Bugün dünya yozlaşmışlığı konuşuyor. Her alanda yozlaşmışlıkla ilgili konuları görmekteyiz, politikada, ekonomide, sosyal hayatta, ahlaki konularda, bunları tartışıyoruz. Dijital dünya da bir faktör. Önümüze çıkanlar sosyal medyanın da tesiri ile çok daha kapsamlı bir hale geliyor. Şimdi üzerine gitmemiz gerektiğini düşündüğümüz bir çok dava konusu aslına bakarsanız yıllar önce “geliyorum” demişti. Asıl bilmemiz gereken, insanlık nereye gidiyor sorusuyla alakalıdır. Durum tespitim ve bununla ilgili tezlerim geneldir. Düşünceme göre, yozlaşma ve kültürel bozulma, doğrudan monografik bir tema olmasa da toplumsal tıkanıklık, dış manipülasyonlar ve bilinç eksikliğinin sonuçları olarak ortaya çıkar. Toplumsal yapıların kültürel açıdan tıkanması veya sıkışması durumunda yağma (kleptokrasi), kayırma (nepotizm), korku hali, vurgun (aferizm) ve anomi gibi patolojiler oluşur. Kültürel gelişim kanallarının açık tutulması, toplumun sağlıklı kalması için zorunludur; aksi takdirde sistemik “fıtık”lar  (inkarserasyonlar) meydana gelir ve her alan (siyaset, ahlak, ekonomi) etkilenir. [1] Bu tıkanıklık, yalnızca içsel değil, dış etkilerle de beslenir. Medya, propaganda ve eğlence sektörü aracılığıyla sunulan düşük değerli içerikler (değersiz dizi, müzik veya kişiler), toplumun özgün değerlerini aşındırır. Bu süreci “genetik kültürel kimlik” kavramıyla olumsuz bir bağlamda ele almaktayım: Yoğun şekilde pompalanan yoz (veya yozlaştırıcı) unsurlar, özgün kültürü melezler ve toplum geri yönde gider. “Bu karıştırılmış yoz-kültür ortamlarında benimsetilenler toplum değerlerini de melezler ve ileri değil, geri doğru gidilir” ifadesi, bu tezin özetidir.[2] Yapay kültür transferleri ve hibrit yöntemler (örneğin simbiyozlar veya propaganda yoluyla gerçek unsurların yabancı olanlarla karıştırılması), algıları manipüle eder ve öz kimliği tartışmalı hale getirir. Diğer bahis, hakim güçlerin veya yozlaşmış elitlerin yaygın ve etkin “bana muhtaçsınız” aldatmacası, yozlaşmayı cazip kılar. Önüne konan düşmanlıklar, zıtlıklar ve bozulma sebepleri, çoğu zaman bu manipülasyonun parçasıdır.[3] Bireysel düzeyde ise yüzleşme eksikliğini vurgulamaktayım: “Kendimizle yüzleşmeyi hiç istemedik ki! İstediğimiz övülmek, haklı çıkmak ve okşanmak oldu.” Bu, kültürel bozulmanın içsel nedenlerini işaret eder.[4] Politik Uyanış (2024), bu tezleri stratejik ve politik boyuta taşır. Post-modern dünyada anomi, toplumsal inkarserasyon ve uyarılmış (indüklenmiş, manipülatif) kültürel bozulma, ulus devletlerin güç birikimini engeller. “Yeni-Orta Çağ” tartışmasında politik yozlaşma, propaganda ile yapay gerçeklikler ve elitist manipülasyonlar toplumları geri yöne çeker. Böylece konu: Hibrit savaş kavramları genişletilerek kültürel melezleme, dış güçlerin aracı olarak işlenir. Çözüm, “politik uyanış”tır: Akılcılık, stratejik realizm, öz kimliğe dönüş ve kültürel kanalların açık tutulmasıyla bilinçli güç birikimi.[5] Genel olarak yozlaşmayı iç tıkanıklıklarla dış manipülasyonların birleşimi olarak görmekteyim. Tezlerim, küresel güç mücadeleleri bağlamında realist bir çerçeve sunar ve bilinçli uyanışı savunur. Referanslar: Tokmakoğlu, G. (2025). “Toplumsal inkarserasyon”. Independent Türkçe. https://www.indyturk.com/node/762459 Tokmakoğlu, G. (2014). “Genetik Kültürel Kimlik”. Politik Merkez. https://politikmerkez.com/konular/kultur/genetik-kulturel-kimlik/ Tokmakoğlu, G. (2025). “Değişime hazır mıyız?”. Independent Türkçe. https://www.indyturk.com/node/764152 Tokmakoğlu, G. Benlik, Bilinç ve Vicdan (yayın tarihi belirtilmemiş, İz Yayıncılık). Tokmakoğlu, G. (2024). Politik Uyanış: Stratejik Güç Birikimi ve Akılcılık Üzerine. Destek Yayınları, İstanbul. *Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. Kültürel yozlaşma bozulma tez Gürsel Tokmakoğlu, Independent Türkçe için yazdı Gürsel Tokmakoğlu Pazar, Aralık 21, 2025 - 09:30 Main image:

Görsel: Pinterest