Yılın İnsanı: Yapay zekâ mimarları

TIME dergisi, 2025’te her yıl yaptığı gibi sadece tek bir ismi yılın insanı seçemedi, onun yerine ‘Yapay zekâ mimarları’ başlığı ile teknoloji devlerini sıraladı. Peki ama bu değişim ne anlama geliyor? TIME dergisi, 2025 yılı için alışılmışın dışına çıkarak ‘Yılın İnsanı’ olarak tek bir lideri değil, ‘Yapay zekâ mimarları’nı seçti. Bu, yapay zekâyı geliştiren, yönlendiren ve küresel ölçekte yaygınlaştıran teknoloji patronlarını, mühendisleri ve şirketleri kapsıyor. TIME’ın bu tercihi, yapay zekânın bugünü belirleyen temel bir güç hâline geldiğini özetliyor. Bu mimarların başında Nvidia CEO’su Jensen Huang var. Nvidia, bir zamanlar sadece bilgisayar oyunları için ekran kartı üreten bir firmayken bugün yapay zekâ sistemlerinin kalbi sayılan çipleri üretiyor. ChatGPT, tıbbi görüntüleme yazılımları ve otonom araçlar gibi pek çok sistem Nvidia çipleriyle çalışıyor. Örneğin bir kanser araştırma merkezinde, tümör görüntülerini analiz eden yapay zekâ yazılımı, doktorların gözünden kaçabilecek detayları saniyeler içinde tespit edebiliyor. Bu da hastaların daha erken teşhis sonuçları almasını sağlıyor. Eleştirel düşünme zayıflıyor Yapay zekâ mimarları arasında OpenAI CEO’su Sam Altman, Meta’nın kurucusu Mark Zuckerberg, Google DeepMind’ın yöneticileri ve Elon Musk’ın xAI şirketi de yer alıyor. Bu şirketlerin ortak hedefi, yapay zekâyı mümkün olduğunca hızlı şekilde hayatın her alanına sokmak. Sosyal medya platformlarında yapay zekâ destekli sohbet botları, internet aramalarında otomatik yanıtlar ve iş dünyasında rapor yazan dijital asistanlar bunun somut örnekleri… Eğitim alanında yapay zekâ etkisi özellikle dikkatleri çekiyor. ABD’de yapılan araştırmalara göre, liseli öğrencilerin büyük bölümü ödevlerini yaparken yapay zekâdan yararlanıyor. Bazı öğretmenler, öğrencilerin hazır cevaplara alıştığını ve eleştirel düşünme becerilerinin zayıfladığını söylüyor. İş dünyasında ise tablo daha karmaşık. Küçük bir işletme sahibi, yapay zekâ sayesinde reklam metinlerini dakikalar içinde hazırlayabiliyor. Bir muhasebe firması, faturaları otomatik analiz ederek zamandan tasarruf ediyor. Buna karşılık bazı büyük şirketler, insan gücü yerine yapay zekâ ve robotlara yöneliyor. Depolarda ürün taşıyan robotlar ya da müşteri hizmetlerinde kullanılan sohbet botları verimliliği artırırken iş kaybı korkusunu da büyütüyor. Yapay zekâ şirketleri, kullanıcıları platformda tutmak için farklı yöntemler deniyor. Bazı sistemlerin yetişkinlere yönelik içeriklere izin vermesi tartışma yarattı. Şirketler ise yaş sınırlamaları ve güvenlik ayarlarıyla denge kurmaya çalıştıklarını belirtiyor. Teknoloji liderleri iyimser Teknoloji liderlerinin anlattığı gelecek ise oldukça iyimser. Onlara göre yapay zekâ her konuda verimi olumlu yönde etkileyecek. Ancak bu hızlı dönüşüm, ekonomik ve siyasi sonuçlar da doğuruyor. Yapay zekâdan elde edilen kazançların büyük bölümü birkaç dev şirkette toplanıyor. Dev veri merkezleri, küçük şehirlerin enerji altyapısını zorluyor. ABD’de bazı bölgelerde halk, veri merkezi yatırımlarına karşı kampanyalar başlatmış durumda. Benzer şekilde Avrupa ve Asya’da da önce güvenlik diyen sesler yükseliyor. Yapay zekâ insanlığa büyük fırsatlar sunuyor ama aynı zamanda eşitsizlik, bağımlılık ve kontrol sorunlarını da beraberinde getiriyor. 2025’in bu sembolik seçimi bize şunu söylüyor: Geleceği yazan algoritmalar olabilir fakat yönü belirleyecek olan hâlâ insanın kendisi olmalı. Ruh sağlığı üzerindeki etkisi Yapay zekâ sohbet uygulamalarının ruh sağlığı üzerindeki etkileri, gerçek bir dava ile gündeme geldi. ABD’de 16 yaşındaki Adam Raine, ders ve hayatla ilgili sorular için kullandığı bir yapay zekâ sohbet botuyla zamanla daha yoğun ve duygusal konuşmalar yapmaya başladı. Ailesine göre sistem, gencin kaygılarını yeterince yönlendiremedi ve koruyucu bir rol üstlenemedi. Adam’ın hayatını kaybetmesinin ardından ailesi, şirket aleyhine ‘ihmal’ iddiasıyla dava açtı. Bu dava, yapay zekânın özellikle genç kullanıcılar karşısındaki sorumluluğunu tartışmaya açtı. Uzmanlar, yapay zekânın destekleyici bir araç olabileceğini ancak insan desteğinin yerini tutamayacağını vurguluyor. Ruhsal sıkıntılarda bir uzmana başvurmak hayati önem taşıyor.