Kara Çoraplılar’dan 1908’e uzanan sahadan siyasete bir hikâyeOsmanlı’nın son yıllarını çoğu zaman haritalar, muhtıralar, isyanlar ve anlaşmalar üzerinden okuruz. Sınırlar daralır, vilayetler elden gider, gazeteler sansürlenir… Büyük anlatılar hep “yukarıda” döner. Oysa bazen bir imparatorluğun geleceği, Papazın Çayırı’nda duvara doğru vurulan bir şutta; sekip geri gelen bir topun peşinden koşan gençlerin nefesinde saklıdır.Bu yazı, işte o topun izini sürüyor.Bir top, bir baskın ve bir devrim üzerinden Osmanlı’da futbolun politik doğuşunu anlatıyor.Siyah Çoraplılar’dan 1908 Devrimi’ne, oradan Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’a uzanan; sahadan siyasete taşan bir hikâye bu. Çünkü bu topraklarda futbol, en başından beri sadece oyun değil, siyasî bir ihtimaldi.