Diplomasi masalarının steril ortamı, savaş sahasının sert gerçekliğini çoğu zaman görmezden gelir. Geçtiğimiz hafta Washington’da kurulan o görkemli sahne de bu kuralı değiştiremedi. Donald Trump yönetiminin büyük bir diplomatik zafer havasıyla duyurduğu, güvenlik garantileri ve ekonomik destek vaatlerini içeren barış anlaşması, Afrika’nın kalbindeki çatışmayı dindiremedi. Beyaz Saray’da atılan imzalar henüz kurumamıştı. Ancak sahadaki namlular çoktan başka bir harita çizmeye başlamıştı bile. Güney Kivu’nun stratejik kenti Uvira’nın düşüşü bize diplomasinin tıkandığını gösteriyor. Bu düşüş sadece askeri bir yenilgi manasına gelmez; aynı zamanda uluslararası toplumun kriz yönetimindeki zaafını temsil eder. Kongo’nun doğusunda yaşananlar klasik bir çatışma tanımına sığmaz. Burası vekalet savaşlarının en karmaşık laboratuvarıdır. Trump’ın arabuluculuğunda imzalanan barış anlaşması aslında bir umut ışığı olarak görülmüştü. Liderler masaya oturduğunda silahların susacağı varsayılmıştı. Lakin bu noktada devreye Realpolitik denilen o soğuk gerçeklik girdi. M23 hareketi masadaki pazarlığın sonucunu beklemedi. Onlar sahadaki fiili durumu değiştirerek masayı devirmeyi tercih etti. Uvira gibi kritik bir ticaret ve lojistik merkezinin ele geçirilmesi basit bir taktik hamle olamaz. Bu hamle Kigali ve desteklediği M23 unsurlarının Kinşasa hükümetine verdiği en sert mesajdır. Zira bu “Barış istiyorsanız şartları biz belirleriz” demek oluyor. Bu nedenle diplomasi ancak sahadaki güç dengesini tescil eden bir noter işlevi gördü denebilir. Uvira’nın Düşüşü ve Washington’daki İllüzyon Washington’da varılan mutabakatın hemen ertesinde gelen bu saldırı aslında çok iyi hesaplanmış bir zamanlamaya da işaret etmekte. Dünya gözünü ateşkesin uygulanmasına çevirmişti. Herkes M23’ün geri çekilmesini veya en azından pozisyonunu korumasını bekliyordu. Ancak isyancılar Uvira kentinin kontrolünü ele geçirerek tüm denklemi altüst etti. Bu durum Batı başkentlerinde hazırlanan barış planlarının Afrika’nın karmaşık güç dinamikleri karşısında ne kadar kırılgan olduğunu da gözler önüne sermekte. Trump yönetimi diplomatik başarı hanesine bir çentik atmak istemiş olabilir. Fakat sahadaki aktörlerin kendi ajandaları her türlü dış baskıdan daha baskın çıkmaktadır. Uvira’nın düşmesiyle birlikte Washington anlaşması kadük kalmıştır. Artık ortada uygulanacak bir ateşkes metni değil yönetilmesi gereken topyekûn bir kriz vardır. Şehirde yaşanan askeri çöküş ise Kongo ordusunun (FARDC) kurumsal zaafını bir kez daha gözler önüne serdi. Direniş göstermeden mevzilerini terk eden askerler aslında devlet otoritesinin ne denli zayıfladığının ispatıdır. Bir ordu savaşmadan geri çekiliyorsa orada sadece askeri değil siyasi bir çözülme de vardır. M23 güçleri şehre girerken karşılarında organize bir savunma hattı bulamadı. Bu durum isyancıların özgüvenini tazelerken Kinşasa hükümetinin meşruiyetini derinden sarsmaktadır. Tshisekedi yönetimi uluslararası destekle ayakta kalmaya çalışsa da kendi topraklarını koruyamayan bir devlet görüntüsü vermekten kurtulamıyor. Uvira’nın kaybı Güney Kivu’nun tamamını savunmasız hale getirmiştir. Cephede Çöküş ve Mülteci Krizi Savaşın jeopolitik analizleri yapılırken genelde haritalar üzerindeki oklar ve sınırlar konuşulur. Oysa o okların geçtiği yerlerde ciddi insani maliyetler oluşur. Uvira’dan gelen görüntüler devlet kapasitesinin çöküşünü de belgelemekte. Şehri savunmakla görevli askerlerin ve müttefik Burundi birliklerinin panik halinde Burundi sınırına doğru kaçışı tam bir kaos tablosudur. Üniformalarını çıkarıp sivil kıyafetlerle halkın arasına karışmaya çalışan askerler, bir ordunun ricatından ziyade bir yapının çözülüşünü andırıyor. Müttefik Burundi askerlerinin dahi kendi ülkelerine sığınması krizin boyutunu göstermekte. Asıl kriz ise sivillerin yaşadığı yerinden edilme sürecidir. Çatışmaların ortasında kalan binlerce insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. M23’ün ilerleyişi sırasında yaşanan sivillerin kaçış yolculuğu bölgedeki demografik hareketliliğin tehlikeli boyutlara ulaştığını kanıtlıyor. Tanganyika Gölü kıyısında sıkışıp kalan insanlar gidecek yer bulamamanın baskısını yaşıyor. Sınırların kapandığı ve kaçış yollarının tutulduğu bir ortamda siviller stratejik bir koz haline geliyor. Uluslararası toplumun ateşkes çağrıları sahadaki güvenlik açığını kapatmıyor. Washington’daki diplomatik zafer söylemleri ile Uvira’daki insani kriz arasındaki makas giderek açılıyor. Mülteci dalgasının Burundi’ye yönelmesi krizin bölgesel bir karakter kazanmasına neden oluyor. Zaten kırılgan olan Büyük Göller Bölgesi yeni bir göç dalgasını kaldıracak kapasitede değil. Kampların yetersizliği ve gıda kıtlığı salgın hastalık riskini artırıyor. Güney Kivu halkı yıllardır süren bu vekalet savaşının en ağır bedelini ödemekte. Diplomasinin İflası ve Kigali’nin Oyun Planı Yaşananlar M23 hareketinin müzakere masasını sadece bir oyalama taktiği olarak kullandığını kanıtlar nitelikte. Onlar için barış görüşmeleri askeri kazanımları meşrulaştırmanın da bir aracı sayılabilir. Sahada ne kadar çok toprak tutarlarsa masada o kadar güçlü olacaklarını biliyorlar. M23 isyancılarının ilerleyişi bu stratejinin bir parçasıdır. Amaçları sadece Uvira’yı almakla sınırlı değil. Hedefleri bölgenin ekonomik damarlarını keserek Kinşasa’yı dize getirmektir. Bu “fait accompli” yani “oldubitti” stratejisi uluslararası toplumun pasifliğinden beslenmekte. Burada Kigali’nin rolü kritiktir. Ruanda yönetimi, M23 ile bağlarını resmî olarak reddetse de sahadaki askeri koordinasyon ve lojistik akış bu söylemi boşa çıkarıyor. Batı dünyası Ruanda üzerindeki baskıyı artırmadığı sürece bu döngü kırılmaz. Kigali yönetimi jeopolitik önemini kullanarak eleştirileri savuşturmayı başarıyor. Trump’ın arabuluculuğunun çöküşü Amerikan diplomasisinin Afrika’daki limitlerini de gösterdi. Washington artık taraflara söz geçiremiyor. Yerel dinamikler küresel güçlerin taleplerinden daha belirleyici oluyor. İmzalanan metinlerin sahadaki gerçeklikle örtüşmemesi barış süreçlerine olan inancı tamamen yok ediyor. Uvira’daki M23 bayrağı Washington anlaşmasının tabutuna çakılan son çivi olmuştur. Bundan sonra yapılacak her türlü ateşkes çağrısı sahadaki aktörler tarafından şüpheyle karşılanacaktır. Güven bir kez kırıldı mı onarılması imkansızdır. Kongo halkı artık dışarıdan gelecek kurtarıcılara bel bağlamıyor. Sonuç olarak Doğu Kongo’daki bu yangın sönmeyecek gibi duruyor. Uvira’nın düşüşü sadece bir başlangıç olabilir. Sırada Bukavu veya Goma gibi daha büyük hedefler olabilir. Savaşın mantığı işlemeye devam ediyor. Büyük Göller Bölgesi bir kez daha tarihin o karanlık döngüsüne girmiştir. Ve bu döngüden çıkış ne Washington’daki bir otel odasında ne de Brüksel’deki bir toplantı salonundadır. Doğu Kongo’daki kriz, bölgesel güç dengesini yeniden tanımlayacak yerel bir güvenlik mimarisi inşa edilmeden sona ermeyecek gibi görünüyor. *Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. m23 barış STRATEJİ harita Göktuğ Çalışkan, Independent Türkçe için yazdı Göktuğ Çalışkan Pazar, Aralık 14, 2025 - 09:30 Main image:
Fotoğraf: AA
TÜRKİYE'DEN SESLER Type: news SEO Title: M23’ün ‘barış’ stratejisi: İmzalar kurumadan haritayı değiştirmek copyright Independentturkish: