Atatürk Evi’nin kaderi değişiyor

Önceki yıl yaptığım kısa bir seyahatten bir sürü şey öğrenerek dönmüştüm. İzmir’e uçakla gidip oradan hemen bir trenle hop diye Çamlık’a varmak bir kere, bu şahane demiryolu hattını öğrenmemi sağlamıştı. Anadolu’nun en eski demiryolu hattıydı bu. Osmanlı Hükümeti’nin verdiği imtiyazla Ottoman Railway Company adlı İngiliz şirketi tarafından inşa edilmiş, 1866’da hizmete girmiş, 1935’te de TCDD’ye geçmişti. Bu yolu mutlaka yapın, Selçuk’a yedi kilometre uzaklıktaki Çamlık istasyonunda indiğinizde kendinizi bir filmin içinde gibi hissedeceksiniz. Her yer çam ağacı sahiden, Aziziye iken Çamlık’a dönen isminin hakkını veriyor. Ona bu ismi verenin ise 1937 yılında Ege manevralarını izlemek üzere buraya gelen Atatürk olduğu söyleniyor. Çamlık halkı için gurur verici bir miras bu. Bir mirası daha var aslında Atatürk’ün ama onun durumu biraz iç acıtıcıydı o sıralar. Atatürk’ün Çamlık’a gelişi, meşhur beyaz treniyle olmuş. Cumhurbaşkanlık treni olarak Almanya’da özel olarak yaptırılan dokuz vagonlu treni koruyamamışız. Atatürk’ün Çamlık’ta konakladığı evi koruyamadığımız gibi. Çamlık’ta yaşayan arkadaşlarım beni alıp bu meşhur evi ziyarete götürmüşlerdi. 600 metre kapalı alana sahip, iki katlı bir ev bu. Atatürk’ün oradaki konaklamalarından kalma fotoğraflar var, avlusunda çekilmiş. Nefis bir ev olduğunu o karelerden bile anlıyorsunuz. Ancak benim karşıma bir harabe çıkmıştı. Sahip çıkılıp restore edilmezse yıkılması yakındı. Sonra anladım ki bu bölge halkı için bir yara. Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel restorasyon için kendilerine görev verilirse hemen işe koyulacaklarına dair açıklamalarda bulunmuş ancak henüz bir sonuç alınamamıştı. Ben yazımı şu satırlarla bitirmişim: “Başka bir ülkede olsa çoktan bir anı evi, bir müze olarak hayata kazandırılmış olacak bir yerin kaderine terk edilmesi çok yazık. Ya da ‘kaderinin’ bu olması”. Bu yazıyı yazma nedenim ise 2025’in son günlerinde Selçuk’tan gelen bir haber: Çamlık Atatürk Evi’nin tahsis hakkı iki yıllığına Efes Selçuk Belediyesi’ne verildi. Selçuk Belediye Başkanı Sengel, Selçuk halkında büyük coşku yaratan gelişmeyi, evin restore edilerek müzeye dönüştürüleceği müjdesiyle birlikte duyurdu. Artık o tarihi değer taşıyan bina çürümeyecek, yıkılmayacak, aslına uygun şekilde yenilenerek bir müzeye, Atatürk’ün adını taşıyan bir anı evine dönüşecek. Belediye ile birlikte sivil toplum örgütlerinin ve Selçuk halkının dayanışmasıyla ortaya çıkan tabloyu biten yılın güzel bir haberi olarak paylaşmak istedim. 2026 hepimiz için daha güzel haberlerin, huzurun, barışın, dayanışmanın yılı olsun. ✰ ✰ ✰ Yılbaşına iç ısıtan filmler Bu artık pek çoğumuz için bir yılbaşı geleneği, biliyorum. Noel zamanı yaklaşırken platformları da Noel – yılbaşı filmleri kaplıyor. Genellikle tanımadığımız oyuncuların boy gösterdiği, tahminimce aynı senaryonun ChatGPT tarafından çoğaltılmış kopyalarından oluşan (ya da belki haksızlık ediyorum, ChatGPT daha yaratıcı olabilir) birörnek filmler. Kar manzarası, renkli ışıklar, paylaşılan mutlu anlar aşkına açıp bakıyoruz. Ben de yılın son gününde birkaç yıl önce sinema yazarı arkadaşlarıma sorarak hazırladığım yılbaşı filmleri listesini hatırlatmak istedim, belki bu akşam ya da yılın ilk günü açıp izlersiniz. Tabii ki yılbaşı eşittir romantik komedi demek, o yüzden “Love Actually” ve “The Holiday” cepte. Yılın son ayında karısıyla birlikte öldürülen Ron Reiner’in anısına ve her zaman “When Harry Met Sally” de. Aile deyince “The Family Stone”, hem Diane Keaton’ı da anmış olursunuz. Nick Hornby uyarlaması “About A Boy” asla atlanmaması gerekenlerden. Sinema keyfini klasiklerde arayanlar için 1940 yapımı “The Shop Around the Corner”, 1946 yapımı “It’s A Wonderful Life” ve 1938’den “A Christmas Carol” bire bir. Alexander Payne’in “The Holdovers”ı da başrolde Paul Giamatti ile farklı bir yılbaşı filmi.