Türkiye’de kırmızı et fiyatlarındaki kriz, etten değil sütten kaynaklanıyor. Bu gerçeği en açık şekilde Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle dile getiriyor. Küle, “Balıkesir’de bir köyde beş yıl önce günde 12 ton olan süt alımının bugün 1,2 tona düştüğünü” söylüyor ve ekliyor. “Dosyayı incelediğimde süt üretiminin neden bu kadar düştüğünü anladım.” “Süt Karşılığı Yem” Mobingini İtiraf Eden Sütçünün Pişmanlığı Rekabet Kurumu’nun 4 Eylül 2025’te başlattığı kapsamlı soruşturma, bazı sanayicilerin üreticilere “sütü ancak bizim sattığımız yemi alırsan alırız” dayatması yaptığını itiraf eden bir pişmanlık başvurusuyla başladı. İddialara göre sektörde kartel oluşturuldu, pazarlar paylaşıldı, yem–süt paritesi yok sayıldı. Rekabet Kurumu “Cezalarda Uzlaşma Kabul Edilmeyecek” Başlangıçta 38 şirketi kapsayan dosya bugün yaklaşık 90 şirkete ulaştı. Aralarında Pınar Süt, Sütaş, Danone gibi sektörün en büyük oyuncuları bulunuyor. Şirketlerin aynı zamanda Ulusal Süt Konseyi’nde yer almaları oldukça manidar. Et Sorununun Nedeni Sütteki Fiyat Baskılaması Külle, “çiğ sütteki problemler kırmızı eti ilgilendiriyor. Üreticiye baskı uygulanırsa süt üreten üreticiler süt hayvanlarını kesime yolluyor. Bu, kırmızı et kaynağının bitirilmesi demek. Anaç hayvanlar olan süt hayvanları kırmızı etin kaynağını teşkil ediyor. Eğer süt üreticisine yeterli destek sağlanamaz ise anaç hayvanlar kesiliyor, yeni buzağılar gelmiyor. Kırmızı ette arz kısıtlanıyor, fiyatlar yükseliyor” derken cevabı da veriyor. Mealen, “süt fiyatlarını baskılamayın, tıpkı “insanı yaşat ki devlet yaşasın” sözündeki gibi “sütçüyü yaşat ki besi sığırları da yaşasın, ülke et yesin” diyor. Etliye Sütlüye Karışmadıkça Et Fiyatları Artıyor Türkiye’de et ve süt sorunu geçici bir fiyat dalgalanmasından çok öte, kronik bir hastalığa dönüşmüş durumda. Üretme iradesi açısından maddi manevi motivasyon kaybeden hayvancılık sektörü, ithalata bağımlı hale geliyor. Piyasayı regüle etmesi için kurulan Et ve Süt kurumunun dahi elinin kolunun bağlandığı bir döneme tanıklık ediyoruz. Sektör temsilcilerine göre, sorunun nedeni paydaşların çözümü bilmesine rağmen kimsenin konfor alanından çıkmak istememesinde.” Kriz yalnızca tüketicinin cebini değil, üreticinin varlığını, hayvan sağlığını, gıda güvenliğini ve kamusal kaynak kullanımını ilgilendiren politik bir krize dönüşüyor. Fao’ya göre dünyada kişi başı süt ve süt ürünleri ortalaması 117 kilo iken Türkiye’de saf içme sütü 39 kilo düzeyinde. Ancak süt eşdeğeri yoğurt, peynir, ayran gibi ürünlerin toplam tüketim miktarı 235 kilogram ile hala dünyada üst sıralarda. Et–Süt Krizinin Kökeni, İklim, Fiyat Baskısı ve Tercihler Krizin temelleri 2008–2009 yıllarındaki kuraklık kaynaklı yem maliyetlerinin hızla artmasıyla atıldı. 2010’dan itibaren, azalan hayvan varlığı gerekçe gösterilerek hayvan ithalatının önü açıldı. Yem fiyatları serbest bırakılırken, enflasyon sepeti üzerinden çiğ süt fiyatının baskılanması, üreticiyi çıkmaza sürükledi. Küçük üretici maliyetini karşılayamaz hale gelince süt inekleri kesime gitti. Anaç ve damızlık hayvan varlığı hızla eridi. Kırdan kente göç, iklim baskısı ve kırılgan hayvan varlığı birleşince sektör, dönemsel şokları absorbe edemez hale geldi. 14 Yılda 11,3 Milyar Dolarlık Çıkmaz Türkiye, 2010’dan bu yana 6,9 milyon baş canlı hayvan ithalatı için yaklaşık 9 milyar dolar harcadı. Karkas et ve küçükbaş ithalatı eklendiğinde toplam 11,3 milyar dolar. 2010’da 139 bin baş olan ithalat, 2024’ün yalnızca ilk altı ayında 197 bin başa ulaştı. 2018’de ise yaklaşık 2 milyar dolarlık ithalat yapıldı. “Enflasyonla Mücadele Üretmekle Olur” Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri TÜSEDAD’ın başkanı Müslüm Doğru’ya göre, “en büyük problem yanlış, yanlı ithalat politikaları ve çiğ süte uygulanan fiyat baskısında. Çiğ sütte 27 liranın altındaki her fiyatın üretimi bitirme riski taşıdığı” uyarısında bulunan Doğru, “süt ve süt ürünlerinin enflasyon sepetindeki payı yüzde 3’ün altında” diyerek asıl sorunun üretici fiyatında değil, raf fiyatlarında olduğuna perakendeye dikkat çekiyor. “Süt Tozu İthalat Lobisi Çalışıyor” Doğru, “süt fiyatlarında sınırlı bir toparlanma başladığı anda, tereyağı ve süt tozu ithalatının dâhilde işleme rejimi kapsamında açılması yönünde yoğun bir lobi faaliyeti başlıyor. Yurt içinde pahalı, açın kapıları, bize ne Türk üreticisinden, dışarıdan ithal edelim yaklaşımı yerli üretimi bitirir” diyor. “Kesilen Cezalar İle Hayvancılık Desteklensin” Geçtiğimiz yıllarda, ESK tarafından et ithalatından elde edilen bütçe ile kısa vadede piyasanın regüle edilmesi, üreticinin korunması ve hayvancılığın desteklenmesi konusu sıklıkla gündeme geliyordu. Doğru, “ESK 2024’de “besilik dana ithalatı ile vergi rekortmenleri listesine girdi. 3,5 dolardan yaptığı ithalatı piyasaya 6 dolardan verdi. Akıllıcaydı, yurt içindeki üretici fiyatlarını korumak ve elde edilen gelirle hayvancılığa destek vermek amaçlanıyordu. Ancak, Maliye tüm gelire el koydu. Rakam 2024 yılından hayvancılığa verilen 500 milyon dolar ile aynıydı” derken “ESK tarafından sanayiciye kesilen cezaların hayvancılık destekleme bütçesine aktarılmasını istediklerini de” ifade ediyor. 2024’te net kârı 11 milyar TL’yi aşan ESK’nın hayvan ithalatından elde ettiği gelirin detaylarıyla ilgili kamuoyuna açıklanmış detaylı bir rapor yok. Tarım gıda ekosisteminin paydaşlarına göre, “Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yaratılan çözümler, atılan kararlı adımlar, çoğu zaman yüksek enflasyon ve makro ekonomik politikalara takılıyor.” Dana Otelciliği Çok Karlı Uzmanlara göre, belli bir yaşta hayvan alıp 7–8 ay besleyerek kesime göndermek, buzağıdan itibaren hayvancılık yapmaktan çok daha az riskli ve daha kârlı. Yöntem başlangıçta zorunlu bir adaptasyondu, zamanla sistemik tercihe dönüştü. Dana pansiyonculuğu kısa vadede fiyatları baskılasa da, orta ve uzun vadede Türkiye’de hayvancılıkla geçinen milyonlarca insanın gelirini azaltıyor, kırsalda hayvancılığın yarattığı üretim kültürünü zayıflatıyor, bitkisel üretimle kurulan dengeyi bozuyor, tarımın bütüncül kârlılığını aşağı çekiyor. Türkiye Bitkisel Üretimdeki Mukavemetini Hayvancılıkta Da Gösterebilir 2024 yılı Türkiye için zorluklar ve risklerle dolu bir yıl oldu. 17 milyon tonluk bitkisel kayıp güçlü bir iradeyle ihracatçısından üreticisine el birliğiyle güçlü bir şekilde yönetildi. Kuraklık ve don nedeniyle 2025’de 50 milyar TL’den fazla ödeme yapıldı. TARSİM ve diğer ilgili tüm kurumlar sadece 2025 zararını değil çiftçinin 2025 motivasyonunu da başarıyla yönetti. Şap Etkisi Biyogüvenlik risklerinin arttığı son yıllarda sadece Türkiye değil, tüm dünya hayvan hastalıklarıyla boğuşuyor. Sektöre göre şap salgını kaynaklı, zarar henüz netleşmese de et fiyatlarına etkisi yadsınamaz. TÜSEDAD Başkanı Müslüm Doğru şap konusunda, “zirai don tarımsal üretime ne yaptıysa, şap salgını da hayvansal üretime aynısını yaptı” diyor ve ekliyor. “TÜİK’e göre Temmuz’da 946 bin ton olan çiğ süt miktarı Ekim’de 895 bin tona geriledi.” Tarım Politikalarının Etki Alanı ve Ekonomik Kısıtlar Tarım-gıda ekosistemi, asgari ücret baskısı, eriyen emekli maaşları ve düşen satın alma gücüyle aynı anda mücadele ederken, kalıcı çözümler de üretmeye çalışıyor. Dövizin baskılanması yalnızca ihracatçıya darbe vurmuyor, un başta olmak üzere pek çok sebze ve meyvede kaybedilen pazarlar, çiftçi gelirini ve üretim istikrarını doğrudan aşındırıyor. Son yıllarda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın üretimi, verimi artırmaya, gıda güvenliği standartlarını yükseltmeye ve üretimi planlamaya dönük attığı pek çok yapısal ve “devrimsel” adım, makroekonomik tercihlerin gölgesinde etkisini yeteri kadar hissettiremiyor, bakanlığın günah keçisi ilan edilmesine neden oluyor. Büyükbaş Hayvan Beslemek Maliyetli İK Tarım Üssü kurucusu İsmail Kemaloğlu’nun hazırladığı hayvancılık raporuna göre “farklı hayvan türlerinden 1 kilo yenilebilir et elde etmek için kümes hayvanları 5 kg, domuz eti için 15 kg sığır için 25 kilo kuru hammadde gerekiyor. Türkiye domuz eti yerine alternatif yaratmak zorunda.” Türkiye’de et tüketiminin yüzde 45’i tavuk, yüzde 39’u büyükbaş. Türkiye’nin Kronikleşen Et Süt Hastalığı Velhasıl, Türkiye’de et ve süt krizi, küresel fiyatlardan, enflasyondan, geçici arz şoklarından daha fazlası. Çözüm kararlılıkta, yeniden yapılanmada. Süt fiyatı maliyetin altına düşmeyecek, ithalattan doğan kamu kaynakları hayvancılığı güçlendirmeye aktarılacak, ESK üretimi onaran bir kamu kurumu olacak. Tahıl piyasaları için TMO neyse ESK’da iyi gün de kötü gün de hayvancılığın yanında olacak, sektöre güven verecek. *Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. et kriz Süt Birol Küle Mine Ataman, Independent Türkçe için yazdı Mine Ataman Perşembe, Aralık 25, 2025 - 09:15 Main image:
Fotoğraf: AA
TÜRKİYE'DEN SESLER Type: news SEO Title: Türkiye’de et krizi etten değil sütten başlıyor copyright Independentturkish: