Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeni yıl münasebetiyle bir mesaj yayınladı. Bahçeli'nin açıklaması şu şekilde: Nice zorluk ve ağır sınamaların yaşandığı, bunun yanında günbegün tahkim edilen huzur ve umut havasıyla sistematik bir plan dahilinde tedavüle sokulan karanlık hesap ve heveslerin karşılıklı olarak mevzilendiği çalkantılı bir yılı geride bırakıyoruz. Bölgesel ve küresel krizlerin yaygınlaşan ve yoğunlaşan anaforunda insanlığın müşterek değer ve mirasının gittikçe kaybolduğuna teessür ve teessüfle şahit oluyoruz. Dünya’nın nevzuhur ve nevrotik bir Ortaçağ mantığının çekim alanına kapıldığını da açıkça görüyor ve değerlendiriyoruz. Elbette iyimserliğimizi muhafaza etmekle birlikte her zahirden ve zaviyeden temkin ve tedbirin elden bırakılmamasını mühim ve müteyakkız bir irade önceliği olarak kabulleniyoruz. 2025 yılı, dünya çapında hem ilklerin tecellisine hem de ilkelliklerin tezahürüne sahne olan 365 günlük bir serüvenin seyir defteridir. Genelleşen çatışma ve cepheleşmeler mucibince huzursuzluğun dibine çakılan, kimi zaman ufuk çizgisini kaybeden beşeriyet gemisi kapsamlı ve kaotik bir belirsizliğin acımasız pençesindedir. Çözülen Neoliberalizm’e eşanlı olarak çatallaşıp çarpıklaşan, müteakiben çürüyüp kokma safhasına geçen Kapitalizm yeni bir uluslararası düzen ve mimarinin doğumunu biteviye geciktirmekte, hatta engellemektedir. Manevi ve moral değerlerin aşınıp zora ve şiddete dayalı paylaşım mücadelelerinin artmasıyla insanlığın anlam ve değer bunalımına düşmesi neredeyse eşzamanlı olarak zuhur etmektedir. Gazze’de süregelen insani felaketlerin soysuz müsebbibi, savaş ve soykırım suçlusu Siyonist terör zihniyetinin sarıldığı Emperyalizmin kundağında daha da azgınlaşması sadece Ortadoğu için değil dünyanın tamamı için sivri ve ileri bir tehdittir. Vicdanın dijitale yüklenmesiyle, küresel vicdan ve merhamet kaynağının kuraklaşması müteessiren söylemeliyim ki, aynı zamana ve döneme isabet etmektedir. Dijitalden vicdan beklemek ne kadar sarsıcı ve sancılı bir durumun özeti olsa da insan ve insanlık vicdanının feraset ve fonksiyonelliğini hala koruduğuna inanmak ve bu inancı müdafaa etmek herkesin, hepimizin ortak mükellefiyetidir. Mazlumların göz pınarlarından süzülen yaşlar, suçsuz ve günahsız masumların vücutlarından akan kanlar, emzikli ve ağzı süt kokan bebeklerden alınan canlar yeryüzü trajedisi olarak karşımızdadır. Bu trajedinin gösterim sahnesi devamlı yaygınlaşmaktadır. 2023 yılından buyana Sudan’ı sarıp sarmalayan vahşetle, yine aynı tarihten beri Gazze’de çıta yükselten soykırım vandallığı ardışık ve çoklu şiddet vektörünün farklı coğrafyalarda birbirini nasıl tamamladığına kanıt ve karine teşkil etmektedir. Fiilen üçe bölünen Yemen’le birlikte Somali’nin içine çekilmek istendiği parçalanma girdabı Ortadoğu ve Afrika’nın Siyonist-Emperyalist türbülansın tesirine kapıldığını da acıklı olarak göstermektedir. Nitekim Somali’nin kuzeybatısında bulunan ve Aden Körfezi’nin güney kıyıları boyunca uzanan Somaliland üzerinde kurulan tezgah, haydut ve hayasız devlet organizasyonu İsrail’in muhasım ve mütecaviz dayatmaları, Somaliland’ı sözde tanıma hamlesi oynanan oyunların nerelere kadar uzandığını aleni olarak belgelemektedir. Somali’nin egemen varlığı, siyasi ve toprak bütünlüğü asla tesadüflerin akış demetine teslim edilmemeli, Türkiye olarak her zaman bu dost ve kardeş ülkenin destekçisi olunmalıdır.