Hıristiyanların katledildiğini öne süren ABD Başkanı Donald Trump, Nijerya'ya önce yaptırım sonra da askeri operasyon tehdidinde bulundu. Tehditlerin ardından iki ülke arasında 5,1 milyar dolar değerinde işbirliği mutabakatı imzalanması "diplomatik gerilimi" kısa sürede çözdü ve dün ilk meyvesini verdi: ABD, Nijerya'da ilk operasyonunu gerçekleştirdi. Evet, IŞİD ve Boko Haram gerçekten de Nijerya için bir tehdit. Fakat ABD'nin tehditler savurarak Nijerya'daki Hıristiyanları "koruma" arzusu nereden geliyor? Oysa aynı ABD Lübnan, Suriye ve Filistin'de Hıristiyanları katleden müttefiklerine destek veriyor. Trump'dan Nijerya'ya operasyon tehdidi ABD Başkanı Trump, 31 Ekim'de Nijerya'yı "dini özgürlükleri ciddi şekilde ihlal eden" ülkelere karşı yaptırım uygulanmasını öngören "özel endişe duyulan ülke" ilan etti ve yardımların kesileceğini duyurdu. ABD ordusuna da Nijerya'da operasyona hazırlanma için emir verdi. Gerekçe ise bir süredir ABD'deki bazı sağcı çevrelerce gündeme getirilen iddiayla aynıydı: "Nijerya'da Hıristiyanlara yönelik soykırım". Nijerya Devlet Başkanı Bola Ahmed Tinubu, ülkesinin dini baskıya tolerans göstermediğini söyleyerek ABD'nin Nijerya'yı "özel endişe duyulan ülkeler" listesine dahil etmesine tepki gösterdi. Washington'un kararı sonrası Tinubu, hükümetinin inançları ne olursa olsun herkesi korumak için ABD ve uluslararası toplumla birlikte çalışmaya kararlı olduğunu söyledi. Gerilimin ortasında imzalanan 5,1 milyar dolarlık mutabakat Bu gerilim devam ederken, geçtiğimiz hafta iki ülke arasında 5,1 milyar dolar değerinde ikili işbirliği için mutabakat zaptı imzalandı. ABD'nin Abuja Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, beş yıl sürecek bu işbirliğinin sağlık alanına yönelik olduğu belirtildi. Açıklamada, mutabakat zaptının önemli unsurlarından birinin, Nijerya genelinde faaliyet gösteren 900 Hıristiyan sağlık merkezine 200 milyon dolarlık destek sağlanması olduğu aktarıldı. ABD'nin beş yıl içinde 2,1 milyar dolar destek sağlamayı, Nijerya'nın ise aynı dönemde 3 milyar dolarlık yeni yerel sağlık yatırımı yapmayı planladığı bildirildi. Öte yandan anlaşmanın ABD'nin genel dış politika önceliklerine tabi olduğu belirtilerek, ABD Başkanı ve Dışişleri Bakanı'nın, ulusal çıkarlara uygun olmadığı değerlendirilen programları durdurma veya sonlandırma yetkisini saklı tuttuğu kaydedildi. İmzalar atıldı, diplomatik gerginlik sonlandı İmzalanan bu mutabakatın hemen ardından Nijerya hükümeti, ABD ile son dönemde yaşanan ve Trump'ın askeri müdahale tehdidinde bulunmasına yol açan diplomatik gerginliğin büyük ölçüde çözüldüğünü bildirdi. Hafta başında konuşan Enformasyon ve Ulusal Yönelim Bakanı Mohammed İdris, "ABD ile yaşanan son diplomatik sürtüşme, güçlü ve saygılı bir diplomatik angajman sayesinde büyük ölçüde çözüme kavuşmuş, Nijerya ile ABD arasındaki ortaklık daha da güçlenmiştir" dedi. "Nijerya-ABD ilişkilerinin son yanlış anlaşılmalar nedeniyle zayıfladığını düşünenler, bugün bağların eskisinden daha güçlü olduğunu açıkça görebilir" diyen İdris, ülkesinin artık küresel arenada kenarda duran değil, ulusal çıkarlarını savunan ve stratejik ortaklıklar kuran bir aktör olduğunu iddia etti. İdris'in yaptığı açıklamada, imzalanan mutabakata da işaret etmesi dikkat çekti: "Anlaşma kapsamında ABD 2,1 milyar dolar hibe sağlayacak." Anlaşma ilk meyvesini verdi: 'ABD IŞİD'e karşı ölümcül bir saldırı başlattı' Nijerya'ya verilecek olan hibe işe yaramış olacak ki İdris'in de belirttiği üzere "diplomatik gerginlik" kısa sürede çözüldü ve ilk meyvesini verdi. ABD ordusu, Nijerya topraklarındaki ilk operasyonunu günün ilk saatlerinde gerçekleştirdi. Operasyonu sosyal medya üzerinden duyuran Trump, "Başkomutan" olarak verdiği talimat doğrultusunda ABD'nin Kuzeybatı Nijerya'da, "başta masum Hıristiyanlar olmak üzere, yıllardır hatta yüzyıllardır görülmemiş seviyelerde acımasızca öldüren IŞİD teröristlerine karşı güçlü ve ölümcül bir saldırı" başlattığını bildirdi. "Daha önce bu teröristleri, Hıristiyanların katliamını durdurmazlarsa cehennem azabı çekecekleri konusunda uyarmıştım ve bu gece de öyle oldu" diyen Trump, "Yalnızca Amerika Birleşik Devletleri'nin yapabileceği gibi, çok sayıda mükemmel saldırı gerçekleştirildi" ifadesini kullandı. Trump açıklamasını şöyle noktaladı: Liderliğim altında, ülkemiz radikal İslamcı terörizmin gelişmesine izin vermeyecektir. Tanrı ordumuzu kutsasın ve ölen teröristler de dahil olmak üzere herkese mutlu Noeller. Hristiyanların katliamı devam ederse daha da çok öleceklerdir. 'Nijerya ile koordinasyon içinde düzenlendi' ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth de sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Nijerya'da (ve başka yerlerde) masum Hıristiyanların öldürülmesi sona ermeli" ifadelerini kullandı. ABD'nin IŞİD'e yönelik saldırısına işaret eden Hegseth, "daha fazlasının da geleceğini" belirtti. Hegseth ayrıca, Nijerya hükümetinin desteği ve işbirliği için minnettar olduklarını söyledi. ABD Afrika Komutanlığı'ndan (AFRICOM) konuya ilişkin yapılan açıklamada ise Trump ve Hegseth'in talimatıyla, "Nijeryalı yetkililerle koordinasyon içinde, Sokoto eyaletinde IŞİD teröristlerine karşı saldırılar düzenlendiği" öne sürüldü. Nijerya Dışişleri Bakanlığı'ndan açıklama: 'Uluslararası ortaklarla işbirliğine devam' Nijerya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, ülke yetkililerinin "süregelen terör ve şiddet yanlısı aşırıcılık tehdidine karşı ABD de dâhil uluslararası ortaklarla güvenlik işbirliğine devam ettiği" belirtildi. Açıklamada, "Bunun sonucu olarak kuzeybatıdaki hava saldırılarıyla Nijerya'daki terörist hedefler hassas şekilde vuruldu" denildi. Nijerya Devlet Başkanı Bola Tinubu'nun danışmanı Daniel Bwala, daha önce BBC'ye yaptığı açıklamada cihatçı gruplara karşı herhangi bir askeri harekatın birlikte yürütülmesi gerektiğini söylemişti. Bwala, Nijerya'nın İslamcı isyancılarla mücadelede ABD'nin yardımını memnuniyetle karşılayacağını ancak "egemen" bir ülke olduğunu da belirtmişti. Gerekçe gerçekten Hıristiyanlar mı? Evet, Nijerya uzun bir süredir ülkenin çeşitli bölgelerine yayılmış silahlı çetelerin yanı sıra Boko Haram ve IŞİD'in düzenlendiği saldırılarla boğuşuyor. Özellikle 2009 yılından beri bu saldırılarda binlerce kişinin hayatını kaybettiği, yüz binlerce kişinin ise yerinden edildiği tahmin ediliyor. Son zamanlarda ise ülkede insan kaçırma ve bombalı saldırılar başta olmak üzere birçok olay gündeme geldi. Ancak ABD'nin askeri saldırı ve yaptırım tehdidiyle elde ettiği operasyonun gerekçesi de tartışmalara neden oluyor. Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), saldırıların sadece Hıristiyanları hedef aldığı iddiasının doğru olmadığını açıklamış, bu grupların bölgedeki tüm Müslüman, Hıristiyan ve diğer dinlere mensup masum sivilleri hedef aldığını açıklamıştı. Bir diğer benzer açıklama da dünya genelinde siyasi şiddeti analiz eden Silahlı Çatışma ve Olay Veri Projesi'nden (ACLED) gelmişti. Paylaşılan verilere göre Nijerya'da düzenlenen saldırılarda hayatını kaybedenlerin çoğunluğu Müslümandı. Öte yandan açıklamada, Nijerya'nın orta kesiminde çoğunlukla Müslüman olan çobanlar ile genellikle Hıristiyan olan çiftçi grupları arasında sık sık su ve meraya erişim kaynaklı çatışmalar yaşandığı aktarılmıştı. Nijerya Devlet Başkanı Bola Tinubu da ülkesinde dini ne olursa olsun herkese hoşgörüyle bakıldığını ve güvenlik sorunlarının "farklı inanç ve bölgelerdeki" insanları etkilediğini ısrarla vurgulamıştı. Nijerya Dışişleri Bakanı Yusuf Maitama Tuggar ise BBC'ye yaptığı açıklamada, gerçekleştirilen operasyonun "belirli bir dinle ilgisi olmadığının" altını çizdi. ABD'nin gözünü kapattığı Hıristiyanlar: Lübnan, Filistin, Suriye... ABD'nin "Hıristiyanlara yönelik saldırı" gerekçesinin ikiyüzlülüğünü Lübnan, Suriye ve Filistin'deki Hıristiyanlara yönelik saldırılar ortaya koyuyor. ABD'nin sürekli müdahale etmeye çalıştığı ve müttefiki İsrail tarafından düzenli şekilde ateşkesin ihlal edildiği Lübnan'da, bu zamana kadar birçok kiliseye saldırı düzenlendi. Bu saldırılarda 10'a yakın kilise zarar görürken, Hıristiyanlar da can kaybı yaşadı. İsrail'in Lübnan'a düzenlediği saldırılarda evleri ve kiliseleri hasara uğrayan Hristiyanlar, dün Lübnan-İsrail sınır bölgesinde ve Hristiyanların yaşadığı Yarun beldesinde bulunan St. Georges Kilisesi'nde Noel ayini düzenlendi. Batı ve ABD'nin de destekleriyle geçen yıl Suriye'de iktidara gelen Heyet Tahrir'uş Şam (HTŞ) öncülüğündeki cihatçı blok da Hıristiyanlara karşı düzenlenen saldırılar ve yıldırma politikalarıyla gündeme geldi. Başkent Şam’ın dış mahallelerinden Duveyla'da bulunan Mar İlyas Kilisesi’ne geçtiğimiz haziran ayında saldırı düzenlenmiş ve 25 kişi hayatını kaybetmişti. Beşar Esad yönetiminin düşmesinin ardından gerçekleştirilen saldırı, Suriye’de uzun yıllar sonra bu ölçekte yapılan ilk saldırı olarak kayıtlara geçmişti. Mar İlyas Kilisesi'ni hedef alan saldırının ardından, dün Noel öncesi düzenlenen törende Hıristiyanlar bir araya gelerek saldırıda hayatını kaybedenleri andı. Müttefiki İsrail tarafından katledilirken, ABD'nin gözünü kapattıklarından biri de Gazze'deki Hıristiyan nüfus. Gazze Patrikhanesi Operasyon Direktörü George Anthon, kiliselerin sığınma merkezlerine dönüştüğünü aktardı. Anthon, bölgedeki saldırılar ve patlamaların ateşkese rağmen sürdüğünü, kilisenin sarı hatta yakın olduğu için bu durumdan etkilenebildiğini belirtti. İsrail saldırılarının din ayrımı olmaksızın bölgeyi tamamen hedef aldığını dile getiren Anthon, Hıristiyan Gazzelilerin tedirginliklerinin sürdüğünü söyledi. Dün Gazze kentinin doğusundaki Katolik Kutsal Aile Kilisesi'nde Noel ayini düzenlendi. Bu kilise birkaç kez İsrail saldırılarına hedef oldu. Sonuncusu Temmuz 2025'te gerçekleşen saldırıda kiliseye sığınan 3 kişi hayatını kaybetti, kilisenin papazı Gabriel Romanelli de dahil 9 kişi de yaralandı. Öte yandan bu süreçte Gazze'deki 3 büyük kilise birçok kez İsrail saldırılarının hedefi oldu. Dün Katolik Kutsal Aile Kilisesi'nde Noel ayini düzenlendi.