2026 yılı başında yürürlüğe girecek 7566 sayılı Torba Kanun, sosyal güvenlik ve prim uygulamalarında köklü değişiklikler getiriyor. Bu düzenlemeler hem çalışanları, hem emeklileri hem de çalışmayanları doğrudan ilgilendiriyor. Prim oranlarındaki artış, prime esas kazanç üst sınırındaki yükselme, borçlanma primlerindeki ciddi artış, emekli maaşlarından borç kesintisi ve GSS primindeki artış, geniş bir kesimin bütçesini sarsacak gibi görünüyor. SAĞLIK GÜVENCESİNE EK YÜK Genel Sağlık Sigortası (GSS) primi, yüzde 3’ten yüzde 6’ya çıkarıldı. Bu artış özellikle sigortalı olmayanlar için ek bir yük anlamına geliyor. Genel sağlık sigortalısı olarak tescil edilen kişiler için uygulanacak GSS tutarı, zam öncesi 780 TL iken, zam sonrası 1560 TL’ye yükseliyor. Bu artış, doğrudan aile bütçesini zorlayacak. PRİM ORANLARI VE İŞVEREN TEŞVİKLERİ Uzun vadeli sigorta kolları (malullük, yaşlılık, ölüm) prim oranında işveren hissesi yüzde 11’den yüzde 12’ye yükseldi. İmalat dışı işyerlerinde 5510 sayılı prim teşviki 4 puandan 2 puana düşürüldü. Yani teşvik azalıyor, prim artıyor. İşverenlerin maliyeti yükseliyor ve bu durum, maaş ve istihdam politikalarının yeniden gözden geçirilmesi anlamına geliyor. 2026’da işçilik maliyetini düşürmek amaçlı işten çıkarmaların daha da artacağı yönünde görüşler hâkim. PRİME ESAS KAZANÇ ÜST SINIRI Prime esas kazanç üst sınırı, asgari ücretin 7,5 katından 9 katına çıkarıldı. Bu düzenleme yüksek kazançlı çalışanlar için prim yükünü artırırken işverenlerin işçilik maliyetini yükseltiyor. BORÇLANMA VE AYLIKLARDAN KESİNTİ Borçlanma prim oranı (askerlik, eksik gün) yüzde 32’den yüzde 45’e yükseliyor; doğum borçlanması hariç. Bu durum, borçlanarak prim açıklarını kapatıp emekliliği planlayanlar için maliyeti ciddi şekilde artırıyor. Ayrıca SGK’ya borcu olan emeklilerin maaşlarından yüzde 25’e kadar kesinti yapılabilecek olması düşük maaşlı ve zaten geçinebilmek için yaşam savaşı veren emekliler için bu ek yük son derece ağır bir darbe. KİM NE KADAR ETKİLENECEK? 7566 sayılı Torba Kanun ve GSS prim artışı ile 2026’da SGK prim sistemi ve Genel sağlık sigortası yükü, emeklilik için yaş doldurmayı bekleyen ve çalışmayanlar (işsizler) açısından yeniden şekilleniyor. İşverenler, prim artışı, teşvik kaybı ve üst sınır yükselişi nedeniyle maliyetlerini yeniden değerlendirmek zorunda. Düşük ve sabit gelirli çalışanlar ile emekliler, artan prim ve borçlanma yükleri nedeniyle ciddi ek maliyet altında. YÜK KİMİN OMZUNDA? Hükümet, 2026’da büyüyen bütçe açıklarını kapatmak adına maliye ve sosyal güvenlik alanında art arda getirdiği ağır yüklerle, toplumun tüm kesimlerine -işçiler, işverenler ve emekliler- yeni bir mali baskı dönemi açmış durumda. Prim artışları, teşviklerin daraltılması ve GSS yükü, özellikle dar ve orta gelir grubunun bütçesini doğrudan sıkıştırırken, işverenler için de ciddi bir maliyet genişlemesi anlamına geliyor. Bütün bu tabloya rağmen iktidar, faturayı yine topluma keserek sistemi ayakta tutmaya çalışıyor. Ekonominin daraldığı, alım gücünün zayıfladığı bu dönemde atılan adımlar, ülkedeki çıkmazın ancak köklü bir siyasi değişimle aşılabileceği fikrini toplumun geniş kesimleri için daha görünür hâle getiriyor.