Bundan 101 yıl önce... 13 Eylül 1921 tarihinde zaferle sonuçlanan Sakarya Savaşı, Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktasıydı. O gün ordunun durumu şu; Askerin bir kısmı yarım çarıklı, bir kısmı çıplak ayak. Tüfeklerin yarısı süngüsüz, mekanizmalar uyduruk. Cephane mevcudu herkesin üzerindekinden ibaret. Süngüsüz asker kürekle, yumrukla dövüşüyor... ★ ★ ★ 4 bin süvariden oluşan Süvari Grubunda savaş öncesinde sadece 118 kılıç bulunmaktadır. Gerisinin sopalardan yapılmış mızrakları vardır. Süvarilerin durumu: “İpten üzengi, tahtadan kılıç” diye tarif edilir. ★ ★ ★ Sakarya Savaşı’na yetişmek için Adana’dan trenle giden 5. Tümen’in son alayı odun bittiği için Kemrelik rampasında yolda kalır. Kemrelik’te tek ağaç yoktur. Tren önce vagonların ahşap duvarlarını, çatılarını yakarak ilerler, yetmeyince cephane sandıkları ve vagonların tabanları yakılır. Böylece düşmandan önce Sakarya cephesine yetişirler. ★ ★ ★ Sakarya Savaşı’nda 5700 şehit verdik. 1700 yaralımız vardı. Yaralananlar Ankara’da hastane ve evlerde yer kalmayınca Kırşehir’e, Çankırı’ya yollanırdı. Araba nerde? Tabii yaya olarak. Çankırı halkı bir hafta içinde 1500 yataklı bir hastane kurmayı başarır. Para olmadığı için gerekli tıbbi malzeme Ankara’daki eczanelerden veresiye alınır. Kurtuluş Savaşı işte böylesine imkânsız koşullarda kazanılır. (Turgut Özakman - Atatürk Yeniden Samsun’da) SELİMİYE Prof. İlber Ortaylı, Mimar Sinan’ın Edirne’deki eseri Selimiye Camisi’nin restorasyon çalışmasını eleştiriyor. Orijinaline sadık kalınmadan çalışma yapıldığını söyleyen Ortaylı, “Eski mevcut yapı ile yeni arasındaki zevk farkını kim çıplak gözle baksa görür. Anlaşılan bu iş ya ehliyetsizce karar altına alınıyor yahut da takım kayırmasıyla” ifadelerini kullandı. İlber Hoca fotoğraf paylaşmış. Gerçekten de örneğin kubbedeki kalem işi tezyinat kazınıp bambaşka figürler çizilmiş. İhaleyi alanlar kafalarına göre çizimler yapmış. Çalışmaların uluslararası kuruluşların denetiminde yapılması gerektiğini belirten Ortaylı, UNESCO veya benzer kuruluşların denetimini öneriyor. “Nasıl futbolda milli hakeme güvenmeyip uluslararası hakem çağırıyorsak tehlike altındaki dünya mirası milli eserlerimizi aynı işleme tabii tutmalıyız” diyor. Mimar Sinan eseri Selimiye Camii çok değerli tarihi mirastır. Cehalete kurban verilmemeli... ZAFER Kadın voleybolunda dünya ikinciliği Basketbolda Avrupa ikinciliği… Milyonlar döktüğümüz futbolda asla görmediğimiz, göremeyeceğimiz başarılar bunlar. Kutluyoruz sporu amatör ruhla yapan soylu gençleri ve hocalarını… Alperen Şengün’ün sosyal medya paylaşımı… “Mustafa Kemal’in yiğitleriyiz” ALTIN Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu diyor ki: “Türkiye’de altın madenciliğinden kazanılan paranın ülkemize kalan oranı sadece %0,9. Şu an biz altını çıkaramıyorsak, %99’unu başkası kazanıyorsa niye çıkarıyoruz o zaman?” dağlar çamur rengine bürünüyor, ormanlar kesiliyor, halkla jandarma çatışıyor bu yüzden... Neden bu eziyet... İKİLEM Çocuk yapmak veya yapmamak... İşte milyonlarca yeni evli çiftin önündeki ikilem... Konuya değinen Sevgi Furat’ın TV100’deki “Çocuk istememek bencillik mi gerçekçilik mi?” başlıklı yazısı şöyle bitiyor: “Çocuksuzluğu hâlâ bencillik sayan güçlü bir anlayış var. Oysa asıl bencillik, kendini hazır hissetmeyen ya da istemeyen insanların sırf ‘el alem ne der’ korkusuyla dünyaya çocuk getirmesi değil mi? Gerçekten mutsuz bir anne babayla büyüyeceğine, hiç dünyaya gelmemesi çok daha mantıklı bir seçenek. Hayal kuramayan, geleceğe güvenle bakamayan, kendi varoluşunu bile garanti altına alamayan bir gençlik, yeni bir hayatı nasıl omuzlasın? Belki de asıl soruyu şöyle sormalıyız: Gençler gerçekten çocuk istemiyor mu, yoksa bu ülke onlara çocuk büyütebilecekleri bir gelecek sunmuyor mu?