yataklı tedavi merkezlerine yapılan başvuru sayısı ise 14 bin 53. Emniyet’in açıkladığı bu verilerden mükerrer vakalar çıkarıldığında elde edilen toplam yatış talebinde bulunan kişi sayısı 10 bin 776. 2024 yılına ait Madde Bağlantılı Ölüm sayılarında 427 doğrudan madde bağlantılı ölüm kayıtlara geçmiş durumda. 2024 yılında madde bağlantılı ölenlerin yaş ortalaması ise 34,7 oldu. 427 ölümden 4'ü 15-64 yaş aralığı dışında, 6'sı 15-18 yaş aralığında, 160'ı 30 yaş altında olarak kayıtlara geçti. Yani çocukların uyuşturucu kaynaklı öldüğü bir ülkeden söz ediyoruz. Savaş ve uyuşturucu trafiği bağlantısı Bu verilerin tamamının kaynağı olan Emniyet’in hazırladığı rapora göre, AKP iktidarının Suriye’de 2011’den itibaren cihatçı güçlere verdiği destek, uyuşturucu tablosunu daha da ağırlaştıran etmenlerden biri. Bu sonucu tabii ki emniyet kendi raporunda açıkça belirtmiyor. Raporda şöyle deniliyor: “Suriye’de 2011 yılından bu yana devam eden istikrarsız ortamın Captagon başta olmak üzere amfetamin tipi uyarıcıların bölgesel uyuşturucu pazarlarına etkisi, 2022 yılında Rusya Federasyonu ve Ukrayna arasında başlayan savaşın Kuzey Rotası başta olmak üzere geleneksel uyuşturucu rotalarına etkisi ve alternatif rotaların ortaya çıkmasına sebebiyet verebileceği değerlendirilmektedir. Nisan 2021’de küresel boyutta yasa dışı opiyatlar tedarikinin yaklaşık %80’ini tek başına sağlayan Afganistan’da meydana gelen siyasi otorite ve yönetim değişimi başta eroin olmak üzere uyuşturucu pazarlarında opiyatların tedarikinde önemli azalışlara neden olmuştur. Bunun sonucunda, Avrupa başta olmak üzere küresel uyuşturucu pazarlarında eroine benzer etkilere hatta daha fazlasına sahip sentetik opioid türevleri ve eczalarının varlığında artışlar meydana gelmiştir. Bu maddeler arasında fentanil analogları ile nitazenler dünya genelinde daha fazla sıklıkta görülmekle birlikte kullanımı kaynaklı ciddi sağlık sorunlarının artışı ile birlikte kullanıcıların ölümüne neden olmaya başlamıştır. Bu kapsamda ülkemizde yaşanan benzer gelişmelerden bir örnek vermek gerekirse, opiyat bağımlılarının yoksunluk hissini gidermek amacıyla sıklıkla tercih ettiği çoğunlukla pregabalin etken maddesi içeren sentetik eczaların kaçağa kaymasında keskin artışlar yaşanmıştır.” Bugünlerde uyuşturucu iddialarıyla Venezuela’yı tehdit eden ABD’nin sadece Emniyet’in raporunda bahsettiği tüm bu savaşlarla ve sonuçlarıyla doğrudan ilişkisi var. Emniyet raporundan bir bölüm: Ülkemiz metamfetamin kaçakçılığında hedef ve transit ülke Emniyet’in hazırladığı rapordan çarpıcı bir bölümü daha paylaşalım. Rapora göre Türkiye, metamfetamin kaçakçılığında hedef ülkelerden biri haline gelmiş durumda: “Metamfetamin yakalamalarındaki keskin artışların 2024 yılında da devam ettiği görülmektedir. Kolluk birimlerimizce gerçekleştirilen yakalamalar tüm boyutuyla ele alındığında ülkemizin metamfetamin kaçakçılığında hedef ve transit ülke olmaya devam ettiği görülmektedir. Ülkemiz üzerinden farklı ülkelere ve bölgelere hedefli metamfetamin kaçakçılığının başlamış olabileceğini gösteren bazı yakalamalar gerçekleşmiştir. Buna örnek olarak 2024 yılında gümrük yetkilileri tarafından İstanbul Havalimanı’nda Meksika kaynaklı kargo ve yolcu üzerinde gerçekleştirilen Japonya hedefli metamfetamin yakalamaları verilebilir.” Yine aynı raporda Türkiye’nin kokain kaçakçılığında da nasıl hedef haline geldiği yer alıyor: “Son yıllarda ülkemiz üzerinde alternatif kokain kaçakçılık rotası arayışlarına paralel olarak özellikle deniz limanlarımızda kokain yakalamalarında artışlar görülmeye başlamıştır. Söz konusu artışın 2024 yılında da devam ettiği görülmektedir. Kokain kaçakçılığında sıklıkla kullanılan emdirme yöntemi ülkemizde de görülmeye başlamış ve bu kapsamda 2024 yılı içinde Antalya ve İstanbul’da gerçekleştirilen iki ayrı yakalamada yasal yüklere emdirilmiş halde yaklaşık 1 ton kokain muhtelif kimyasallarla birlikte ele geçirilmiştir.” Uyuşturucu ağının arkasında kimler var? ‘Türkiye'de uyuşturucu trafiği bir devlet sektörüdür’ sözleri ve dahası… Sedat Peker üst üste videolar çekiyor, Süleyman Soylu ve Mehmet Ağar başta olmak üzere AKP bağlantılı birçok ismi hedef alıyordu. 2021’de gündemi belirleyen bu videoların hedef isimlerinden biriydi Hüseyin Baybaşin. Peker’in iddiasına göre bu isim Ağar ile ilişkiliydi. Uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla Hollanda'da tutuklu bulunan Baybaşin o tarihte Artı Gerçek'e konuşmuş, şu çarpıcı ifadeleri kullanmıştı: “… Sedat Peker'den bahsetmişsiniz. Bu adam kim, tanımam. Onun söylediklerini veya açıklamalarını da görmedim. Dolayısıyla bir yorum yapmayacağım. Ancak Türkiye'nin bir narko devleti olduğu konusu bir sır değildir. Bunu sizlerin de bilmesi lazım! Bütün dünya da biliyor. Kolombiya, Meksika ve Afganistan gibi ülkelerde uyuşturucu taciri çeteler, baronlar, karteller var ama o ülkelerde bile uyuşturucu trafiği bir devlet sektörü değildir. Türkiye'de uyuşturucu trafiği bir devlet sektörüdür.” Peki, Peker ne diyordu? AKP’ye de yakın olan Mübariz Mansimov ’a ait olan Yalıkavak Marina ’ya Mehmet Ağar tarafından zorla “çöküldüğünü” söyleyen Peker, buranın değerinin bir milyar avro olduğunu ancak burada yapılan kokain ticaretiyle bunun çok daha üstünde paralar kazanıldığını ileri sürmüştü. Mansimov, bu açıklamalar sonrasında gündem olan marinayı, 2011 yılında Jefi Kamhi’den 42 milyon dolara satın almıştı. O dönem basına yansıyan haberlere göre, buraya 100 milyon dolarlık da yatırım yapmıştı. Peker’in iddiasına göre, bu marinaya Mehmet Ağar çöktü ve kokain ticareti yaptı. Bu iddiaların üzerine gidildi, tek bir adım atıldı mı? Tabii ki hayır! soL Haber, holding medyası ve yandaş medyanın ısrarla gizlediği gerçekleri yazıyor. Bu haberlere destek için soL'la dayanışmayı büyütün, abone olun. ABONE OL Erdoğan'ın yeğeninin 50 kilo esrarı, Kolombiya'da yakalanan 4,9 ton kokain: Bunları unuttuk mu? Şimdi tam da bu noktada, AKP’nin uyuşturucunun üzerine gittiği, bir temiz eller operasyonun parçası olarak üst üste adımlar atıldığı iddiasının olduğu bir dönemde bazı hatırlatmaları yapmak zorundayız. Tarih 29 Haziran 2011. Tam bir yıl öncesinde 50 kg. esrarla yakalanan ve yedi kişiyle beraber cezaevine gönderilen Erdoğan'ın yeğeni Mehmet Erdoğan , satıcı değil içici olduğunu ileri sürdü ve tahliye edildi. Hatırlayan kalmamıştı değil mi? Devam edelim... Ülkücü mafya Sedat Peker yayınladığı meşhur videoların birinde Kolombiya'da 4,9 ton kokain ele geçirildiğini ve Türkiye'ye gönderileceğini iddia etmişti. Kokainin eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'a geldiğini öne süren Peker'in iddialarının ardından 16 ay sonra başlatılan soruşturma çerçevesinde 16 şüpheli hakkında “Uyuşturucu/uyarıcı madde imalatı ve ticareti yapma" suçundan dava açılmıştı. Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada 10 sanık yurtdışı çıkış yasağı konularak tahliye edildi. Davanın ikinci celsesinde ise geriye kalan 6 sanık da tahliye edildi. Böylelikle Kolombiya dosyasında tutuklu sanık kalmadı. Bunu da hatırlayan kalmamıştı sanıyoruz… Peki, bunları hatırlayan var mı? *Venezuela ve Kolombiya gibi uyuşturucu üretim merkezlerine yakın olan Martinik Adası açıklarında bir Türk armatöre ait gemide yakalanan dokuz ton uyuşturucunun sahipleri ortaya çıktı. Uyuşturucunun İranlı uyuşturucu baronu Naci Zindaşti ile Türk vatandaşları A.Ö. ve İ.Y.’ye ait olduğunu belirtiyor. Zindaşti malum, Türkiye'de siyasilerle olan irtibatıyla gündeme gelen, tahliye edilmesi için Erdoğan'ın Başdanışmanı Burhan Kuzu'nun hakime baskı yaptığı ortaya çıkan ismin ta kendisi. *Uyuşturucu tüccarının oğlunun bakanlıktan teşvik alması da bize özel bir durum olarak kayıtlara geçmişti. ‘Türk Escobar’ Urfi Çetinkaya’nın liderliğini yaptığı suç örgütüne yönelik operasyonda gözaltına alınan oğlunun sahibi olduğu şirket bakanlıktan ‘yatırım teşviki’ aldığı ortaya çıkmıştı. *Almanya tarafından Kırmızı Bülten ile aranan uyuşturucu kaçakçısı Eric Schroeder'in, İstanbul’un göbeğindeki Türkiye’nin en yüksek binası olan Sapphire Rezidans’tan iki daire satın aldığı ortaya çıkmıştı. Söz konusu rezidansta 90 milyon TL’ye satılan daireler var. Eric Schroeder'in daireleri satın alarak kara parasını akladığını belirten gazeteci Timur Soykan hem de bu sayede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak için başvurduğunu ifade etti. *Recep Tayyip Erdoğan'ın ödül verdiği Şimşek Bisküvi Yönetim Kurulu Başkanı Erol Şimşek, uyuşturucu operasyonu kapsamında gözaltına alındı ve tutuklanarak cezaevine gönderildi. *Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği eski Basın Müşaviri, Sosyal Uyum İçin Avrupalı Müslümanlar Girişimi (EMİSCO) sözcüsü, kağıt üstünde kurulu görülen Avrupa Yozgatlılar Federasyonu Başkanı Veysel Filiz'in, 100 kilo uyuşturucu madde ile Hamzabeyli sınır kapısında yakalanması tartışma yaratmıştı. Olayın basına yansımaması için iktidardan baskı geldiği de haberlere yansıdı. *Oğlunun Meclis aracıyla uyuşturucu sattığının ortaya çıkması üzerine AKP Adana Milletvekili Ahmet Zenbilci, geçtiğimiz yıl partisinden istifa ettiğini duyurmuştu. İstifanın üzerinden geçen 8 ayın ardından Zenbilci'nin sessiz sedasız yeniden AKP'ye döndüğü gündeme gelmişti. Ancak Zenbilci'nin aslında partisinden hiç istifa etmediği ortaya çıktı. *Erzincan'da düzenlenen uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı operasyonunda, 20 milyon TL değerinde 98 kilo eroin ele geçti. Operasyonda tutuklanan iki kişinin, İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde görevli polisler olduğu ortaya çıktı. *Ankara'daki operasyonda çantasında uyuşturucu madde bulunan Uyuşturucu Madde Bağımlılıkları ve Alkolizmle Mücadele Federasyonu Kurucu Genel Müdürü tutuklandı. *"Uyuşturucu ticareti yapmak" tan tutuklanması istenen İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ö. C. "yurtdışına çıkış yasağı"yla serbest bırakıldı. *MHP’nin günlük gazetesi Türkgün, Bulgaristan gümrüğünde MHP logolu paketlerde ele geçirilen kokain için önce “kumpas” dedi, ardından “Her siyasi parti ve ideolojik yapının içinde ahlaksızlar, iş takipçileri, rüşvetçiler ya da kimlik ve sıfatını istismar edenler bulunabilir” ifadesini kullandı. Kimi kandırıyorsunuz? Tablo oldukça açık değil mi? Türkiye'de 12 yaşa kadar düşen bir uyuşturucu batağı var, çocuklar uyuşturucu kaynaklı tutuklanıyor ve hatta ölüyor. Her yıl bir öncekini aratan istatistikler ortaya çıkıyor. Ve bu tablonun mimarı olan düzen ve onun temsilcisi olan siyasi iktidar, uyuşturucuyla mücadele ediyor, öyle mi? Verileri sıraladık, tabloyu, suçlamaların merkezindeki isimleri aktardık... Ortada üç ünlü ile imaj tazelemek, temiz eller mesajı vermek isteyen bir iktidardan ötesi yok. Türkiye büyük bir çürümenin pençesine doğrudan iktidar ve düzen eliyle itiliyor, bile isteye. Yaşadığımız ağır karanlığın özeti budur. Bu özete karşı çıkış çağrısını ciddiye almaktan başka bir şansımızın kalmadığı noktaya gelmiş durumdayız.