Müjgan Ferhan Şensoy ile Aslı Orcan Dikinciler, ‘evli, mutlu, çocuklu’ ve mahalleden arkadaş iki oyuncu. Bir süredir “Bunlar Daha İyi Günlerimiz” adı altında sosyal medyada hamilelik ve annelik dönemlerinde yaşadıklarını, metinlerini kendilerinin yazıp oyunculuk yeteneklerini sergiledikleri mizah videolarını paylaşıyorlar. “Anneyi anneye anneyle, annece anlatma sanatı” diye tanımladılar yaptıkları işin adını. Ferhan Şensoy ile Derya Baykal’ın kızı Müjgan Ferhan Şensoy müzisyen Cem Öğet’le evli. Orcan’ın eşi de tiyatro ve sinema oyuncusu Yetkin Dikinciler. Yedi yaşında bir kızı olan Dikinciler ve dört yaşında kızı olan Şensoy’la evlilik ve annelik hâlleriyle asli işleri oyunculuğu konuşmak için yaşadıkları Cihangir’de buluştuk. Bugüne kadar çok röportaj yaptım ama hiçbirinde bu kadar gülüp eğlendiğimi hatırlamıyorum. Bu röportajı okuyunca, aynı enerjinin size de geçeceğini umuyorum. “Bunlar Daha İyi Günlerimiz” projesi nasıl doğdu ve kimin fikriydi? Müjgan Ferhan Şensoy: Bu aslında benim fikrimdi. Pera’ya hamileyken aklımda dönmeye başlayan bir şeydi. Anneliğin ve hamileliğin görünmeyen, bize çok fazla anlatılmayan, yolda öğrendiğiniz dertleri var. Fark ettim ki, tecrübeli anneler tecrübesiz anneleri biraz zorbalıyor bu yolculukta; “Sen daha hiçbir şey bilmiyorsun” denilerek. Aslı’yla 10 yıldır yakın arkadaşız ta çocuksuz dönemden beri. Hayalimiz bunu bir gün hayata geçirmekti. Yönetmen abim Mert Baykal bazılarında bize fikir verdi ve bazı bölümleri çekti. İki ay kadar oldu başlayalı. Beklediğimizden çok daha iyi tepkiler alıyoruz. Aslı Hanım, bu projenin nesi sizi cezbetti? A.O. D. : Beni cezbeden, fikrin ta kendisiydi ve çok gerçek olmasıydı. Ferhan, hepimizin gündelik hayatta yaşadığı şeyin adını koydu. Bir gün bana geldi ve “Bunlar daha iyi günlerimiz” deyince “Haklısın” dedim ve çok heyecanlandım. M.F. Ş.: Burada bir ekleme yapabilir miyim? Zaman içerisinde biz de tecrübelendikçe fark ediyoruz ki, hamile olanlara veya daha küçük çocuğu olanlara “Bunlar daha iyi günleriniz” diyoruz. Bu galiba annelikte sonsuz bir döngü. Yolda ne gibi değişiklikler yaptınız? M.F. Ş.: Biz yola biraz stoklu çıktık. Gelen tepkilere göre yeni videolar hazırladık. Başlarken elimizde bir veri yoktu ama şimdi var. Verilere göre takipçilerinizin yaş ortalaması ne? M.F. Ş.: En çok izleyenlerimiz 35- 45 yaş arası. Yüzde 96’sı kadın. Proje sizin diye hep mi siz konuşacaksınız? Biraz da Aslı Hanım’ı dinleyelim, bakalım ne diyor bu konuda? A.O. D.: Ferhan benim hayatımda en rahat ettiğim insan aslında. Buradaki önemli meselelerden biri yola çıktığımız içerik, tamam ama orada bir de oyunculuk var. Bir oyuncunun en rahat ettiği an, ideal partneri bulmasıdır. Keşke Metin Zeki gibi olsak diye bir hayalim vardı. Başarılı kadın komedyenlerimiz var ama komedi ikilisi kadın yok. O yüzden Zeki Metin ikilisi gibi olmak istiyorum arkadaşımla. Çünkü komedi damarımız çok iyi tutuyor. Birbirimizin gözünden aldığımız enerjiyle devam edebiliyoruz. Ferhan beni çok rahat ettirdiği ve çok iyi paslaştığımız için oyunculukta herkese nasip olmayacak bir şey bu. Senaryoyu kim yazıyor? A.O. D. : Başta Ferhan’ın yazdığı bir metin vardı, başı sonu belli sekiz bölüm senaryo. Şimdi konuyu buluyoruz ve çekiyoruz. Feruş fikrimi beğenmediğinde, “Bunu biraz konuşalım ve geliştirelim mi?” der… Aklına yattıysa da “İyi fikir” der. Yazma yeteneği babadan gelmiş ise akan sular durur? A.O. D.: Kesinlikle öyle… Yazı çizi işleri ve kurgu Feruş’a ait. ASLI ORCAN DİKİNCİLER: DİZİ OYUNCULUĞU HER TÜRLÜ BESLER SİZİ Oyunculuk sevdanız nasıl başladı? Bu mesleği seçmenizin sebebi neydi? Benden hiçbir şey olmazdı, o yüzden oyuncu oldum. Gazeteci olmak istiyordum, kazanamadım. Çünkü ders çalışmayı sevmiyordum. Sahneye ya da sete çıkmadan önce mutlaka yaptığınız bir hazırlık rutini var mı? Var… Yürüyorum ben… Mesela bana bir senaryo ve oynayacağım karakter geldi. Cihangir’den Maçka Parkı’na yürür, birkaç tur atarım. Benim yürüyünce her hâlde kafama oksijen gidiyor va daha iyi çalışıyor. Filozof olmadığım için oturunca aklıma bir şey gelmiyor, yürüyünce karakterle ilgili fikirler aklıma geliyor. O karakteri düşündükçe onun gibi davranmaya başlıyorum. Tiyatro, dizi ve sinemadan sizi en çok tatmin eden ve besleyen hangisi? Dizi… Her türlü besler… Ekonomik olarak besler, sanatta da besler, zihnen ve fiziki olarak da besler. “Rol modelim Perran Kutman” Oyunculukta kendinize örnek aldığınız biri var mı? Var, Perran Kutman. Kariyerinizde sizi en çok zorlayan ama bir o kadar da geliştiren rol hangisiydi? “Karadayı” dizisindeki Serra karakteri. Çok oyunculu bir kasttı, çok iyi bir senaryoydu, hep yürümek gerektiriyordu. Her bölüm yürümek gerektiriyordu. Yeni bir proje teklifini kabul etmeniz için sizi en çok cezbeden nedir? Hayaller sınırsız ama size birinin hayal ettirmesi gerekiyor. Bence o çok zevkli bir şey. Yazılan senaryo size hayal ettiriyorsa “Ne kadar şanslıyım,” gibi bir cümle çıkıyor ağzımdan ve düşünmeye başlıyorum. Bir şeyler yapma isteği doğuyor içimde. İlk istediğim şey o. Hayal ettiren bir senarist ve yönetmenle buluşmak. Başka hiçbir şeye ihtiyaç yok, hepsi hallolur. Senaryo her şeydir. Eşinizle aynı meslek grubunda olmanız iş yaşamınıza nasıl yansıyor? Benim için çok avantajı var. Aynı sektörde olmak birbirini anlamanızı kolaylaştırıyor. Okuduğunuz bir senaryoyu “Ben böyle anladım,” deyip, görüşünü almak çok önemli. Aynı işi konuşmak ve yaşamak bence çok zevkli. Birlikte bir projede yer almak sizin için nasıl bir deneyim olurdu? Reklam filmi çektik birlikte. Sanatın insan hayatındaki dönüştürücü gücüne dair neler düşünüyorsunuz? Yaşamaya devam ettirmeyi sağlıyor sanat. Hep bir umut var diye ışıldıyor. “Devam et, bırakma, bir şansın daha var, iyi olur” diye gaz veriyor insana. Aşkı tanımlamanız gerekse hangi kelimeleri seçerdiniz? Sadakat… Niye? Sadakat özlem duyduğunuz bir şey mi? Hayır. Aşk gelir sizi bulur, onu ölümsüz kılan sadakattir. Sadakat bir karardır… “ÇOCUKLUK HAYALİM GERÇEKLEŞTİ” Yoğun tempoda kendinize vakit ayırmak için neler yaparsınız? Kesin Ferhan’la buluşurum. En sevdiğiniz tatil rotası neresi, size en çok huzur veren şehir hangisi? Karadan uzak denizde olmak… Maddi durumunuza bağlı bir tekneyle denize açılmak. Atın beni denizlere kara sizde kalsın… Mutfağa girmeyi sever misiniz, varsa imza yemeğiniz nedir? Mutfağa girmesem daha iyi olur! Çocukluk hayallerinizle bugünkü hayatınızı karşılaştırdığınızda neler görüyorsunuz? Çocukluk hayallerim gerçekleşti derim. Gelecek için hem mesleki hem özel hayatta en büyük hayaliniz nedir? Ferhan’la birlikte komedide Zeki Metin gibi başarılı bir ikili olmak. MÜJGAN FERHAN ŞENSOY: SANAT BENİM İÇİN MECBURİ İSTİKAMETTİ Tiyatrocu bir anneyle babanın çocuğu olarak dünyaya gelip büyüyen Müjgan Ferhan Şensoy için oyunculuk mecburi istikamet miydi? Benim için sanatla ilgilenmek mecburi bir istikamet oldu. Çünkü evdeki bütün sohbetler sanat üzerineydi. Çok ihtişamlı bir meslek olunca çocuk için de çok cezbedici. Babanızdan hangi yanınızı aldınız, annenize benzeyen yönleriniz neler? Babamın yazma alışkanlığını kendime rol model olarak almaya çalıştım. Babamın komedi zamanlaması çok kuvvetliydi. Komedide en önemli şeydir zamanlama. Annemin de oyuncu olarak disiplinine, çalışkanlığına, diksiyonuna ve karakter çıkarma başarısına hayranım. Annenizin el işi becerisi sizde de var mı? Onları da çok güzel yaparım. Örgü, bere, atkı yaparım. Çok güzel yemek yaparım. Bu kış size bir bere örüp gönderebilirim. Tiyatro sahnesine çıktığınız ilk günü ve neler hissettiğinizi hatırlıyor musunuz? Hatırlıyorum. 12 yaşındaydım. “Sahibinden Satılık Birinci El Orta Oyunu”nu yazmıştı babam. Orada bize de rol vermişti. İlk oyunda dizlerimin titrediğini çok iyi hatırlıyorum. Seyirciler bir karaltı gibiydi. Kardeşimle ikimiz yaprak gibi titriyorduk. Birbirimizle paslaştığımız bir bölüm vardı. Ben yanlışlıkla onun sözlerini söyledim. Bütün pasaj ben onunkini, o benimkini şeklinde devam etti. Farkında olmadan birbirimizin metinlerini de ezberlemişiz. Annemle babam kuliste “Eyvah ne yapacağız?” demişler ama bir şekilde bitirmiştik oyunu. Sizce günümüzde tiyatro seyircisi nasıl bir değişim yaşıyor? Tiyatro tekrar popüler olmaya başladı. Biraz bunda dizilerde star olan oyuncuların da tiyatro yapmasının etkisi oldu ve bu tiyatro izleyicisini genişletti. Televizyonlarda yapılan komedi programlarının da bunda etkisi var ve Türkiye’de sağlam bir tiyatro izleyicisi oluştu. Oynadığınız roller arasında sizi en çok zorlayan karakter hangisiydi? Beni zorlayacak kadar büyük bir rolde oynamadım henüz. İnşallah çok zorlanacağım bir rol nasip olur. “ASLI, CİHANGİR’DEN KARŞI KOMŞUM” Kendine zaman ayıran biri misiniz? O molalarda neler yaparsınız? Arkadaşlarımla, Aslı’yla, kardeşimle sosyalleşmek. Mahalle ortamında çocukluyken beş dakika yürüme mesafesinde arkadaşlarımla buluşabilmek, kahve içip sohbet edebilmek. Sosyalleşmek beni terapi gibi rahatlatıyor. Aslı Hanım’la nereden tanışıyorsunuz? Mahalleden, Cihangir’den karşı komşum. Tiyatronun geleceğinde kendinizi nerede görüyorsunuz, uzun vadeli hayalleriniz neler? Çok iddialı cümleler kurmak istemem ama babamın vasiyeti olan Orta Oyuncular Tiyatro Kumpanyası ile Ses Tiyatrosu’nun yaşamaya devam etmesi. Hayalim ise bir kadın ve yaratıcı bir zihin olarak kendimi gerçekleştirmek. Anne şapkamı çok seviyorum, ama ben bununla kısıtlı değilim. Oyunculukla ve yazmakla ilgili yapmak istediklerimi hayata geçirebilmek.