Avrupa’daki sağcı hükümetler, “savaş tehdidi” gibi gerekçelerle işçi hakları ve kamusal harcamalara yönelik saldırılarını artırırken kıtada grev rüzgârları esiyor. Avrupa başkentlerinde neoliberal politikalar, bütçe kanunları yoluyla uygulanmak isterken emekçiler de sosyal ve ekonomik haklarına yönelik saldırılara kitlesel grevlerle yanıt veriyorlar. Portekiz’de 11 Aralık 2025 günü gerçekleşen 24 saatlik genel grev , ülke çapında büyük etkiye sahip oldu ve hayatın birçok alanında belirgin aksamalara yol açtı. Bu grev, 2013’ten bu yana yapılan ilk genel grev olarak değerlendirildi ve hükümetin önerdiği çalışma reformuna karşı sendikalar tarafından büyük bir tepki niteliği taşıyordu. Portekiz’in iki büyük işçi konfederasyonu (CGTP ve UGT) tarafından düzenlenen genel grev, sağ görüşlü azınlık hükümetince işten çıkarmaları kolaylaştıracağı, iş güvencesini zayıflatacağı, esnek çalışma saatleri gibi düzenlemeleri içeren “çalışma yasası reformu” tasarısına karşı yapıldı. Portekiz’deki genel greve katılım yüksekti. Genel grevin etkileri Portekiz’deki genel grev, metro, tren ve otobüs seferlerinde ciddi kısıtlamalara neden oldu, bazı şehirlerde metro tamamen kapandı. Uçak seferleri aksadı, birçok uçuş iptal edildi ya da minimum düzeyde hizmet verildi, yüzlerce uçuşun iptal edildiği bildirildi. Okullar kapandı veya sınırlı hizmet verdi. Hastanelerde acil hizmetler açık kalırken, planlı ameliyat ve randevular ertelendi. Belediye ve diğer kamu hizmetlerinde aksama oldu. Çöp toplama, idari işlemler ve diğer hizmetlerde yavaşlama görüldü. Başkent Lizbon dahil olmak üzere birçok şehirde sendika destekli gösteriler yapıldı. Sendikalar grev katılımının yüksek olduğunu ve protestonun güçlü bir mesaj verdiğini söylerken hükümet ise, “reformdan” vazgeçmeyeceğini belirtti. Ortak mücadelenin gücü Portekiz’de iki büyük işçi konfederasyonunun ortak hareket etmesi, işçi sınıfının gücünü bir kez daha ortaya koydu. Sendika liderleri grevi yalnızca çalışma koşullarına karşı değil, demokratik hakların ve kolektif pazarlığın korunması olarak da tanımladı. Portekiz’de sendikal hareketin tekrar güçlü bir aktör olarak toplumdaki yeri sağlamlaşmış oldu. Portekiz’de hükümet azınlıkta bulunuyor ve parlamentoda güven oylamalarını zor kazanıyor; bu grev hükümetin ömrünü uzatmasını daha da zorlaştırabilir. Grev, 2026’da yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde hükümetin gücü ve etkisini de zayıflatmış gözüküyor. 'Etekli Mussolini' İtalya’da da önceki gün (12 Aralık 2025) yapılan genel grev , ülke genelinde yaygın bir katılımla protesto eylemleri ve hizmet kesintilerine yol açtı . Göstericiler, kadın Başbakan Meloni ’yi İtalya’nın eski faşist lideri Mussolini ile eşdeğer görerek “Etekli Mussolini” pankartını taşıdılar. Pankart: “Meloni hükümetini devirin. Etekli Mussolini” Genel greve ülkenin en büyük işçi sendikası CGIL (İtalyan Genel Emek Konfederasyonu) başta olmak üzere birçok kamu ve özel sektör sendikalarının çalışanları katıldı ve hükümetin 2026 bütçe yasasını protesto etti. Grev, aşırı sağcı ve faşist eğilimli Başbakan Giorgia Meloni hükümetinin sunduğu 2026 bütçe yasasının çalışanlar, emekliler ve kamu hizmetleri için yetersiz olduğu, sosyal hizmetlerden kesinti yapıldığı ve savunma harcamalarına öncelik verildiği gerekçesiyle yapıldı. Sendikalar daha yüksek ücretler, iş güvencesi, sağlık ve eğitim yatırımlarının artırılması gibi talepleri öne çıkardı. Ulaşım aksadı, eğitim durdu İtalya’daki genel grevde, trenler, otobüsler, metro ve kamu taşımacılığı ciddi biçimde etkilendi; birçok hizmet iptal edildi veya büyük gecikmeler yaşandı. Ulusal demiryolu ve yerel hatlarda grev sabahın erken saatlerinden 21.00’e kadar sürdü. Birçok şehirde okul ve eğitim hizmetleri durdu ya da sınırlı çalıştı. Sağlık ve kamu sektöründe de grev nedeniyle kesintiler ve hizmet sıkıntıları oldu. Sendikaların verilerine göre kamu ve özel sektör çalışanlarının büyük bir kısmı greve katıldı, on binlerce kişi İtalya’nın başta büyük şehirleri olmak üzere birçok yerde sokaklara çıkarak yürüyüş ve gösteriler yaptı. Roma, Milano, Floransa gibi şehirlerde kitlesel yürüyüşler ve mitingler düzenlendi; protestolar barışçıl olmakla birlikte bazı noktalarda gerginlikler yaşandı. Hükümetin tutumu Meloni hükümeti yetkilileri grevi eleştirerek bunun ekonomik faaliyetleri zorlaştırdığını savundu ve bütçenin orta sınıfa vergi avantajı ve mali sorumluluk getirdiğini dile getirdi. Bütçe tartışmalarının tam ortasında yapılan böylesine geniş bir grev, Meloni hükümetinin yasada bazı düzeltmeler yapmasına (örneğin bazı kesintilerin yumuşatılmasına) yol açabilir. Ancak hükümet, güçlü bir çoğunluğa sahip olduğu için kısa vadede köklü bir geri adım atılması pek olası gözükmüyor. Genel grevi örgütleyen CGIL , İtalya’nın radikal sol eğilimli en büyük sendikasıdır . CISL (İtalyan İşçi Sendikaları Konfederasyonu) ise, Hristiyan demokrat , merkez-sağ ve merkez çizgisine yakın bir eğilimdedir. UIL (İtalyan Emek Birliği) de, sosyal demokrat , cumhuriyetçi ve laik eğilimlerin etkili olduğu bir konfederasyondur. CGIL’ın (İtalyan Genel Emek Konfederasyonu) başını çektiği genel grev Belçika ve Yunanistan’daki eylemler Avrupa’nın diğer ülkelerinde de son zamanlarda önemli eylemler yapıldı. Belçika’da üç günlük ulusal grev, 24–26 Kasım 2025 tarihlerinde gerçekleştirildi. Grevlerin ilk günü tren seferleri ve kamu hizmetleri aksadı, iş bırakma diğer sektörlere de yayılarak geniş bir eylem dalgası oluşturuldu. Yunanistan’da ise, son zamanların en yaygın 24 saatlik genel grevi, 1 Ekim 2025 tarihinde yapıldı. Grev, ulaşımı, kamu ve özel sektör hizmetlerini ciddi şekilde etkiledi. Bu eylemler, hükümetin önerdiği çalışma yasası reformlarına ve çalışma saatlerinin uzatılmasına karşı gerçekleştirildi. Fransa’da da, 18 Eylül’den 2 Aralık 2025 tarihine kadar çok sayıda grev ve protesto eylemi yapıldı. Özellikle sendikalar, hükümetin bütçe ve çalışma reformlarına karşı yaygın grevler ve yürüyüşler düzenledi, yüz binlerce kişinin katıldığı büyük eylemler ortaya kondu. İspanya’da da, 14 Kasım 2025’te sendikaların çağrısıyla geniş çaplı protestolar ve 24 saatlik grevler yapıldı. Avrupa’da işçi sınıfı, haklarına yönelik saldırılara karşı genel grev dahil en etkin eylemlere başvururken ülkemizdeki emekçiler ve sendikaları ne yapıyor, aynı tavrı gösterebiliyor mu? Bakalım, izleyip gözlemleyeceğiz…