İsrail’e karşı tepki çığ gibi

İsrail’e karşı tepki çığ gibi

12-16 Mayıs tarihlerinde Avusturya’nın başkenti Viyana’da yapılacak 70. Eurovision Şarkı Yarışması’nda geri sayım sürerken, İsral’i yarışmada istemeyen Avrupalıların sayısı da gittikçe artıyor. Avrupa Yayın Birliği’nin (EBU) 4 Aralık’ta Cenevre’deki Genel Kurulu’nda oylama yapmadan İsrail’in yarışmaya katılmasının onaylanmasını protesto eden İspanya, Hollanda, Slovenya, İrlanda ve İzlanda devlet televizyonları yetkilileri kararı protesto ederek Eurovision’dan çekilme kararı aldı. 2024 Eurovision birincisi İsviçreli Nemo ve 1994’te Eurovision’u kazanan İrlandalı Charlie McGettigan, İsrail’in 2026’daki yarışmaya katılmasına izin verilmesine tepki olarak aldığı ödüllerini EBU’ya iade edeceklerini açıkladı. Yarışmada Portekiz’i temsil etmek için ulusal elemelere katılacak 16 şarkıcı ve grup, sosyal medya aracılığıyla yaptıkları ortak açıklamayla seçilmeleri halinde protesto amacıyla Eurovision’a katılmayacaklarını duyurdu: “Bu Eurovision’a katılmak dünyanın İsrail’e karşı sessiz kalması, yaşanan trajediye ortak olması demektir. Rusya’nın 2022 Eurovision Şarkı Yarışması’na katılımının siyasi nedenlerle (Ukrayna’nın işgali) yasaklanmasına rağmen, BM’ye göre Gazze’deki Filistinlilere karşı soykırım eylemleri gerçekleştiren İsrail’e aynı önlemin uygulanmamış olması bizi şaşırttı. EBU’nun Genel Kurulu’nda İsrail’in Eurovision’a katılımına karşı ses çıkarmayan ve yarışmadan çekilmeyen Portekiz devlet televizyonu RTP yönetimini de kınıyoruz.” 600 binden fazla imza Küresel Vatandaşlık Platformu Avaaz, 2026 Eurovision Şarkı Yarışması’nın İsrail’e yasaklanmasını isteyen bir imza kampanyası başlattı. Şu ana kadar 600 binden fazla insanın imzaladığı kampanyayı düzenleyen Avaaz, tüm yayıncılara ve Avrupa Yayın Birliği’ne hitaben şu açıklamayı yaptı: “İsrail’in katılımına karşı acilen sesinizi yükseltmenizi talep ediyoruz. Yayıncılar, Rusya’ya yaptıklarını İsrail’e de yapmalı. İsrail hükümeti, Gazze’deki sivillere yönelik acımasız saldırılarını sonlandırıp, gazetecileri ve ailelerini hedef almayı bırakıp, uluslararası insani hukuka uymaya başlayana kadar İsrail’in katılımı yasaklanmalıdır. Daha fazla ülke İsrail’i protesto ederek yarışmadan çekilmeli. Filistinlilere yönelik acımasız zulüm devam ederken, İsrail’in şarkı ve ışıklarla suçlarını örtbas etmesine izin veremeyiz. İsrail’e Eurovision yok, onların suçlarına ortaklık yok.” “İsrail varsa biz yokuz” diyerek yarışmadan çekilen beş ülkenin temsilcilerine Eurovision Direktörü Martin Green, mektup gönderdi. Duyuyor, ama anlamıyor Green, “Biliyorum ki birçoğunuz bu dönemde güçlü duygular yaşıyorsunuz. Ben de öyleyim, bu yüzden size doğrudan yazmak istedim” diye başlayan mektubunda özetle şunları yazdı: “Orta Doğu’daki olaylar ve bu gerçeklerin Eurovision Şarkı Yarışması ile nasıl bağlantılı olduğu konusunda güçlü duygular beslediğinizi de biliyorum. Son birkaç yıldır bölgede gördüklerimizden etkilenmemek mümkün değil. Bazılarınız bize yazdı, sesini yükseltti veya trajedi karşısında sessiz kalındığını düşündükleri için öfke ve acılarını dile getirdi. Sizi duyduğumuzu söylemek istiyorum.” GÜNÜN SÖZÜ “Kimse başkasını yargılayacak kadar kusursuz değildir, ama bazıları bu hakkı kendinde görebilecek kadar hadsizdir.” (Carl Gustav Jung)

Altın Dinamit operasyonu ve sorular

Altın Dinamit operasyonu ve sorular

Aptal dostun olacağına akıllı düşmanın olsun sözü “Altın Dinamit Operasyonu”na dair ayrıntıların ortaya çıkmasıyla bir kez daha doğruluğunu kanıtladı. Venezuela’daki muhalefet lideri, ülkesindeki rejimi değiştirmesi için Washington’a çağrı yapmış olan María Corina Machado’yu ödül töreni için Venezuela’dan alıp Oslo’ya götürme operasyonunun adı Altın Dinamit. Alfred Nobel, dinamiti bulmuştu ya operasyonun adı ona atıf biraz da... Operasyonu yapan kurumun adı Grey Bull Kurtarma Vakfı. Başında Bryan Stern adında eski özel kuvvetler askeri var. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi sürecinde, Ukrayna’daki ABD elçiliğinin kapatıldığı dönemde, Suriye’de kaçırılan ABD’li gazeteciyi bulma çabasında, Gazze’deki soykırım döneminde İsrail’den ABD vatandaşlarının tahliyesi dahil çeşitli işler yapmışlar. Bu tür işler yeteneğimiz var yaparız diye yapılacak işler değil, devlet kurumları mutlaka yeşil ışık yakmıştır. Her neyse bu girişimden birisi, Venezuela’nın muhalefet liderini kurtarma operasyonuna dair detayları CBS televizyonuna anlattı. İlginç cümlelerden birisiyle başlayayım: ■ ” Venezuela’daki olası operasyonlara hazırlanmak için aylardır Venezuela ve komşu Aruba adası da dahil olmak üzere Karayipler’de varlığımızı güçlendiriyoruz.” Bir sivil toplum örgütü için inanılmaz bir bütçe demek bu. Sponsor sayfalarına baktım, en büyük market zinciri dahil bir sürü marka bunlara destek vermiş. Bunca markanın tek bir çatı altında destek toplanması çok nadir görülen bir durum. ■ ”Aylardır hazırlanma” lafına takıldım zira Machado’nun Nobel kazandığı 10 Ekim’de açıklanmıştı. Röportajda kurulan “Venezuela’da savaş çıkması durumunda Amerikalıları, müttefikleri, İngilizleri ve diğer insanları ülkeden çıkarmak için sahada altyapı inşa ediyoruz” cümlesi ilginç. Venezuela’nın askeri ablukaya alınmaya başladığı tarihin üzerinden daha bir ay geçmedi ama bir sivil toplum örgütü savaşın yaklaştığını önceden görmeyi başarmış. ■ Gelelim diğer ilginç bir kısıma. ABD’li bu sivil (!) toplum kuruluşu ocak ayından beri kamuoyu önüne çıkmayan Machado’yu nasıl buldu acaba? Bu kısmı biraz havada anlatıyorlar, aralık ayı başlarında Machado’nun ekibini tanıyan bir kişi aracılığıyla onunla iletişime geçtiklerini söylemekle yetiniyorlar. Düşman sayılan topraklarda 11 aydır ortalıklarda görünmeyen birini bulmak büyük başarı doğrusu. ■ Röportaj Machado’ya övgüler dizmek için yapılmış. Ödül töreni ve kahraman kadın lider imajı, ABD’nin Venezuela topraklarına yapacağı askeri bir operasyonu kamuoyu önünde aklamaya yarar diye düşünmüş olabilirler. ■ Batı’nın prestij kazanmasını istediği kendi adamlarına Nobel Barış Ödülü verdiğini biliyoruz. Dünyada en fazla askeri darbe yaptırmış olan Kissinger’a 1973’te ödül vermişlerdi. Batı’nın yıkmak istediği rejimlerin sembol isimlerine de ödül verdiğini biliyoruz. Polonya’da rejime kök söktüren sendikacı ve devasa kalemiyle tanıdığımız Lech Walesa’ya 1983’te, Doğu Bloğunu yıkan adam Gorbaçov’a 1990’da ödül verildi. 2010’da da Pekin rejiminin muhalifi Liu Xiaobo ödülü aldı. İsrail ile müzakere eden herkes, 1978 Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat, 1994, Filistin Kurtuluş Örgütü Lideri Yaser Arafat, Nobel verilen isimler arasında yer aldılar. ■ Bir de ödülü almasına rejimlerin izin vermediği insanlar var. Mesela Boris Pasternak, 1958’de layık görüldüğü Nobel Edebiyat Ödülü’nü Sovyetler Birliği’nin baskısıyla reddetmişti. Aldığı ödülleri hiç kabul etmemesiyle ünlü Fransız yazar Jean-Paul Sartre, 1964’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü geri çevirdi. Darbelerin prensi Kissinger ile beraber ödüle 1973’te layık görülen Vietnamlı Le Duc Tho, “Barış henüz sağlanamadı” diyerek ödülü kabul etmeyen tek Nobel Barış Ödülü sahibi olarak tarihe geçti. ■ Gelelim Venezuelalı Maria Corina Machado’ya. Satacak bir kahramanlık hikâyesine sahip oldu ama biz onun kim olduğunu biliyoruz, Netanyahu’nun Gazze’deki soykırımının en büyük destekçisi. Nobel Barış Ödülü Komitesi utancından olsa gerek geleneksel meşale yürüyüşünü Machado için yapmayacak. Fark etmez, efendilerine hizmetin karşılığını alacak birisi için iptal edilen yürüyüş ancak bir detay olabilir…

Borsanın zirve testi

Borsanın zirve testi

TCMB, beklentilere yanıt vererek faizi 150 baz puan indirdi, borsanın tepkisi olumlu oldu. Borsa İstanbul’da yeni zirvelerden bahsedilse de 26 Ağustos’ta test edilen 11.605 zirvesi henüz geçilmiş değil. Bu seviyenin kırılması yeni bir çıkış hareketine güç verecek. Ancak faizde halen reel getiri söz konusu olsa da kazanç azalıyor. Altın ve gümüşte ciddi primler var, elinde olan tutuyor. Bu açıdan hisse senetleri yakın takipte olacak.

Basit Bir Davada Bunlar Oluyorsa Varın Gerisini Düşünün!..

Basit Bir Davada Bunlar Oluyorsa Varın Gerisini Düşünün!..

Hafta başında TBMM Genel Kurulu’nda Adalet Bakanlığı’nın bütçesi görüşüldü. Ekonomiden sonra en can yakıcı sorunumuz adaletsizlik olduğundan, iktidar ortakları dışında bağımsız milletvekilleri dahil tüm partilerin sözcüleri bu konuda ağır eleştirilerde bulundular. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da -her zamanki gibi- Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu hatırlatıp özellikle İBB soruşturmaları üzerinden özetle… Basit Bir Davada Bunlar Oluyorsa Varın Gerisini Düşünün!..