18 yaşında askerlik görevini tamamladıktan sonra Lübnan’da sinema eğitimi alan İranlı Yönetmen Mohsen Rabiei, yüksek lisansını sinema psikolojisi alanında yaptı. Kariyerine İran’da görüntü yönetmeni olarak başlayan Rabiei iki uzun metraj filmde görüntü yönetmenliği deneyiminden sonra kurguya yönelirken, yönetmenlik kariyerine 25 yaşında adım attı. İran Devleti’nin duvarlarına çarpan ve aşkı en naif biçimde anlattığı, “en iyi filmim” dediği “Gece ile Koşmak,” doğduğu topraklarda Rabiei’nin yasaklanmasını getirince, Türkiye’ye geldi. Nuri Bilge Ceylan’ı kopyacı olarak niteleyen Rabiei, Türk yönetmenlerin duyguyu aktarmada zayıf buluyor. Gişe filmlerini bırakan Rabiei, tümüyle festival filmlerine odaklandığını vurguluyor. İran’da üretim süreciniz nasıldı? İran’da 25 film çektim, ayrıca İran televizyonu için de çeşitli projelerde yer aldım. Ülkede çok bilinen “Elma Kokusu” adlı diziyi yönettim. Bu dizinin ardından Türkiye’ye geldim. “Nirvana” filmi uluslararası alanda büyük ses getirdi. Bu film sizin için ne ifade ediyor? Nirvana, Türkiye–Norveç ortak yapımı bir film. Amsterdam, Paris, Barselona, Berlin ve Vancouver’da En İyi Film, En İyi Senaryo ve En İyi Yönetmen ödüllerine layık görüldü. Film, insan gibi yaşamak için tehlikeli bir yolculuğa çıkan Afgan bir kızın gerçek hikâyesini, yine gerçek mağdur bir Afgan kızla anlatıyor. Bu filmle amacımız; dünyadaki herkesin eşit yaşam hakkına sahip olduğunu vurgulamak, insan haklarına ve mültecilerin yaşam koşullarına dair farkındalık yaratmaktı. Film şu anda Amazon Prime Videoda izlenebiliyor. Festival sinemasına odaklanma kararınız ne zaman netleşti? Artık eskisi gibi gişe filmi, komedi ya da korku çekmiyorum. Sadece bağımsız sinemaya odaklandım. Bağımsız filmleri daha çok seviyorum. “O Gün Hava Bulutlu Değildi” filmi de önemli bir başarı elde etti. Evet, Komşu Sinema – İran Film Günleri kapsamında gösterilen filmimiz, Tacikistan’daki Toji Somon Uluslararası Film Festivali’nde Türkiye’yi temsil etti ve En Etkili Film ödülünü kazandı. “Gece ile Koşmak” filmi sizin için özel bir yerde duruyor. Neden? Bu film İran’da yasaklandı ve ülkeyi terk etmeme neden oldu. Bana göre kariyerimin en iyi filmi. Ancak ne yazık ki bugüne kadar hiçbir ülkede gösterim şansı bulamadı. Film ne anlatıyor? Film, Şii bir kadın ile Sünni, siyahi bir gencin yasak olmasına rağmen evlenmelerini konu alıyor. İran’da farklı mezheplerden insanların evlenmesi yasak. Hatta birlikte yürümeleri bile mümkün değil. İki genç sadece gece koşuları sırasında görüşebiliyor. Film, onların bu yasaklı ilişkide yaşadıkları acıları, fedakârlıkları ve İran’ın kapalı dünyasını anlatıyor. Film nedeniyle ülkede yasaklı bir yönetmen hâline geldim ve yurt dışına çıkmak zorunda kaldım. Gece ile Koşmak Fransa adına çekildi ancak çeşitli sorunlar nedeniyle henüz sinema salonlarında gösterilemedi. Film Komşu Sinema Festivali’nde gösterilecek miydi? Böyle bir düşüncem vardı. Ancak film 15 yıl önce çekildiği için otomobiller, kostümler ve genel atmosfer bugünün seyircisi için belki eskiydi ancak hikâye halen taze. İranlı yapımcısı filmin gösterimine sıcak bakmadı. Yani aslında bu da üstü kapalı sansürün ve yasakların devamı gibi. Ama bana sorarsanız, sadece yasaklanmış olması bile filmin kendi reklamını yapıyor. Hikâyesi çok güçlü. Favori yönetmenleriniz kimler? Asghar Farhadi’yi seviyorum. Özellikle ters diyalogları ve olay örgüsündeki o gerilimli arayışı ve çatışmalar etkileyici. Dünya sinemasında ise James Cameron ve Kim Ki- Duk gibi yönetmenleri önemsiyorum. Gerçek anlamda sinemacılar. İran sinemasına yönelik “politik değil” eleştirilerine ne diyorsunuz? İranlı yönetmenler ciddi bir oto sansür uygulamak zorunda kalıyor. Bu yüzden özgürce düşüncelerini ifade edemiyorlar. Bu kadar baskı, sansür ve zorluğa karşın sanat üretmeleri değerli. Bazı görüşlere göre İran sineması baskı altında olduğu için başarılı. Katılıyor musunuz? Bu görüşü savunanlar var ama ben sevmiyorum. Sırf düşüncelerinden dolayı hapis yattığı, devlet düşmanı ilan edildiği için ödül alan bir sinema anlayışını doğru bulmuyorum. Türkiye’den beğendiğiniz yönetmenler var mı? Ozan Açıktan’ı beğeniyorum. Silsile filmini başarılı buluyorum. Çağan Irmak’ın Babam ve Oğlum gibi 2000’li yılların başında yaptığı filmler de kıymetliydi. Günümüz sinemasına bakışınız nasıl? Bazı filmlere sadece 20 dakika dayanabiliyorum. Çizgi film izliyormuş gibi hissediyorum. Sanatsal kaygının yerini sadece “seyirci ne istiyorsa onu verelim” anlayışı almış. Ben sinemada bunu görmek istemiyorum. Netflix’te bugüne kadar beni gerçekten etkileyen bir film izlemedim. Dizileri ise zaten sevmiyorum. Nuri Bilge Ceylan sineması hakkında ne düşünüyorsunuz? Çok tekrara düştüğünü düşünüyorum. Aynı sahne, aynı dekopaj, aynı mizansen… Kendine has bir dil göremiyorum. Filmleri Kiarostami’nin çok iyi prodüksiyon ve star oyuncularla tekrar yorumlanmış versiyonu gibi geliyor bana. Bence Ceylan İran Sinemasını çok iyi bilen ve analiz etmiş biri. Son olarak izlediğiniz ve aklınızda kalan bir film? Netflix’te Evcilik adlı filmi izledim. Senaryo ve oyunculuk harikaydı ama film duyguyu geçirmede zayıf kalmış. *Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. iranlı yönetmen gece ile koşmak Mohsen Rabiei Nuri Bilge Ceylan’ı kopyacı olarak niteleyen Rabiei, Türk yönetmenlerin duyguyu aktarmada zayıf buluyor Murat Bayar Cumartesi, Aralık 20, 2025 - 09:45 Main image:
Fotoğraf: Independent Türkçe
Röportaj Type: news SEO Title: Gece ile Koşmak yasaklanınca Türkiye’ye geldi copyright Independentturkish: