Kamuya bağlı okullarda müfredat dışı dini uygulamalar, yılbaşı karşıtı etkinlikler ve çocukları hedef alan gerici yönlendirmeler art arda ortaya çıkarken, eğitim sendikaları devlet okullarının sistematik biçimde gericiliğe teslim edildiği uyarısında bulunuyor. Eğitimciler, çocukların pedagojik haklarının ihlal edildiğini ve laik, bilimsel eğitimin açıkça aşındırıldığını belirterek Milli Eğitim Bakanlığı’na tepki gösteriyorlar. 'Kamuya bağlı okullar medreseye dönüştürülüyor' Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası MYK üyesi ve Genel Eğitim Sekreteri Serkan Bebek, İstanbul Bağcılar’da görev yapan sınıf öğretmeni Aytaç Demir üzerinden yaptığı açıklamada, öğretmenin yalnızca dini yönlendirmelerle değil, sosyal medya üzerinden “fenomen olma hevesiyle” hareket ettiğini vurguladı. Bebek’e göre Demir, öğrencileriyle çektiği videolarla görünürlük kazanmayı hedefliyor; bu videolar ise çocukların pedagojik gelişimi gözetilmeden, ideolojik mesajlar için kullanılıyor. Daha önce “ Müslüman şort giyer mi? ” sorusuyla gündeme gelen ve şort giymeyi “edepsizlik” olarak niteleyen öğretmenin, Akit TV’ye çıkarılmasına rağmen hakkında herhangi bir işlem yapılmaması, Bebek'e göre göre bu tutumun dozunun artmasına yol açtı. Bebek, öğretmenin sınıfını dini ve mezhepsel materyallerle doldurduğunu, müfredat dışı din eğitimi verdiğini, başörtüsü takan öğrencileri ödüllendirdiğini ve “ Müslüman yılbaşı kutlar mı? ” gibi sorularla çocukları yönlendirdiğini belirtti. Bu uygulamaların, farklı yaşam tarzlarını “yanlış” ya da “günah” olarak kodlayarak çocuk yaşta kutuplaşma ve ötekileştirme yarattığını vurgulayan Bebek, “ Kamuya bağlı okullar medreseye dönüştürülüyor ” dedi. Açıklamada, başörtüsü ödüllendirmesinin başı açık çocuklar üzerinde dışlanma ve psikolojik baskı yaratabileceği, öğretmen onayını kaybetme korkusunun çocuklarda suçluluk ve özgüven kaybına yol açabileceği ifade edildi. 'Okullar halkındır, tarikatların değil' Benzer tepkiler Eğitim-İş cephesinden de yükseldi. Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona, Türkiye’nin farklı kentlerinde okulların kurumsal sosyal medya hesaplarından yılbaşı karşıtı videolar paylaşıldığını belirterek, çocukların gerici propaganda için araçsallaştırıldığını söyledi. Rona, “ Masum gibi sunulan bu organizasyonlarla toplumun yılbaşını kutlayan kesimleri hedef haline getiriliyor, mahalle baskısı çocukların dünyasına taşınıyor ” dedi. Rona, yılbaşı kutlamalarının dine aykırı olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu vurgulayarak, bu görüşü savunan tek ülkenin Suudi Arabistan olduğunu, diğer İslam ülkelerinde yılbaşının kamusal olarak kutlandığını hatırlattı. Okullarda bu yönde hiçbir yasal sorumluluk bulunmamasına rağmen öğrencilerin bu propagandaya dâhil edilmesinin açık bir suç olduğunu belirten Rona, “ Okullar halkındır, tarikatların değil ” çağrısında bulundu. Okul öğrencilere dayattığı ibadet pratiklerini paylaştı İstanbul Bahçelievler’deki Kuleli Ortaokulu’nda yaşananlar da tepkileri büyüttü. Okulun resmî olduğu belirtilen sosyal medya hesabından, ders sırasında çekilmiş fotoğraflar paylaşıldı; öğrencilerin başörtüsü, cübbe ve takke gibi kıyafetlerle sınıf içinde uygulamalı bir ibadet pratiğine dâhil edildiği görüldü. Paylaşımda yer alan “küçük adımlar büyük alışkanlıklara dönüşür” ifadesi, sendikalar tarafından bilgilendirici değil, yönlendirici bir mesaj olarak değerlendirildi. Eğitim-İş İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Gül İnce, ortaokul çağındaki çocukların kimlik gelişimi sürecinde olduğunu ve bu tür uygulamaların akran baskısını artırarak damgalamaya yol açtığını söyledi. İnce, okulların inançların teşhir edildiği alanlar değil, herkes için eşit ve güvenli öğrenme ortamları olması gerektiğini vurguladı. Sendikalar, yeni yıl yaklaşırken çocukların yılbaşı etkinliklerinin engellenmesine karşın, ibadetin teşvik edilip görünür kılınmasının açık bir çifte standart yarattığını belirtiyor. Eğitimciler, çocuklar üzerinden ideolojik vitrin kurulmasına son verilmesi ve laik, bilimsel, tarafsız eğitimin korunması için sürecin takipçisi olacaklarını ifade ediyor.