Bugün 1 Ocak 2026. Yeni bir yıla girmiş bulunuyoruz. Öncelikle yeni yılınızı kutluyorum, iyi ve sağlıklı bir yıl diliyorum… 2026 yılı özellikle emekçiler, emekliler, yani toplumun büyük çoğunluğu açısından zor bir yıl olacağa benziyor. Bir yandan hayat pahalılığı, geçim zorluğu, diğer yandan AKP iktidarının antidemokratik baskıları, totaliter, faşizan uygulamalar, toplumu iyice bunaltıyor. Peki bu koşullarda ne yapmalıyız, umudumuzu ve mücadele gücümüzü nasıl korumalıyız? Aslında siyasal iktidarın tüm baskılarına rağmen toplumda bir direnme gücünün ve refleksinin mevcut olduğu gözüküyor. Yani toplumun önemli bir kesimi, öncü güçler, pes etmiyor, direniyor. Bu yeni yılın ilk günü, zorluklara karşı mücadele etme gücü ve umudunu ortaya koyan özlü söz ve görüşlere yer vermek istiyorum. ‘Umut karardır’ Cumhuriyet gazetesinin değerli yazarı, hekim Dr. Erdal Atabek ’in (1930-2024) “Umut karardır” başlıklı bir yazısından birkaç satırı sizlere sunayım: “ Umut bir istek, bir dilek, bir hayal değildir. Umut; karardır. Umut, bir karara azimle yürümektir. Bizim umudumuz bizim kararımızdır” (22 Mayıs 2023, Cumhuriyet). Erdal hocamız, bu yazısında insanların kararlı olmasının, zorluklara karşı mücadele etme azminin bir umut taşıdığını vurgulamaya çalışıyor. Nitekim insanlık tarihine de baktığımızda, çok kötü koşullardan, köleci düzenlerden, faşist ve diktacı yönetimlerden geçip bir ölçüde de olsa daha uygun, olumlu koşullara varabildiğimiz süreçler mümkün olmuştur. Kişisel yaşamımızda da birçok badireler atlatıp yine ayakta kalabildiğimizi hatırlayalım. Şu anda yaşıyorsak belli bir çaba ve mücadelenin sonucu olduğunu düşünmeliyiz. İnanç ve cesaret Daha önce de alıntı yaptığım Alman filozof ve felsefeci Erich Fromm ’un (1900-1980) “Umut Devrimi” isimli kitabındaki umut kavramına yeniden vurgu yapmak isterim: “Umut, inanca eşlik eden ruh halidir. Umutluluk hali olmaksızın inanç ayakta duramaz, dayanıksız kalır. Umut, yalnız ve yalnız inanç temeli üzerinde durabilir. Yaşamın yapısında umut ve inanca bağlı olan ve onların bir halkasını oluşturan bir öğe daha vardır: Cesaret ya da Spinoza’nın adlandırmasıyla direnme gücü”. Erich Fromm’un “Sevme Sanatı” isimli kitabında da benzer kavramlar var: “İnançlı olabilmek, cesur olmayı, tehlikeye atılabilmeyi, acı ve düş kırıklığına hazırlıklı olmayı gerektirir… Zorluklara, aksilik ve üzüntülere meydan okumak, onları bize verilen haksız bir ceza olarak almamak, bizi güçlü kılar. Bunun için ise, inanç ve cesaret gerekir”. Fromm’un bu sözünü şöyle de ifade edebiliriz: Aksilikler ve zorluklar, bizi güçlü kılmanın unsurlarıdır. Yeter ki bu inanç ve cesarete sahip olalım… 'Eylem, umudun anasıdır' Şilili komünist şair Pablo Neruda ’nın (1904-1973) “Eylem, umudun anasıdır” sözünü yeni yılda bir kez daha dile getirmenin gerekli olduğu düşüncesindeyiz. Bizi umutlu olmaya götüren yol, eylemden, mücadeleden geçiyor. Ülkemizde de özellikle 19 Mart sürecinden bu yana toplumsal muhalefetin ciddi bir tepkisi oluştu. Gençlerin Saraçhane’de polis barikatını aşması, CHP mitinglerindeki söylemi daha ileriye taşıma, ODTÜ’lü öğrencilerin eylemi, kadınların dirençli mücadelesi, işçilerin haksız işten çıkarmalara, sendikasızlaşmaya ve grev yasaklarına yönelik tepkisi ve de emeklilerin ısrarlı bir biçimde hak arama eylemleri, bunun somut örnekleridir. Toplumun büyük çoğunluğu, mevcut rejime itiraz ederken daha özgürlükçü, demokratik, eşitlikçi bir düzen istediklerini ortaya koyuyor. Bu yöndeki mücadele, aynı zamanda umudu da büyütüyor. Umutlu olmayı gerektiriyor. 'Unutma' Yazımızı Erdal Atabek’in “Unutma” isimli şiir gibi makalesi ni özetleyerek bitirelim (12 Mart 2018, Cumhuriyet): Düşmanın senden güçlüyse senin öyle sanman senin güçsüzlüğündendir... Asla boyun eğmeyeceksin. Asla ‘ kadermiş ’ demeyeceksin. Kalkacaksın, direneceksin… Asla pes etmeyeceksin. Hayır! Hayır diye bağıracaksın. O güçlü değil, bileceksin... Önce yüreğinden korkuyu atacaksın. Kaybetmeyi göze alacaksın dostum... Öyle yapmıştı Emile Zola , biliyor musun? Dreyfus ’a sahip çıkarken göze almıştı ününü kaybetmeyi. Ünlüydü Emile Zola. Fransa’nın en büyük romancısıydı. Dreyfus’a sahip çıkmıştı, tek başına... Kaybetmeyi göze aldı her şeyini. Cesaret budur dostum. Unutma. Cesaretin, kaybetmeyi göze aldığın şey kadardır. Şimdi dön bak bakalım kendine. O mu güçlü, sen mi güçsüzsün?.. Ayağa kalk. Hayır de... Hak verilmez alınır denmiştir. UNUTMA...