‘Gizli Kalsın’: Ağar-Terim-Evirgen dostluğu ve Umut Evirgen gözaltısı bize ne anlatıyor?

Türkiye'nin gündemi yılın son ayında ne bütçe ne asgari ücret zammı ne de geçinemediği için otellerde kalan emekliler... Saysak bitmeyecek pek çok derdin arasında kimin, kime, neden ve hangi amaçla düzenlediği büyük tartışma konusu olan  bir operasyon zincirlemesi var. Siyasi kimi hesaplaşmalar ya da cepheleşmeler bütünüyle netleşmeden tüm ayrıntılarıyla ortaya konulması mümkün olmayan bu fırtına dahi bize çok fazla şey anlatıyor. Özetlersek, çürüme, her yerimizi sarmış vaziyette. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü uyuşturucu soruşturması kapsamında birçok tanınmış isim gözaltına alınırken, son olarak Gazeteci Emrullah Erdinç de ifadesine başvurulmak üzere gözaltına alındı. Mehmet Akif Ersoy’un tutuklanmasının ardından, soruşturma kapsamında ifade veren gizli tanıklar, Etiler’de bulunan Kütüphane adlı gece kulübünde uyuşturucu kullanıldığını öne sürmüştü. İfadelerin ardından narkotik ekipleri, Umut Evirgen ’in sahibi olduğu Kütüphane’ye narkotik köpekleriyle birlikte baskın düzenlemişti. Kütüphane’nin müdürü Yaşar Koz da gözaltına alınan isimlerden. Evirgen de dün akşam eşi oyuncu Alina Boz’un rol aldığı "Palamut Zamanı" adlı oyunun sahnelendiği Zorlu PSM'de gözaltına alındı. Umut Evirgen magazin sayfalarından kamuoyunun aşina olduğu bir isim ancak, 3. sayfa haberlerine de bol bol manşet olacak bir geçmişi var. Sadece kendisinin değil, ailesinin de. Cem Garipoğlu’nun kuzenleri Kasım ve Fatih Garipoğlu da bu soruşturmada haklarında yakalama kararı olan isimlerden, tabii ki Türkiye'de değiller ve yakalanmadılar. İşin bu kısmında magazin unsuru gibi görünen bu isimler aslında Türkiye’nin karanlık hikayelerinde yeri olan ailelerin çocukları. Ki o karanlığı sürdüren sermaye bağları hiçbir zaman ihanet etmiyor bu kişilere. Soruşturmanın siyasilerle, bürokratlarla, medya ve magazin unsurlarıyla bağlarına değil bu sefer bu karanlık isimlere bakalım. Garipoğlu ailesinin geçmişini, karanlık ilişkilerini ve devlet kurumlarıyla kurdukları şaibeli bağları dün soL’da anlatmıştık. Umut Evirgen film yapımcısı, gece kulübü sahibi belki de ünlü oyuncularla sık sık anılan bir “playboy” olarak bilinse de kökü başka bir yerde. Mehmet Ağar ve Fatih Terim; Umut Evirgen’in babası Set Kemal yani meşhur Set Kebap’ın yanı sıra farklı mekân ve gece kulüplerinin de sahibi “iş insanı” Kemal Evirgen ile çok yakın arkadaş. Seçil Erzan davasında ifade vermeye dahi gitmeyen Fatih Terim, 90'lı yıllarda işlenen çok sayıda faili meçhul cinayetlerin yanı sıra uyuşturucu, yolsuzluk gibi pek çok karanlık işle bağı olan ancak dokunulmayan eski Emniyet Genel Müdürü ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar gibi Evirgenlere de çok uzun zamandır dokunulmuyor. Öyle ki Umut Evirgen’in sözkonusu soruşturmada adının geçtiği iddia ediliyordu ancak ifadeye çağrılıp çağrılmayacağı meçhuldü. Sebebi de bu bağlardı. Peki bu bağlar neye dayanıyor, hikayeye en baştan bakalım. Gazeteci Aslıhan Gençay P24 ’te 2023 yılında “Fatih Terim fonu” olarak anılan dava sürerken bir yazı kaleme almış ve bu ilişkilerin röntgenini çekmişti. O dönem Umut Evirgen oyuncu Alina Boz’la nikah masasına oturmuş, Evirgen’in şahidi tabii ki Fatih Terim olmuştu. Umut Evirgen ve Alina Boz'un nikahını Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç kıydı. Alina Boz’un şahitliğini Burak Can ve Cemre Beygüven üstlenirken Umut Evirgen’in şahitleri Özge Özpirinçci ile Fatih Terim oldu. “Bu üçlünün ortak özelliklerinden biri; yaşları 70’i geçse de dizginleri bırakmamakta ısrar etmek ve güçlerinin bir kısmını oğullarına, oğul yoksa da damada devrederken, onların arkalarını hazır kıta kollamaktır.” Gençay; Terim, Ağar ve Evirgen üçlüsünü böyle anlatarak başlıyor. Kemal Evirgen ve kardeşi Kenan Evirgen, 1999’da bir cinayet ve iki yaralamadan kaynaklı yargılanmıştı. Bu olaya dair, 29 Haziran 1999 tarihli Hürriyet gazetesinin ‘Şikâyet cinayeti’  başlıklı haberi şöyle: “3 otoparkçının ‘Bizi polise sen şikâyet ettin’ diyerek suçladığı sosyete kebapçısı Kemal Evirgen’le hesaplaşması kanlı bitti. Levent’teki Set Kebap Lokantası ile Biges Gece Kulübü sahibi, ‘Set Kemal’ lakaplı Kemal Evirgen ve kardeşi Kenan Evirgen, kendilerini polise şikâyet ettiğini iddia ederek hesaplaşmaya gelen 3 otoparkçı kardeşten Hayri Çavak’ı öldürüp, Yılmaz ve Ahmet Çavak’ı ağır yaraladıkları gerekçesiyle gözaltına alındı. Olaydan sonra şoförleriyle birlikte yakalanan Evirgen kardeşleri, öldürülen ‘Kumarhaneler kralı’ Ömer Lütfü Topal’ın ortağı Sami Hoştan ziyaret etti.” Hoştan dışında cezaevi ziyaretinde bir isim daha vardı, Mehmet Ağar. Gençay şunları söylüyor: “Cinayet suçlamasına rağmen beraat etmesinde etkili olan asıl ağır ziyaretçi, o dönem Elazığ bağımsız milletvekili olan Mehmet Ağar’dı.” 27 Ekim 1999’da, yine Hürriyet gazetesinde konuya dair yayınlanan “Set Kemal’e jet beraat” başlıklı haber şöyle: “Etiler’deki lokantasının otoparkında tartıştığı otoparkçı Hayri Çavak’ı kasten öldürmekten 15 yıla kadar ağır hapis istemiyle yargılanan ‘Set Kemal’ lakaplı sosyete kebapçısı Kemal Evirgen hakkında, olayın nefsi müdafaaya girdiği belirtilerek beraat kararı verildi. Elazığ bağımsız milletvekili Mehmet Ağar’ın cezaevinde ziyaret ettiği Kemal Evirgen ile birlikte yargılanan diğer sanıklar Kenan Evirgen, Şehmuz Malay ve Mahmut Doğar hakkında da yeterli delil olmadığı gerekçesiyle beraat kararı verildi. Evirgen’in yakınları karar okunurken duruşma salonunun kapısını tutarak basın mensuplarının görüntü almasını engelledi.” Birinci MİT raporunda Evirgen kardeşlerin izi Kamuoyunda birinci MİT raporu olarak bilinen, Mehmet Eymür, Atilla Aytek ve Korkut Eken’in hazırladığı belgelerde de adı geçiyordu Kemal Evirgen’le kardeşi Kenan Evirgen’in. 10 Kasım 1987’de yazılan raporun ilgili kısmı şöyle: “Mehmet Ağar’ın hemşehrisi kebapçı Set Kemal’in geçen kış Kürt İdris’in yeğeni Nihat’ı vurma hadisesi ile Kemal’in ağabeyi Kenan’ın 1 kişiyi öldürme hadisesi, İstanbul polisince kapatılmıştır.” Gençay’ın arşivden aktardığı bilgilere göre çeşitli basın yayın kuruluşlarınca yayınlanan ve Mehmet Eymür’ün yazdığı kitapta da bahsettiği bu belgelerde; “İstanbul polisi ile mafya bağlantısını kuran kişi emekli cinayet müdürü amiri Ahmet Ateşli olup, Ahmet Ateşli’nin hâlen İstanbul polisi üzerinde emniyet müdüründen fazla bir etkinliği bulunmaktadır” ve “Ünal Erkan daha önce emniyet md. yardımcılığı yaptığı dönemde, Mehmet Ağar ise ikinci şube müdürlüğü döneminde Ateşli ile yakınlaşmışlar ve böylece polis-yeraltı ilişkileri pekleşmiştir. Son 20 yıl içinde bu dönem kadar İstanbul’un kanunsuz ve kontrolsüz kaldığı, yeraltı dünyasının bu kadar himaye gördüğü dönem görülmemiştir” bilgileri de bulunmaktaydı. Ayrıca belgede; “Adı geçenler, kendilerine en büyük destek olan üst makamlarına karşı dahi, politik olarak zayıfladıklarını tahmin ettikleri, menfaatleri ağır bastığı zaman, oyunlara girme ve çok yönlü hareket etme temayülündedirler.” diye belirtiliyordu. Yani Set Kemal lakaplı Kemal Evirgen için bir cinayet iddiası daha mevcuttu: 1986’da yeraltı dünyasının tanınmış isimlerinden Kürt İdris’in yeğeni Nihat’ı öldürmek. Yanı sıra kardeşi Kenan Evirgen’in de bir kişiyi öldürdüğü ve İstanbul polisi tarafından iki olayın da üstünün kapatıldığı rapor edilmişti. Umut Evirgen’in şiddet dolu ‘gizli kalamayan’ dünyası Gençay’ın Umut Evirgen’i anlattığı kısım ise şöyle: "(…)Kemal Evirgen yaşlanınca ABD’de okuttuğu oğlu Umut Evirgen, babasının mekânlarının başına geçti. Aynı zamanda, kesinlikle Amerika’dan kopyalamadan, tamamen kendi yaratıcılığıyla, Emirgan’daki evlerinin altındaki garajı gece kulübüne çevirdi ve adını da “Gizli Kalsın” koydu. Nitekim ne kadar rezalet varsa gerçekleşti bu mekânda. Mesela Ahmet Kural, bir kadının parmağını kırdı Gizli Kalsın’da. Arda Turan ise eşine "sarkıntılık ettiği" iddiasıyla onunla tartışan şarkıcı Berkay’ı, kafa atarak hastanelik etti, üzerine de silahlı adamlarla hastaneyi bastı. Bunlar, Gizli Kalsın’ın gizli kalamayanlarıydı sadece, daha ne vukuatlar yaşandı, bilmiyoruz. Gizli Kalsın’da bunlar yaşanırken mekânın sahibi Umut Evirgen de boş durmuyordu tabii. Tarihler 2017 yılının Haziran ayını gösterirken Sözcü gazetesinin Umut Evirgen’le ilgili bir haberi şöyleydi: “Oyuncu Tuba Büyüküstün ve adının aşk dedikodularına karıştığı işletmeci Umut Evirgen, 18 Haziran’da Emirgan’da bir mekânda görüntülenmişti. Olayın ardından Evirgen’in korumaları olduğu iddia edilen 2 kişi, Hürriyet muhabiri İsmail Bayrak ve Takvim Gazetesi muhabiri Aydın Hamza’nın içinde olduğu aracı kovalamaya başlamış, aracın önünü keserek silah zoruyla Bayrak’ın fotoğraf makinesini gasp etmişti. Olay sonrası gazetecilerin şikâyeti üzerine Umut Evirgen ve korumaları olduğu iddia edilen Doğan Akbaş ile Ahmet Fatih Baltacı tutuklandı.” Umut Evirgen de babası Kemal Evirgen gibi masumdu aslında. İftira ve karalamaydı tüm bunlar. Temmuz ayında görülen ilk mahkemede “ Kapalı alan fobim var, mağdurum” dedi Umut Evirgen ve 15 yıl hapsi istenirken tahliye ediliverdi . Kapalı alan fobisi bu, sakın hafife almayın. Bu fobi, öyle yüzde 99 engelli raporu alan ya da yatalak olan mahkûmların sözde hastalıklarına benzemez ona göre! Neyse, cezaevinden çıkar çıkmaz babasının yanına koşan Umut Evirgen, nihayetinde bu suçlamadan beraat etti. Nasıl mı? Ekim 2017’de Sözcü gazetesinin ilgili haberi şöyleydi: “İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada cumhuriyet savcısı esasa ilişkin mütalaasını açılayarak, Umut Evirgen’in, görüntü çekilen kameranın zorla alınması ve yağmaya azmettirme suçundan kesin ve inandırıcı delil bulunamadığı gerekçesiyle beraatini istedi. El konulan fotoğraf makinesinin, sahiplenmek için değil başka bir maksatla alınmış olması nedeniyle yağma suçunun oluşmayacağı kanaatine varan savcı, sanık Ahmet Fatih Baltacı’nın beraatini, sanık Doğan Akbaş’ın ise silahla tehdit suçundan cezalandırılmasını talep etti. Davayı karara bağlayan mahkeme, Umut Evirgen ve Ahmet Fatih Baltacı’nın, atılı suçu işledikleri sabit olmadığından beraatlerine hükmetti. Sanık Doğan Akbaş’ı ise silahla tehdit suçundan 1 yıl 8 ay hapse çarptıran mahkeme, cezasını erteledi.” İşte bu kadar, sonunda adalet yerini bulmuştu. 'Korumaları tuttu, o da arkadaşının burnunu kırdı' Fakat Umut Evirgen’in başı beladan yine kurtulmadı. 3 Ocak 2023’te Oda TV’de yayınlanan bir haberde; 'Umut Evirgen, arkadaşı iş insanı Ali Akın’ı, Gizli Kalsın’da darp etti ve burnunu kırdı. Adam yaralama suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Kavganın sebebi olarak, alkollü olduğu ifade edilen Umut Evirgen’in, bir anda agresifleşerek sinkaflı küfürler ettiği öne sürüldü. Magazin basınında yer alan iddialara göre Umut Evirgen’in korumaları, küfürlere karşılık veren Ali Akın’ı tuttu, Umut Evirgen darp etti. Daha sonra Umut Evirgen’in korumaları, Ali Akın’ı yere yatırdı, Evirgen ise darp etmeye devam etti' deniyordu. Zaten yargılama aşamasında Ali Akın şikâyetinden vazgeçmiş fakat yine de mahkeme Umut Evirgen’i, ‘kemik kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama’ suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırmıştı. Bu defa tutuklanmadı tabii ki, hükmün açıklanması geri bırakıldı. (...) " Nasıl gözaltına alındı? Evirgen’in portresi için aktardığımız bu bilgiler sonrası akıllara gelen soru, bu ismin nasıl olup da gözaltına alındığı oluyor haliyle. Başlarken aktarmıştık, ortada birçok izin birbirine karıştığı, AKP içini de, devletin tüm kurumlarını da içine alan bir çatışma var. Evirgen bu çatışmanın bir ucu olan, bize de “temiz eller” operasyonu diye sunulmaya çalışılan bir ağın bağlantı noktası olarak gözaltına alındı. Peki, bu gözaltının gerisi gelir, Evirgen ve ailesi yukarıda anlatılan öykü dolayısıyla gerçekten yargılanır mı? Şimdiden kesin şeyler söylemek güç, işin bu kısmı kavganın seyrine bağlı. Belki de yine “jet hızıyla” tahliye olacak yeniden, hatırlı dostlarının da yardımıyla…