İnsani yardım kuruluşları üzerinden yükselen kamu diplomasisi

Türkiye’nin insani yardım politikalarının entelektüel ve kültürel kökeni, modern ulus-devlet sınırlarının çok öncesine, Osmanlı medeniyetinin vakıf anlayışına kadar uzanır. Bu anlayış, yardımlaşmayı bireysel bir erdem değil, toplumsal düzenin asli bir unsuru olarak görür. Osmanlı coğrafyasında kurulan vakıflar yalnızca ihtiyaç sahiplerine yardım etmekle kalmamış; eğitimden sağlığa, hayvanların beslenmesinden yol güvenliğine kadar hayatın hemen her alanını kuşatmıştır. İnsani yardım, bu bağlamda, hem dini hem de kültürel bir sorumluluk olarak içselleştirilmiştir. Bugün Türkiye’de faaliyet gösteren pek çok insani yardım kuruluşu, bu tarihsel zeminden ilham alarak faaliyetlerini yürütmektedir. Zekât, sadaka, infak ve vakıf gibi kavramlar sadece dini referanslar değil; aynı zamanda kamu diplomasisine hizmet eden birer kültürel araç hâline gelmiştir. Yardım verme eylemi, "iyiliği yayma" misyonuyla birleşerek, Türkiye'nin uluslararası sahnede yumuşak güç kapasitesini artıran bir stratejiye dönüşmüştür. Bu tarihsel süreklilik, Türkiye'nin yardım faaliyetlerini Batılı yardım aktörlerinden ayıran temel farklardan biridir. Batı’da daha çok seküler değerler ve insani hukuk üzerinden şekillenen yardım anlayışına karşılık, Türkiye’nin yaklaşımı daha çok medeniyet temelli, ahlaki ve inançla yoğrulmuş bir zemine oturmaktadır. Bu fark, yardımın ulaştığı coğrafyalarda Türkiye lehine gelişen bir güven ve bağlılık duygusunu da beraberinde getirmektedir. İnsani Diplomasi Bağlamında Türkiye’nin Küresel Rolü Son yirmi yılda Türkiye, insani yardım alanında gösterdiği etkinlik sayesinde sadece bölgesel değil, küresel ölçekte de dikkat çeken bir aktör hâline gelmiştir. Bu yükseliş, klasik dış politikanın sınırlarını aşan, halklar arası iletişime dayalı ve değer temelli bir yaklaşımı beraberinde getirmiştir. Türkiye’nin yardım politikası, artık yalnızca insani krize müdahale değil; aynı zamanda güven inşası, toplumsal barışa katkı ve kültürel etkileşim eksenli bir dış politika aracıdır. Bu bağlamda Türkiye, "insani diplomasi" kavramının içeriğini zenginleştiren örnek bir ülke konumuna gelmiştir. OECD ve BM verilerine göre, Türkiye son yıllarda dünyanın en fazla insani yardım yapan ülkelerinden biri olmuştur. Milli gelire oranla yapılan yardım miktarında ise kimi yıllarda zirvede yer almıştır. Bu durum, sadece ekonomik bir cömertlik değil, aynı zamanda bir ahlaki duruşun ifadesi olarak görülmektedir. Özellikle kriz dönemlerinde gösterilen hız, organizasyon kapasitesi ve yerel halkla kurulan duygusal bağ, Türkiye’nin yaklaşımını diğer uluslararası aktörlerden ayrıştırmaktadır. Somali, Suriye, Arakan (Myanmar), Yemen, Gazze, Lübnan, Afganistan ve Pakistan gibi çatışma ve yoksullukla derin biçimde sarsılmış coğrafyalarda Türk insani yardım kuruluşlarının yürüttüğü faaliyetler, yalnızca birer yardım operasyonu değil, aynı zamanda “ilişki kurma” ve “varlık gösterme” biçimidir. Türkiye’nin Somali’ye dönük ilgisi, sadece gıda yardımıyla sınırlı kalmamış; altyapı inşası, okul ve hastane kurulumu, büyükelçilik açılması ve THY’nin doğrudan uçuşları gibi çok boyutlu bir dayanışma örneğine dönüşmüştür. İnsani diplomasi Türkiye’nin dış politika söyleminde de yeni kavramlar üretmiştir. “Mazlumların yanında olmak”, “dünya beşten büyüktür” gibi ifadeler, yalnızca retorik değil; aynı zamanda insani yardım diplomasisinin ideolojik zeminini kuran ifadelerdir. Bu söylem, Batı merkezli güç anlayışına karşı vicdan temelli, çoğulcu ve adalet odaklı alternatif bir duruşun taşıyıcısıdır. Ayrıca, Türkiye’nin bu alandaki başarısı yalnızca devlete ait kurumlarla sınırlı değildir. Sivil toplum kuruluşları, dini vakıflar, yerel gönüllüler ve diaspora toplulukları bu politikanın asli aktörleridir. Bu çok katmanlı yapı, insani diplomasinin tek yönlü bir “devlet propagandası” olmaktan çıkmasını, halklar arası gerçek bir temas ve güven köprüsüne dönüşmesini sağlamaktadır. Türkiye’nin yaklaşımı, klasik uluslararası yardım anlayışının ötesine geçerek kültürel hassasiyet, dini ortaklık ve karşılıklı saygı gibi değerleri esas alır. Bu değer temelli yaklaşım, özellikle Müslüman coğrafyalarda büyük bir kabul görmekte; Türkiye’ye sadece yardım eden ülke değil, aynı zamanda bir umut, bir model ve bir medeniyet temsilcisi olarak bakılmasına zemin hazırlamaktadır. Türkiye’nin Başlıca İnsani Yardım Faaliyetleri ve Diplomatik Yansımaları Türkiye’nin insani yardım politikaları, son otuz yılda devlet-toplum ilişkilerinin yeniden biçimlendiği bir bağlamda, hem toplumsal vicdanın hem de ulusal dış politikanın eş zamanlı izdüşümü hâline gelmiştir. Bu süreçte gelişen kurumsal yapı, yalnızca merkezi idarenin resmî kuruluşlarına dayanmakla kalmamış, aynı zamanda güçlü bir sivil toplum damarının taşıyıcısı olan yardım kuruluşları eliyle de çeşitlenmiştir. Bu kuruluşların faaliyet alanları, yalnızca kriz anında müdahale biçiminde değil; uzun vadeli kültürel, dini ve sosyal etkiler yaratmayı amaçlayan çok katmanlı bir diplomatik enstrümana dönüşmüştür. Türkiye’nin insani diplomasi repertuarının sahadaki başlıca taşıyıcıları arasında yer alan İHH İnsani Yardım Vakfı, çatışma bölgelerinde hızlı müdahale kapasitesiyle öne çıkan bir yapı sergiler. Özellikle Gazze, Suriye, Arakan ve Afrika Boynuzu gibi bölgelerdeki etkinliği, onu yalnızca bir yardım kuruluşu değil, aynı zamanda Türkiye'nin kriz coğrafyalarındaki varlığının simgesel bir aracı hâline getirmiştir. Bu bağlamda, Mavi Marmara hadisesi üzerinden şekillenen uluslararası kriz, sivil toplum kaynaklı insani diplomasi pratiklerinin devlet dışı aktörler eliyle nasıl küresel gündem oluşturabileceğine dair dikkate değer bir örnek sunar. Benzer şekilde, Türkiye Diyanet Vakfı’nın İslami referanslı faaliyetleri Türkiye’nin yurt dışındaki dini ve kültürel temsiliyetini pekiştirmekte ve bu yönüyle "manevi diplomasi" olarak adlandırılabilecek özgün bir alan inşa etmektedir. TDV’nin faaliyetleri, yalnızca insani yardımı değil, aynı zamanda bir değer aktarımını ve medeniyet aidiyetini önceleyen bir stratejiyi yansıtır. Klasik anlamda kurumsallaşmış insani yardım geleneğinin taşıyıcısı olarak Türk Kızılayı ise, ulusal afet müdahalesi kadar uluslararası insani hukuk ve yardım normlarıyla uyumlu operasyonlarıyla, Türkiye’nin küresel insani sistemdeki güvenilirliğini artıran kurumsal bir aktördür. Bu yönüyle Kızılay, Türkiye'nin insani diplomasi performansında teknik kapasiteyi ve uluslararası normatif yapıya entegrasyonu temsil ederken, aynı zamanda tarihsel sürekliliği olan bir yapı olarak medeniyet hafızasının da taşıyıcısıdır. Bu farklı yönelimler, Türkiye’nin insani yardım sisteminin yekpare değil, çok merkezli ve çok işlevli bir yapıya sahip olduğunu gösterir. Kuruluşların faaliyet biçimleri, hedef coğrafyaları ve söylem pratikleri birbirinden farklılaşsa da, hepsinin ortaklaştığı zemin, Türkiye'nin tarihsel, kültürel ve dini değerlerinin uluslararası arenada görünür kılınmasıdır. Yardım, bu bağlamda yalnızca fiziksel ihtiyaçları gideren bir araç değil; aynı zamanda Türkiye’nin "medeniyet temelli dış politika" anlayışının sahadaki izdüşümüdür. Bu kurumlar aracılığıyla Türkiye, hem mağdur toplumlarla doğrudan temas kurmakta hem de küresel sistemde vicdani bir aktör olarak kendini konumlandırmaktadır. Bu insani mimari, aynı zamanda Türkiye’nin kamu diplomasisi stratejisinde sivil toplumun stratejik ortak olarak işlev gördüğü bir modelin gelişmesine de katkı sağlamıştır. Sivil aktörlerin esnekliği, kriz bölgelerine erişimde sağladığı avantajlar ve yerel halkla doğrudan temas kurabilme yeteneği, devlet merkezli diplomasinin sınırlılıklarını aşmak açısından dikkate değerdir. Dolayısıyla, Türkiye'nin insani diplomasi pratiği, devletin kurumsal kapasitesi ile sivil toplumun sahadaki meşruiyetini birleştiren melez bir model sunmaktadır. *Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. insani yardım kuruluşları KAMU DİPLOMASİSİ Cihad İslam Yılmaz, Independent Türkçe için yazdı Cihad İslam Yılmaz Pazartesi, Aralık 22, 2025 - 09:00 Main image:

Fotoğraf: AA

TÜRKİYE'DEN SESLER Type: news SEO Title: İnsani yardım kuruluşları üzerinden yükselen kamu diplomasisi copyright Independentturkish: