Huzur Bir Gün Değil, Bir Duruştur... FARUK OCAK Huzur, bir sabaha uyanınca kendiliğinden gelmez. Onu insan inşa eder. Küçük fark edişlerle, sessiz kararlarla, bazen de vazgeçişlerle. Günümüzün gürültüsünde en çok kaybettiğimiz şey kendimizle temas kurabilmek. Oysa insan, kendi iç sesini duymaya başladığında dünya biraz daha katlanılır hâle gelir. İnsan neye bakarsa onu büyütür. Bu yüzden hayatın içinde, gözümüzün önünde ama kalbimizin gerisinde kalan niyetlerimizi sık sık hatırlamak gerekir. İyiliği, sadeliği, yavaşlamayı. Karşılık beklemeden yapılan her davranış, ruhun omuzlarından bir yük alır. Başkasına uzanan her el, aslında insanın kendine verdiği gizli bir hediyedir. Her şeye yetişmek zorunda değiliz. Her söze cevap vermek, her topu tutmak mecburiyetinde değiliz. Bazen susmak, bazen geri çekilmek, bazen de hiçbir şey yapmadan oturmak bir direniştir. Hayatın hızı karşısında bilinçli bir yavaşlama. Sessizlik, insanın kendini onardığı en güvenli alandır. Öfke geldiğinde nefes almak, aceleyle konuşmamak, kelimeleri tartarak kullanmak bir zayıflık değil; bir olgunluktur. Hayatla, kendimizle dalga geçebildiğimizde yük hafifler. Mizah, ruhun savunma mekanizmasıdır. Gülmek, insanın kendine açtığı bir pencere gibidir. Para, başarı, görünürlük… Hepsi önemlidir ama hiçbiri insanın iç huzurunun önüne geçmemelidir. Mükemmeli aramak çoğu zaman iyiyi ıskalamaktır. Oysa esnek olan kırılmaz. Bükülür, öğrenir, yoluna devam eder. Hayat bir sınavsa, her zaman en yüksek notu alamayacağımızı kabullenmek de bir bilgeliktir. Geçmişte takılı kalmak insanı ağırlaştırır. Olan oldu. Gelecek ise hâlâ nefes alıyor. Bağışlamak, karşı taraf için değil, insanın kendi içini ferahlatması içindir. Paylaşmak çoğaltır. Mutlulukları büyütür, acıları taşınabilir kılar. Bazen yürümek, bazen kokularla hatırlamak, bazen evde küçük bir değişiklik yapmak bile insanın iç dünyasında yeniden başlat tuşuna basmak gibidir. Yemek yapmak, sofrayı paylaşmak, erken uyanıp bedeni hareketlendirmek ruhu da uyandırır. Aileyle geçirilen zaman, dostlarla kurulan bağ, insanın en sağlam dayanağıdır. Hayat adil değildir. Bunu kabul etmek, insanı karamsar değil gerçekçi yapar. Suçlamayı bıraktığımızda yük hafifler. Sabır öğrenilebilir. Öğrenmek hiç bitmez. Kendine inanmak ise atılacak her adımın temelidir. Direksiyon insanın kendi elindedir. Hayatı ertelemek, huzuru da ertelemektir. Oysa huzur, bir gün sonra değil; tam da şimdi başlar. Küçük seçimlerde, bilinçli duruşlarda, insanın kendine dürüst olmasında.