Sanat neye yarar?

Sanatın toplumsal yaşamda önemli bir rolü olduğuna inanlardan olmalısınız ki, bu satırları okuyorsunuz. Bu rolü biraz açalım öyle ise… Tabii bu sözlerim sanatçının bir misyon yüklenmesi gerekir biçiminde algılanmamalı. Sanatçı bilinçli ya da bilinçsiz biçimde okurunu/izleyicisini etkiler. Bu ona bir dünya görüşü empoze etmenin ötesinde bir işlevdir. Okurun ya da izleyicinin duygu ve düşünce dünyasını zenginleştirerek onun dünyayı kavramasını kolaylaştırır. John Carey’in ‘Sanat Neye Yarar?’ adlı kitabında, Elliott W. Eisner’in ‘Sanat ve Zihnin Oluşumu’ndan yaptığı alıntıya katılmamak mümkün mü? “Sanat kendimizi başkalarının yerine koyabilmemizi ve doğrudan deneyimlemediğimiz şeyleri dolaylı olarak deneyimlememizi sağlar”. Sanatın böyle bir gücü varsa, sanat yapıtlarının (ürünlerinin de diyebilirsiniz, ama bu söylem okuru/izleyici salt tüketici olarak konumlandırdığı için bu sözcükten kaçınıyorum) geniş kitlelerle buluşmasını sağlayacak aracı kurum, kişi ve etkinliklere, yayıncıya, kitap fuarlarına, sinema dağıtımcısına, salon sahibine, galeri sahibine, küratöre, sanat medyasına ve sanat festivallerine ihtiyaç duymamız gerekir. Onlar kadar önemli bir husus da, bu kurumları yaşatacak, özgür gelişimlerini ve sürdürülebilirliğini sağlayacak yerel yönetimlerin ve merkezi otoritenin tutarlı bir yaklaşıma sahip olması. Yani, sanat neye yarar sorusunu kendine sormuş ve bu konuda bilinçli bir politikayı benimsemiş olmaları. YEREL YÖNETİMLERİN SANATA BAKIŞI Ne yazık ki, bu politikanın eksikliğini hisseden siyasetçi ve yerel yöneticilerin sayısı pek fazla değil. Avrupa ülkelerinde, sağ siyasetin yükseldiği ülkelerde bile bu bilinç kaybedilmiyor; Avrupa’da şu sıralar 2029 sonrası genel bütçede kültür-sanata ayrılacak oranın %2’yi bulması gerektiği yönünde toplantılar düzenleniyor. Peki ya ülkemizde durum ne? Genel bütçenin %1’i bile çok görülüyor Bütçedeki oran turizm yatırımlarını, teşviklerini de kapsadığı için kesin rakamı bilemiyoruz. Peki, yerel yönetimlerde durum ne? İstanbul Büyükşehir’i bir yana bırakırsanız (kentin üç bölgesinde 3 sinema salonu işletiyor Büyükşehir. İstanbul nüfusunu göz önüne alırsanız, devede kulak ama başlangıç olarak hiç fena değil, üstelik bu salonlardaki etkinlikleri sivil toplum kuruluşları işbirliği ile düzenlemesi de ayrı bir artı), ama diğer büyükşehirlerde durum içler acısı. Maddi sorunları gerekçe göstermeleri inandırıcı değil; yerel yönetimin seyirci yetiştirmek, kentlilerin kültürel gelişimine katkıda bulunmak gibi bir görevi olduğuna inanmıyorlar; tabii ki, istisnalar var. Özellikle kadın yöneticilerin yaklaşımı çok farklı. Kaynakları sınırlı olmasına karşın, Üsküdar, Efes Selçuk, İzmit, Safranbolu gibi ilçe belediyelerimizin başkanlarının sanatın önemini kavramış bilinçli yöneticiler olduğunu gözlemliyoruz. BAKANLIK VE SANAT Merkezi otorite, yani Kültür ve Turizm Bakanlığı’na gelince, bütçeleri oranında bu alana kaynak ayırmaktan geri durmuyorlar. ‘Kültür Yolu Festivali’ adı altında Anadolu’nun pek çok kentine ulaşan ve bütün bir yıla yayılan etkinlikler düzenleniyor. Bu festivallerde popüler kültüre haddinden fazla yer verilmesini daha önce de eleştirmiştim. Kamunun görevi bu olmasa gerek. Ama olumlu örnekler de var. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Tan Sağtürk opera ve baleyi Anadolu kentlerine (23 il ve ilçeye) taşıma projesini başarıyla yürütüyor. Sinema Genel Müdürlüğü nitelikli filmlere destek olurken, kararları meslek birliklerinin oluşturduğu, Bakanlığın tek bir temsilcisinin yer aldığı bir kurulla alıyor (elbette, siyasal tercihlerin liyakatin önüne geçme riski her zaman var). Devlet Tiyatroları yıllardır çeşitli kentlerimizde tematik tiyatro festivalleri düzenliyor. İyi ki de düzenliyor, çünkü uluslararası bir tiyatro festivali gerçekleştirmek yerel yönetimlerin ve bağımsız girişimlerin gücünü aşan bir konu. Tabii, arkasında büyük sermaye desteği olan İKSV’nin Tiyatro Festivali ile kıyaslanamaz hiçbiri ama önemli bir ihtiyaca cevap veriyor bu festivaller. TAKSAV’ın Ankara ve İzmir’deki Tiyatro Festivalleri de genç topluluklar için bir buluşma vesilesi oluyor. YILIN SON FESTİVALLERİ Yukarda belirttiğim nedenlerle, Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen festivallere birkaç sözcükle de olsa değinmeye, hiçbirini unutmamaya gayret ediyorum. Özellikle, seyircinin sinema salonlarından ayağını çektiği şu günlerde festivaller bu alışkanlığın yeniden kazanılmasında rol oynayabilir. Tabi tutarlı, istikrarlı bir politika izlemeleri koşuluyla... Birkaç yıl önceki yazılarımda, film festivallerinin birbirinin tekrarı olmaktan öteye gidemediğinden yakınırdım. Artık durum değişti. Tematik festivallerin sayıları arttı, ama eski alışkanlığı sürdürmeye çalışanlar da var, Antakya gibi, Golden Horn (!) gibi, Yalova gibi festivallerin özgün bir yanı yok ne yazık ki. Oysa, Suç ve Ceza Film Festivali, İşçi Filmleri Festivali, İnsan Hakları Film Festivali, Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali, Canlandıranlar Festivali, Bilim Kurgu Filmleri Festivali, Mitoloji Filmleri Festivali, Felsefi Filmler Festivali, Kadın Yönetmenler Festivali, Foça Arkeoloji ve Kültürel Miras Film Festivali, Long Play Müzik Filmleri Festivali, AI (Yapay Zekâ) Filmleri Festivali, Savaş Karşıtı Filmler Festivali, İpek Yolu Film Festivali, Akdeniz Sinemaları Buluşması gibi belirli bir temaya ya da coğrafi alana odaklanan festivaller çok daha işlevsel. Şu günlerde devam eden Esenler Film Festivali kısa ve belgesellerin yanı sıra uzun metraj da gösteriyor mu bilmiyorum. 24 - 28 Aralık tarihleri arasında Trabzon’da düzenlenecek festivalin programı ise kısa filmlere ve belgesellere odaklanmış, doğru bir tercihle. Bir de disiplinlerarası festivaller var, birden fazla disiplini bünyesinde barındıran… Kültürlerarası Sanat Derneği’nin düzenlediği Edebiyat-Sinema Buluşması, Film ve Müzik Festivali, Mizah Festivali başlıcaları… 9. yılına ulaşan İzmir Mizah Festivali bu yıl Efes Selçuk Belediyesi işbirliği ile gerçekleşiyor. Dün, dünya mizahının önde gelen isimlerinden Aziz Nesin’in doğum gününde açılan festivalde üç karikatürist Canol Kocagöz, Ohannes Şaşkal, Kosovalı sanatçı Gani Sunduri ile sahnelerin ve beyazperdenin usta mizahçısı Gani Müjde’ye 2025 Aziz Nesin ödülleri verildi. Bugün de Yüksel Aksu ödülünü alacak, Selçuk Kent Belleği Merkezi’nde yapacağı söyleşinin ardından.  Sonra da hep birlikte Aksu’nun yeni filmi ‘Bak Postacı Geliyor’u izleyeceğiz. Programın tamamına sosyal medyadan (izmirhumourfest) ulaşabilirsiniz. Selçuk’ta ve çevre kentlerde yaşayan sanatseverlere duyurulur.