Hatay Hava Durumu! 15 Aralık Pazartesi  Hatay hava durumu nasıl?

Hatay Hava Durumu! 15 Aralık Pazartesi Hatay hava durumu nasıl?

Hatay'da 15 Aralık 2025 gününde hava durumu oldukça keyifli. Sıcaklıklar 4 ile 15 derece arasında değişirken, nem oranı %61 olarak ölçülüyor. Rüzgar hızı 6 km/saat olarak tahmin ediliyor. Dışarıda vakit geçirmek için ideal bir gün olduğu görülmekte. 16 Aralık itibarıyla hava biraz serinleyecek. Günlük hava tahminlerinde gün doğumu ve batımı saatleri de net bir şekilde raporlanmış durumda. Açık hava etkinlikleri için harekete geçebilirsiniz.

Erzurum Hava Durumu! 15 Aralık Pazartesi  Erzurum hava durumu nasıl?

Erzurum Hava Durumu! 15 Aralık Pazartesi Erzurum hava durumu nasıl?

Erzurum'da 15 Aralık'ta hava durumu soğuk ve bulutlu olacak. Gündüz sıcaklığı 1 dereceyi bulurken, akşam saatlerinde sıfırın altına düşmesi bekleniyor. Hissedilen sıcaklık gündüz -5 ve gece -9 dereceye kadar gerileyecek. Önümüzdeki günlerde de benzer hava koşulları devam edecek. Soğuk havalarda dışarı çıkarken kalın giyinmek, rüzgardan etkilenmemek ve kaygan zeminlere dikkat etmek önem taşıyor.

Aydın Hava Durumu! 15 Aralık Pazartesi  Aydın hava durumu nasıl?

Aydın Hava Durumu! 15 Aralık Pazartesi Aydın hava durumu nasıl?

Aydın'da 15 Aralık'ta hava durumu genellikle açık ve güneşli olacak. Gün boyunca sıcaklıklar 6 ile 14 derece arasında değişecek. Nem oranı %72 civarında bulunacak. Hafif rüzgar ile günlük aktiviteler için ideal koşullar oluşuyor. Açık hava etkinlikleri yapmak isteyenler sabah yürüyüşü veya park ziyaretleri planlayabilir. Önümüzdeki günlerde benzer hava durumu devam edecek. Kat kat giyinmek faydalı olacaktır.

Adana Hava Durumu! 15 Aralık Pazartesi  Adana hava durumu nasıl?

Adana Hava Durumu! 15 Aralık Pazartesi Adana hava durumu nasıl?

Adana'da 15 Aralık Pazartesi günü hava durumu kısmen güneşli. Sıcaklık 18 derece civarında, gün boyunca 7 ile 18 derece arasında değişiklik gösterecektir. Nem oranı %45 olarak tahmin edilirken, rüzgar hızı 19.8 km/saat olarak ölçülmüştür. Dışarıda vakit geçirmek isteyenler için bu ılıman hava koşulları idealdir. Ancak sabah ve akşam saatlerinde serin hissedileceğinden, hafif bir ceket önerilmektedir.

Diyarbakır Hava Durumu! 15 Aralık Pazartesi  Diyarbakır hava durumu nasıl?

Diyarbakır Hava Durumu! 15 Aralık Pazartesi Diyarbakır hava durumu nasıl?

Diyarbakır'da 15 Aralık'ta soğuk ve bulutlu hava etkili olacak. Gün boyunca sıcaklık 8 derece civarındayken, akşam saatlerinde 6 dereceye düşmesi bekleniyor. Gece saatleri ise 3 dereceye kadar inebilir. Yüksek nem oranı ve hafif yağışlar, gün boyunca gözlemlenecek. 16 Aralık'ta orta şiddetli yağmur beklenirken, 17 Aralık'ta az bulutlu bir hava hakim olacak. Rüzgar hızı da artış gösterecek.

Ankara Hava Durumu! 15 Aralık Pazartesi  Ankara hava durumu nasıl?

Ankara Hava Durumu! 15 Aralık Pazartesi Ankara hava durumu nasıl?

Ankara'da 15 Aralık 2025 tarihi itibarıyla hava durumu soğuk, bulutlu ve hissedilen sıcaklıklar sıfırın altında. Gündüz sıcaklıklar 0 ile 6 derece arasında seyrederken, rüzgar doğu yönünden esiyor. Önümüzdeki günlerde ise sıcaklıklar değişecek. 16 Aralık’ta hava açık ve güneşli, sıcaklıklar -4 ile 2 derece arasında olacak ve hissedilen sıcaklık -7 dereceyi bulacak. Dışarı çıkarken kalın giyinmekte fayda var.

Lolita rasyoneli

Lolita rasyoneli

Sevgilisi terk etmiş, salya sümük... “Saçmalama oğlum” dedi birimiz. “Elini sallasan beş yüz ellisi, unut gitsin.” Bir başka arkadaşımız, “Sen ne hata yaptın ki?” dedi. “Ulrike Meinhof’u anımsa, üzüleceğine öfkelen. Ancak böyle rahatlayabilirsin.” Bizimki hak verir gibi bir an durdu, sonra kan çanağına dönmüş gözlerini üzerimize dikerek konuştu: “Dost olduğunuz için beni avutmaya çalışıyorsunuz, sağ olun, dostlar böyle yapar. Ama Ulrike’nin bambaşka bir bağlamda söylediği meşhur sözünü bu konuda pas geçiyorum. Kıymetli, en azından benim için kıymetli onca güzel hatırayı unutmak istemiyorum ve beni rahatlatacaksa bile öfkelenip o hatıralara ihanet edemem. Neden rahat olmaya bu kadar meraklıyız ki? Bırakın rahatsız kalayım, bırakın üzüleyim. Beni sevdiğiniz için benim rasyonelimi rasyonalize etmeye çalışıyorsunuz ama yapmayın bunu. Gerek yok.” “Rasyonalize etmek” Maslakça bir terim. Birine anlamını sorsak “Acı veren, hoşa gitmeyen, işimize gelmeyen bir konuya rahatlatıcı mantıklı gerekçe bulmaya çalışmak” diye bir yanıt verir. İngilizce’de “to rationalize” deniliyor, bunu alıp kullanmışız. “Gerekçelendirmek” Türkçe karşılığı olabilir ama bu sözcük “rasyonalize etmek” kadar net değil. Olumlu bir durumu da gerekçelendirebiliriz ama sadece olumsuz, sorunlu konuları “rasyonalize ediyoruz.” *** Terk edilmiş arkadaşımız yaşadığı aşk acısına rağmen “unutmak” veya “karşı tarafı suçlamak” önerilerini reddediyor, bunları “rasyonalize etme” olarak nitelendiriyor. Acı çekmenin, rahatsız olmanın, üzülmenin bir “sorun” gibi algılandığı çağımızda tedavi girişimlerini böyle adlandırması ürkütücü bir şekilde doğru. Eskiden bir çocuğun üzülmesinin, depresyona girmesinin pek haber değeri yoktu. Belki de bu nedenle o kadar da üzülmez, depresyona girmez, travmatik olaylar yaşasak da bundan bir travma hikâyesi çıkarmazdık. Nesiller geçtikçe “aman çocuk üzülmesin” cümlesi bir bilim dalı haline geldi. Ebeveynler çocuklarını neyin üzdüğünü bulmaya çalışan hafiyelere dönüştüler. Her üzüntü, her acı, her kaygı derhal yok edilmeli ve bir an önce tekrar gülmeye, dans etmeye başlamalıydık. Üzüntü kaynaklarımızı hor görmek serbestti, kendimizi haklı çıkaracak şekilde durumu hemen “rasyonalize etmeli” ve tarihi böyle yazıp yolumuza devam etmeliydik. Üniversitenin ilk yıllarında tanıyıp sonra izini kaybettiğim birini sosyal medyada buldum ve ona merhaba dedim. Sanki geçen hafta bir aradaymışız ve çok taze bir kavga etmişiz gibi coşku dolu bir hakaret mesajı yazdı: “Bana ne hakla selam veriyorsun?” Birbirimizi son gördüğümüzde 18 yaşındaydık ve şimdi aradan neredeyse kırk yıl geçmişti. 18 yaşında ona ne demiş olabilirdim ki böyle dinmeyen bir öfkeye sahipti? Ortak bir arkadaşımıza danıştım ve arkadaşım o günleri benim anımsadığım gibi anlattı. Bir suçum yoktu ama belki de bilmeden onu incitmiştim. Geçen zamanda bu incinme halini içselleştirmiş ve makas alınca ayrı yönlere giden trenler gibi bu anlatıyla benden iyice uzaklaşmıştı. Veya belki aynısını ben yapmıştım ve hakem olarak tayin ettiğim arkadaşım da durumu “rasyonalize ediyordu”. Hangimizin rasyonalizesi rasyoneldi? Bir kişi mahkûm edildiğinde, içimizden habis bir ses yükselir ve bu durumu “rasyonalize etmeye” çalışır. “Kendi arandı, ateş olmayan yerde duman tütmez, neden seni beni değil de onu aldılar?” Bu tip sözlerin parasetemol etkisi olur, harareti keser, ateşi düşürür. “Rahatı arama”nın yer çekimi kadar doğal sayıldığı bir çağda, anlaşılmaz bir durumu “rasyonalize etmek” de hak sayılır. Adaleti arayan bir teraziyle değil, keyfine düşkün bir popoyla düşünmeye başlar, böylece insan soyunun en soysuz haline evriliriz: Haklının değil, güçlünün yanında olan. *** Sovyet Devrimi nedeniyle yurdundan Amerika’ya göçen bir Rus burjuvası olmasının en çok ekmeğini yiyeceği “anti komünist” yıllarda Vladimir Nabokov, aynı anda hem Stalin’in, hem de McCarthy’nin nefret edeceği bir roman yazdı: Lolita. Romanda Humbert adlı bir adamın Lolita adlı bir kıza duyduğu aşk anlatılır. Sorun şudur ki, Humbert 37 yaşındayken, Lolita 12 yaşındadır. Kitabı baştan sonra Humbert’in kaleminden okuruz. Nabokov yazar olarak bu kurgusal karakterin anlatısına hiç müdahale etmez. Humbert dili mükemmel kullanan, edebi derinliği olan, entelektüel biridir. Metin boyunca sadece bir çocuğu yönlendirmekle kalmaz, kitabı okuyan kişilerin de kafasını çelmeye çalışır. Sözcükleri öyle özenle seçer, olayları öyle titizce kadrajlayarak anlatır ki 12 yaşındaki öksüz bir çocuğa tecavüz eden bu sapıkla empati kuracak hale gelirsiniz. Bir noktada kitap ellerinizi yakmaya başlar. Ahlaksız, şerefsiz, utanmaz bir adam süslü sözlerle size de Lolita’ya yaptıklarını yapmaya çalışır gibidir. Lolita, rasyonalize etmenin nerelere gidebileceğini gösteren bir başyapıt. Amerika’da yayınlanması reddedilince ilk baskısını Fransa’da yapabilmiş, faşizmi en iyi anlatan kitaplardan biri olduğu yıllar sonra kabul görmüş. Nabokov arkalarında farklı bayraklar dalgalansa da diktatörlerin hep aynı hamurdan olduklarını anlatıyor bizlere: Halkı Humbert’in Lolita’ya yaptığı gibi bilgiden, muhakemeden, adalet arayışından mahrum bırakmak; ardından onları en çirkin kötülüklerle sömürmek ve nihayet bir de pişkince sevgi beklemek. Karanlık ihtirasını neyle örtmeye çalışırsa çalışsın, kendini hangi şatafatlı ifadelerle rasyonalize ederse etsin, gerçekte pespaye sefil bir tecavüzcü olmak. Nabokov Lolita’yı yazalı yetmiş yıl geçti ve neyse ki Türkiye bir hukuk devleti. Bu kitap bizlere hiçbir şey söylemiyor olsa da, siz siz olun kırgın aşıkları rasyonalize ederek avutmaya çalışmayın.

İnternet Sitelerinde Çerezler Ne İşe Yarıyor? Çerezleri Kabul Etmeli Miyiz?

İnternet Sitelerinde Çerezler Ne İşe Yarıyor? Çerezleri Kabul Etmeli Miyiz?

İnternette bir siteye girmeye çalışırken çerez uyarısıyla karşılaşmamak neredeyse mümkün değil. Ekranın bir köşesinde beliren bu bildirimlerde çoğunlukla “tümünü kabul et” ve “tümünü reddet” seçenekleri yer alıyor; kimi zaman ise ayarların ayrıntılı biçimde düzenlenebildiği ek bir seçenek sunuluyor.Bu uyarılar birçok kullanıcı için can sıkıcı hale gelmiş durumda. Çoğu kişi, siteye hızla erişebilmek adına içeriği incelemeden “tümünü kabul et” butonuna tıklamayı tercih ediyor.Ancak çerezler yalnızca basit bir onay penceresinden ibaret değil. Nedir bu çerezler, neden neredeyse her sayfada karşımıza çıkıyorlar ve “kabul” ya da “reddet” demek dijital gizliliğimiz açısından ne ifade ediyor? Bu soruların yanıtları, çevrimiçi ortamda bıraktığımız izleri anlamak açısından kritik önem taşıyor.Kaynak - Gazete Oksijen