Kısaçalar'da bu hafta Fransa'nın elektronik müziği Somut Olmayan Kültürel Miras listesine nasıl eklendiğini, şeytanlaştırılan ve kucaklanan değişimi, 'French touch' rüzgarını ve “Somut Olmayan Kültürel Miras” kavramını ele alıyoruz. İnsan dünyanın neresinde olursa olsun yeni türleri ve yeni tarzları -belki de daha geniş bir çerçevede “yeniyi” ve “değişimi”- kabullenmekte zorluklar yaşıyor. Kimi bu kavramlara görece daha açık bir yerde dururken kimi keskin bir pozisyondan histerik ahkamlar kesebiliyor. Değişime en azından “mesafeli” kümenin çok daha geniş bir küme olduğundan söz etmeye dahi gerek yok... Meseleyi müzik eksenine çektiğimizde ise meşhur “Bu da müzik mi?” sorusunun dönem dönem peyda olduğuna tanıklık ediyoruz. Türk halk müziği, arabesk, blues, caz, rock'n roll, pop, rap ve elbette işbu yazının konusu elektronik müzik!.. Tamamı doğdukları ve popülarite kazandıkları dönemde “gerçekten müzik olup olmadıkları” açısından tartışıldı. Cehaletle, basitlikle, çoluk-çocuğun hevesi olmakla yaftalanmaya çalışıldı. Bu listedeki türlerden bazılarının adını dahi duymak biliyorum ki hala kiminin tüylerini diken diken etmeye yetiyor olabilir ancak insan değişime gösterdiği dirençte olduğu kadar adaptasyonda da mahir bir tür. SÜRTÜNME ETKİSİ... Keskin uçlar zamanın sürtünme etkisiyle yumuşuyor. Sanatçılar, albümler, şarkılar, konserler dünyanın sonunu getirmiyor. Özetle neyse artık o korkulan şey, o kadar da müzik yüzünden olmuyor! Sanat, özellikle de müzik, kitlesel bir anlatıya, bir ifade biçimine dönüştüğünde toplumsal bir hareketin ya da değişimin sebebi değil sonucu oluyor. Kitlesel değişimlere fon müziği olan türler aslında zamanın ruhunun bir sonucu. Örneğin “bop” türevlerine kıyasla keskin bir şekilde sakin ve yumuşak bir tarz olan “cool jazz”ın 40'larda özellikle de İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD'de popüler olmasında, savaş ve Büyük Buhran sonrası dinginleşen atmosferin, dinginleşme ihtiyacının payını görmezden gelebilir miyiz? Peki tüm bu girizgahla nereye varıyoruz? “Gerçek müzik olup olmadığı” en çok sorgulanan, bir dönem en çok “tu kaka” ilan edilen tür olan elektronik müzik, Fransa'nın Somut Olmayan Kültürel Miras listesine girdi. Hatırlanacağı üzere 2023'te “Berlin techno” olarak da bilinen Berlin'in tekno müzik tarzı ve kültürü, Almanya tarafından ülkenin Somut Olmayan Kültürel Miras listesine girmişti. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, “somut olmayan kültürel miras” ifadesini “Sözlü anlatımlar, sözlü gelenekler, gösteri sanatları, toplumsal uygulamalar, ritüel ve festivaller, halk bilgisi, evren ve doğa ile ilgili uygulamalar, el sanatları geleneği gibi kültürel ürünleri ve üretim süreçlerini ifade eden kavramdır” şeklinde tanımlıyor. Somut olmayan kültürel miras listesi, UNESCO Sözleşmesi'ni imzalayan devletlerin "topluluklar tarafından kültürel mirasın bir parçası olarak tanına uygulamaları, temsilleri, ifadeleri, bilgileri ve becerileri” kaydetmelerine olanak tanıyor; müzikten el sanatlarına, mutfak becerilerinden geleneksel oyunlara ve sporlara kadar her şey buna dahil... MACRON: 'ELECTRO'NUN MUCİDİ BİZİZ! Fransa Kültür Bakanı Rachida Dati, “Elektronik müziğin ulusal kültürel mirasımızda haklı bir yeri var” sözleriyle bu adımı ilan ederken akıllara Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 2025'in başında bu karara yönelik verdiği sinyaller de geldi. Macron, “French touch” olarak da bilinen Fransız elektronik müziğinin UNESCO kültürel mirası statüsüne alınması çağrısını yapmıştı. Hatta Almanya'nın “Berlin tekno” kararına atıfta bulunan Macron, “Almanya'yı seviyorum - ne kadar Avrupa yanlısı olduğumu biliyorsunuz ama kimseden ders almamıza gerek yok. 'Electro'nun mucitleri biziz. Bir kere 'French touch' bizim!” demişti. Kısaca “French touch” meselesine de değinelim: 'French house' olarak da bilinen bu efsanevi tür, 90'larda doğdu. Ağırlıklı olarak 4/4'lük ve disco'nun temelini oluşturan dört beat'te de bas davulu duyduğunuz four-on-the-floor temelinin üzerine inşa edilmiş, çoğunluğu 110-130 bpm'de gezen dans parçaları döneme damga vurmuştu. (Bu formüle 'cuk' oturan bir parça olarak Datf Punk'ın Around the World adlı efsanevi parçasını örnek gösterebiliriz.) Daft Punk, David Guetta, Bob Sinclar, Martin Solveig, Modjo, Justice ve Cassius türün bir çırpıda sayılabilecek global fenomene dönüşmüş efsaneleri. House, dance, electro, old school disco ve cazdan muazzam lezzetli sample'lar kullanan bu tarz hala şahane hissettiriyor. BU KEZ MUTLULUK GÖZYAŞLARI... Elektronik müziğin savunulması ve tanıtımı üzerine çalışan bir dernek olan Technopol 'ün başkanlığını yürüten ve 1998'den beri Paris Techno Parade 'in organizatörlüğünü üstlenen Tommy Vaudecrane, Fransız devletinin aldığı bu kararı "bir başarı ve tarihi bir dönüm noktası” olarak yorumluyor. Vaudecrane, AFP'ye konuşurken “Elektronik müzik için döktüğüm ilk gözyaşları şeytanlaştırıldığı dönemde göz yaşartıcı gaz altında akmıştı... Bugün döktüğüm gözyaşının sebebi ise müziğimizin nihayet kültürel miras olarak listelendiğini görmenin sevinci” ifadelerini kullanıyor. Aslında gidilen yolda verilen emeğe dökülmüş bir gözyaşı bu... Yoksa elektronik müziğin ya da herhangi bir türün bürokrasi tarafından kucaklanmaya da kabul edilmeye de ihtiyacı yok lakin önce Almanya'da sonra da Fransa'da alınan kararlar, “elektronik müziği UNESCO dünya mirası statüsüne doğru götüren önemli iki adım” olarak değerlendiriliyor ki bu, en azından tarzın tarihe nasıl not düşüleceği noktasında önemli.