Yakından takip etmeye çalışıyorum... Sayın Öcalan uluslararası denklemi şöyle okuyor; İsrail ile ilgili özel bir değerlendirme yapıyor, İsrail'e dikkat edilmesi gereğine özel bir vurgu yapıyor. İsrail'e dikkati çekerken orada bırakmıyor, nedenini şöyle açıklıyor: "İsrail süreci sabote etmeye çalışıyor, İsrail süreci tuzağına düşmeyin! Anladığım kadarıyla İsrail bağlamında bu yaklaşımın temel nedenlerinden başlıcası, İsrail ile PKK arasında 1982 yılında lübnan'da Filistin-İsrail çatışmasından kalma bir grup PKK'linin dökülen kanları var. Kanımca Sayın Öcalan bunu unutmuş değil... En önemli noktalardan biri ise Dicle- Fırat havzasının İsrail tarafından kazanılması Peygamber Musa'dan kalma bir tür dinsel vasiyet... Büyük İsrail projesi bu bölgeleri kapsıyor. Öte yandan bu bölgeler aynı zamanda Kürdistani... Diyeceğim bugünün güç ilişkileri içinde olmasa bile gelecek zaman içinde Kürt- İsrail ilişkilerinin nasıl bir seyir izleyeceği yönündeki olumsuz ihtimalleri anlaşılır kılıyor... Sayın Öcalan'ın Suriye'ye dönük bir devlet modeli önermesi de var, değinelim: birincisi; şu an Suriye'de bir devlet yok. İkincisi, Sayın Öcalan yeni durumda Suriye'de bu devletin nasıl olması gerektiğini tarif ediyor. Tarif ederken öncelikle Suriye'de bir devletin olması gerektiğini ifade ediyor. Üçüncüsü, bu devletin Çoğulcu olmasına özel bir vurgu yapıyor. dördüncüsü, "entegrasyon" (uyum) diyor ama entegrasyondan anladığı başka yapılar içinde erime değil, İşbirliği, güçbirliği, birbirinin eksikliklerini tamamlama... Evet, yukarıda ifade ettiğim gibi İsrail ile ilgili atıf yaparken, partileri, grupları uyarıyor; "İsrail'in tuzağına düşmeyin" ... İsrail'in tuzağına gelince... Bu siyasal,sosyal,örgütlenme olarak parçalanmış,askeri olarak zayıflatılmış bir Suriye oluyor... Sayın Öcalan, iki kelimeyle "Suriye Lübnanlaşmasın" diyor. Lübnan'da bütün parti ve grupların bölgesi, silahlı gücü, destek aldığı ülkeler var ama, aması var işte... destek veren ülkelere Lübnan'da merkezi olarak zayıf bir devlet yapısı eşlik ediyor... Böylece aynı denklemin Suriye'deki karşılığı sürekli çatışma ve zayıflığın kalıcı hali oluyor... Öcalan böyle bir çatışma ortamının uzun vadede Kürtlere kaybettireceğini düşünüyor ve bu noktada dikkatleri İsrail'e çekiyor; Yineleyelim, İsrail Süreci Sabote etmeye çalışıyor, tuzağa düşmeyin! Bu noktada İsrail'in SDG'ye yaklaşımına değinmek yerinde olur; bu yaklaşımın bir nedeni; SDG'yi İran'a karşı tampon olarak kullanma, ikinci nedeni ise SDG üzerinden Türkiye üzerinde baskı kurma... Ahmet el Şara ve HTŞ'sine gelince... tarihin bu aşamasında İsrail ile savaşmayı göze alamıyor. Ahmet el Şara başından itibaren Ortadoğu'da tutunmayı İngiliz-Amerikan işbirliğine bağlamıştı... İsterlerse en aşağı tutumu dayatsınlar kabul edeceği; kabul ettiği de bir gerçek... Öte yandan HTŞ ve Suriye konusunda -ne kadar gerçek, ne kadar politika oyunu bu konuda pay bırakmak yerinde olur- Amerika ile İsrail'in yaklaşımlarının farklı olduğu şeklinde bir söylem var. Amerika'nın toprak ve politik bütünlüğü olan, millet inşasını tamamlamış bir Suriye istediği, İsrail'in ise parçalanmış bir Suriye istediği argümanı ile açıklanıyor farklı yaklaşımları olduğu iddiası... İsrail'in karşıtı olduğu Suriye kanımca HTŞ ve Türkiye'nin 'nin tasarladığı Suriye olsa gerekir. Bu bağlamda en azından bu tarihin aşamasında Kuzeydoğu Suriye Özerk Bölgesi İsrail'in "tehlike" alanında değildir, diyebiliriz... Bu noktada İsrail'in tutumuna ilişkin şu yorumu yapabiliriz;1) İsrail'e güney Suriye (Dürzü bölgesiyle ilgili) ilgili güvence verilirse, 2. İsrail işgal ettiği topraklarda kalırsa, 3. Gazze sorunu kabul edebileceği bir biçimde sonuçlanırsa, İsrail bir noktada muhtemelen durabilir, en azından bir dönem durur... Türkiye ile devam edelim; İsrail Türkiye üslerinin İsrail'e yakın olmasını istemiyor. Amerika'da istemiyor; çünkü İsrail Türkiye çatışmasını istemiyor. Ayrıca Türkiye federatif bir yapıda istemiyor. Lübnan'da olduğu gibi Başbakanın Sünni, Cumhurbaşkanının Hristiyan, Meclis Başkanının Şii olduğu olduğu Kota sistemini de istemiyor. Peki ne istiyor? güçlendirilmiş vilayetler sistemini istiyor. Örneğin merkezi olarak güçlü, yerellerde asayiş güçlerini yerli halktan seçilmesini istiyor. Yerellerin güçlenmesini istiyor... Yeri gelmişken şunu soralım, şu veya bu biçimde SDG'nin çıkmazı varmı? SDG salt Kürt halkından oluşmuyor, Arap aşiretlerin önemli bir ağırlığı var. emsal olsun, Deyri Zorda Sammer aşireti var, son derece güçlü. sammer aşireti de dahil, bildiğim kadarıyla hepsi olmasa bile önemli bir kısmı SDG Bünyesinde yer alıyor. Ancak bunlar sonuçta farklı halktan Arap aşiretleri... Para ve silah kaynakları bildiğim kadarıyla önemli oranda Amerika... Bu gibi durumlar anlaşılır nedenlerle potansiyel sorun kaynağı... Körfez ülkelerine gelince, birleşik Suriye istiyorlar... Ahmet el Şara HTŞ' sine Suudi Arabistan petrol vermeye başlaması ise anlamlı... Petrolü önceleri SDG veriyordu. veren ülkenin değişmesi Ahmet El Şara'ya Siyasette SDG ye karşı daha rahat davranma imkanı sağladı. Yani bu gibi potansiyel sorun kaynakları var... *Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. süreç Suriye bağlam Celalettin Can, Independent Türkçe için yazdı Celalettin Can Salı, Aralık 23, 2025 - 09:15 Main image:
Fotoğraf: Reuters
TÜRKİYE'DEN SESLER Type: news SEO Title: 'Süreç'in Suriye bağlamı üzerine (1) copyright Independentturkish: