Kana doymayan, yayılmacı ve saldırgan politikalarıyla dünyayı bir savaşa sürükleyen Netanyahu hepten şuursuzlaşmış durumda. Kafasına estiğini, daha doğrusu İsrail’in eski Savunma Bakanlarından Moşe Dayan’ın 1967’de dediğini yapıyor ve “kuduz bir köpek” gibi her yere saldırıyor… Bu katile, katliamlara kim, nasıl dur diyecek ya da durdurulacak denildiğinde işaret edilen Trump’ı falan da takmıyor artık… Hatta emir komuta anlamında aralarında bir değişim var gibi. Daha önceleri ABD, İsrail’in yaptıklarını onaylamıyor ve engellemek istiyormuşçasına davranıp göz yumuyordu. İsrail’e saldıran olursa da onun yanındayım diyordu. Özellikle BM’yi de bu konuda bizzat tıkıyordu. Netanyahu’yu asıl teşvik eden İsrail’i bu kadar cesaretlendiren de kanlı sabıka sicilleri hayli kabarık olan iki katilin kafa kafaya vermesi, dayanışmasıydı.. Ama Katar saldırısıyla gördük kibu aşağılık ilişkide hafiften farklılık söz konusu. Katil Netanyahu’nun gözünde dünya liderliğine oynayan ABD Başkanı Trump etkisiz eleman pozisyonunda sanki.. Kararları Netanyahu veriyor, Trump’a haber verme gereğini bile duymuyor…Trump’ın iradesi ve gücünü teslim almış havası veren açıklamalar yapıyor küstahça…Trump gibi bir karakterin buna gerçekten suskun kalıp kalmadığı ya da kalıyorsa olası nedenleri de tartışma konusu zaten… Gelinen noktada görünür gerçeklik de bir katile karşı koskoca dünyanın çaresizliği…İsrail’in saldırganlığını, katliamlarını başta BM herkes kınıyor, tepki gösteriyor ancak sadece o kadar… Normalde 8,5 milyarlık koca dünya bir avuç katile, caniye dur diyemez mi? Der ama ABD’nin başını çektiği güçlünün haklı olduğu mevcut sistemde kimse demiyor, diyemiyor. BM’ye taraf olan tüm ülkeler en üst yargı organı olarak kabul ettikleri UAD’nin kararlarını bile uygulayamıyorlar daha…İsrail’i küstah şımarık hale getiren de bu zaten. Yoksa işleyen bir hukuk olsa her şey çok farklı olur. Kağıt üstünde alınan kararlar uygulansa İsrail’in nefes alması bile mümkün değil ★★★ Nitekim şimdi de meydanı boş bulan şuursuz kafa Gazze ile Batı Şeria’yı ilhak edip iki devletli çözüm planını tamamen ortadan kaldırmak niyetinde ve pervasızca diyor ki: “Filistin Devleti diye bir şey olmayacak… Bu topraklar bizim...” Halihazırda 193 üyesi bulunan BM’de 147 ülke Filistin’i bağımsız devlet olarak tanıyor, eğer Fransa, Birleşik Krallık, Kanada, Portekiz ve Malta da taahhüt ettikleri gibi sözlerinde durup şu sıralar resmen tanıdıklarını duyururlarsa bu sayı 160’a yaklaşacak.BM Genel Kurulu’nda da daha yeni Filistin Sorununun Barışçıl Çözümü ve İki Devletli Çözümün Uygulanmasına İlişkin New York Bildirgesi’ni onaylayan tasarı ABD’nin de aralarında olduğu 10 ülkenin “hayır” oyuna karşı 142 “evet” oyuyla kabul edildi. Bunlara rağmen ben bunları da takmam havasında Netanyahu…Tam anlamıyla hastalıklı bir kafa söz konusu yani... Üstelik bu yeni de değil eskilerden beri süregelen, hatta seçim vaadi olarak da dillendirdiği bir patolojik vaka.. 17 Mart 2015 seçimleri kampanyasını doğrudan buna odaklı yürüten Netanyahu, “seçimlerde tekrar işbaşına gelmesi durumunda bir Filistin devletinin kurulmasına izin vermeyeceğini” söyledi hep...İsrail halkından aldığı oylarla oturduğu başbakanlık koltuğunda da bugün bunu gerçekleştirme peşinde…Netanyahu’ya oy verenler onun alçak planlarının soykırım boyutuna ulaşacağını kestirememiş olabilirler, hatta pişmanlık duyanlar da vardır belki ama öyle ya da böyle bir katile fırsat verdikleri de ortada... ★★★ Gelinen noktada da şuurunu yitirmiş Netanyahu’yu caydırma, katliamı durdurma anlamında Yahudi toplumu, İsrail halkına büyük sorumluluk düştüğü açık... İkinci Dünya Savaşı’nı yaşamış olan Yahudilerin çektikleri acıları, Hitler’in mezalimini hatırlayıp onu bile sollayan Netanyahu denilen kasabın cezasını çoktan kesmiş olmaları gerekirdi… Ancak, evet Netanyahu’ya tepkili istifasını isteyen, sokaklarda sürekli protesto gösterileri yapan bir İsrail halkı var ama bunlar daha çok Hamas’ın elindeki rehinelerin hayatlarına dönük endişelerden kaynaklı. Netanyahu’nun, hükümetin rehinelerin hayatını önemsemediğinden yakınıyorlar… Katledilen Filistinli çocuklar, kadınlarla ilgili bir tepki, üzüntü beyanı falan söz konusu değil. Netanyahu’nun yayılmacı ve saldırgan politikaları konusunda da tek bir ses yok... Böyle olduğu içinde dünya kamuoylarınca suçlananlar arasında soykırıma suskun kalan Yahudiler de var nitekim...