Çekik gözlü Afrikalılar: Afrika Çin ilişkilerinde sessiz bir sosyolojik dönüşüm

21.yüzyılın başından itibaren Çin, Afrika kıtasında altyapı yatırımları karşılığında maden imtiyazları elde ederek, başta nadir toprak elementleri olmak üzere stratejik kaynakların kontrolünü büyük ölçüde ele geçirdi. Çin Afrika’da yalnızca köprüler ve barajlar inşa etmiyor; aynı zamanda kıtanın genetik, kültürel ve duygusal dokusuna kendi izini işliyor. Çinli erkekler ile Afrikalı kadınlar arasındaki evlilikler ve gayri resmî ilişkiler, sessiz ama derin bir sosyolojik dönüşümün işaretleri haline geliyor. Lakin bu dönüşüm iki taraf için eşit düzlemde seyretmediğinden Çin’in ekonomik sömürüsü kadar sosyolojik sömürüsünden de bahsedilebilir. Duygusal boşluğun doğurduğu ilişkiler Kıtada onlarca yıldır binlerce Çinli doktor, sağlık personeli, ziraat uzmanı ve öğretmen görev yaptı. Bugün bu alanlara ek olarak, demiryollarından barajlara, telekomünikasyondan ticarete kadar on binlerce Çinli işçi ve uzman Afrika genelinde faaliyet göstermeye devam ediyor. Son dönemde ise restoran, market ve klinikler açarak bireysel olarak Afrika ülkelerine yerleşen Çinlilerin sayısı hızla artıyor. Afrika’ya gönderilen Çinli işçilerin büyük kısmı bekâr ya da ailelerinden uzakta yaşıyor. Bu durum, birkaç yıllık süreyi kapsayan projeler esnasında Çinli erkeklerde duygusal boşluklar yaratıyor ve yerel kadınlarla ilişkilerin doğmasına zemin hazırlıyor. Afrikalı kadınların Çinli erkeklere yönelimi çoğu zaman duygulardan değil, ekonomik güç dengesizliğinden kaynaklanıyor. Çinli biriyle birlikte olmak, birçok Afrikalı kadın için hem maddi hem de toplumsal statü açısından avantaj sağlayabiliyor. Bu nedenle ilişkiler genellikle eşit değil, sömürgeci bir dinamiğin gölgesinde şekilleniyor. Çinli işçiler ise çoğunlukla derin bir yalnızlık, kültürel şok ve ait olamama duygusuyla boğuşuyor. Çin'in iç bölgelerinden gelen ve genellikle İngilizce ya da yerel dilleri bilmeyen bu erkekler için Afrikalı bir kadının sıcaklığı ve kabullenişi, zorlu göçmen hayatında bir tür sığınak anlamına geliyor. Proje tamamlandığında, yalnızca iş değil; Çin’deki ailevi sorumluluklar, toplumsal baskılar ve vatandaşlıkla ilgili hukuki endişeler de onları geri dönmeye zorluyor. Geride bıraktıkları, sadece terk edilmiş bir aile değil kendilerinin de yarım kalmış duygusal hikâyeleri oluyor. Pekin yönetimi, işçilerini ekonomik elçiler gibi kıtaya gönderirken onların geride bırakacakları insan hikâyelerini görmezden geliyor. Çünkü Çin’in Afrika vizyonunda insan değil, kaynak var. Uganda Örneği: Karuma’nın Yarım Kalan Hikâyeleri Bu durumun en somut örneklerinden biri Uganda’da yaşandı. Karuma Hidroelektrik Barajı’nda görev yapan bazı Çinli işçiler, yerel kadınlarla ilişki kurarak çocuk sahibi oldu. Ancak projeler tamamlanıp işçiler ülkelerine döndüğünde, çocuklar ve anneleri ortada kaldı. Yerel basın “Karuma’nın Yarım Kalan Hikâyeleri” başlığıyla meseleyi gündeme taşıdı; Uganda’daki köy liderleri Çin Büyükelçiliği’nden yardım istedi ama Pekin bu isteğe tepkisiz kaldı. Karuma’da yaşanan olay münferit bir trajedi değil. Çin’in Afrika genelindeki altyapı projelerinin çoğu zaman yalnızca doğayı ve ekonomiyi değil, yerel toplumsal dengeleri de altüst ettiğinin bir göstergesi. Her bir proje, geride yalnız kadınlar, kimliksiz çocuklar ve sömürge sonrası travmanın yeni biçimlerini bırakıyor. Afrika’nın birçok ülkesinde Çinlilere yönelik artan olumsuz tepkiler, terk edilen kadınların ve melez çocukların toplum içindeki konumunu daha da zorlaştırıyor. Çinli şirketlere yönelik yolsuzluk iddiaları, düşük ücretli yerel istihdam ve bazı yöneticilerin ırkçı tavırları da bu öfkeyi büyütüyor. Çinli babaları tarafından terk edilen çocuklar ve anneleri, bu ekonomik ve kültürel gerginliğin sessiz kurbanlarına dönüşüyor. Küresel Bir Gerçek: Kadın Bedeninin Sömürüsü Bu karanlık tablonun yalnızca Çinlilerle sınırlı olmadığını belirtmek gerekiyor. Afrika’da faaliyet gösteren diğer yabancı işçiler, mühendisler ve yatırımcılar da çoğu zaman ekonomik sebeplerle yahut güvenlik endişeleri nedeniyle ailelerini yanlarında getirmemeyi tercih ediyor. Her ne gerekçeyle olursa olsun, ailelerinden uzak yaşayan yalnız erkekler, genellikle duygusal bir boşluğa düşüyor. Kimi bu boşluğu kısa süreli ilişkilerle dolduruyor, kimi ikinci bir evlilik yapıyor. Fakat bu ilişkiler, erkek ayrıldığında neredeyse her zaman kadın ve çocuk için yıkıcı bir hâl alıyor. Bazı erkekler bir süre maddi destek sağlamayı sürdürüyor; ama çoğu, ülkelerine gittikten sonra ya eski düzenlerine geri dönüyor ya da yeni bir evlilik yapıyor. Geride kalan kadınlar ve çocuklar ise sessiz bir yoksulluğun ve toplumsal dışlanmanın içinde yaşam mücadelesi veriyor. Öyleyse neden mesele özellikle Çinli erkekler üzerinden tartışılıyor? Çünkü bugün Afrika’daki Çin diasporası 1 milyona yaklaşmış durumda. Bu da söz konusu ilişkilerin artık bireysel hatalar olmaktan çıkıp küresel sistemin parçası hâline gelmiş bir duygusal sömürgeciliğe dönüştüğünü gösteriyor. Kıtanın dört bir yanında “çekik gözlü Afrikalı çocuklar” doğuyor ve bu çocukların her biri hem annesinin ve babasının hikâyesini hem de iki kıtanın sessiz çatışmasını üzerinde taşıyor. Evliliklerin Politik Gölgesi Bazı Çinli erkekler evlendikten sonra Afrika’ya yerleşmeyi tercih ediyor. Bu evliliklerin Çin’in uzun vadeli stratejisinin bir parçası olduğu; kıtada kök salma, demografik nüfuz ve kültürel yerleşme hedefinin sosyolojik uzantısı hâline geldiği yönünde güçlü iddialar var. Kendi nüfusu dramatik biçimde azalan Çin belki resmen “melez nüfus” politikası gütmüyor ama fiilen bu sonucu doğuracak sosyal zeminleri inşa ediyor. Afrika’daki her Çinli işçi, yalnız bir emekçi değil; aynı zamanda Pekin’in görünmez demografik stratejisinin bir parçası. Kolonyal dönemde nüfusu çok az olan Portekiz, sömürdüğü ülkelerde Portekizli erkekleri yerel kadınlarla evliliğe teşvik etmiş; böylece “melez elitler” aracılığıyla kalıcı bir nüfuz alanı kurmuştu. Bugün Çin, hızla yaşlanan nüfusuna çözüm ararken Afrika’da genç ve doğurgan bir kıta gerçeğiyle karşı karşıya. Kimliksiz, görünmez ve iki kültür arasında kalmış bu melez çocuklar farkında olmadan yeni bir demografik sömürünün sessiz tanıkları hâline geliyor. Yüzyıllar önce “medeniyet taşıma” iddiasıyla yapılan kolonyal evliliklerin yerini, bugün genetik sürekliliği sağlama içgüdüsü almış olabilir mi? Yeni Heihaizi mi Yoksa Kültür Elçileri mi? Çin’in kendi tarihinde çok ilginç bir mesele var. Tek çocuk politikası döneminde, ilk çocuktan sonra doğan çocuklara “kara çocuklar” anlamına gelen heihaizi ismi verilmişti. Bu çocuklar devletin resmî sisteminde “yok” sayılıyor, kimlik kartı alamıyor, okula gidemiyor, hastanelerde tedavi olamıyorlardı. Bugün ise benzer bir görünmezlik Afrika’da yeniden yaşanıyor. Afro-Çinli çocuklar da farklı bir coğrafyada ama benzer bir sistemin içinde kimliksizliğe, hukuki boşluklara ve toplumsal dışlanmaya terk ediliyor. Heihaizi, devlet politikası yüzünden görünmezdi; Afro-Çinli çocuklar ise küresel çıkar politikalarının ve duygusuz ekonomik ilişkilerin kurbanı olarak görünmez hâle geliyor. Çin, Afrika’yla kurduğu ilişkiyi hiçbir zaman duygusal bir zemine oturtmadı. Çin’in Afrika stratejisi yatırım, borç, kaynak ve jeopolitik üzerinden şekillendi. Ancak bu defa, kıtada bıraktığı miras madenlerden değil, kendi kanından gelen çocuklardan oluşuyor. Eğer bu çocuklar terk edilmiş birer istatistik olarak görülmeye devam ederse; Çin, en büyük sömürüsünü bu kez kendi soyuna karşı işlemiş olacak. Kaynaklar: https://africansonchina.com/why-do-stories-of-fatherless-chinese-kids-in-africa-disempower-african-women/ Yoo Jung Park, Chinese Migration in Africa, South African Global Institute of International Affairs, January 2009. https://www.monitor.co.ug/uganda/news/national/karuma-secrets-mixed-race-babies-left-behind-4642148#story *Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. çekik gözlü AFRİKALI SOSYOLOJİ Sare Şanlı, Independent Türkçe için yazdı Sare Şanlı Salı, Aralık 30, 2025 - 09:30 Main image:

Fotoğraf: AA

TÜRKİYE'DEN SESLER jw id: I3yOW2Vj Type: news SEO Title: Çekik gözlü Afrikalılar: Afrika Çin ilişkilerinde sessiz bir sosyolojik dönüşüm copyright Independentturkish: