Suriye'deki Arap aşiretlerini Ömer Özkızılcık ile konuştuk: ‘Sosyoloji Esed gibi SDG’nin de lehine değil’

Suriye’de saha çalışmaları kapsamında aşiretlerle görüşen Şam merkezli Ümran Stratejik Araştırmalar Merkezi Türkçe Araştırmaları Direktörü Ömer Özkızılcık, Suriye’deki Arap aşiretlerini ve rollerini ve ilişkileri Milliyet ile paylaştı: ‘Sosyoloji Esed gibi, SDG’nin de lehine değil’ SDG’nin Şam yönetimine entegrasyonu tartışmasında geri sayım sürüyor. Askeri müdahale gerekecek mi sorusuna Arap aşiretlerin tavrının ne olabileceği de ekleniyor. Şam merkezli Ümran Stratejik Araştırmalar Merkezi Türkçe Araştırmaları Direktörü Ömer Özkızılcık, Suriye’de saha çalışmaları kapsamında aşiretlerle görüşen bir isim. Özkızılcık, Milliyet’e SDG yapısı içindeki Arapları ve Fırat’ın doğusunda, SDG’nin kontrolü altındaki topraklardaki Arap aşiretlerine ilişkin bilinmesi gerekenleri anlattı. Şammar Aşireti SDG’nin kontrol ettiği bölgelerdeki Arap aşiretleriyle, SDG bünyesindeki Arap unsurları birbirinden ayırmamız gerekiyor. SDG ‘Biz çok etnikli, çok kültürlü bir yapıyız’ diyor. Burada şöyle bir sıkıntı var: Zorunlu silah altına alınanlar denklem dışına çıkartılınca, Arap-Kürt oranında çok ciddi bir değişim yaşanıyor. Zorunlu askerlik haricinde SDG içerisindeki ana omurga YPG ve YPJ. Bunlar dışındaki Arap unsurların en büyükleri Senadid Güçleri. Şedadi bölgesindeki Şammar Aşireti’ne bağlı Senadid Güçleri dış çatışmalarda çoğunlukla yer almıyor. Bir nevi otonom yapı. Doğrudan SDG’nin emir komutası altında değil. Entegrasyona yaklaşımı son derece net. ‘Bütüncül, üniter bir Suriye istiyoruz. Bütünlüğün korunduğu bir Suriye istiyoruz’ diyorlar. Ademi merkeziyetçiliği de desteklemiyorlar. Yani, SDG içerisindeki tek aşiret gücü ademi merkeziyetçiliği desteklemiyor. Menbiç, Deyrizor... Menbiç ve Deyrizor Askeri Konseyleri vardı. Menbiç Askeri Konseyi artık yok. Menbiç bölgesini kaybettiler. Deyrizor Askeri Konseyi varlığını devam ettiriyor. Bu konseyin görevi, bölgedeki Arap aşiret yapısıyla YPG arasındaki gerilimde tampon oluşturmak. Onların da doğrudan kendine ait otonom alanları bulunmuyor. Bunlar YPG’nin parayla satın aldığı Arap bireyler. O yüzden bunlara “aşiret gücü” denilemez. Aşiret niteliği olmayanlar Bunlar haricinde bir de Ceyş es-Suvvar var. Çok eskiden ÖSO bünyesinde bulunan bir yapılanma. Amerikalılar tarafından ilişki kurulan, zamanında desteklenen ve sonunda SDG’ye entegre olan ilk kurucu birleşenlerden. SDG’ye ilk katıldığında kendine ait otonom yapısı vardı. Bu yapı YPG tarafından çökertildi. Daha çok Batı Suriyelilerden oluşuyor. Aşiret niteliği yok. Ceyş es-Suvvar Rakka ise Ayn el Arab’da (Kobani) DAEŞ’e karşı YPG ile beraber savaşan bir yapılanma. Onunla anlaşma şuydu; Arap bölgelerini onlar yönetecek, Kürt bölgelerini YPG yönetecek. Ne zaman Arap bölgelerine geçildi, YPG onları silahsızlandırdı ve liderlerini hapsetti. Özetle, SDG içerisinde zorunlu askerliği çıkarttığımızda diğer Arap unsurlar arasında sadece bir tane aşiret gücü var. Diğerleri ise bireysel olarak, para için katılmış Arap unsurları ve sayıları çok değil. Para için bulunanlarda hayatta kalma içgüdüsü var. ŞAMMAR AŞiRETi’NiN ŞARA iLE GÖRÜŞMESi NEDEN ÖNEMLi? Senadid Güçleri’ni ve Şammar Aşireti’ni bölgedeki diğer tüm aşiretlerden ayıran iki faktör var. Birincisi, onlar Bedevi aşireti. Bölgedeki diğer aşiretler Bedevi aşiretleri değil. Bu aşiret kültüründe çok önemli. İkincisi, Şammar Aşireti’nin Kürtlerle geleneksel bir ittifakı var. Irak’ta Saddam öncesi dönemdeki Kürt-Arap savaşlarında Şammar Aşireti, Kürtlerin yanında Araplara karşı savaştı. Kürtlerle, geleneksel olarak iyi ilişkileri bulunuyor. Ama onların da tutumu üniter bir devletten yana. Aşiret liderinin Cumhurbaşkanı Şara ile görüşmesi çok önemli. Çünkü SDG içerisindeki en büyük ve tek Arap aşiret onlar. Onların belirleyeceği pozisyon (süreci) etkileyecek. Şunu herkes biliyor. Şammar Aşireti ya da Senadid güçleri bir hareketlenmede bulunmayacak. Onları adeta bir ada gibi düşünün. Ne Şam’la ne Irak’la ne Türkiye’yle doğrudan bağlantıları yok. Bu yüzden de onların tutumu ancak ve ancak bir dönüşüm yaşandığında önemli. FIRAT’IN DOĞUSUNDAKi DiĞER AŞiRETLER VE ÖZELLiKLERi GÜVENLİK MİMARİSİ VE AKAYDAT AŞİRETİ: SDG’nin kontrol ettiği bölgelerde birçok farklı aşiret var. Şarabiye, Cüdeydiye, Cevala gibi küçük aşiretler var. Ama temelde Fırat’ın doğusundaki güç merkezini oluşturan 6 aşiret var. En güneyde, Irak sınırında Akaydat Aşireti var. Bölgenin en büyük, en güçlü aşireti. 2023’deki ayaklanmayı yapan aşiret. Aşiretin Ahmet Şara açısından bir önemi var. Şara Irak’tan Suriye’ye geldiğinde ilk karargah merkezini aşiretin bölgesindeki Şuheyl kasabasında kurmuştu. Şuheyl şu an YPG’nin kontrolündeki bölgede. Suriye’nin İstihbarat Başkanı Hüseyin Salame de Akaydat aşiretinden. Yani Ahmet Şara’nın en yakındakiler Akaydat aşiretinden. Aşiretin şimdiki lideri Musab El Hafıl da doğrudan Şam’la beraber hareket eden bir insan. İKİYE BÖLÜNMÜŞ BAGGARA AŞİRETİ: Irak sınırından kuzeye çıktığınızda Baggara Aşireti var. Aşirette zamanında ikiye bölünme vardı. Bir kanat Suriyeli muhaliflerle beraber hareket ediyordu. Suriye Milli Ordusu’nda (SMO) çok güçlüydü. Doğulu grupların temelini Baggara Aşireti oluşturuyordu. YPG de onlardan nefret ediyordu. Aşiretin eski SMO yapıları Suriye Ordusu’nda 66. Tümen oldular. Bir de eskiden Esed’le çalışan bir kanat vardı. Esed gidince Şam’a yanaştılar. Yani Baggara Aşiretinin de SDG ile beraber çalışan bir kanadı yok. Sahada, YPG’nin kontrol ettiği bölgede, hayatta kalmak için onlarla angajman kuran, görüşenler var elbette ama bunlar bir destek unsuru değil. YPG’YE KİN DUYAN ELBU ŞABAN AŞİRETİ: Rakka’ya doğru giderseniz Elbu Şaban Aşireti var. Aşiret’in silahlı gücü Baggara ve Akaydat kadar güçlü değil. Ama hem Türkiye ile hem de Şam ile çok yakın ilişkileri var. YPG bunları silahsızlandırdığı için YPG’ye karşı kinleri var. SUK’UN ESKİ LİDERİNİN CUBUR AŞİRETİ: Haseke’ye doğru giderseniz Şammar Aşireti geliyor. Şammar Aşiretinden yukarı çıkarsanız Tay ve Cubur Aşiretleri var. Cubur Aşireti, eski SUK, Suriye Ulusal Koalisyonu’nun eski lideri Salim el Maslet’in aşireti. Ailenin Şam’la ilişkileri son derece iyi. Onlar da devrime destek veren yapılar. Ama Elbu Şaban gibi onların da askeri kanadı o kadar güçlü değil. BAAS’IN ARAPLAŞTIRMA POLİTİKASI ÜRÜNÜ TAY AŞİRETİ: Bu aşireti diğer beş aşiretten ayıran fark şu; BAAS Partisi’nin Araplaştırma politikasının temel unsurlarından birisidir. Yani Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelere yerleştirilmiş bir aşirettir. Bölgeye yerleştirildiği için onlarla Kürtler arasında zaten bir husumet ve ciddi gerilim var. Hayatta kalabilmek için çok son derece silahlıdır. Esed rejimiyle de çok uzun bir süre beraber hareket etmiştir. Hizbullah’la ve İran destekli Şii milislerle paramiliter yapıları oluşturmuştur. Tay Aşireti tam Nusaybin’in karşısında yaşıyor. Kürtlerin Cezire dedikleri bölge ikiye bölünmüş. Tam ortasında Tay Aşireti var. SDG’ye karşı bir askeri harekât olduğunda ilk harekete geçecek aşiretlerden birisi. Bu 6 aşiret bölgedeki en önemli, en etkili aşiretler. Şammar’ı kenarda tuttuğumuzda, diğer hepsi SDG ile YPG ile savaşmış. Kürtlerin demografik yoğunluk oluşturabildikleri yerler Amude, Dirbasiye ve Malikiye kasabaları. Köyden hallice küçük kasabalar. Devlet aygıtını ya da bir otonom bölgeyi idame edebileceğiniz bir nüfus yok. SDG’ye sunulan son teklif Şam, YPG/SDG’ye 13 maddelik bir son teklif gönderdi. Son teklifteki detay şu; SDG 3 tümen olarak yeniden dizayn edilecek. Zorunlu silah altına alınanların hepsi terhis edilecek. Suriye ordusundaki birlikler Fırat’ın doğusuna geçecek. Temelde daha çok askeri meselelere odaklanıyor. Teklife SDG henüz cevap vermedi. Ve cevabın olumsuz olması bekleniyor. Şam’dakilerin genel tutumu ise, bu işin bir askeri gerilime gideceği yönünde. Benim kanaatim de bu sene sonundan itibaren retoriğin değiştiği, SDG üzerindeki baskı unsurlarının devreye girdiği ve daha zorlayıcı bir politikanın adım adım askeri eskalasyona doğru tırmandırıldığı bir sürece gelineceği şeklinde. Yani 1 Ocak itibarıyla Suriye’de savaş beklemiyorum. İkincisi de bir askeri gerilim yaşanırsa bunun şaşırtıcı seviyede hızlı olacağını düşünüyorum. İdlib’ten çıkışa benzer bir süreç yaşanabilir. Ahmet Şara’nın tarzı da bu. Esed rejimi niye bu kadar hızlı devrildi? Çünkü sosyolojik bir tabanı yoktu. SDG’nin de Fırat’ın doğusunda bir sosyolojik tabanı yok. Savaş sadece silahla olmuyor. Savaşın bir sosyolojisi var. Ve Suriye’deki savaş hiçbir zaman silahların savaşı olmadı. Her zaman sosyolojinin savaşı oldu. Ne zaman Beşar Esed halk tabanında onu destekleyen kitleyi dahi kaybetti, çöktü. Şimdi SDG için de benzer durum var. SDG için tek tutunabileceği alan Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı bölgeler.