Erdoğan'dan üçlü zirve çıkışı: 'Ne Doğu Akdeniz’de ne Ege’de hakkımızı yediririz'

İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasında 22 Aralık'ta Kudüs'te gerçekleştirilen üçlü zirve, Doğu Akdeniz’de gerilimi artıran bir başlık olarak tartışma konusu oldu. Daha önce doğalgaz hatları, enerji paylaşımı ve bölgesel entegrasyon başlıklarıyla ele alınan bu üçlü mekanizma, artık giderek daha fazla güvenlik ve askeri koordinasyon eksenine otururken zirveye Türkiye'den tepki geldi. AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuyla ilgili açıklamasında, "İster Doğu Akdeniz’de ister Ege’de isterse başka bir yerde olsun; biz ne hak yeriz ne de hakkımızı yediririz" dedi. Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: "Elinde 70 binden fazla Filistinli kardeşimizin kanı olanların hadsizliklerinin bizim nazarımızda teneke tıngırtısından farkı yoktur. Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarının gasbedilmesine de müsaade etmeyiz. Anlaşmalar yapılabilir, imzalar atılabilir, sipariş sorularla çeşitli mesajlar da verilebilir. Bunların hiçbiri bizi bağlamaz, bizim politikamızı değiştirmez. Oyuna gelmedik, gelmeyeceğiz. Tahriklere kapılmadık, kapılmayacağız. Türkiye olarak uluslararası hukuk ve ikili anlaşmalarımız çerçevesinde, tarihî tecrübemize ve köklü devlet geleneğimize yakışır şekilde; vakarla, basiretle, sağduyuyla, sükûnetle hareket etmeye devam edeceğiz." Üçlü görüşme ne anlama geliyor? Zirve sonrası yapılan açıklamalarda enerji başlığı yerini koruyor gibi görünse de, asıl vurgu deniz güvenliği, kritik altyapıların korunması, ortak savunma planlaması ve bölgesel tehditlere karşı hızlı reaksiyon kapasitesi üzerine kurulu oldu. Bu yönüyle zirve, Doğu Akdeniz’deki gerilimin diplomatik değil, askeri araçlarla yönetileceği yeni bir dönemin işareti niteliğinde. Bu yönelimin, bölgedeki güç dengeleri ve "dışlanan aktör" olarak Türkiye açısından yeni gerilim başlıkları üretmesi kaçınılmaz görünüyor.