2025’te kanserde iz bırakan gelişmeler

Rainer Maria Rilke, Genç Bir Şaire Mektuplar’da şöyle der: “Kalbinde çözülmemiş her şeye karşı sabırlı ol ve soruların kendisini sevmeye çalış… Şu an soruları yaşa.” Bilim insanının mesleki ahlakı da biraz budur. Sorulara sabırla yaklaşmak. Henüz çözülmemiş olanı inkâr etmemek. Kesin cevaplar vermek yerine, doğru soruları büyütmek. Bu yüzden bilim insanı mütevazıdır. İddialı konuşmaktan çekinir. Çünkü bilmediklerine, gelecekte bulunacaklara ve geçmişteki emeklere saygısı vardır. Ama bazı yıllar vardır ki; tüm bu temkinli duruşa rağmen bilim insanları bile heyecanını gizleyemez. 2025, kanser tedavisi için böyle bir yıldı. Kongrelerde sessizlik bozulduğunda... Her yıl dünyanın dört bir yanından on binlerce onkolog, iki büyük bilimsel buluşmada bir araya gelir: ASCO (American Society of Clinical Oncology-Amerikan Klinik Onkoloji Derneği) ESMO (European Society for Medical Oncology-Avrupa Medikal Onkoloji Derneği) Bu salonlarda alkış kolay kopmaz. Ayakta alkış ise çok nadirdir. 2025’te, bu sessizlik iki kez bozuldu. İlacın değil, insanın alkışlandığı o an ASCO 2025’te en çok yankı uyandıran sunumlardan biri, bir ilaç çalışması değildi. Bir egzersiz çalışmasıydı. CHALLENGE faz 3 çalışması, evre II ve III kolon kanseri hastalarında ameliyat sonrası koruyucu amaçla uygulanan kemoterapinin ardından yapılandırılmış bir egzersiz programının yaşam süresini anlamlı biçimde uzattığını gösterdi. Haftada belirli bir yoğunlukta yapılan disiplinli fiziksel aktivite: Genel sağkalımda yüzde 37 risk azalması, her 14 hastadan birinde yaşam kaybını önleme potansiyeli sağladı. Sunumu yapan Dr. Christopher Booth slaytlarını bitirdiğinde, salon ayağa kalktı. Bu alkış, yeni bir moleküle değil; hastanın aktif katılımına dayanan bir gerçeğe geldi. Bilim bazen şunu hatırlatır: En güçlü tedavi, her zaman en pahalı olan değildir. Yıllardır beklenen cümle kuruldu! 2025’te ikinci ayakta alkış, Berlin’de düzenlenen ESMO kongresinde geldi. Onkoloji dünyasının en prestijli oturumlarından biri olan Başkanlık Sempozyumu’nda açıklanan bir çalışma, yıllardır çözümsüz kalan önemli bir soruya cevap verdi. Söz konusu hastalık, kas tabakasına yayılmış mesane kanseriydi. Bu kanserde uzun yıllardır uygulanan standart yaklaşım, ameliyat öncesinde sisplatin kemoterapisi uygulanmasıydı. Ancak gerçek hayat şunu gösterdi: Hastaların yaklaşık yüzde 40’ı, böbrek sorunları, kalp hastalığı ya da ileri yaş nedeniyle bu ilacı alamıyordu. Ve tıp literatüründe yıllarca şu cümle tekrarlandı: “Bu hastalar için gerçekten etkili bir seçenek yok.” ESMO 2025’te bu cümle değişti. Sisplatin kullanamayan hastalarda denenen iki ilacın birlikte kullanıldığı yeni bir tedavi yaklaşımı (enfortumab vedotin + pembrolizumab) çok net sonuçlar ortaya koydu: - Hastalığın ilerleme riskinde yüzde 60’a varan azalma, - Genel yaşam süresinde yüzde 50’ye varan iyileşme, - Ameliyat sonrası tümörün tamamen kaybolma oranında yüzde 57’lik çarpıcı artış. Sunumu yapan Dr. Christof Vulsteke’in slaydında “Sisplatin alamayan hastalar için yeni bir standart” ifadesi belirdiğinde, yaklaşık 5 bin kişilik salon ayağa kalktı. Bu alkış, sadece başarılı bir bilimsel çalışmaya değil; uzun süredir “tedavi edilemez” kabul edilen bir hasta grubunda ilk kez gerçek bir yaşam kazanımı gösterilmesineydi. Ama dürüst olmak gerekir: 2025 yılında onkolojide bizi heyecanlandıran gelişmeler yalnızca bu iki çalışmayla sınırlı değildi. Neredeyse her kanser türünde, anlamlı eşikler aşıldı. Örneğin erken evre akciğer ve baş-boyun kanserlerinde, ameliyat öncesinde uygulanan immünoterapilerin tedavi başarısını belirgin biçimde artırdığı gösterildi ve bu yaklaşımlar FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi) onayı aldı. Bir diğer çok değerli gelişme ise kolon kanseri başta olmak üzere erken evre kanserlerde yaşandı. Dolaşımdaki tümör DNA’sının (kanda tümöre ait genetik izlerin) saptanmasına dayanan yeni testler sayesinde, ameliyat sonrası hangi hastanın gerçekten ek tedaviye ihtiyaç duyduğu, hangisinin ise gereksiz tedavilerden korunabileceği çok daha net biçimde ayırt edilebilir hâle geldi. Bu da bize şunu söylüyor: 2025’te ilerleme sadece daha fazla tedavi vermekle değil, gereksiz olanı yapmamayı öğrenmekle de geldi. Son söz: Bilim insanı iddialı konuşmaz. Çünkü bilmediklerine saygısı vardır. Ama bazen şunu söylemek mümkündür: Evet, bu yıl gerçekten ilerledik. 20 Aralık’ta ne konuştuk? 20 Aralık Cumartesi günü Memorial Göztepe Hastanesi’nde düzenlenen “Onkoloji Pratiğinde Yılın İz Bırakanları” toplantısında, tam olarak bunları konuştuk. “En yeni ne?” diye değil, “Hangisi gerçekten iz bırakacak?” diye sorduk. Bu toplantıyı, her Aralık sonunda uluslararası ölçekte yapmayı planlıyoruz. Çünkü bilimde ilerleme, geriye dönüp bakmadan anlaşılmaz.