Biz, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra doğan nesiller, başka bir İstanbul’da büyüdük. Ulaşım dertleri vardı ama daha insani yapıdaydı. Tramvayda sarkıntılık vakaları anlatılırdı ama bugünkü gibi büyük bir problem hâline gelmemişti. Suyun çok daha az olduğu İstanbul’da bu kadar pislik görülmedi. Hiç güzel bir 200. yıl yaşayacağımızı zannetmiyorum. Hâlbuki aldığımız emaneti en güzel şekilde gelecek nesillere bırakmak isterdik.