Mabel Matiz'in 'Perperişan' şarkısına erişim engeli talebi

Mabel Matiz'in 'Perperişan' şarkısına erişim engeli talebi

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Mabel Matiz'in "Perperişan" adlı şarkısı hakkında "kamu düzeni ve genel sağlığa aykırılık" gerekçesiyle erişimin engellenmesi talebinde bulundu.Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sunulan dilekçede, şarkının içeriğinin aile kurumuna zarar verebileceği, çocukların ve gençlerin zihinsel gelişimini olumsuz etkileyebileceği, kamu düzenini bozabileceği ve toplumda infiale yol açabileceği ifade edildi. Vatandaşların CİMER üzerinden yaptığı başvurularda, şarkı sözlerinin "Türk ailesinin örf ve adetlerine aykırı" olduğu yönünde şikayet de bulunduğu belirtilen dilekçede, kararın uygulanması için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna gönderilmesi istendi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Büyük bir iradeyle bu topraklarda huzuru tahkim etmek için çalışıyoruz

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Büyük bir iradeyle bu topraklarda huzuru tahkim etmek için çalışıyoruz

Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 10. toplantısında akademisyenlerin konuşmasının ardından değerlendirmede bulundu. Yapılan açıklamaların kendisinin sürece ilişkin olumlu bakış açısını daha da kuvvetlendirdiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Özellikle bir Türkiye modeli, bize özgü bir modelin ortaya konulabilmesi konusunda elimizde önemli imkanlar ve fırsatlar olduğunu birçok arkadaşımız, hocamız teyit etti. Hatta bu çerçevede komisyonumuza ödevler verdiler. Komisyonumuza da 'Eğer bunu yaparsanız tarihe geçersiniz' şeklinde ifadelerde bulundular. Artık bizim bu komisyonla ve süreçle ilgili 'eğer başarılı olursa' sözünü gündemden kaldırmamız lazım. Bu çalışmalar başarılı olmak zorundadır ve başarılı olmak için kendinden emin bir şekilde ilerlemektedir. İnşallah en kısa süre içerisinde de tamamlanacaktır." ifadelerini kullandı.Toplantıda yapılan tespitlere değinen Kurtulmuş, tarihsel olarak büyük bir jeopolitik kırılmanın yaşandığını, bölgenin ve dünyanın yeniden şekillendiği bir dönemden geçildiğini söyledi.Türkiye'ye karşı düşmanca tavırların farkında olduklarına dikkati çeken Kurtulmuş, "Ama akıl akıldan üstündür. Onlar ne yapmak istiyorsa biz onların yapmak istediğinden daha büyük bir iradeyle bu topraklarda ve bu bölgede birliği, beraberliği, kardeşliği ve huzuru tahkim etmek için çalışıyoruz. İnşallah sonuç alacağız. Burada herhangi bir tereddüde düşmememiz lazım." diye konuştu.Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:"En büyük gücümüz milletimizin gücüdür. Komisyon çalışmaları kendi başına ortaya çıkmadı. Örgütün silah bırakma çağrısı sonrasında bu bir devlet politikasına dönüşmüş ve bir parti hariç Türkiye'nin bütün siyasi kanaatlerini temsil eden siyasi partiler, burada bulunmayı kabul ederek, gönüllü bir şekilde sürecin parçası olarak bu süreci bir millet projesi haline dönüştürmüştür. Çok mesafe aldık, 5 Ağustos'tan bu yana onlarca saat emek verdik. Sadece burada 6 saat toplantı yapıyoruz ama bunun bir de öncesi, hazırlığı, sonrası, etkileri var. Bütün bunları hesap ettiğimiz zaman yüzlerce saatlik bir süreci hep birlikte inşa ediyoruz. Dolayısıyla komisyonun gücünü de hafife almamalıyız.Burada daha önceki ifade edilen örneklerde görülen bağımsız bir gözlem grubu olarak zaten bu komisyon tek başına ortadadır. Siyasi çekişmelerden, güncel siyasi çekişmelerden mümkün olduğu kadar uzak bir şekilde, her birimizin ayrı bir siyasi arka planı var, buna rağmen bu komisyonun konuları dikkate alınarak, mümkün olduğu kadar gündelik siyasi tartışmaların dışında kalınmaya herkes dikkat ediyor."Kurtulmuş, sahip oldukları gücün farkında olmaları gerektiğini, Türkiye'de bir siyasi iradenin olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan başlayarak devletin bütün kurum ve kuruluşlarının aynı doğrultuda hareket ettiğini kaydetti."ÜÇÜNCÜ GÖZE İHTİYACIMIZ YOK"Toplantıda yapılan konuşmalarda "üçüncü göz meselesinin" gündeme geldiğine işaret eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:"Ben başından beri Türkiye'nin bu tecrübesinin diğer ülke tecrübelerine, bildiğimiz tecrübelere benzemediğini, benzer taraflar olsa bile bütünüyle benzemediğini ifade etmek isterim. Bizim bir üçüncü göze ihtiyacımız yok. Üçüncü göz burasıdır. Millet adına bu işe göz kulak olan, bu sürece öncülük eden bu komisyon aynı zamanda üçüncü göz fonksiyonunu icra etmektedir, objektif bir şekilde bu süreci yerine getirmektedir. Yine önemli konulardan birisi, sıklıkla bugün dile getirildi. Negatif barış, pozitif barış. Bizim nihayetimiz bu ülkede, bu bölgede tamamıyla pozitif barışın kurulması, artık bir daha insanların şiddet diliyle, silahın aracılığıyla konuşmaktan ziyade dostça, kardeşçe 'kazan kazan' prensibi içerisinde elindeki imkanlarını çoğaltarak yeni bir Türkiye inşa etmesi ve yeni bir bölge inşa etmesidir. Bu çerçevede de Türkiye'nin tecrübesinin yeterli olduğu kanaatindeyim."Daha önce tecrübe edilen çözüm sürecine dikkati çeken Kurtulmuş, "Çözüm sürecinde yaşadığımız tecrübede elde ettiğimiz birikim ve ondan önceki süreçlerde elde edilen birikimlerin hepsi o zaman başarısız görünse bile onu sadece 'başarısız' diye bir kenara koymamak lazım. Oradaki her bir çabanın bugün bu sürecin olgunlaşmasına önemli katkılar sunduğunu görüyorum. Bunlardan iyi bir şekilde istifade etmek hepimizin vazifesidir." ifadelerini kullandı."Pozitif barış"ın aynı zamanda bir gelecek tasarımını da içerdiğine dikkati çeken Kurtulmuş, "Biz, ülkemiz, bu topraklar ve vatanımız için güçlü ve büyük Türkiye hedefi doğrultusunda yeni bir gelecek tasarımını ortaya koymak durumundayız. Bu da hiç şüphesiz kardeşlikten, milli dayanışmamızı artırmaktan, demokratik standartlarımızı yükseltmemizden geçiyor. Komisyonumuzun adına koyduğumuz bu kelimeler de sadece tesadüfen seçilmiş bir kelimeler değildir. Her birisinin birbiriyle irtibatlı olduğuna inandığımız ve birisindeki yükselişin diğerlerini de yükselteceğini bildiğimiz konulardır." değerlendirmesinde bulundu.Kurtulmuş, Türkiye'de bütün çevrelerinin, süreçle ilgili hassasiyetle çalışması gerektiğini, bu sürecin başarıyla sonuçlanmasını isteyenler olduğu kadar, sayısal olarak çok az olsa da istemeyenlerin de olduğunu, onların bu süreci zehirlemesine mani olmak zorunda olduklarını kaydetti.Kullanılan dilin önemine dikkati çeken Kurtulmuş, "İnsan kullandığı dille konuştuğu üslupla kaimdir. Dolayısıyla kalıcı bir kardeşlik, barış ve dayanışma istiyorsak bu dili de kurmak, kurgulamak ve çoğaltmak mecburiyetindeyiz." dedi.TBMM BAŞKANLIĞINDAN MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU TOPLANTISINA İLİŞKİN AÇIKLAMAMilli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında yarın gerçekleştireceği 11. toplantısında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcilerini dinleyecek.TBMM Başkanlığından yapılan açıklamada, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun bugün Kurtulmuş başkanlığında Meclis Tören Salonu'nda toplandığı hatırlatıldı.Komisyonun 10. toplantısında Prof. Dr. Havva Kök Arslan, Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu, Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, Doç. Dr. Çerağ Esra Çuhadar, Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy, İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanvekili Hüseyin Oruç, Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, Doç. Dr. Vahap Coşkun ve Prof. Dr. Talha Köse'nin dinlendiği anımsatılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:"TBMM Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş, toplantının açılışında komisyonun öncelikli vazifesinin, sürecin millet adına denetim ve kontrolünü yapmak, toplumsal mutabakatı tesise yönelik adımlar atmak ve gereken yasal düzenlemelere zemin hazırlamak olduğunu vurgulamıştır. TBMM Başkanımız Sayın Kurtulmuş, sürecin Türkiye'ye özgü bir model olduğunu ve komisyonun çalışmalarını tamamlaması akabinde bu modelin dünya literatürüne ve demokrasi tarihine armağan edilecek başarılı bir örnek olacağını ifade etmiştir.TBMM Başkanımız konuşmasında, sürece ilişkin farklı kanaatler bulunmasına rağmen 'Artık analar ağlamasın, silahlar konuşmasın, bu memlekette huzurun, barışın ve selametin temin edilmesi için herkes üzerine düşen sorumlulukları yerine getirsin' ortak mesajında birleşildiğini belirtmiştir. Kurtulmuş, gereken adımların atılabilmesi, Türkiye siyasetinin önünün açılabilmesi ve rahatlayabilmesi için örgütün İmralı'dan yapılan çağrıya uyarak bir an evvel silahlarını tamamen bırakmasının bu sürecin en önemli hususlarından biri olduğunu vurgulamıştır. TBMM Başkanımız ayrıca bölgesel ve küresel şartların Türkiye üzerine ağır yükler yüklediğini ve bu ortamda bir an evvel nihai bir barışı temin etmenin, huzuru ve kardeşliği tesis etmenin zorunlu olduğunu vurgulamıştır."Komisyonun, TBMM Başkanı Kurtulmuş'un başkanlığında yarın saat 11.00'de TBMM Tören Salonu'nda 11. toplantısını gerçekleştireceği belirtildi.Toplantıda, Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği, Doğu ve Güneydoğu İş Kadınları Derneği, Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu, Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu, Kadim Aşiretler Federasyonu, Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği, Mezopotamya İslami Araştırmalar Federasyonu, İslami Tebliğ Tedris İlim Hareketi Adamları Derneği ve Medrese Alimleri Vakfı temsilcilerinin dinleneceği aktarıldı.

Bakan Bolat: Zengezur Koridoru ile transit ticaretin güçlenmesi mümkün olacak

Bakan Bolat: Zengezur Koridoru ile transit ticaretin güçlenmesi mümkün olacak

Bolat, Türkiye-Azerbaycan İş Adamları ve Sanayicileri Birliğince (TÜİB) düzenlenen Azerbaycan-Türkiye Ekonomik ve Kültürel İlişkiler Köprüsü Etkinliği'ne katıldı.Buradaki konuşmasında Bolat, TÜİB heyetiyle bakanlıkta bir toplantı yaptıklarını belirterek, toplantının kapsamının Türkiye-Azerbaycan ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik olduğunu dile getirdi.Azerbaycan'a çeşitli toplantılar ve zirveler vesilesiyle sıkça gittiğini ifade eden Bolat, bir ay sonra yapılması planlanan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirvesi dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık edeceği bir ziyaretlerinin daha olacağını söyledi.Bolat, iki ülke arasındaki uçuşların çok sık, mesafe ve sürelerin kısa olduğunu ifade ederek, "Can Azerbaycan, Dağlık Karabağ'ı 32 yıllık bir işgalden kurtardı. Allah'a şükürler olsun. Topraklarının tamamını özgürleştirmiş oldu. Şimdi orada çok büyük bir yatırım ve yeniden imar faaliyeti var. Şuşa ve Hankendi şehirlerinde mayıs sonu ve temmuz başında iki zirve toplantısı yapıldı. Türkiye-Azerbaycan ekonomik ilişkilerinde, ekonomilerimiz aslında birbirlerini tamamlayıcı özelliklere sahip. Biz enerji alanında özellikle Azerbaycan'dan kaynak ithalatı yapıyoruz. Sanayi ürünlerinde ve hizmetlerde Azerbaycan'a destek oluyoruz." diye konuştu. "BU YIL 8 AY İTİBARIYLA TİCARET HACMİMİZ İYİ GİDİYOR"Bolat, Türkiye için Orta Asya ve Uzak Doğu'ya açılırken Azerbaycan'ın önemli stratejik geçiş noktası olduğuna dikkati çekerek, "Zengezur Koridoru'nun inşallah yakında açılmasıyla beraber Türk dünyasının coğrafik olarak birbirleriyle bütünleşmesi ve ekonomik ilişkilerin gelişmesi, Uzak Doğu'dan başlayarak Avrupa'ya uzanan Orta Koridorun hareketlenip transit ticaretin güçlenmesi mümkün olacak." ifadesini kullandı.Görev süresi içinde Türkiye-Azerbaycan ticaret hacminin de karşılıklı olarak her yıl bir önceki yılın üstüne çıktığına dikkati çeken Bolat, "Bu yıl 8 ay itibarıyla ticaret hacmimiz iyi gidiyor. Özellikle yatırımlar çok önemli. Türkiye'nin dünyada iş insanı, şirket sayısı anlamında en çok yatırımı Azerbaycan'da. Değer itibarıyla da 17 milyar dolarla yine en çok yatırımımız Azerbaycan'da. Azerbaycan'ın da Türkiye'de 3 bin kadar şirketi var." dedi.Bolat, TÜİB'in iki ülkenin çok daha güçlü ekonomik entegrasyona ulaşması için canla başla çalıştığını dile getirerek, TÜİB'in Aralık 2023'te Bakü'de 1. Türkiye-Azerbaycan Yatırım Forumu'nu düzenlediğini hatırlattı.Söz konusu Forumun Azerbaycan tarihindeki en önemli ekonomik buluşmalardan birisi olduğuna dikkati çeken Bolat, forumun ikincisinin de aralık ayında gerçekleştirileceğini sözlerine ekledi.

Bakan Kacır: TEKNOFEST kuşağıyla teknolojiyi kullanan değil, üreten ülke olacağız

Bakan Kacır: TEKNOFEST kuşağıyla teknolojiyi kullanan değil, üreten ülke olacağız

TEKNOFEST, İstanbul'da ziyaretçilerine kapılarını açtı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İstanbul'da TRT Haber’in ‘TEKNOFEST Özel Yayını’nda soruları yanıtladı.Bakan Kacır, TEKNOFEST'e gençlerin ilgisinin her yıl arttığını belirterek şöyle konuştu:"TEKNOFEST'in bu kadar coşkuyla gerçekleşmesi mutluluk verici. Her zamanki gibi muhteşem başladık. Milletimizin teveccühüyle muhteşem başladık. 2018'den bu yana 8. yılımız, 13. TEKNOFEST'imizi gerçekleştiriyoruz."11 MİLYONDAN FAZLA ZİYARETÇİYİ AĞIRLADIK"Daha önce 4 kez İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Samsun'da, Gaziantep'te, Adana'da, Bakü'de ve Kıbrıs'ta TEKNOFEST'ler gerçekleştirdik. Her birinde bu muhteşem heyecanı ve coşkuyu milletimizle birlikte müşaade ettik. Bugüne kadar 11 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırladık. Türk milleti gerçekten bağımsızlık aşkına sahip bir millet."TEKNOFEST'in, "Milli teknoloji Hamlesi"ne sağladığı katkıya vurgu yapan Bakan Kacır, şöyle devam etti: Türkiye'nin kritik teknolojileri kendi imkanlarıyla geliştirme, kendi evlatlarının akıl teriyle üretebilme, ihraç edebilme yolculuğu, milletimizce en güçlü şekilde sahipleniliyor. TEKNOFEST kuşağıyla teknolojiyi kullanan değil, üreten ülke olacağız. Önümüzdeki dönemde kesintisiz enerji sunabileceğimiz yapay zeka veri merkezi endüstri bölgeleri inşa edeceğiz. Bilim insanlarının ve teknoloji girişimlerinin yararlanabileceği süper bilgisayar yatırımlarını da hızlandırıyoruz."İsrail tüm sivil teknolojileri kendi emelleri doğrultusunda acımasızca kullanabiliyor. Sivil teknolojiler maalesef silahlaştırılıyor. Biz, sadece savunmada değil tüm sanayi teknolojilerinde bağımsızlık mücadelesi veriyoruz. Haberleşme, ulaştırma ve tarım teknolojilerinde mutlaka bağımsız olmalıyız. Türkiye'yi bağımsızlaştıracak yerli ve milli her girişimin yanındayız. Tüm alanlarda kendi teknolojimizi üretmeli ve kullanmalıyız.""İSRAİL, TEKNOLOJİYİ ACIMASIZCA KULLANIYOR"Zira bugünün küresel sistemi haklının güçlü olduğu bir sistem değil. Güçlünün haklı sayıldığı bir sistem. Evet, bir Birleşmiş Milletler var. Evet, çok sayıda uluslararası örgüt var. Biz inanıyoruz ki er ya da geç bu katil Netanyahu ve çetesi buralarda hesap verecekler ama görünen o ki bu küresel sistem masumun, mazlumun hakkını koruyacak bir noktada değil. Bizler şunun farkındayız: Savunma Sanayii elbette mutlaka tam bağımsız olmamız gereken bir alan ama görünen o ki sadece savunma sanayii değil, sanayinin, teknolojinin tüm alanlarında bir bağımsızlık mücadelesi vermek mutlak bir zorunluluktur bizler için. Zira tehdit, sadece geleneksel araçlarla ortaya konmuyor artık.

MİT Başkanı Kalın, Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile Şam'da bir araya geldi!

MİT Başkanı Kalın, Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile Şam'da bir araya geldi!

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, temaslarda bulunmak üzere gittiği Suriye'nin başkenti Şam'da, Cumhurbaşkanı Ahmed Şara tarafından kabul edildi.Güvelik kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Kalın ve Şara arasında yapılan görüşmede, ikili ve bölgesel güvenlik meseleleri ele alındı.BİR KEZ DAHA VURGULANDISuriye'nin toprak bütünlüğü, egemenliği, siyasi istikrarı ve toplumsal barışın öneminin altı çizilen görüşmede, Türkiye'nin her zaman Suriye'nin yanında olacağı bir kez daha vurgulandı.Görüşmede, Suriye'nin yeni hükümetinin iç ve dış tehditlere karşı verdiği mücadeleye de değinilerek, Türkiye'nin, Şam yönetimine ihtiyaç duyduğu her türlü desteği vermeye hazır olduğu belirtildi. Terör örgütü DEAŞ ile mücadelenin de görüşüldüğü görüşmede, Suriye'de kurumsal kapasitenin geliştirilmesi, sınır güvenliği ve gümrük kapıları, ekonomik şartların iyileştirilmesi ve Suriyeli mültecilerin gönüllü ve güvenli şekilde ülkelerine geri dönüşlerine yönelik meseleler de ele alındı.

Netanyahu’nun istediği Siloam yazıtındaki İbranice ifadeler ne anlama geliyor?

Netanyahu’nun istediği Siloam yazıtındaki İbranice ifadeler ne anlama geliyor?

İsrail Başbakanı Netanyahu, dün ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte gittiği Mescid-i Aksa yakınlarındaki tünellerde arkeolojik kazıların yapıldığı alanda gerçekleştirdiği konuşmada, Osmanlı döneminde Doğu Kudüs'te bulunarak İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne getirilen Silvan Yazıtı'nı Türkiye'den istediğini, fakat Erdoğan ve seçmen tabanı nedeniyle yazıtı alamadığını söyledi. Netanyahu, 1998'de eski başbakanlardan Mesut Yılmaz ile aralarında geçen bir diyalogu da naklederken Yılmaz'dan Osmanlı devleti döneminde Kudüs'te bulunan ve İstanbul'a getirilen Silvan Yazıtı'nı istediğini belirterek, "Müzelerimizde binlerce Osmanlı eseri var. İstediğin birini seç, Silvan Yazıtı ile değiştirelim." teklifinde bulunduğunu aktardı.Önerilerinin kabul görmemesi üzerine Yılmaz’a ret nedenini sorduğunu belirten Netanyahu, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlik ettiği büyüyen bir seçmen kitlesi bulunduğu ve kitlenin tabletin İsrail'e verilmesine öfkeleneceği şeklinde bir yanıt aldığını öne sürdü.Netanyahu, konuşmasının devamında "Bay Erdoğan, bu (Kudüs) bizim şehrimiz, sizin değil. Her zaman bizim şehrimiz olacak. Bir daha tekrar bölünmeyecek." ifadelerini kullandı. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN YANITICumhurbaşkanı Erdoğan, "Kudüs sizin değil" diyen İsrail Başbakanı Netanyahu'ya, "Kudüs-ü Şerif'i namahrem ellerin kirletmesine izin vermeyiz. Biliyorum, Hitler özentisi tiplerin kuyruk acısı belki de hiç geçmeyecek" ifadeleriyle yanıt verdi. Asırlarca İslam'ın bayraktarlığını üstlenen bir milletin efradı olarak 400 yıl Kudüs-ü Şerif'e hizmetkarlık yapmanın şerefini yaşadıklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:"Netanyahu bunları bilmez. Ama bugün buradan tekrar haykırıyorum, belki öğrenir. 'La ilahe illallah, İbrahim Halilullah' ifadesinde anlamını bulan hürmet, hikmet, hoşgörüyle bu övülmüş şehri tüm inanç mensupları için yüzyıllar boyunca bir barış ve esenlik yurdu haline biz getirdik. Müslümanlar gibi Hristiyanların ve Musevilerin de hakkına riayet ettik. Bugün de şairin ifadesiyle, kalbimizin yarısı Mekke diğer yarısı Medine'dir. Bunların üstünde de bir tül misali Kudüs vardır."Kudüs'ün, nüfusu 2 milyarı bulan İslam aleminin ortak davası, hafızası ve mirası olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:"Arzın üstünde bir sancak, görkemli bir çınar olarak gördüğümüz Kudüs-ü Şerif'i namahrem ellerin kirletmesine izin vermeyiz. Biliyorum, Hitler özentisi tiplerin kuyruk acısı belki de hiç geçmeyecek. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızda, bundan 27 yıl önce ortaya koyduğumuz tavrı belki de hiçbir zaman unutmayacaklar. Varsın onlar öfke nöbetleri geçirmeye devam etsin. Biz Müslümanlar olarak Doğu Kudüs üzerindeki haklarımızdan tek bir geri adım dahi atmayacağız. Bütün semavi dinlerce kutsal kabul edilen Kudüs'ün tekrar barış, huzur ve güven şehri olması için mücadelemiz sarsılmaz bir azimle hız kesmeden, gerilemeden, gevşemeden devam edecektir. Aynı şekilde, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin kurulması için de tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz." SİLOAM YAZITI’NIN TARİHSEL ÖNEMİKudüs tarihi açısından büyük önem taşıyan ve M.Ö. 8. yüzyılda Kral Hizkiya'nın su tünelini inşa etme çabalarını anlatan Siloam yazıtı, İsrail tarafından Yahudilerin bölgedeki köklerinin binlerce yıl öncesine dayandığının kanıtı olarak gösteriliyor. 1880'de Kudüs'te bulunan yazıt, günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor. Siloam yazıtı, Kudüs'te keşfedilen en eski ve en uzun İbranice yazıt olma özelliğini taşıyor. Tabletteki yazılar, İbrani Kutsal Kitabı'nda da yer alan ve Kral Hizkiya'nın Kudüs'e su sağlamak için kazdırdığı tünelin hikayesini anlatıyor.Bu tarihi eser, İsrail için sadece arkeolojik bir buluntu olmanın ötesinde bir anlam taşıyor. Yazıt, Yahudilerin Kudüs'teki tarihi ve dini köklerinin binlerce yıl öncesine dayandığını kanıtlayan bir unsur olarak kabul ediliyor. Bu bağlamda, İsrail tarafından "modern Yahudi devletinin tarihsel meşruiyetini" destekleyen bir sembol olarak kullanılıyor.YAZITIN İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZESİ'NE YOLCULUĞUSiloam yazıtı, 1880'li yıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nun Kudüs'ü yönettiği dönemde Siloam Tüneli'nde bulundu. Osmanlı İmparatorluğu, 1516'dan 1917'ye kadar Kudüs ve Ortadoğu'nun büyük bir bölümünü kontrol etmişti.Yazıt, keşfedilmesinin ardından İstanbul'a getirildi ve o tarihten bu yana İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmeye devam ediyor. Birinci Dünya Savaşı'ndaki yenilgiyle bölgeden çekilmesine rağmen Osmanlı'dan kalan bu önemli eser, halen Türkiye'de bulunuyor. PEKİ, SİLOAM YAZITI’NDAKİ İBRANİCE İFADELERİN TÜRKÇE MANASI NEDİR?Tünel kazma işi tamamlanmıştı. Tünel kazma işi şöyleydi:Kazıcılar balyoz ve keskilerini birbirlerine doğru sallarken, geriye yalnızca üç arşın kazı kalmıştı.O sırada bir adamın arkadaşına seslendiği duyuldu.Çünkü sağdaki ve soldaki kayada bir çatlak zuhur etmişti.Tünel açma işi bittiğinde, kazıcılar balyozlarını birbirlerine doğru sallayarak karşılaştılar.Böylece kaynaklardan rezervuara kadar bin iki yüz arşın boyunca su aktı.Ve kazıcıların başlarının üzerindeki kayanın yüksekliği yüz arşındı.

CHP Lideri Özgür Özel, partisinin Bahçelievler mitinginde konuştu

CHP Lideri Özgür Özel, partisinin Bahçelievler mitinginde konuştu

Özel, Haznedar Meydanı'nda "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" sloganıyla düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Bahçelievler’in bir zamanlar bahçeleriyle ünlü olduğunu, ancak bugün kişi başına bir metrekare yeşil alanı bulunduğunu belirtti.Suç örgütü elebaşı olma iddiasıyla yargılanan Aziz İhsan Aktaş'ın, yalnız CHP'li belediyelerden ihale almadığını ileri süren Özel, "Güya Aziz İhsan Aktaş'ın ortağı 12 yıl önce Zeydan Karalar'dan ödeme almış, onun için Zeydan Karalar içeride yatıyor. Ama Bahçelievler'in belediye başkanı daha geçen sene iki parça halinde, önce kamyonları, sonra şoförleri için ihale yapmış. Hakan Efendi’ye dönüp de soran yok. Yazıklar olsun böyle ikiyüzlülüğe." ifadelerini kullandı.Demokrasiden sapıldığı için borsanın düştüğünü savunan Özel, demokratikleşme umudunun görüldüğü durumlarda ise borsanın yükselişe geçtiğini öne sürdü.Özel, Sosyalist Enternasyonal'in İkinci Başkanı olarak 77 ülkedeki 89 partiden imza aldığını belirterek, "CHP Türkiye'de iktidara gelip de AB'ye tam üyelik yürüyüşünü başlatınca, biz bunu destekleyeceğiz, en büyük destekçisi olacağız.' diyor. Ben size şunun sözünü veriyorum. İktidara geleceğiz. Gençler size söz olsun, yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa olacak." dedi.İsrail'in Katar'da gerçekleştirdiği saldırı sonrası Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Ortak Olağanüstü Zirvesi'ne değinen Özel, toplantıdan çıkan 25 maddelik bildiriden etkili bir sonuç çıkmadığını öne sürdü.İBB soruşturmasının üzerinden geçen 182 güne rağmen ortada bir suç ve delil bulunmadığını iddia eden Özel, buna karşın ortada yargısız infazın bulunduğunu söyledi.MHP ve AK Parti İstanbul il yöneticilerinin, Bayrampaşa Belediyesi'ne yönelik yolsuzluk soruşturmasında tutuklanan belediye başkanı Hasan Mutlu'yu arayarak AK Parti'ye geçmesini istediklerini iddia eden Özel, bu konuyla ilgili Mutlu'nun dün akşam savcıya suç duyurusunda bulunduğunu dile getirdi.Özel, tüm zorluklara rağmen bir ve beraber olduklarını ifade ederek, milletvekilleriyle, üyeleriyle, yöneticileriyle, gençler ve yaşlılarla hep birlikte iktidara yürüdüklerini kaydetti.

Su kuyusuna düşen 2 yaşındaki çocuk kalp masajıyla hayata döndü

Su kuyusuna düşen 2 yaşındaki çocuk kalp masajıyla hayata döndü

Muş’un Tekyol köyünde 2 yaşındaki E.Z.Ö. isimli çocuk, oyun oynadığı sırada su kuyusuna düşerek yaklaşık 10 dakika boyunca mahsur kaldı.Çevredekilerin fark etmesi üzerine kuyudan çıkarılan çocuk için 112 Acil Sağlık ekiplerine haber verildi.Olay yerine gelen ekipler, uzun süre kalp masajı uygulayarak küçük çocuğu hayata döndürdü.Küçük çocuk ambulansla Muş Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı.

Diyanet İşleri Başkanlığı'na Prof. Dr. Safi Arpaguş atandı!  Prof. Dr. Safi Arpaguş kimdir, nereli ve kariyeri?

Diyanet İşleri Başkanlığı'na Prof. Dr. Safi Arpaguş atandı! Prof. Dr. Safi Arpaguş kimdir, nereli ve kariyeri?

Resmi Gazete'de yayımlandı. Cumhurbaşkanlığı kararıyla Diyanet İşleri Başkanlığı'na İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş atandı. Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı'na göre, Diyanet İşleri Başkanlığına, 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2, 3 ve 7'nci maddeleri gereğince İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Arpaguş getirildi.Prof. Dr. Safi ARPAGUŞ Kimdir?1967 yılında Amasya/Gümüşhacıköy'de doğdu.1985 yılında Gümüşhacıköy İmam-Hatip Lisesi’nden, 1990 yılında M.Ü. İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu.1992 yılında M.Ü. İlahiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi olarak akademik hayata başladı.1994 yılında Yüksek Lisansını; 2001 yılında Doktorasını tamamladı.2008 yılında Doçent, 2014 yılında Profesör oldu.2011-2021 yılları arasında M.Ü. İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevinde bulundu.2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 38. Maddesi ve 15 Ekim 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle (Karar 2021/498) İstanbul Müftülüğü görevine atandı. M.Ü. İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Anabilim dalı öğretim üyesi ve Anabilim Dalı Başkanıdır.Çalışma alanı İslam Tasavvuf Tarihi, kavramları ve kurumlarıdır.Mevlânâ Celâleddin Rûmî, Mesnevî ve Mevlevîlik konularında çalışmaları mevcuttur.Yayınlanmış kitap, makale ve tercümeleri vardır.Çalışmalarından bazıları şunlardır:-Mevlânâ ve İslâm,-Mevlevîlik’te Manevî Eğitim;-Hüseyin Azmi Dede; Risaleler.-Aziz Mahmud Hüdâyi, Sohbetler;-Ahmed Avni Konuk, Mesnevî-i Şerif Şerhi, -Heyet-, I-XIII;-İsmail Rüsûhî Ankaravî, Minhâcü’l-Fukarâ;-Tâhirü’l-Mevlevî, Yenikapı Mevlevihanesi Postnişini Şeyh Celaleddin Efendi.

Kahramanmaraş'ta feci kaza! TIR'la çarpışan otomobilde 3 kişi öldü

Kahramanmaraş'ta feci kaza! TIR'la çarpışan otomobilde 3 kişi öldü

Kaza, akşam saatlerinde Elbistan- Göksun karayolunun Kötüre Mahallesi mevkisinde meydana geldi. Afşin’den Göksun’a gitmekte olan İsmail Polat (49) yönetimindeki 46 VJ 207 plakalı TIR, karşı yönden gelen Abdullah Yılmaz’ın kullandığı (75) 46 D 1160 plakalı otomobille kafa kafaya çarpıştı. Otomobilin hurdaya döndüğü kazayı görenlerin ihbarı üzerine bölgeye sağlık, itfaiye ve jandarma ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerince yapılan kontrolde sürücü Abdullah Yılmaz ile otomobildeki Osman Yılmaz (75) ve Ahmet Özsoy'un (60) yaşamını yitirdiği belirlendi. İtfaiye ekiplerince otomobilden güçlükle çıkarılan cenazeler, kaza yerindeki incelemenin ardından Adli Tıp Kurumu’nun morguna kaldırıldı. TIR şoförü İsmail Polat'ın gözaltına alındığı kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Fed faiz kararını açıkladı

Fed faiz kararını açıkladı

Fed faiz kararını açıkladı ABD Merkez Bankası (Fed), piyasaların merakla beklediği faiz kararını açıkladı. Fed, politika faizini beklentiler dahilinde 4-4,25 aralığına çekti. ABD Merkez Bankası (FED), eylül ayı faiz kararını açıkladı. FED'DEN 9 AY SONRA FAİZ İNDİRİMİ ABD Merkez Bankası (Fed), politika faizini beklentiler dahilinde 25 baz puan düşürerek yüzde 4,00-4,25 aralığına indirdi. Banka 9 ay sonra ilk politika faizini indirme kararı aldı. KAMUDANHABER https://www.kamudanhaber.net/fed-faiz-kararini-acikladi-26 https://www.kamudanhaber.net/fed-faiz-kararini-acikladi-26

Gökten üç elma düştü...

Gökten üç elma düştü...

Gökten üç elma düştü... İSMAİL AKYILDIRIM Bir zamanlar Çin'de bir adam o kadar aç ve bitkin düşmüştü ki, dayanamayıp bir armut çaldı... Adamı yakalayıp cezalandırılmak üzere İmparator'un karşısına çıkardılar. Hırsız imparatoru görünce ona şöyle dedi; Değerli efendim, çok açtım, dayanamadım çaldım ve yedim. Beni affetmen için yalvarıyorum. Eğer affederseniz size paha biçilemez bir armağanım olacak.. İmparator dudak büker; Senin gibi birinde paha biçilemez ne olabilir ki? Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzatır ve bu çekirdeği ekerseniz bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşerdiğini göreceksiniz.. İmparator kahkaha atarak; Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni dedi. Yoksul adam; Haşmetlim bu tohumu ben ekemem çünkü ben bir hırsızım. Bu tohumu ancak, ömründe hiç çalmamış, başkalarına hiç haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum o zaman gücünü gösterir, aksi takdirde onu ekeni zehirler, tarif edilemez acılarla öldürür. Sultanım, bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz.. İmparator irkildi, suratını astı, bir süre düşündü, sonra hırçın bir sesle; Ben imparatorum bahçıvan değil, o tohumu başbakana ver eksin de altın meyveleri görelim dedi.. Yoksul adam, tohumu başbakana uzatınca başbakan telaşe içerisinde imparatora dönüp itiraz etti. Ben ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim, sihirli tohumu ziyan ederim. Bence bu tohumu hazinedar başı eksin... Hazinedarbaşı da hemen bir bahane buldu ve bu görevi başkasına devretti. Bir bir orada bulunan herkes sudan sebeplerle tohum ekme görevinden kaçındılar.. Sonra İmparator, doğan sessizliğin içerisinde bir süre düşündü. Başı önünde başbakana, hazinedara ve bütün görevlilere dik dik baktı ve Hadi bakalım bu hırsız bahçıvana tohumun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim dedi. Cebinden bir altın çıkarıp yoksul adamın tutması için attı. Herkesin ceplerinden sessiz sedasız birer altın çıkarıp adama vermesini izledi.. Sonra da gülerek; Bas git burdan be adam, bugünlük bu ders hepimize yeter dedi. Ve.... Gökten üç elma düştü birisi yiğit olanların başına, birisi bu masalı dizip koşana, biri de okuyanların başına...