İNŞAATA BAKARKEN

Karşımızdaki apartman soyuldu... Hırsızlar değil müteahhit tarafından... Önce içindeki dairelerin banyo ve mutfak aksamları... Peşinden cam çerçeve... Kapılar pencereler... Teker teker depolara gitti. Görkemli apartman birden çırılçıplak kaldı... Şimdi de etrafına saç perde çekiliyor. Anlamışsınızdır... Apartman dönüşüme girdi yıkıma hazırlanıyor. Çalışan ustaları izliyoruz... Her biri 60 - 70 yaş bandında adamlar... Evinde bir köşede oturacak ve torun sevecek yerde günde 10 saat işçilik yapıyorlar. Belediyelerin yol inşaatlarında aynı yaşlı nesli görebilirsiniz... Peki çocukları nerede ? Kimisi okuyor olmalı... Kimisi yeni evlenmiştir evi geçindiremiyordur. Kimisi belki iş beğenmediği için kafede dalga geçiyordur. Çoğu genç evli yeni doğan bebeklerine bakamıyor. Onlar da dede ve nineye teslim ediliyor. Söylemeye gerek yok emekli maaşları iki kişilik evin geçimine de zaten yetmiyor. Gençler bu tür işlere girmiyor. Ustalaşmıyor. Rahat işleri seviyorlar. O yüzden 70’lik dedeler hayatın son demlerini inşaatlarda iki büklüm geçiriyor. Paranın bu kadar kolay kazanıldığı bir ülkede parayı bu kadar zor kazanan insanlar var. Adaletin bu mu dünya diye bir şarkımız da var üstelik! KEMAL SÜLKER Her yıl Kemal Sülker’in vefatının (2 Kasım 1995) yıldönümünde bir soylu adam aklımıza gelir. Kimdir Kemal Sülker... Gazeteci, yazar, sendikacı... Türkiye Sendikacılık Tarihi, Türkiye’de İşçi Sınıfı, Sabahattin Ali Dosyası, Şair Nâzım Hikmet, Nâzım Hikmet’in Gerçek Yaşamı, gibi pek çok kitabın yazarı... DİSK’in kurucularından olup 68 - 75 yılları arasında DİSK Genel Sekreterliği yaptı. Ancak bir evi hiç olmadı. Hep kiradan kiraya taşındı. Ölümüne yakın kızı Tanzer Hanımın Kadıköy’deki evinde hasta yatarken ziyaret ettik. Söz konut sahibi olmaktan açılınca: - DİSK’te pek çok konut kooperatifi kurduk, çalışanları konut sahibi yaptık. Ancak ben dedikodu olmasın diye hiçbirine girmedim, demişti... Bu duyarlık sonucu hayatta bir konut sahibi olmamıştı. Kızının evine serilen hasta yatağında hayata gözlerini yumdu. ULUSAL Gençlik yıllarımızda bir eylem sonrası karakola götürülen öğrencilere baş komiser yarı dalga geçer gibi sormuştu: - Siz neden komünistsiniz? Öğrenci de yaradana sığınıp şöyle cevap verdi: - Siz neden komünist değilsiniz? Bu soru ulusalcılığı eleştiren hatta küfür sayanlara da sorulabilir: - Siz neden ulusalcı değilsiniz? Konuyu Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Orhan Bursalı, üçüncü baskısını yapan “Ulus Yıkıcılığı Zamanları” adlı kitabında tartışıyor. Nedir ulusalcılık? Ulusal çıkarları ve ulusal değerleri savunmaktır. Yurtseverliktir. Elbet her yurtsever kendisini ulusalcı olarak tanımlamaya mecbur değil. Ama ulusalcılığı tümden reddetmek de pek sağlıklı bir zihin yapısına işaret etmiyor. Ülkede alınan her karar ve atılan her adımda önce ülkenin, insanın ve insanlığın faydasını düşünmek. Ulusalcılık çok kısaca budur. Orhan Bursalı’nın kitabı bu konuyu çok derin tartışıyor. Okuyunuz derim... AĞRI “DEM Parti Ağrı Milletvekili Nejla Demir, TBMM’ye sunduğu kanun teklifinde Şeyh Said, Said-i Nursi ve Seyit Rıza’nın cenazelerinin ailelerine teslim edilmesini, devletin bu isimler için özür dilemesi ve tazminat ödemesi gerektiğini savundu. DEM Milletvekilleri kah kimi sokak ve caddelere bu adların verilmesini savunur, kah itibar iadesini, kah özür dilenmesini ister... Telefondaki doktor dostumuz Tarık Bey dedi ki: - DEM Partililer durup durup bu tür öneriler yapıyor. Ben ise onlardan temsil ettikleri illerin sorunlarını aktarmalarını, kalkınma projelerini, gelecek tasarımlarını duymak isterdim. ★ ★ ★ Onlar tabii üzerinde çalışmak isteyen zor işler. Şeyh Sait güzellemesi ise seçmeni kolay yoldan okşayan sıfır maliyetli bir öneri. Yoksa acaba seçmen de onlardan bu kolay önerileri mi bekliyor? Kalkınma projeleri seçmenin umurunda değil mi? Gelin de merak etmeyin... MERTLİK Televizyoncu Mehmet Akif Ersoy tutuklandı. Tanımayız, suçu nedir bilmeyiz... Yargıda öğreniriz. Derken... Bir hanım spiker hemen yıllar önce Mehmet Akif tarafından nasıl taciz edildiğini anlattı sosyal medyada... Bin kez söylendi... Bir kişi hakkında şikâyetiniz varsa tutuklanmadan ya da ölmeden önce söyleyin. Ya da susun. Onları cevap veremeyecek durumda yakalayınca tekmelemek mertlik değildir. Mahkemeye çağırırlarsa orada anlatırsınız. O kadar!