2025'i geride bırakıyoruz. Döndük ve arşivimize baktık. Yıl boyunca elbette gündemle ilgili sayısız önemli haber yaptık. Fakat, arşiv için, zamansız, bir diğer deyişle her zaman okunabilecek, kaçıranlara şiddetle tavsiye ettiğimiz ve soL'un özgün yaklaşımını ortaya koyan yazılarımızdan bir seçki hazırladık. İşte 2025'in soL fotoğrafının özeti: Medusa’nın Salı: Bir AKP belgeseli Önce, "onur ödülü"yle başlayalım. İlk sırada, soLTV'nin 2025'e damga vuran belgesel serisi var. Türkiye, 2002’de felakete sürüklenen bir Medusa gemisiydi. Geminin darmadağın olması vakit aldı. Saldakiler, bizler, kaderimizle baş başa kaldık. Bu belgeselde, salın üzerindekilere, gemiye ne olduğunu anlatıyoruz. Rüşvet Cumhuriyeti: Türkiye'deki çark nasıl dönüyor? Ülkede hemen her siyasi davanın kalkanı rüşvet. Peki, siyasi davaları bir yana bırakırsak, Türkiye’de rüşvet ağı gerçekten nasıl çalışıyor? soL, rüşvet ağının nasıl işlediğini tüm ayrıntılarıyla masaya yatırdı, rüşveti verenler ve tanıklık edenlerle konuştu : Ali Ufuk Arikan'ın haberi. Büyük tıkanma: AKP iktidarı niye paniğe kapıldı? Türkiye'de yalnızca iç dinamiklere bakanlar, bir gerçeği göremiyor: Türkiye'de büyük bir tıkanma yaşanıyor. İktidar, panik halinde durumu kurtarmaya çalışıyor. Ülkede artık yalnızca AKP karşıtları değil, iktidar yanlıları da bir sonraki iktidarın nasıl şekilleneceğini tartışıyor. Yiğit Günay yazdı. Türkiye sanayisi askerleşirken: 'Yerli ve milli' silah sanayii, emperyalist savaş ekonomisine nasıl entegre oluyor? Hem NATO projelerini hem de devlet siparişlerini gören sermaye, dümeni kârlılığın yüksek olduğu silah endüstrisine kırdı. Otomotiv yan sanayiinden beyaz eşya üreticisine, savaş ekonomisinin büyüdüğünü gören sıraya girdi. Emre Alım, silah sanayinde genişleyen sömürü olanaklarını yazdı. Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Savunma Sanayii Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'nın ev sahipliğinde 22-27 Temmuz 2025 tarihleri arasında düzenlenen fuar. Fuarda İsrail'in Gazze’de kullandığı silahlar da boy göstermişti. Ferrero'nun fındık restinin perde arkası: 'Şili’ye doğru giderken bu işbirlikçilerini de yanlarına alsınlar' Karadeniz'in zorlu coğrafyasında bin bir emekle yetiştirilen fındık, zirai don ve "kahverengi kokarca" istilası gibi doğal afetlerle vurdu. Dünya fındık üretiminin büyük çoğunluğunu elinde tutan Türkiye'deki piyasaya müdahale etmeye çalışan küresel tekeller (başta Ferrero), artan maliyetleri kabul etmek yerine başka pazarlara yöneliriz tehdidiyle üreticiyi paniğe sürükleyip fiyatları suni olarak düşürüyor. İrem Yıldırım devletin koruyucu kalkanının zayıflamasıyla birlikte uluslararası sermayenin manipülasyonlarına ve kâr hırsına terk edilen örgütsüz ve borçlu üreticinin emeğini, fındığın hikayesini yazdı. Hastayken tutuklanan, ölüm döşeğinde tahliye edilen Ganalı'nın öyküsü: Michael Adufu nasıl öldü(rüldü)? Geri gönderme merkezlerinde tutulan yabancıların yaşadıklarının özeti Michael Adufu'nun hayatı. Hastalandığı sırada tutuklanan, işkence yapılan bir Afrikalı o. 2016'da yasal pasaportuyla Türkiye’ye çalışmaya gelmiş. Harmandalı Geri Gönderme Merkezi'nde bulaşıcı hastalık kapan ve ağır hasta haldeyken tutuklandığı gün cezaevi önüne öylece bırakılan Adufu adım adım ölüme terk edildi. Aslı İnanmışık, Adufu'nun ölümü üzerindeki karanlığı aydınlatmaya çalıştı. Lobito Koridoru: Afrika'da Çin-Batı savaşının yolu Yaptığı yatırımlar, imzaladığı anlaşmalar, yerleştirdiği askerler ve soktuğu sermayesiyle Afrika kıtasında büyük bir güç haline gelen Çin'e karşı yeni bir plan devreye sokuldu. Batılı ülkelerin bu projesinin adını Lobito Koridoru'nu Yalçın Cuğ kaleme aldı. Fındık bahçelerinin altındaki görünmeyen emek: Zonguldak'ın kaçak madenlerinde kadınlar Zonguldak'ın dik yamaçlarında, fındık bahçelerinin altına gizlenmiş kaçak ocaklarda yasaların "yok" saydığı bir hayat akıyor. Yoksulluğun zorlamasıyla yerin metrelerce altında kazma sallayan kadınların hikayesi, "zengin olan madene mi girer" sorusunda düğümleniyor. Özkan Öztaş, resmi kayıtlarda olmayan, literatürde görünmeyen ama "kırmızı dodge" kamyonların taşıdığı o kömürde alın teri kurumayan kadın madencilerle konuştu. Ayşe Teyze madene ilk kez 12-13 yaşlarında girmiş. "Çocukken de çalıştık, gençken de, evliyken de" diyor. Cennet, Zülfikar ve Özden… ‘Aile Yılı’ çocuk ölümleriyle kapanırken iktidarın ‘suç kaydı’ kabarıyor AKP’nin “Aile Yılı” ülkenin yoksul çocukları için ölümler yılı haline geldi. 2024 yılında İzmir’de 5 küçük kardeşin ölümüne yol açan koşullar bu kez İstanbul Pendik’te 3 küçük kardeşi hayattan kopardı. Çocuklar sefalet içindeyken ortada görünmeyen devlet, cenazede protokol sıralarındaydı. Bir kez daha hedefe konulansa “15 suç kaydı var” denilen anne oldu. Burcu Günüşen'in haberi. Rusya-Azerbaycan geriliminin işaret ettikleri: Güney Kafkasya'da değişen dengeler, Türkiye'nin rolü Azerbaycan'ın Rus vatandaşlara dönük kapsamlı operasyonu Güney Kafkasya'daki krizi açığa çıkardı. Ermenistan'la da kötü günler yaşayan Rusya'nın bölgedeki nüfuzu sallantıda. ABD-İsrail çıkarları doğrultusunda ilerleyen süreçte Türkiye'nin rolüne işaretleri Can Kuyumcuoğlu kaleme aldı. AKP’nin 'yerli ve milli' masalı: KAAN krizi ve dışa bağımlılığın anatomisi Erdoğan-Trump görüşmesinde adı geçen F-35 ve F-16'ların ardından Hakan Fidan’ın açıklamalarıyla KAAN ülke gündemine oturmuştu. KAAN’ın motorlarına dair ABD bağımlılığının ortaya çıkması bazı çevreleri sinirlendirirken, silah sanayindeki dışa bağımlılığı Ogün Eratalay gözler önüne serdi. Made in Germany vs. China: Alman sanayii yeniden makas değiştiriyor Otomotiv Almanya'nın bel kemiği. Burada yaşanan kriz basit bir "sektör krizi" niteliği taşımıyor. Bu nedenle kapitalizmin krizlerine ve bugün otomotiv sektöründe cisimleşen gelişmelerin militarizmle olan bağına yakından bakmalı. Büşra Çakmak yazdı. Yapay zeka ile terapi: Tehlike sanılandan çok daha büyük… “Böyle bir ihtiyacım vardı, daha önce de psikoloğa, psikiyatriste gitmeyi düşünüyordum. İlaç kullanmayı da düşünüyordum ama iyi bir psikiyatrist bulmak, buna bütçe ayırmak, denemek, yanılmak… Buna harcayabileceğim bir vakit de yoktu, bütçe de.” Ali Ufuk Arikan'ın haberi. ‘Adı olmayan sokakların şehri’ Hatay şehrinin artık bir hafızası yok. Eski sokaklarını bulamayanlar ve yıllardır yaşadıkları şehirde kaybolanlar günlük rutinin parçası. Yaşam, 21 metrekarelik konteynerlerde devam ederken gelecek belirsiz. Depremin 1000. gününde Hatay'daki yaşamın fotoğrafını Özkan Öztaş çekti. Fotoğraf: Özkan Öztaş Cumhuriyet artık kimsesizlerin kimsesi değil: Beş çocuk ve bir anneye borcumuz var AKP'liler İzmir'de ölen 5 çocuk üzerine utanmadan "Her şeyi paraya bağlıyorsunuz ama" demişti. Evet her şeyi "paraya bağlıyoruz" çünkü ölen 5 kardeşin katili para. Sorumlular da belli ama kimse istifa etmedi. Hakimin karşısına sadece çocuklarını kaybeden anne çıkarıldı. Şimdi o ceza almadı diye içimiz mi ferahlayacak, kimse hesap vermeyecek mi? Suçlu elektrikli soba mı oldu şimdi? Yoksulluğun bir ailenin üzerine nasıl kara basan gibi çöktüğünü, iktidarın suçlayan yaklaşımını Aslı İnanmışık yazdı. Işığı kazımak: Çin hurdalardan yarattığı dev çip makinesiyle ABD ambargosunu nasıl deldi? Neredeyse 80 yıl sonra New Mexico çöllerinin yerini Shenzhen’in gizli laboratuvarları, atom bombasının yerini silikon plakalar aldı. Batı’nın teknolojik kuşatmasını, hurdalardan ve eski parçalardan yarattığı "Frankenstein" makinesiyle yaran Çin'in emperyalist güç paylaşımında kendine açtığı yeni bir cepheyi Emre Alım'dan okuyun. Kırık ütopya, kurucu irade: Çevengur’dan bugüne devrimi yeniden düşünmek Ekim Devrimi’nin 108. yılında insan ister istemez o büyük kopuşun bugün ne ifade ettiğini yeniden düşünmeye yöneliyor. Zamanın tozu her şeyi örter gibi olsa da devrimin yarattığı devasa dönüşüm günümüzü biçimlendirmeye hâlâ devam ediyor. Sovyet edebiyatı da bu dönüşümün en güçlü izdüşümlerinden biri. Bu edebiyatın önde gelen figürlerinden Andrey Platonov'un Çevengur romanı bir “karşı çıkış” değil, devrimin “eksik kalan yanlarını” görünür kılma çabası. Bu yönüyle sosyalizmin ideallerine sadık kalırken, onu romantik bir ütopya olarak değil, diyalektik bir inşa süreci olarak kavrar. Kaya Tokmakçıoğlu yazdı. Taraftarlık, fanatizm ve akıl tutulması: Futbol sadece futbol değildir… Rakip takımdan birileri suçlamaya mı konu oldu, “Haydi Akın Gürlek arkandayız” deniliyor, kendi kulübünden bir isim alınınca ise “takımın önü kesilmeye çalışılıyor” cümlesine bu kez küfürler eşlik ediyor. Futbolun özünü kaçırıp uyuşmanın ve çürümenin parçası olunca, akıl da kalmıyor geriye. Oysa sihirli analizlere ihtiyaç yok bugünkü tabloda bir şeyleri yerli yerine oturtmak için. AKP iktidarının ve patronların yaptığı tüm operasyonların siyasi olduğunu kavramak o kadar da zor olmasa gerek… Ali Ufuk Arikan taraftarlığın ne olduğunu hatırlatıyor. TÜSİAD Dosyası - 1 | 12 Mart'tan AKP karşıdevrimine sermaye parmağı TÜSİAD sermayesinin memnuniyetsizliğinin ardındaki temel neden rejimin totaliterleşmesi değil. Demokrasi ve laiklik tartışmaları kavganın asıl sebebinin üstünü örtüyor. Kavga yağmadan büyük payı alma, yağmalananları paylaşım kavgası. Bünyamin’in 10 bin avrosu ve ötesi: Les Benjamins, girişimcilik yanılsaması ve Yeni Osmanlıcılık Bünyamin Aydın 2018 başlarında verdiği bir röportajda sanki Anadolu halkının atası Osmanlı hanedanlığıymışçasına “atalarımızın geçmişini bile hatırlamayan yeni bir nesil var” diye serzenişte bulunuyordu. Oysa biz atalarımızı çok iyi hatırlıyoruz. Evin Nagehan yazdı. Jane Austen'den İnan Kıraç'a: Türkiye burjuvazisinin evlilikleri, ayrılıkları ve ihtirasları İnan Kıraç etrafında kopan fırtına, Kıraç'la sınırlı değil. Koçlar'la da sınırlı değil. Ve hatta, Türkiye'nin patronlarıyla da sınırlı değil. Burjuvazinin asırlardır süren bir kavgası, hep birlikte şahit olduğumuz. Deniz Sözüak, Ezgi Gevher Avcı yazdı. Karayip Korsanları: 'Dünyanın kalbi' kan kırmızısına mı, devrimin kızılına mı boyanacak? Trump'ın Karayip Denizi'ndeki adı konulmamış savaşı, dünyayı bekleyen büyük savaşın hazırlık cephelerinden biri. Yargısız infazlar, suikastler ve korsanlık faaliyetlerinin arkasında, tarihi çok gerilere giden bir emperyalist strateji yatıyor. Bölgenin durumunu Yiğit Günay masaya yatırdı. 15. yılında Akkuyu Projesi: Nereden nereye... 2010 yılında Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan, Taner Yıldız’ın ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olduğu bir Türkiye’de AKP’nin özelleştirme ve piyasalaştırma furyasının tam da zirve dönemlerinde imzalanmıştı Akkuyu projesi. Yılan hikayesine dönen Akkuyu Nükleer Santrali'nin öyküsünü ve sürecin nereye doğru evrildiğini soL okurları için Rüzgar Baturoğlu özetledi. Akkuyu Nükleer Güç Santrali Mersin'de inşa ediliyor. İlk reaktörün önümüzdeki aylarda devreye alınması planlanıyor. Rant şekerden tatlı gelince: Şeker fabrikasının başına gelenler, Türkiye'nin nasıl batırıldığının özeti 14 yıldır kapalı olan ve 2020 yılında yeniden üretime geçmesi için milyarlar harcanan Çarşamba Şeker Fabrikası MKE'ye devredildi. İşletme, 365 gün üretim kapasitesine sahip olan devlete ait tek şeker fabrikasıydı. Çarşamba Şeker Fabrikası'nın başına gelenleri Aslı İnanmışık anlattı. Emperyalizmin ‘Gerici Türkiye’ projesinin çalışkan müstahdemi olarak bir yazarın portresi Şule Yüksel Şenler'in hikayesini Nagihan Çakır yazdı : “Şenler’in yaşamının, yazarlığının ve faaliyetlerinin merkez sağ siyaset iktidarlarının bir izdüşümü olduğunu görüyoruz. Bu da çok şey söylüyor.” 'Partiler üstü' bir örgütlenme ağı: NATO’cu gençlik kuluçkada "Uluslararası vizyon" vaat edilen bu gençler çekirdekten mandacı düşünce ile yetişiyor. Beyinleri halkımızın çıkarlarından ziyade, Transatlantik ittifakının önceliklerine göre formatlanıyor. Aldıkları eğitimlerle, edindikleri ilişkilerle, ballı bir kariyer planlamasıyla NATO’nun siyasi geleceğe yaptığı yatırım sonuçlarını veriyor. Ercan Küçük kaleme aldı. 'İşçiler, köylüler, marabalar, deliler…' Mutlaka Gördes’in taşını, toprağını, mücadelesini ve delilerini severiz. Ama bizim delileri daha çok severiz elbette! Ahmet Büke yazdı. İran-İsrail Savaşı Dersleri: ABD yalpalıyor mu? Türkiye nasıl savunulur? Bugünkü dış politikayı iç siyasetten ayırmaya çalışanlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkılışına giden yollara döşenen taşların üzerinde yürürken, bastıkları toprağı bile tanımamaktadır. Bildiğimiz bir şey var ki, dünyanın istediği yerinde istediği gibi hareket edebilen bir avuç emperyalist güç ancak daha büyük yıkımların gelmekte olduğunun işareti olabilir. Yargıdan insan manzaraları: Savcıydı gizli tanık oldu, kimliği değiştirildi, üç kez firar etti ve yakalandı... Rüşvetçi, Fethullahçı bir savcıydı. Cihaner'in tutuklanmasına neden olan isimlerdendi. Ergenekon'un gizli tanığı olduğu ortaya çıkınca kimliği değiştirildi. Cemaat kavgası sonrası meslekten atıldı. Cemaat yargılamaları sırasında iki kez yakalanıp tutuklandı. Yakalanmalarının birinde kaçmaya çalışıp balkondan atlayınca bacağı kırıldı. Sonra tekrar firar etti. Şimdilerde çok ilginç bir soruşturma kapsamında Almanya'da yakalandı. Ali Ufuk Arikan yazdı. Toprak kavgası: AKP çiftçiye nasıl savaş açtı? AKP’nin çiftçiye, köylüye, pazar esnafına ve bunların doğal sonucu olarak halkın sofrasına açtığı savaş gözler önüne seriliyor. Yıllar içerisinde tarımda yaşanan yoksullaşmayı İrem Yıldırım ele aldı. Udi Yervant'ın notaları: 'Annemin ninnisi Diyarbekir türküsü' Kültür insana kanla değil, toprakla bulaşır: Gomidas’tan Udi Yervant’a Anadolu’nun ezgileri, acının ve umudun ortak sesine dönüşüyor. Özkan Öztaş'ın kaleminden. Migren gerçekten gizemli bir hastalık mı? Dünyada büyük bölümü kadın 1 milyardan fazla kişi migrenle yaşıyor. Atak geldiğinde toplumsal hayattan kopuyor, bazen günlerce karanlık bir odaya kapanıp ağrının geçmesini bekliyor. Peki kimse, tıp dahi onları yeterince ciddiye almıyor mu? Migren hâlâ gizemini koruyor mu yoksa sorun başka yerde mi? Burcu Günüşen yazdı. Çeşmenin başını tutanlar: Susuzluk sorunumuzun kaynağı ne? Ülkenin dört bir yanında su kalmadı. Kaynaklar kurudu. Sorunun kaynağı ısınan ve değişen hava ile suyu fazla kullanan yurttaşlar olarak gösterilmek isteniyor ama durum pek de öyle değil. İzmir Çeşme'deki özelleştirme hikayesi üzerinden su krizine bakan Aslı İnanmışık asıl suçluları arıyor.