Yunanistan ile gastronomi rekabeti: Antep-Egina savaşının galibi belli oldu

Yunanistan ile gastronomi rekabeti: Antep-Egina savaşının galibi belli oldu

Dünyanın en popüler ve saygın yemek kültürü sitelerinden TasteAtlas, Dünyanın En İyi 100 Gıda Ürünü listesini güncelledi. Türkiye ve Yunanistan arasındaki ‘fıstık’ rekabeti listeye yansıdı. Egina fıstığı (Fystiki Aeginas) dördüncü sırada yer alırken; Antep fıstığı 17’nci sırada yer buldu. Dünya mutfaklarını ve yerel lezzetleri harita tabanlı bir sistemle sunan küresel gastronomi platformu TasteAtlas, Dünyanın En İyi 100 […]

Vergiden muaf vakıflar: Avantajları ve yapıları

Vergiden muaf vakıflar: Avantajları ve yapıları

Tuncay KAPUSUZOĞLU - kapusuzoglu@gmail.com Türkiye’de toplam 6766 vakıf vardır. Bu vakıfların 344’ü vergi muafiyet belgesine sahiptir. Vergi Avantajları: Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, vakıflar vergiden muaf olsun olmasın kurumlar vergisine tabi değildir. Buna karşın, “dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazançları” vergiye tabidir. Gerekli koşulları yerine getiren vakıflara Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınabilmektedir. Vakıfların veya iktisadi işletmelerinin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetleri katma değer vergisine tabidir. Ancak vergiden muaf vakıfların Katma Değer Vergisi Kanunu’nda ayrıntılı olarak belirtilen kültürel, eğitimsel ve sosyal amaç taşıyan işlemleri KDV’ye tabi değildir. Vergi mükellefleri, muafiyet tanınan vakıflara yaptıkları bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kazançlarının %5’ine kadar olan kısmını vergi matrahından indirmektedir; yapılan bağış ve yardımlar kanunda ayrıntıları belirtilen kültürel, tarihi ve sanat faaliyetleriyle ilgiliyse, tutarın tamamı sınırlama olmaksızın kazançtan indirilmektedir. Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu uyarınca, vergi muafiyeti tanınan vakıflara kuruluşu için veya kurulduktan sonra tahsis olunan mallar vergiye tabi değildir. Emlak Vergisi Kanunu’na göre, kiraya verilmemek ve resmi senedinde yazılı amaçlara tahsis edilmek şartıyla vergiden muaf vakıflara ait binalar emlak vergisine tabi değildir. Harçlar Kanunu’na göre vergi muafiyeti tanınan vakıfların kuruluş işlemleri ve bu vakıflara yapılacak bağışlar ile edinilen gayrimenkullerin ve ayni hakların tescilleri, şerhi gerektiren işlemleri, terkinleri harca tabi değildir. Damga Vergisi Kanunu’na göre vergi muafiyeti tanınan vakıfların kuruluş işlemlerinde düzenlenen her türlü kağıtlar ile yerleşim yeri olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadî işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira sözleşmeleri damga vergisine tabi değildir. Vergi muafiyeti tanınan vakıflara yapılan bağış ve yardımların vergi yükümlüsü kişi ve kurumlar tarafından kazançtan indirilmesi, bu düzenlemenin en önemli konusudur. Vergi muafiyetinin cazibesi de buradadır! Yıllar içindeki değişim: Vakıflara vergi muafiyeti ilk kez 1968’de, son kez de 2025 Kasım ayında tanınmıştır. Beşer yıllık dönemler halinde vergi muafiyeti tanınan vakıf sayısı tablodaki gibidir. Vergi muafiyeti tanınan vakıfların yıllar itibariyle özellikleri şu şekildedir: 1. Son beş yılda muafiyet tanınan vakıf sayısı rekor artışla 54’ü bulmuştur. Bu rakam, muafiyet tanınan toplam vakıf sayısının %16’sına eşittir. 2. 1968-2010 yılları arası dönemde muafiyet tanınan vakıfların temel özelliği, belli bir dünya görüşüne sahip kişilerden ziyade, alanındaki yetkin uzmanların, akademisyenlerin, ülkenin, bölgenin ya da faaliyet alanındaki önde gelen kişilerin katılımıyla kurulmuş olmalarıdır. Anılan vakıflarda farklı siyasi görüşe sahip kişilere rastlanmakla birlikte, vakıfların kendi yapıları itibariyle baskın bir siyasi eğilimi bulunmamaktadır. Bu dönemde kurulan vakıfları dört grupta değerlendirebiliriz: 1) Eğitim, bilim, sağlık, doğal yaşamı koruma, sosyal dayanışmayı ve yardımlaşmayı sağlama amacındakiler, 2) Ülkenin önde gelen sanayi gruplarının, iş insanlarının kendi adlarına kurdukları, 3) Kuruldukları şehrin tanıtımını ve buradan çıkan başarılı öğrencilerin desteklenmelerini sağlayanlar, 4) Üniversitelerin ve köklü liselerin tanıtımı sağlamak, ihtiyaçlarını gidermek üzere kurulanlar. 3. 2011 yılından itibaren vergi muafiyeti tanınan vakıfların büyük kısmında, açık bir siyasi görüş ağırlığı bulunmaktadır. Buradaki siyasi görüşten kasıt, söz konusu vakıfların kurucularının, mütevelli heyet ve yönetim kurulu üyelerinin ağırlıklı olarak İktidar Partisinde siyaset yapmış, yönetiminde görev almış ya da açık olarak İktidarı destekleyen görüşlerini kamuoyuyla paylaşan kişilerden oluşmasıdır. Bu eğilim, 2011 yılından günümüze kadar artarak devam etmiştir. 4. Muafiyet tanınan 2025 yılındaki 12 vakfın ve 2024 yılındaki 8 vakfın tamamının; 2023 yılındaki 12 vakfın 10’unun, 2022 yılındaki 12 vakfın 11’inin, 2021 yılındaki 10 vakfın 8’inin, 2020 yılındaki 4 vakfın 2’sinin, 2019 yılındaki 7 vakfın 6’sının, 2018 yılındaki 11 vakfın 8’inin, 2017 yılındaki 8 vakfın 7’sinin, 2016 yılındaki 8 vakfın 7’sinin, 2015 yılındaki 6 vakfın 5’inin, 2014 yılındaki 8 vakfın 6’sının, 2013 yılındaki 5 vakfın tamamının, 2012 yılındaki 7 vakfın 6’sının, 2011 yılındaki 8 vakfın 5’inin kurucuları, mütevelli heyetleri veya yönetim kurulları önemli ölçüde İktidar Partisi ile bağlantılı veya destekleyen kişilerden oluşmuştur. 5. 1968-2000 yılları arasında İslam dinini tanıtmak, dinî eğitim ve manevi yönden destek hizmeti sağlamak, cami yaptırmak, Kur’an kursları vermek amacıyla kurulmuş olup muafiyet tanınan vakıf sayısı toplam 5’tir. Aynı şekilde faaliyette bulunup, muafiyet tanınan dinî amaçlı vakıf sayısı 2021-2025 yılları arasında 22; 2016-2020 yılları arasında 9; 2011-2015 yılları arasında da 11’dir. 2001-2010 yılları arasında muafiyet tanınan dinî amaçlı vakıf sayısı 4’tür. 6. 2010-2025 yılları arasında muafiyet tanınan vakıfların büyük kısmında dikkat çeken bir husus, “şuurlu, haysiyetli, manevi değerlerine ve geleneklerine bağlı, yüksek karakterli genç bir nesil yetiştirmek” konusunun ana amaçlardan birisi olmasıdır. Önceki dönemlerde muafiyet tanınan vakıfların tüzüklerinde bu şekilde doğrudan bir vurgu yer almamaktadır. SONUÇ: Vergi muafiyeti tanınan vakıfların niteliklerine baktığımızda 1968-2010 dönemi ile 2011’den günümüze kadar olan dönemde ciddi bir değişiklik vardır. Önceki 43 yılda dünyadaki uygulamaya paralel olarak genellikle eğitim, spor, temel bilimler, sağlık, doğayı koruma, sosyal dayanışma gibi alanlarda belli bir dünya görüşü esas alınmadan faaliyette bulunan vakıflara vergi muafiyeti tanınırken, son 14 yılda daha çok dinî faaliyetleri bulunan ve “manevi değerlerine bağlı bir genç nesil yetiştirilmesine” yönelik amaçları olan vakıflara vergi muafiyeti tanındığı gözlemlenmektedir. Bu bir tercihtir ve bu tercihin önümüzdeki yıllarda aynı şekilde devam edeceği görülmektedir.

Asgari ücrette beklenen sona doğru

Asgari ücrette beklenen sona doğru

“İşvereni de zorlamayan anlayış” Asgari ücret görüşmeleri bu hafta itibarıyla resmen başladı. Ancak masaya konulan takvim kadar, masada kimin olmadığı da çalışma hayatının asıl gündemini oluşturuyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın “sosyal diyalog” ve “denge” vurgulu açıklamaları eşliğinde yapıldı. Bakan, sürecin çalışanı koruyan ama işvereni de zorlamayan bir anlayışla yürütüleceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki yıllarda kullandığı benzer sözler hatırlandığında -örneğin “Kayıpları giderecek ama işvereni yormayacak asgari ücret”, “Çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu göz önünde bulundurulacak” ve “Sosyal devlet olmanın gereği olarak çalışanları enflasyona ezdirmeme sözü”-, bu cümleler son yıllarda asgari ücret tartışmalarında neredeyse değişmeyen bir çerçeveyi işaret ediyor. Ancak bu yıl tabloyu farklı kılan temel bir unsur var: İşçi tarafının masaya fiilen oturmaması. TÜRK-İŞ’in komisyona katılmama kararı, teknik bir itirazdan ziyade siyasal ve yapısal bir uyarı niteliği taşıyor. Zira asgari ücret, milyonlarca çalışanın yalnızca ücretini değil; sosyal yardımları, işsizlik ödeneğini, prim matrahlarını ve dolaylı olarak tüm ücret dengesini belirliyor. Böylesi bir kararın, işçi konfederasyonunun rızası olmadan şekillenmesi, “üçlü yapı”nın kâğıt üzerinde kaldığını bir kez daha gösteriyor. Bakanlığın açıklamalarında öne çıkan “enflasyona ezdirmeme” vurgusu ise artık çalışanlar açısından ikna edici bir güvence olmaktan uzak. Yıl içinde ikinci ve hatta üçüncü vergi dilimine giren asgari ücretliler için sorun yalnızca ücret artış oranı değil; ücretin yıl boyunca erimesi. Bu başlık, komisyon masasında bugüne kadar gerçek anlamda ele alınmış değil. Öte yandan hükümet cephesinin beklentisi de gizli değil. Bütçe disiplini, işveren maliyetleri ve istihdam söylemi, yapılacak artışın sınırlarını fiilen çiziyor. Bu nedenle kamuoyunda dolaşan oranların, geçmiş yıllarda olduğu gibi, “beklenti yönetimi” işlevi gördüğünü söylemek yanlış olmaz. Sona yaklaşırken asıl soru şu: Bu komisyon, bir ücret tespit mekanizması mı, yoksa alınmış bir kararın ilan edildiği bir ara durak mı? Eğer asgari ücret, gerçekten bir “insanca yaşam ücreti” olacaksa; bu yalnızca rakamla değil, vergi politikasıyla, enflasyon hesabıyla, sendikal katılımla ve sosyal koruma önlemleriyle mümkündür. Aksi halde her Aralık ayında aynı cümleleri kurar, her Ocak’ta aynı hayal kırıklığını yaşarız. Ancak şu ana kadar gelinen gelişmeler gösteriyor ki, bu yıl da tablo çok farklı görünmüyor. Oysa asgari ücret, tıpkı devlet tarafından çıkartılan Asgari Ücret Yönetmeliğinde tarif edildiği gibi işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını asgari düzeyde karşılamaya yetecek bir rakam olmalıdır. Bu noktada emek cephesinin ve muhalefetin talepleri de dikkate alındığında tablo daha net ortaya çıkıyor: TÜRK-İŞ, 2026 için asgari ücretin 39.525 TL olmasını talep ederken; DİSK en az 45 bin TL istiyor. Ana muhalefet CHP ise asgari ücretin en az 39 bin TL olması gerektiğini vurguluyor. Diğer siyasi partilerin farklı rakam önerileri de kamuoyunda tartışılıyor. Bu talepler, yönetmelikte tarif edilen temel ihtiyaçları karşılama ölçütünün ötesine geçerek, asgari ücretin insanca yaşam standardını sağlayacak bir düzeye çekilmesi gerektiğini gösteriyor.

Bu gizemli fenomenin arkasında ne var? Binlerce kilometre öteden Türkiye’deki dev çukurları masaya yatırdılar

Bu gizemli fenomenin arkasında ne var? Binlerce kilometre öteden Türkiye’deki dev çukurları masaya yatırdılar

Konya’da ortaya çıkan dev obruklar bölge için ciddi tehdit oluşturuyor. Korku filmlerini aratmayan dramatik çukurlar, bölgenin karstik arazi yapısı ve yeraltı sularının azalması nedeniyle oluşuyor. Bu tablo ise dünya medyasının ilgisini yoğun bir şekilde çekmeye devam ediyor. Son olarak Hindistan medyası ‘bu gizemli fenomeni’ masaya yatırdı. Hindistan medyası Konya’yı mercek altına aldı… Çoğunlukla Karapınar ilçesinde görülen, son […]

AB tarımında yeşil dönüşüm için büyük uzlaşma!

AB tarımında yeşil dönüşüm için büyük uzlaşma!

AP ve AB Konseyi, bir organizmanın genetik materyalini değiştiren yeni genomik teknikler (NGT’ler) hakkındaki AB Komisyonu teklifi üzerinde anlaşmaya vardı. NGT’ler için patentlere izin verilecek, ancak çiftçiler için uygun fiyatlılık ve adil erişimi garanti altına alan güvenceler sağlayan yeni kurallar, AB gıda sistemini daha güvenli ve sürdürülebilir hale getirecek; iklime ve zararlılara dayanıklı, yüksek verimli, […]

Aylin Öney Tan: Baharat kokulu pazarlar

Aylin Öney Tan: Baharat kokulu pazarlar

Aralık ayı gelince yılbaşı pazarları ışıldamaya başlar. Avrupa’daki Noel pazarları ciddi bir turizm hareketliliği yaratır. Her Noel pazarının bir özelliği vardır. En önemlisi de mis gibi baharat kokan çörekler. Hangi Noel pazarı hangi çörekle meşhur baharatlı lezzet haritası çıkarmanın tam zamanı.  Yılbaşı yaklaşınca Avrupa’da Noel pazarları rengârenk, ışıl ışıl, sımsıcaktır. Hava acı soğuk olsa da […]

Gürkan Akgüneş: Gıdamızdaki “kokteyl zehir”ler ürkütücü boyutta

Gürkan Akgüneş: Gıdamızdaki “kokteyl zehir”ler ürkütücü boyutta

Tarla ve seralarda kullanılan tarım zehirleri, sebze ve meyvelerle soframıza kadar ulaşıyor. Türkiye’nin Avrupa’ya ihraç ettiği tarım ürünlerinde, birden fazla pestisit kalıntısının saptanması, “kokteyl zehir etkisinin”, başta çocuklarımız olmak üzere, hepimiz için güncel bir tehdit olduğunu gösteriyor. Tehdidin boyutu, Avusturya’nın geçen hafta açıkladığı analiz sonucunda saklı; Türkiye’de üretilen salamura üzüm yaprağında 5 farklı pestisit bulunuyor […]

İdil Açıkalın: Güveçte pişirmenin lezzeti

İdil Açıkalın: Güveçte pişirmenin lezzeti

İnsanlık tarihinin en eski yemeklerinden biri nedir merak ettiniz mi hiç? Güvecin en eski yemeklerden biri olduğunu, arkeolojik kazılarda elde edilen yemek kapları bize kanıtlıyor. M.Ö 8. veya 4. yüzyıllar arası Heredot’un yazıtlarında bulunan güveç tarifleri, bu yemeğin yaklaşık 8 bin yaşında olduğunu gösteriyor. Güveç, aslında kil ve topraktan yapılan yemek kabına verilen bir isim […]

DİSK-AR raporu ortaya koydu: Çalışanların yarısı asgari ücret alıyor

DİSK-AR raporu ortaya koydu: Çalışanların yarısı asgari ücret alıyor

DİSK-AR’ın 2026 raporu, Türkiye’de ücret dağılımındaki bozulmanın derinleştiğini ortaya koydu. Raporda yer alan 2024 verilerine göre, asgari ücret ve altında gelir elde eden çalışanların oranı yüzde 46,7’ye yükseldi. Bu oran, çalışanların neredeyse yarısının asgari ücretle geçinmek zorunda kaldığını gösterdi. DİSK-AR raporu ortaya koydu: Çalışanların yarısı asgari ücret alıyor yazısı ilk önce TC Lira üzerinde ortaya çıktı.

BİM market 16 Aralık Salı aktüel ürünler kataloğu yayımlandı! BİM markete hangi ürünler gelecek?

BİM market 16 Aralık Salı aktüel ürünler kataloğu yayımlandı! BİM markete hangi ürünler gelecek?

BİM market aralık ayında da indirimlerine devam ediyor. BİM market 16 Aralık 2025 Salı aktüel ürünler fiyat listesini sizler için hazırladık. BİM markette 16 Aralık’ta onlarca indirimli ürün raflarda yerlerini alıyor. BİM'de Salı günü hangi ürünlerde indirim var? Salı günü BİM markete hangi ürünler geliyor? İşte BİM 16 Aralık 2025 Salı indirimleri...