Sattılar, doymadılar: Soma'dan Tekirdağ'a yeni santraller ve limanlar satışa çıkarıldı

AKP iktidarı, Türkiye’nin kamusal birikimlerini sermayeye peşkeş çekmeye devam ediyor. Resmi Gazete’de yayımlanan ilanlarla Manisa’daki Soma A Termik Santrali, Çanakkale’deki Bozcaada Rüzgar Enerji Santrali ve Tekirdağ Çeşmeli Liman Sahası resmen satışa çıkarıldı. Bu adım, 2002’den bu yana toplam tutarı 73,2 milyar dolara ulaşan özelleştirme furyasının son halkasını oluşturuyor. Dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın hafızalara kazınan, "Ne banka bırakacağız ne fabrika ne işletme. Liman da bırakmayacağız, hepsini satacağız" sözleri, bugün Tekirdağ ve Manisa’da bir kez daha karşılık buluyor. Halkın ödediği vergilerle kurulan ve stratejik öneme sahip bu tesisler, "işletme hakkı devri" veya "satış" adı altında patronların kâr hanesine yazılmaya hazırlanıyor. Yıllar sonra yeniden masada Mülkiyeti Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) adına kayıtlı olan Soma A Termik Santrali, taşınmazlarıyla birlikte bir bütün halinde satış yöntemiyle özelleştirilecek. Türkiye’nin enerji tarihindeki en eski ve simge tesislerinden biri olan Soma A, daha önce de özelleştirme kapsamına alınmak istenmişti. Ancak olası toplumsal tepkiler nedeniyle iktidar bu hamlesini ertelemek zorunda kalmıştı. Şimdi ise AKP, 20 milyon liralık geçici teminat bedeliyle bu stratejik tesisi yeniden masaya sürüyor. Son teklif verme tarihi ise 10 Şubat 2026 olarak belirlendi. Rüzgarı ve denizi de sermayeye bağladılar Çanakkale’ye bağlı Bozcaada’da bulunan Rüzgar Enerji Santrali de "işletme hakkının verilmesi" yöntemiyle yağmadan payını alıyor. Şartname bedeli 100 bin lira olarak belirlenen bu tesis için patronlar 18 Şubat 2026’ya kadar teklif verebilecek. "Enerjide serbestleşme" adı altında kamu denetiminden çıkarılan her santral, halkın faturasına zam, patronun kasasınaysa garanti gelir olarak dönecek. "Liman da bırakmayacağız" sözü bu kez Tekirdağ’da yankılanıyor. Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait Çeşmeli Liman Sahası, tam 45 yıllığına özel sektöre devrediliyor. Şartname bedeli 150 bin, geçici teminatı ise 70 milyon lira olan bu devir süreci, kıyı şeritlerinin ve lojistik merkezlerin kamusal niteliğinin tasfiyesi anlamına geliyor. 25 Mart 2026 tarihinde sonuçlanacak ihale ile kıyılar yarım asra yakın bir süre sermayenin insafına terk edilecek. Özelleştirmeler, sadece bir mülkiyet değişimi değil, aynı zamanda halkın cebinden sermayeye devasa bir kaynak aktarımı. Unakıtan’ın "Parayı veren düdüğü çalar" diyerek meşrulaştırmaya çalıştığı bu düzen, bugün enerji faturalarını ödeyemeyen milyonlar yaratmış durumda. "Kamu-Özel İşbirliği" projeleriyle birleşen bu satış dalgası, Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alıyor.