PKK lideri Abdullah Öcalan, Mezopotamya İslami Araştırmalar Federasyonu’nun kongresine bir mesaj gönderdi. Mesajında Orta Doğu'daki siyasal tıkanıklığın aşılması çözümün, İslam’ın "özüne" dönüşü merkeze alan bir strateji olduğunu belirtti. Öcalan, 2014 Newroz'una gönderdiği mektubunda atıfta bulunduğu Medine Vesikası'na yeniden referans vererek, "Gerçek cihad, nefsimize ve zulme karşı sürekli özeleştiriyle sürdürülen mücadeledir" dedi. Öcalan'ın mesajının tamamı şöyle: "İslam, özünde özgürlüğün, adaletin ve eşitliğin dinidir. Kapitalist modernitenin iktidar ve talan aracı haline getirdiği resmi devlet İslam’ı ya da cemaatçi yapılar, bu özü yitirmiştir. Demokratik İslam ise, Medine Vesikası’nın ruhuna dönmektir. O sözleşme farklı inançların, halkların ve kültürlerin öz iradesiyle, baskısız bir arada yaşama sözleşmesidir. Bilinmelidir ki gerçek cihad, nefsimize ve zulme karşı sürekli özeleştiriyle sürdürülen mücadeledir. İslamdaki şûra anlayışı ise kolektif akıl ve demokratik karar alma anlamına gelmektedir. İslam’ı ne devletin, ne de herhangi bir grubun siyasi aracı yapmadan, toplumun tabandan örgütlenen özgür yaşamına hizmet ettirelim. Demokratik İslam, kadın özgürlüğünü, ekolojik dengeyi ve halkların kardeşliğini merkeze alan bir uygarlık alternatifidir. Orta Doğu’nun kanayan yaralarına ancak bu demokratik yorum şifa olabilir. Bu çerçevede tartışmalarınızın başlattığımız demokratik toplum sürecine hizmet edeceğini umuyorum." Hatimoğulları: Müminler zulme karşı mutlaka direnmeli Aynı kongrede söz alan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "İslam'ın en önemli değerlerinin içinin boşaltıldığını" söyleyerek şu ifadeleri kullandı: "Ne yazık ki 21. yüzyılın Muaviyeleriyle de karşı karşıyayız. Aynı mücadeleyi 21. yüzyılın Muaviyelerine karşı hep birlikte vermeliyiz. Sayın Abdullah Öcalan'ın tam da yapmış olduğu çağrı, barış ve demokratik toplum çağrısı bu mantık ve bu fikrin buluştuğu çağrının ta kendisidir." Konuşmasında İslam peygamberi Muhammed'in sözlerinden altıntılar yapan DEM Parti Eş Genel Başkanı, "Sayın Öcalan'ın çağrısından da anlaşılacağı gibi, bizlerin demokratik bir toplumu her alanda inşa etme gibi bir görev ve sorumluluğumuz var. Demokratik İslam çizgisinin inşasını, güçlenmesini ve toplumda zuhur etmesini sağlamak çok kıymetli ve değerli. Bunun bütün kapılarını ardına kadar açmak hepimizin görevi ve sorumluluğudur" dedi. Hatimoğulları, demokratik İslam çizgisinin bu topraklarda güçlenmesini sağlamanın, kadim sorunlarının çözümüne de ışık tutacağına inandıklarını belirtti. Öcalan'ın "Demokratik İslam" yorumunun kadın cinayetlerinden gelir eşitsizliğine birçok sorunu çözeceğini savunan Hatimoğulları, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Peygamber Efendimizin en bilinen sözlerinden biri şudur: 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir'. Sadece kendi kapı komşunu kastetmez, aynı zamanda bir sistemi kasteder. Bu sistem kesinlikle değişmeli ve müminler zulme karşı mutlaka direnmeli. Oysa mevcut iktidar yine siyasal İslam'ı kullanarak, 'Mümin sabreder' diyor. Bizler çektiğimiz acılara elbette sabrederiz. Ancak çektiğimiz açlığı kaderimiz olarak görmek ve buna karşı sabretmek istemeyiz. Mücadele etmek, örgütlenmek ve bu sistemi kesinlikle değiştirmek isteriz." Suriye'de Alevi ve Dürzi'lere yönelik saldırıları hatırlatan Hatimoğulları, ademi merkeziyetçi sistemin Suriye ve Ortadoğu halkları için "bir şans" olduğunu söyledi.