Kast iktidarda, Pinochet’in ruhu La Moneda’da

Geçtiğimiz pazar günü Başkanlık seçimlerinin 2.turu gerçekleşti ve beklendiği gibi aşırı sağın adayı José Antonio Kast’ın zaferiyle sonuçlandı. Solun adayı Jeanette Jara’ya verilen oylar %41,84’te kalırken Kast %56,16 ile tarihi bir fark attı. Böylece 1973 darbesiyle gelen General Pinochet’in iktidarı bir referandumla bırakmak zorunda kaldığı, 1988’den bu yana ilk kez aynı çizgide bir Başkan seçildi. 2009 ve 2017’de Başkanlık yapan Sebastian Piñera da darbeye destek olan sağ kesimdendi. Fakat Piñera 1988 referandumunda Pinochet’e “Hayır” diyen sağcılardandı. Açıkçası Piñera’nın ilk başkanlığında bu farkın pek bir anlamı yoktu. Zira Piñera, Pinochet diktatörlüğünü savunmasa da onun iktisadi politikalarının bekçiliğini yapıyordu. Ve tabi “Şili İsyanı”nın patlak verdiği ikinci başkanlığı sırasında Pinochetçi “iç düşman” retoriğine sıkı sıkıya sarılmıştı. Ama yine de bugün Kast ile Piñera arasındaki farkı vurgulamak önemli. Kast’ın sağcılığı Piñera’dan çok daha politik ve ideolojik olarak muhafazakar. Bunu aile köklerinden ve siyasi geçmişinden anlayabiliyoruz. Abisi Miguel Kast, Pinochet diktatörlüğünde 1982 sonuna kadar bakanlık dahil bir çok görevlerde bulundu. Abi Kast, Pinochet’in ekonomi politikalarını belirleyen “Chicago Boy’s” grubu üyesiydi. Ayrıca Kast ailesi, etkin oldukları başkentin bir ilçesi olan Buin’de, Pinochet’in kolluk güçlerine verdikleri destek birçok davada kanıtlandı. Bir diğer abisi Cristian’ın askeri polise destek olan bir grupla çalıştığı, sorgu ve işkencelerin olduğu merkezde bulunduğu, tanıklar tarafından ifade edildi. 1988 referandumu sırasında 21 yaşında olan José Antonio Kast, General Pinochet’in destekçisi gençlik lideri olarak televizyon tartışmalarında görülüyordu. Kast’ın otoriter fikirlerinin kökeninde sadece General Pinochet’le olan yakın ilişkileri bulunmuyor; ailesinden miras aldığı bir de Nazizim bagajı var. Baba Michael Kast, 18 yaşındayken Nazi Partisi üyesiydi ve teğmen rütbesindeyken İtalya cephesinde yakalanmıştı. Savaştan sonra memleketi Bavyera’ya dönen baba Kast soruşturmalar başlayınca eski bir Nazi subayı Erik Wünsch’ün yardımıyla Şili’ye kaçmış. Burada bir sosis ve et işleme tesisi kurmuş ve 50’den fazla toruna sahip büyük bir aile yaratmış. “Schönstatt” adlı bir Katolik tarikatı üyesi olan Kast ailesi 6 kilise yaptırmış. Şili’ye savaş sonrası göç eden eski Alman askerlerinin ortak yanı Katolik olmaları ve Vatikan aracılığıyla bu topraklara ulaşmaları. Bu yüzden Şili kilisesiyle yakın ilişkileri var. Bu Alman kökenli ve kilise ile ilişkili göçmenlerden biri de Paul Schäfer’di. Schäfer, 1960’larda Şili başkenti Santiago’nun güneyinde “Bavyera Köyü” olarak adlandırılan yerde “Dignidad” adında bir koloni kurdu. Bu koloni Pinochet’in Dr. Salvador Allende’ye karşı düzenlediği darbe sırasında bir işkence ve gözaltı merkezi olarak kullanıldı. Tüm bu diktatörlük yılları boyunca illegal biçimde hapsedilen insanlar köle olarak çalıştırıldı. Bu çok uzun bir hikayedir. Özet olarak bu koloninin, diktatörlüğün en spesifik suçlarına yataklık yapmış bir yer olduğu ortaya çıktı. Koloniyi çevreleyen tepelerde yüzlerce cesedin yer aldığı toplu mezarlar bulundu. Ayrıca yıllar sonra bile yapılan aramalarda dev bir silah ve mühimmat deposu olduğu ortaya çıkarıldı. Hatta diktatörlük döneminde burada bir sarin gazı üretme tesisinin kurulduğu anlaşıldı. İşte merceklerin Schäfer’a yoğunlaştığı 90’ların başında Jose Antonio Kast ve onun dahil olduğu Pinochetçi siyasetçiler defalarca yanına giderek destek verdiler. Nihayetinde Schäfer, 1997 yılında hakkında 26 çocuk tecavüz ihbarında bulununca firar etti. ( 2005’te Arjantin’de yakalandı ve 2010’da cezaevinde öldü. ) “Kast'ın içinden geldiği ekip, Şili sağının ideolojik repertuarı en dogmatik grubudur. Bu ekip neoliberalizmi askeri faşist bir diktatörlük altında ilk uygulayandır ve bu görüşleri 40 yıldır kararlı biçimde savunur.” ( 2.12.2021/Indyturk , Uyanık )Öyle ki Kast artık yeterince radikal olmadığı gerekçesiyle Pinochetçi Parti UDI’den 2016’da istifa ederek başkanlığa adaylığını koydu. Kast dünya ölçeğinde neosağcı dalgayı ilk yakalayanlardan biriydi. Neosağcı dalganın uluslararası platformu olan “Political Network for Values”in 2022-24 arasında başkanlığını yaptı. Neosağcıların ABD’deki zirvesi olan CPAC’ın daimi davetlisiydi. Kast, bu neosağcı bileşende yer alanların popülizm, neoliberalizm, sosyal muhafazakarlık ve otoriterlik gibi ortak özelliklerini taşıyor. Aslında yeni bir şey yok: Kast bu görüşleri uzun süredir savunuyor. Peki neden şimdi kazandı? 2021 seçimlerinde Kast ilk turda Boric’ten daha yüksek oy almıştı. O zaman da kazanabilirdi. Ama 2019 isyanının etkileri sürüyordu. Sokak canlıydı. Yeni bir anayasa yapılması beklentisi yüksekti. Sağ siyaset biraz sersemlemişti. Bu yüzden Kast’ın arkasında birleşmedi. Fakat yeni anayasayı yapacak kurucu meclise tam bir karmaşa hakim oldu. Bunda temsilcilerin çoğunluğunun bağımsız olmasının etkisi yüksekti.  Zira her biri oraya kişisel karizması sebebiyle seçildiğine inanıyordu. Siyasal bir hedef belirlenemedi. Sol partiler bu bağımsız temsilcilerle ortak bir program üretemedi. Anayasa, kimlik ve cinsel çeşitlilik gibi tartışmalarla boğuldu. Ayrıca temsilcilerle ilgili sarsıcı skandallar patlak verdi. Böylece Kast’ın seçim yenilgisinden 1 yıl sonra anayasa %62 oyla reddedildi. Anayasanın reddedilmesiyle halk hareketi geriye çekilmeye ve sağ cephe Kast’ın arkasında toplanmaya başladı. Kast’ın başarısını Boric’in yenilgisi olarak okursak; hükümetin başta bu anayasa başarısızlığından başlayarak özellikle emeklilik, sağlık ve eğitim gibi başlıklarda radikal dönüşüm gerçekleştirememesini sayabiliriz. Dahası Boric’in isyanın yıktığı Piñera hükümetinden bile önemli bir fark yaratamadığı; Şili’de Pinochet rejiminin temel karakteri olan neoliberal ekonomi ve kurumsal otoriterliği değiştiremediği için “öncekinin” bir devamı gibi görülüyor. Örneğin, Pasifik serbest ticaret anlaşmasının (TPP11) imzalanması, Mapuche bölgesinde olağanüstü hal ilanı, askeri polis Carabinero’nun korunması, öğrenci eylemlerinin kriminalize edilmesi bu görünüşü besledi. Bu açıdan Kast’ın zaferi, kendini sağ ya da sol iktidarlar altında sürdüren otoriter bir rejimin dayattığı yapısal sürekliliğin mantıksal bir sonucu olarak açıklanıyor. Bu yüzden Kast’ın başkanlık sarayı La Moneda’ya yerleşmesi basit bir seçim sapması olarak değerlendirilmiyor. Yani seçim sonucu tesadüfi bir sağa kayma değil, hiçbir zaman tam olarak aşılamamış Pinochet mirasını pekiştiren bir siyasi projenin normalleşmesi olarak yorumlanıyor. Daha uzun vadeli bir perspektiften Kast’ın zaferini Şili Solunun başarısızlığı olarak da okuyabiliriz. Zira sol oylar son 30 yılın en düşük düzeyinde kaldı. Bu sonuçta zorunlu oy uygulamasına geçişle beraber katılımın yüksekliği de rol oynadı. Gabriel Boric’in kazandığı 2021 seçimlerinde oy verme zorunluluğu yoktu ve katılım %55 düzeyinde kaldı. 2025’te bu oran %85’e çıktı. 2021’de seçimlere katılımın düşüklüğünden; sokak protestolarındaki etkinliğine rağmen, solun gerekli seçim desteğini sağlayacak inandırıcı bir program çıkaramadığı anlaşılıyordu. Boric’in kurumsal demokrasiye sıkı sıkıya sarılması ve yeni anayasadan sosyal reformlara kadar her adımda sağ partilerle uzlaşma arayışı, halk tarafında sorunları çözme iradesinden yoksunluk olarak görüldü. Boric’in “muhafazakar restorasyona” imkan sağlayan bu çizgisi, seçimlerde solun adayı olan Jeannette Jara’nın kampanyasına da etki etti. Boric hükümetinde bakanlık da yapmış olan Jeannette Jara'nın programı, sosyal demokrasiye bile yakın değildi. Jeannette Jara, sosyal-liberal vaatlerle, eski başkan Sosyalist Parti lideri Michelle Bachelet'i taklit etmeye yönelik bir performans sergiledi. Solun başarısızlığı hükümette olmaktan değil, halkın değişim için sokağa çıktığı bir dönemde bunu gerçekleştirmek için gerekirse iktidardan düşmeyi göze alamamasından kaynaklanıyor. Ve sonuçta halkın karar alma iradesini savunamayan bir solun olduğu bir ülkede, Kast gibi halk adına karar alacak otoriter bir adamın iktidarı kaçınılmaz oluyor. *Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. Şili İKTİDAR kast Özgür Uyanık, Independent Türkçe için yazdı Özgür Uyanık Cumartesi, Aralık 20, 2025 - 09:30 Main image:

Fotoğraf: AA

TÜRKİYE'DEN SESLER Type: news SEO Title: Kast iktidarda, Pinochet’in ruhu La Moneda’da copyright Independentturkish: