2025’te Yunanistan: Türkiye karşısında fırsat kolluyor ama denge kuramıyor

Atina'dan 2025 yılına bakıldığında ortaya çıkan tablo, Yunan dış politikasının temel çelişkisini gözler önüne seriyor. Yunanistan, Türkiye'nin çok cepheli dış politika angajmanının yarattığı boşlukları değerlendirmeye çalışırken, kalıcı bir stratejik denge kurmaktan uzak kaldı. Ankara'nın Ortadoğu, Karadeniz ve Afrika'daki yoğun diplomasisini yakından izleyen Atina, Ege ve Doğu Akdeniz'de avantaj yakalayabileceği anları kollamaya devam etti. Ancak yılın sonunda ortaya çıkan gerçek şu: Yunanistan bazı taktik kazanımlar elde etse de Türkiye karşısında aradığı stratejik dengeyi bir türlü kuramadı. Bu durum, Yunanistan'ın tamamen pasif veya etkisiz kaldığı anlamına gelmiyor. Aksine Atina, zamanlama ve fırsat odaklı bir strateji izleyerek askeri, diplomatik ve hukuki tüm araçlarını seferber etti. Sorun, bu hamlelerin uzun vadeli bir güç dengesine dönüşmemesiydi. Avrupa'nın Türkiye Yönelimi: Atina'nın Hayal Kırıklığı 2025 yılı Yunanistan açısından en büyük hayal kırıklıklarından biri, Avrupa'nın stratejik özerklik arayışında Türkiye'yi gündemde tutmayı başarmasıydı. AB'nin 2030 yol haritası, Atina'nın çabalarına rağmen Ankara ile ilişkileri önceleyen pragmatik bir çizgi benimsedi. İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Türkiye ziyaretleri, Avrupa'nın Ankara'yı yeniden stratejik ortak olarak konumlandırma eğiliminin somut göstergesiydi. AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas'ın Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi gerektiğine dair açıklamaları, Yunanistan'ı oldukça rahatsız etti. Brüksel'in göç yönetimi, savunma sanayii işbirliği ve enerji güvenliği gibi başlıklarda Türkiye'yi merkeze alması, Atina'nın AB kartını etkili kullanma kapasitesini ciddi biçimde sınırladı. Almanya ve İtalya gibi kilit ülkeler, Türkiye ile ekonomik ilişkileri riske atacak sert adımlardan özenle kaçındı. Askeri Modernizasyon: Güçlenme mi, Ekonomik Yük mü? Yunanistan'ın Türkiye karşısındaki temel refleksi, 2025'te de savunma harcamalarını yüksek tutmak oldu. Rafale savaş uçaklarının teslim alınması, F-35 programına katılma çabaları, yeni firkateyn ve denizaltı projeleri Atina'nın askeri modernizasyon programının omurgasını oluşturdu. NATO içinde GSYİH'sine oranla en yüksek savunma harcaması yapan ülkelerden biri olan Yunanistan, bu yolu kararlılıkla sürdürdü. Bu modernizasyon stratejisi asimetrik bir sorun barındırıyor. Yunanistan'ın savunma modeli büyük ölçüde ithalata dayanırken, Türkiye'nin son yıllarda geliştirdiği yerli savunma sanayi kapasitesi Ankara'ya maliyet, sürdürülebilirlik ve operasyonel esneklik açısından önemli avantajlar sağlıyor. Bu fark, Yunanistan'ın askeri alımlarını caydırıcılıktan çok yüksek bütçeli bir sigorta haline getiriyor. Üstelik Yunan ekonomisinin hala taşıdığı yapısal kırılganlıklar düşünüldüğünde, savunma harcamalarının uzun vadede eğitim, sağlık ve altyapı yatırımlarını kısıtlaması kaçınılmaz görünüyor. İsrail Ortaklığı: Kısa Vadeli Kazanç, Uzun Vadeli Risk 2025'te Yunanistan'ın en dikkat çekici yönelimlerinden biri, Avrupa'dan beklediği desteği tam alamayınca İsrail'e daha fazla yakınlaşması oldu. Türkiye karşıtlığında buluşan Atina ve Tel Aviv, askeri işbirliği ve istihbarat paylaşımını derinleştirdi. Doğu Akdeniz'deki ortak tatbikatlar yoğunlaştı ve enerji alanında da koordinasyon arttı. Ancak bu yakınlaşma, Yunanistan'ı tartışmalı bir yönetimle yan yana getirdi. İsrail'in Gazze'deki politikaları küresel ölçekte eleştirilirken, Atina'nın Tel Aviv'le bu denli içli dışlı olması uzun vadede itibar kaybına yol açabilir. Bu durum, Arap dünyası ve geniş İslam coğrafyasıyla ilişkilerde Yunanistan'ın manevra alanını daraltıyor. Üstelik İsrail'in bölgesel politikalarının öngörülemez doğası, Atina'yı istemediği ortamlara sürükleyebilir. Doğu Akdeniz'de Yeni Dinamikler Doğu Akdeniz'de Yunanistan'ın hareket alanı 2025'te daha da daraldı. EastMed boru hattı projesinin ekonomik fizibilite sorunları nedeniyle rafa kalkması, Atina'nın enerji diplomasisini ciddi biçimde zayıflattı. Ancak dikey koridor projesinin önem kazanması, yeni bir olasılık sunuyor. ABD'den taşınan LNG gibi Doğu Akdeniz gazının da bu koridor üzerinden taşınması ihtimali, Yunanistan'a ikinci bir şans verebilir. Buna karşılık Türkiye'nin Libya ile kurduğu askeri ve diplomatik bağlar, Doğu Akdeniz'de Ankara'nın elini güçlendirmeye devam etti. Libya sahasında Yunanistan'ın desteklediği aktörlerin etkisinin azalması, Atina'nın deniz yetki alanları konusundaki iddialarını daha kırılgan hale getirdi. Ege'de Fiili Durum Arayışı 2025'te Yunanistan'ın en dikkat çekici hamleleri Ege'de yoğunlaştı. Hava sahası, FIR hattı, deniz yetki alanları ve adaların silahlandırılması gibi kronik konularda Atina, fiili durum yaratmaya dayalı bir yaklaşım izledi. Amaç, Türkiye'yi sürekli reaksiyon veren aktör konumuna itmek ve zamanla bu fiili uygulamaları uluslararası alanda normalleştirmekti. Bu strateji kısa vadede Ankara açısından bir tempo ve dikkat maliyeti yarattı. Türkiye'nin Suriye'den Libya'ya, Karadeniz'den Somali'ye uzanan çok cepheli angajmanı, Ege'deki her gelişmeye anında odaklanmayı zorlaştırabiliyor. Ancak bu durum, Yunanistan'a kalıcı bir üstünlük sağlamadı. Türkiye'nin deniz ve hava gücü, Ege'deki dengeyi Atina lehine çevirecek bir boşluk oluşmasına izin vermedi. Önümüzdeki Dönem: Dikkatli Takip Gerektiren Alanlar Yunanistan fırsat kollamaya devam edecek. Ankara'nın bu gerçeği ciddiye alması ve özellikle üç alanda dikkatli adımlar atması gerekiyor. Birincisi, İsrail üzerinden alan açma çabalarına karşı uyanık olunmalı. Tel Aviv-Atina hattındaki yakınlaşma sadece sembolik değil, operasyonel bir boyut kazanıyor. İkincisi, Ege'de hava üstünlüğünü dengelemeye yönelik çabalara karşı gerekli adımlar zamanında atılmalı. Çünkü Yunanistan Ege'de dengeyi yakalarsa, risk alma eğilimi artabilir ve bu, her iki ülke için de büyük enerji kaybı anlamına gelen bir çılgınlığa yol açabilir. Sonuç: Fırsat Var, Denge Yok 2025 yılı sonunda Yunanistan, Türkiye karşısında ne açık bir yenilgi yaşadı ne de aradığı dengeyi kurabildi. Atina, Ankara'nın çok cepheli dış politikasının yarattığı boşlukları kolladı, Ege'de baskı kurmaya çalıştı, ittifaklar kurdu. Ancak bu hamleler, Türkiye'nin bölgesel güç kapasitesini dengeleyecek bir stratejik mimariye dönüşmedi. Önümüzdeki dönemde Yunanistan'ın önünde iki temel yol var: Ya fırsat kollamaya dayalı bu sınırlı stratejiyi sürdürerek Türkiye'yi yönetilebilir bir baskı altında tutmaya çalışacak ya da daha gerçekçi ve kapsamlı bir diyalog arayışına yönelecek. Aksi halde, fırsatların dengeye dönüşmediği bu döngü devam edecek ve Yunanistan kendini sürekli reaktif bir konumda bulacak. Türkiye açısından ise gerekli olan, fırsat kollayan bir komşuya karşı proaktif, dengeli ve stratejik bir duruş sergilemektir. *Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. Türkiye YUNANİSTAN Fırsat denge Dr. Osman Gazi Kandemir, Independent Türkçe için yazdı Dr. Osman Gazi Kandemir Perşembe, Aralık 25, 2025 - 09:00 Main image:

Fotoğraf: AA

TÜRKİYE'DEN SESLER Type: news SEO Title: 2025’te Yunanistan: Türkiye karşısında fırsat kolluyor ama denge kuramıyor copyright Independentturkish: