İmamoğlu ve komünizm

Başlıktaki İBB Başkanı ve CHP ’nin Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu değil, babası. Ancak, önce 19 Mart’tan beri cezaevinde olan ve bu hafta iki duruşmaya çıkan İmamoğlu hakkında Berkant’ı (Gültekin) tekrar edeceğim: TRT bu duruşmaları yayınlayamaz! Hukukun bir savaş aracı olarak kullanılması (lawfare) hakkında yazdıklarımı ve kavramın en çarpıcı biçimiyle ete kemiğe büründüğü yerin Brezilya olduğunu anımsarsınız. İmamoğlu ’nun bu duruşmalardaki tavrı orada yaşananları anımsatıyor: Teknik hukuk sınırları dışına çıkarak davanın siyasal niteliğini sorgulayan ve yargılanırken yargılayan tavır! TRT , böyle bir portrenin yurt sathında görünür olmasına tahammül edemez. Neyse, dediğim gibi, konu cezaevindeki oğul değil, dışarıdaki babanın oğluna ve kendisine yaşatılanlara isyan ederken söyledikleri: “Ömür boyu hep uğraştım; çalıştım. Ülkemize komünizm gelmesin diye mücadele de ettim. Komünizm gelmesin diye mücadele ettiğim için çok pişmanım.” Baba İmamoğlu , ömür boyu komünizmle mücadele nedenini “İnsanların malına mülküne komünist rejimlerle el konulduğu söylenirdi” diye açıklıyor ve komünistlerden beklediğinin AKP iktidarında yapılmasına galiba şaşırıyor, üzülüyor, öfkeleniyor. Bizde komünizmle birlikte anılan bir “ izm ” de ateizmdir. Konda 2025 araştırması; Türkiye ’de kendisini “ dindar ” olarak tanımlayanların oranı 2008 ’de yüzde 55 iken 2025 ’te yüzde 46 ’ya gerilediğini, buna karşın “ ateist ve inançsız ” bireylerin oranının yüzde 2 ’den yüzde 8 ’e yükseldiğini göstermişti. Bunları okurken, ateistler dindar nesil yetiştirmeyi amaçlayan AKP ’ye ne kadar teşekkür etseler azdır diye düşünmüştüm. Bir parti kursalar barajı geçecek orana ulaşmalarını hiç kimse sağlayamazdı. Başkaları konuştu, AKP yaptı! Baba İmamoğlu ’nun sözlerini okurken de Komünistler AKP’ye ne kadar teşekkür etseler azdır diye düşündüm. Ömrü komünizmle mücadele ile geçenleri yaptıklarına pişman ettiler! Baba İmamoğlu komünistler herkesin malına mülküne çökecekler bilirmiş. Bu memlekette neler söylenmedi ki komünizme dair? Gazete manşetlerini neler süsledi, devletin raporları neler yazdı, neler? İlkokuldaydık, biri çıkar; “ Oğlum ” derdi, “ Komünistler bir şehirden diğerine giderken izin almak zorundaymış! ” Babalarımız öğretmendi ve benim bu en masum “ eleştiri ”ye bir cevabım vardı: “ Burada da böyle, oğlum. Babamız izin yazısı almadan il dışına çıkamıyor ki. ” 40 ’lı, 50 ’li, 60 ’lı, 70 ’li yıllar, öncesi ve sonrası… Memleketin üstünde hep bir komünizm hayaleti dolaştırıldı. Marx ’ın kastettiği değil ama… Komünistler Kuran ’ı yakacak, camileri ahıra çevirecekti; aileyi ortadan kaldıracak, kadınları ve çocukları “ devletin malı ” yapacaktı; herkese tek tip elbise giydireceklerdi… Komünizmle Mücadele Dernekleri “ Komünistler gençleri domuz eti yemeye zorlayacak ” diyor, bazı istihbarat raporları komünistlerin Berlin’ den posta güvercinleriyle talimat aldığını yazıyordu. “ Komünist rejimde isimler kaldırılacak, herkese bir numara verilecek ” diyen dergiler vardı. Yeniler bilmez ama benim neslim ve öncesi, ateist olanların “şeytana benzediği için kuyruk çıkardığı” , komünistlerde “ doğuştan kuyruk olduğu ” söylentilerinin dolaştığı günleri yaşadılar. Bir köye “ komünist ” öğretmen mi geldi, arkasında kuyruk aranırdı gizliden gizliye. Liste daha uzar ama ben burada keseyim. Hadi gel de bu söylentilerin dolaştığı ve alıcısı hiç az olmayan bir toplumda komünizmin sınıfsız toplum olduğunu, orada her bireyin yeteneğine göre üreteceği ve herkesin bu üretimden ihtiyacı kadar alacağını, insanlığın erişebileceği ahlakın zirvesi olduğunu anlat! Gel de AKP ’ye teşekkür etme, hayatı komünizmle mücadeleyle geçen birine tövbe ettirmiş!