Meriç Hızal ile Güneşin Hafızası’na Yolculuk

Sanatçının dünyayı görme biçimi, çoğu zaman bizim göremediklerimizin izini sürer. Meriç Hızal’la konuşurken bu keskin duyarlılığın yalnızca bir üretim sürecini değil, aynı zamanda bir düşünme biçimini de kurduğunu sezmek zor değil. Savaşın gölgesinde yarım kalmış bir İkarus’a dokunmama kararı, onun sanatsal yaklaşımında sessiz ama kararlı bir ilke olarak beliriyor: Her formun kendi bütünlüğü, kendi zamanı ve kendi etiği vardır. Hızal’ın “güneş takıntısı” diye adlandırdığı kavram da bu ilkenin bir uzantısı gibi. Güneş, onun hafızasında ve üretiminde, ayrım yapmayan bir temasın, ortak bir varoluş alanının işareti. Aynı ışığa maruz kalmanın, aynı aydınlanma düzlemine dâhil olmanın ne anlama geldiğini yıllar boyunca düşünmüş Meriç Hızal ile Güneşin Hafızası’na Yolculuk yazısı ilk önce Sanat Okur üzerinde ortaya çıktı.