Bunlar da vergi yüzsüzleri!

Bunlar da vergi yüzsüzleri!

Maliye Bakanlığı’na bağlı defterdarlıklar 5 milyon lira ve üzeri vergi borcu olan veya kesinleşen vergi ve cezası bulunan mükellefleri açıklamaya başladı. Listede kara para soruşturmasında hapis cezası... Devamı için tıklayınız

Bir yıldız kaydı

Bir yıldız kaydı

Belediye yöneticiliği, gönül işidir... Particilik yapmayacaksın... Halkın arasına gireceksin... Sokakta dolaşacaksın... Kavga etmeyeceksin... Akçalı işlere bulaşmayacaksın. Gülşah Durbay...... Devamı için tıklayınız

MUSTAFA ÇULCU / VAR’a yaslanıyor

MUSTAFA ÇULCU / VAR’a yaslanıyor

Fenerbahçe'de ön bölgede Duran'ın arkasında Talisca, en iyi olduğu yerde başladı. Kanatlardan Asensio ve Kerem içeriye kat ederek kanat bekleri Mert ve Brown'a boşluklar yarattı ve öne çıkmalarını sağladılar.... Devamı için tıklayınız

Medyadaki çürük elmalar ayıklansın

Medyadaki çürük elmalar ayıklansın

At izinin it izine karıştığı bir dönemde yaşıyoruz... Hangi bilginin gerçek, hangisinin kirli olduğunu anlamak için ciddi bir çaba sarf etmek şart. Bazen gerçeği öğrenmeniz de bir işe yaramıyor. Kirli bilgiyle yaratılan algıdan sonra gerçeğin ortaya çıkması sonucu değiştirmiyor. Çünkü insanlar yeni duydukları bir şeyi üzerinden 48 saat geçtikten sonra işin aslı ortaya çıkmasına rağmen, fikrini değiştirmiyor. İnsanoğlu ilk neye inandıysa aklında o yer ediyor. İşte size somut iki örnek: Yıllardır bu ülkede koparılan yaygaralardan biri, doktorların Türkiye’yi terk ettiğiydi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun, bakanlık bütçesinin görüşüldüğü TBMM’de, “2025’te 234 bin hekimden yurt dışına girenlerin sayısı 412, Türkiye’ye dönenlerin sayısı 249” dedi. 234 bin hekimden 163’ün yurt dışına gidiyor olması elbette ki ülke adına kayıptır. Ancak bunu “Doktorlar Türkiye’yi terk ediyor” diye sunmak siyasetçilerin işine geliyor olabilir, ama doğru değildir... Ekran yüzlerine operasyon Son günlerde gündemde geniş yer tutan konulardan biri de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü uyuşturucu operasyonu kapsamında son gözaltına alınanların ünlü ekran yüzleri olması. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı; 8 Ekim’de 19 ünlü hakkında ‘mevcutlu ifadeye götürülme’ kararı vermiş, jandarmanın şafak operasyonuyla evlerinden alınarak ifade vermeye ve uyuşturucu testine götürülmüş ve sonra serbest bırakılmıştı. 5 Aralık’taki operasyonun hedefinde bu kez yolu Habertürk TV’den geçen spikerler Ela Rümeysa Cebeci, Meltem Acet ve Hande Sarıoğlu vardı. Cebeci ve Acet, jandarma gözetiminde ifade vermeye ve test yaptırılmaya götürüldü. Sarıoğlu ise Ankara’dan uçakla İstanbu’a gelip ifadesini verdi, ama uyuşturucu testine sevk edilmedi. Buna rağmen üç spikerin gözaltına alınıp, Adlı Tıp’a sevk edildikleri yazıldı. 11 Aralık’ta Habertürk TV eski Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy, ‘uyuşturucu’dan gözaltına alınıp tutuklanınca olayın üç haber spikeriyle bağlantılı olduğu iddia edildi. Sarıoğlu, niye isyan etti? TMSF, Cebeci’nin Show TV’deki işine son verdikten sonra sunucunun cep telefonundan Cem Yılmaz’a gönderdiği videoda elektronik sigara mı yoksa yasaklı madde mi kullandığı gündem oldu. Ersoy ve Cebeci’ye yöneltilen suçlamalardan hangileri gerçek, hangileri iftira anlamak olanaksız. Yargısız infazı bırakın, yargı işini yapsın. Böylece akla kara belli olsun ve çürük elmalar medyadan ayıklansın. Üç spikerden Hande Sarıoğlu, günlerdir, “Gözaltına alınmadım, uyuşturucu operasyonuyla alakam yok. Uyuşturucu testine de gönderilmedim ben... 5 Aralık’ta aranıp çağrıldığımda, Ankara’dan kendim uçağa bindim, geldim, yarım saat bilgime başvuruldu, çıktım yemeğe gittim. 8 Aralık Pazartesi işimin başındaydım. Hakkımda bir suçlama olsaydı, sağlık kontrolü yapılsaydı, işime dönebilir miydim, ekrana çıkabilir miydim, derhal son verilirdi işime. Hayatı boyunca sigara içmemiş, o kullandığınız elektronik bilmem neler de dahil olmak üzere işim olmamış, alkol kullanmayan bir insanım” diye haykırıyor ama ne fayda. Çünkü, ‘uyuşturucu operasyonu’ ve ‘gözaltı’ daha cazip geliyor insanlara, ‘İfademe başvuruldu’nun yanında. GÜNÜN SÖZÜ “Kendi hikâyeni yazmazsan, seni başkaları anlatır.” (Virginia Wolf)

Aradığınız YEŞİL’e ulaşılamıyor

Aradığınız YEŞİL’e ulaşılamıyor

Türkiye iç cepheyi tahkim etmek, barış ve kardeşlik bağlarını kuvvetlendirmek için samimi bir adım attı ya... Bu adımın toplumsal bir karşılığı olduğu, Tel Aviv başta olmak üzere bize karşı hasmane tutum içindeki bütün başkentlerde bu sebepten dolayı rahatsızlık yarattığı her geçen günbiraz daha belirginleşiyor ya... Operasyon medyasını hemen sahaya sürdüler... Türkiye’nin açık ara en karanlık yılları olan 90’ları hatırlatan yöntemlerle “Terörsüz Türkiye’ye” engel olmaya çalışıyorlar. 90’lara damgasını vuran faili meçhul cinayetlerin kilit ismi Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın isminden bile medet umuyorlar. Akıllarınca Yeşil üzerinden Türk-Kürt arasınayeni nifak tohumları serpecekler. Allahtan devlet ayakta. Yalana, provokasyona teknolojiyi de kullanarak geçit verilmiyor. İçişleri Bakanlığının açıklamasına göre kendisini Yeşil olarak tanıtarak bir gazeteciyi arayankişi bir açık cezaevindeki hükümlü C.A. 11 Aralık günü gazeteyi santral numarasından 3 kez aramış. Hükümlü C.A.’nın adam öldürme, kasten yaralama ve mala zarar vermekten suç kaydı var. Yani gazeteciyi arayanın 90’ların akıbeti meçhul karanlıkadamı Yeşil olmadığı ortaya çıktı. Ama operasyon medyasında operasyon bitmez. Bu kez terör örgütünü feshetme kararı alan örgüt elebaşının Gabar petrolü ve Güneydoğu’daki barajlardan üretilen elektrikten pay istediğini ileri sürdüler!!! Bu yalanı da biz yalanlayalım. Böylebir talep, istek söz konusu değil. Süreci tıkamaya yönelik bir algı çalışmasından başka bir şeydeğil bu iddia. Kesin bilgi, yayalım.. Opera opera olalı... Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlü-ğünün 2026 yılı bütçesi 5,2 milyar lira.... Yurt dışında Türkiye’nin yumuşak gücü olarak kritik icraatlara imza atan TİKA’nın bütçesi ise 3,8 milyar lira! Yurtdışı Türkler Başkanlığı bütçesi de 3,2 milyar lira. Yani TİKA ve YTB’nın toplam bütçesi Opera ve Bale Genel Müdürlüğü bütçesi kadar bir şey ! Demek ki neymiş? Recep Tayyip Erdoğan ve bu hükümet sanata, operaya, baleye o kadar da mesafeli değilmiş... Sanat ve kültür meselesine gereken önemi gösteren bir anlayışa sahipmiş. Algılar hiçbir şeyken, gerçekler her şeymiş.

ATSO kulisleri fokurduyor

ATSO kulisleri fokurduyor

ANTALYA Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerine artık bir yıldan az bir süre kaldı. Zaman daraldıkça renkler belirginleşiyor, seçim çalışmaları hızlanıyor. “ATSO’ya ısınanlar” başlıklı yazımda iş dünyası koridorlarında adaylığı konuşulan 7 isme yer vermiştim. Geçen hafta “Kulisler güncellendi mi acaba?” diye kaynaklarımı şöyle bir yokladım. Gördüm ki bazı gruplara göre aday listesinde sürpriz değişiklikler var…

Emin Çölaşan

Emin Çölaşan

Sevgili okurlarım geçen hafta, 12 Aralık Cuma günü burada çıkan yazımın başlığı şöyle idi: “Türkiye Cumhuriyeti için bir namus meselesi.” Neydi o namus meselesi? Size daha önce de çeşitli zamanlarda yazdığım bir konuyu anlatıyordum. Osmanlı’nın bir anlamda atası olan Ertuğrul Gazi’nin babası Süleyman