Tarımın başkenti dediğimiz 10 kentimizde, pestisit kullanım miktarı dünya ortalamasının çok üzerinde. Domatesten bibere, elmadan üzüme ve turunçgillere kadar birçok ürün en yoğun tarım zehri kullanılan bölgelerden geliyor... Biber, domates ve armut… Eylül ayında, 10 günde pestisit kalıntısı nedeniyle Avrupa sınırlarından geri çevrilen 3 tarım ürünümüz. Biberde saptanan tarım zehri oranı, tolere edilebilir limiti maalesef 150 kat aşmış. Bu durum, soframıza gelen sebze ve meyveler için endişe verici bir tablo ve tarım kimyasallarının bilinçsiz kullanımının sonucu. Gıdamızı üretenler, tarım ilacı diye algıladıkları pestisitlerin sağlık açısından ne gibi sonuçlara neden olacağından bihaber! Tarladaki verim kaybı endişesi, öteden beri sağlık riskine galebe çalıyor. Hâliyle tarım kimyasallarının kullanımı da her geçen yıl artış gösteriyor. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin gerçekleştirdiği bir analize göre, ülkemizde ‘tarımın başkenti’ olarak andığımız 10 kentte, pestisit kullanım miktarları dünya ortalamasının çok üzerinde. Türkiye’de en çok pestisit kullanılan 10 ilin hektar başına pestisit kullanımı 6.70 litre ve bu oran dünya ortalamasının neredeyse üç katı. Bu illerin ortak özelliği ise sebze, meyve ve sera ürünlerinin üretiminde öncü olmaları. En yoğun kullanım Adana’da Tarım ve Orman Bakanlığı’nın duyurduğu 2024 yılı pestisit kullanım verilerine göre, tarım zehirlerinin en yoğun şekilde kullanıldığı il Adana. Sadece Adana’da geçen yıl 7 milyon 122 bin 395 litre pestisit kullanılmış. Bu rakam, Türkiye genelinde tarım arazilerine uygulanan tarım zehirlerinin yaklaşık yüzde 14’üne denk geliyor. Adana’daki tarım zehri kullanımında yaşanan artış da ürkütücü. Mersin’de de yüksek Zira 2023 yılında kentte kayda geçen toplam pestisit kullanımı 4 milyon 849 bin litreydi. Rakamlar, geçen yıl Adana’da tarım zehri kullanımının yüzde 50’den fazla arttığına işaret ediyor. Listenin ikinci sırasında ise Mersin yer alıyor. Mersin’de 2024 yılında 4 milyon 811 bin ton tarım zehri kullanılmış. Mersin’de 2023 yılında kayda geçen pestisit kullanım miktarı ise 4 milyon 101 bin litreydi. Sera etkisi Buğday Derneği’nin kamuoyuyla paylaştığı analiz, özellikle sera üretiminin yoğun olduğu kentlerde tarım zehri kullanımının yüksek seviyelere çıktığını vurguluyor: “En çok pestisit kullanan illerin önemli bir ortak noktası, Türkiye’nin sebze ve meyve üretiminde ve seracılıkta ilk sıralarda yer almaları. Nitekim bu 10 ilin 7’si, Türkiye’de en çok sebze üreten 10 il arasında. Yine 7’si en çok meyve üreten 15 il arasında bulunuyor. Başka bir deyişle sofralarımıza gelen domatesten bibere, elma ve üzümden turunçgillere kadar birçok ürün en yoğun pestisit kullanılan bölgelerden geliyor. Bu tablo, yurttaşların sağlığına doğrudan etki eden bir gerçeği ortaya koyuyor: Sera ürünlerinde, sebze ve meyvede pestisit kullanımı tehlikeli boyutlara ulaşmış durumda. Avrupa Birliği tarafından sık sık iade edilen pestisit kaynaklı tarım ürünlerinin de büyük kısmının bu ürün gruplarında yer alması tesadüf değil. Üstelik ne yazık ki bu verilere kaçak pestisit kullanımı dâhil bile değil.” Bitki reçetesi işe yarayacak mı? Diğer yandan gıdalarımızdaki pestisit kalıntısını azaltmaya yönelik çabalar da söz konusu. Son olarak çiftçilerin tarım kimyasallarını reçeteyle almasına yönelik bir uygulama gündeme geldi. Uygulama hayata geçerse çiftçiler pestisit etken maddelerini, eczaneden ilaç alınması gibi ‘bitki reçetesi’ ile alabilecek. Reçeteyi de yetkili ziraat mühendisleri yazacak. Tarım ve Orman Bakanlığı, uygulamanın pilot illerde başlatılacağını duyurdu geçtiğimiz günlerde. Tabii bu uygulama aslında yeni değil. Bitki koruma ürünlerinin reçete ile satışına yönelik düzenleme 2009 yılında gerçekleşti. Ancak aradan geçen 16 yılda bu zorunluluk hayata geçirilemedi. Şimdi artık zehirsiz sofralar için etkili bir reçete yazılmasını bekliyoruz.