Namık Kemal’den Fuat Sezgin'e oryantalizmin; teşhiri ve epistemolojik çözülüşü

Giriş: Oryantalizm Bir “Yanlış Bilgi” Değil, Bir Bilgi Rejimidir Oryantalizm çoğu zaman Batı’nın Doğu hakkında ürettiği hatalı, önyargılı veya ideolojik bilgiler bütünü olarak ele alınır. Bu yaklaşım, oryantalizmin ahlâkî sorunlarını görünür kılmak bakımından önemli olmakla birlikte, onun tarihsel etkisini ve sürekliliğini açıklamakta yetersizdir. Zira oryantalizm, münferit yanlışlardan ibaret değildir; bilgi üretimi, siyasal iktidar ve tarih yazımı arasında kurulan yapısal bir epistemik rejimdir. Oryantalist bilgi, yalnızca Doğu’yu tanımlamaz; Doğu’yu belirli bir konuma yerleştirir, tarihsizleştirir ve Batı’nın kendisini evrensel aklın taşıyıcısı olarak kurmasına imkân verir. Bu nedenle oryantalizmin çözülüşü, basit bir karşı anlatı üretimiyle gerçekleşmez. Oryantalizm, dışarıdan yapılan itirazlara uzun süre direnç gösterebilmiştir. Onu gerçekten zayıflatan şey, kendi bilgi iddialarının aynı bilimsel zemin üzerinde geçersiz kılınmasıdır. Bu makale, bu iç çözülüşü Namık Kemal, Ernest Renan, Edward Said ve Prof. Dr. Fuat Sezgin üzerinden takip etmektedir. I. Namık Kemal: Oryantalizme Karşı Erken ve Sezgisel Epistemolojik İtiraz Namık Kemal’in Renan Müdafaanamesi, çoğu zaman Osmanlı aydınlarının Batı’ya karşı geliştirdiği savunmacı refleksin bir ürünü olarak değerlendirilmiştir. Oysa metnin dikkatli bir okuması, bunun ötesinde bir epistemolojik müdahaleyle karşı karşıya olduğumuzu gösterir. Namık Kemal, Renan’ın İslâm hakkındaki hükümlerini tek tek çürütmeye girişmez; bunun yerine bu hükümlere ulaşırken kullanılan yöntemleri, tarihsel kıyas mantığını ve evrensellik iddiasını sorgular. Kemal’e göre Avrupa’da Hristiyanlık–Kilise–bilim ilişkisi içinde yaşanan tarihsel çatışma, insanlık tarihinin zorunlu ve evrensel modeli değildir. Bu tecrübenin İslâm dünyasına mekanik biçimde uygulanması, tarihsel bir durumu ontolojik bir öz hâline getirmektir. Namık Kemal’in eleştirisi bu nedenle teolojik değil, doğrudan epistemolojiktir. II. Renan: Oryantalizmin Bilim Adına Sistematik Kuruluşu Ernest Renan, oryantalizmin tarihinde bir kırılma noktasıdır. L’Islamisme et la science adlı metninde Renan, İslâm’ı aklî ve bilimsel ilerlemeye yapısal olarak engel bir din olarak tanımlar. İslâm dünyasında ortaya çıkan ilmî faaliyetler ise ona göre dine rağmen gerçekleşmiş geçici istisnalardır. Renan’ın etkisi, vardığı sonuçlardan çok, bilimi Batı medeniyetinin ontolojik ayrıcalığı olarak tanımlamasında yatar. Böylece Doğu’nun geri kalmışlığı tarihsel bir olgu olmaktan çıkar; medeniyetin özü hâline gelir. Bu yaklaşım, sömürgeciliğin siyasî ve askerî uygulamalarına epistemolojik bir meşruiyet sağlar. III. Edward Said: Oryantalizmin Teorik Teşhiri Edward Said, Oryantalizm adlı eserinde Renan’ı, oryantalist söylemin en rafine temsilcilerinden biri olarak ele alır. Said’e göre Renan, tarafsız bir bilim insanı değil; emperyal düzenle uyumlu bir bilgi üreticisidir. Said’in katkısı, Renan’ın yanlışlarını tek tek düzeltmekten ziyade, bu yanlışların hangi iktidar ilişkileri içinde mümkün hâle geldiğini göstermesidir. Oryantalizm, Doğu’yu temsil etmez; Doğu’yu kurar. Ancak Said’in eleştirisi büyük ölçüde teorik düzeyde kalır; yerine geçecek ayrıntılı bir bilim tarihi anlatısı üretmez. IV. Fuat Sezgin: Oryantalizmin Ampirik ve Belgesel Çöküşü Prof. Dr. Fuat Sezgin’in çalışmaları, oryantalizmin iç çözülüşünde belirleyici aşamayı temsil eder. Sezgin, Renan gibi genellemeler yapmaz; Said gibi yalnızca söylem çözümlemesiyle yetinmez. Onun yöntemi, bilim tarihinin ampirik verileridir: el yazmaları, kataloglar, teknik aletler ve metin zincirleri. Renan’ın “İslâm dünyasında bilimin süreksiz olduğu” iddiası, Sezgin’in Geschichte des arabischen Schrifttums adlı çok ciltli çalışmasıyla tarihsel olarak geçersiz kılınmıştır. Matematikten astronomiye, tıptan kimyaya kadar sekiz yüzyılı aşan kesintisiz bilimsel üretim, belgeye dayalı biçimde ortaya konmuştur. Bu üretim yalnızca aktarımdan ibaret değildir; özgün teoriler ve yöntemler içermektedir. Sezgin, böylece İslâm dünyasını modern bilimin pasif taşıyıcısı değil, kurucu aktörlerinden biri olarak yeniden konumlandırır. V. Döngünün Kapanışı: Epistemolojik Çözülme Namık Kemal’in sezgisel itirazı, Said’in teorik teşhiri ve Sezgin’in ampirik çalışmaları birleştiğinde, oryantalizmin bilgi içinden çözülüşü tamamlanır. Bu noktadan sonra mesele Doğu’nun savunulması değil; Batı merkezli bilgi rejiminin kendini evrensel ilan etme hakkının sorgulanmasıdır. Sonuç Namık Kemal → Renan → Said → Sezgin hattı, oryantalizmin tarihini değil; epistemolojik kaderini gösterir. Renan, oryantalizmi bilim adına kurmuştur. Said, onun iktidarla bağını açığa çıkarmıştır. Sezgin ise bilim adına hükümsüz kılmıştır. Bu çözülüş, İslâm dünyası için bir savunma başarısı değil; bilgi üretiminde eşit ve kurucu özne olmanın yeniden kazanılmasıdır. *Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. NAMIK KEMAL fuat sezgin oryantalizm çözülüş Hasan Köse, Independent Türkçe için yazdı Hasan Köse Çarşamba, Aralık 24, 2025 - 16:45 Main image:

Fotoğraf: AA

TÜRKİYE'DEN SESLER Type: news SEO Title: Namık Kemal’den Fuat Sezgin'e oryantalizmin; teşhiri ve epistemolojik çözülüşü copyright Independentturkish: